
Esas No: 2013/8413
Karar No: 2013/8413
Karar Tarihi: 21/4/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
LALEŞ ÇELİKER BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/8413) |
|
Karar Tarihi: 21/4/2016 |
R.G. Tarih ve Sayı: 24/6/2016-29752 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz PAKSÜT |
|
|
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Alparslan
ALTAN |
Raportör |
: |
Okan
TAŞDELEN |
Başvurucu |
: |
Laleş ÇELİKER |
Vekili |
: |
Av. Ercan
KANAR |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) ihlal
kararına dayanılarak yapılan yargılamanın yenilenmesi talebinin makul gerekçe
gösterilmeksizin reddedilmesi, itiraz incelemesinin dosya üzerinden yapılması
ve Cumhuriyet savcısının görüşüne karşı diyeceklerin sorulmaması nedenleriyle
çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkeleri ile sözlü yargılama ve
mahkemeye erişim haklarının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/11/2013 tarihinde İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca 27/11/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından 14/12/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 10/2/2016 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
6. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
18/2/2016 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın
görüşüne karşı beyanlarını 4/3/2016 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde
ilgili olaylar özetle şöyledir:
8. Başvurucu, Diyarbakır 2 No.lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 18
Nisan 2000 tarihli ve K.2000/67 sayılı kararıyla ülke topraklarından bir
kısmını devlet idaresinden ayırmaya yönelik eylemlerde bulunma suçundan ömür
boyu ağır hapis cezasına mahkûm edilmiştir. Bu karar, Yargıtay incelemesinden
geçerek kesinleşmiştir.
9. Başvurucu, mahkûmiyetiyle sonuçlanan olaylara ilişkin olarak AİHM"e başvurmuştur. Başvurucu, Devlet Güvenlik Mahkemesi
Heyetinde askerî bir hâkimin de bulunması nedeniyle bağımsız ve tarafsız bir
yargılama yapılmadığından, soruşturmanın ilk aşamasında müdafi tarafından
temsil edilmediğinden, hakkındaki suçlamalar hususunda derhâl
bilgilendirilmediğinden, baskı altında alınan ifadesi dışında mahkûmiyetini
gerektirecek bir delil bulunmadığından ve lehe tanıkların dinlenmediğinden
şikâyet etmiştir.
10. AİHM, 2/10/2007 tarihli ve 75573/01 numaralı kararıyla
başvurucunun adil yargılanma hakkı altındaki iddialarını kabul edilebilir
bulmuştur. AİHM, aynı konuya ilişkin verdiği Özel/Türkiye
(B. No: 42739/98, 7/11/2002, §§ 33, 34) ve Özdemir/Türkiye
(B. No: 59659/00, 6/2/2003, §§ 35, 36) kararlarına atıf yapmak suretiyle
başvurucunun bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma hakkının ihlal
edildiğine karar vermiştir. Anılan ihlal tespiti dikkate alınarak başvurucunun
adil yargılanma hakkına ilişkin diğer şikâyetlerin incelenmesine gerek
görülmemiştir. AİHM kararında, talep edilmesi hâlinde yeniden yargılama
yapılmasının ihlalin giderimi için uygun bir yol olacağını da belirtmiştir.
11. Başvurucu, ihlal kararına dayanarak yargılamanın yenilenmesi
talebinde bulunmuştur.
12. (Kapatılan) Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi (CMK 250.
madde ile görevli), 27/6/2013 tarihli ve 2013/242 Değişik İş sayılı kararıyla
dosya üzerinden inceleme yapmış ve başvurucunun talebini reddetmiştir.
13. Mahkeme kararının ilgili kısımları aşağıdaki gibidir:
"...
Cumhuriyet Başsavcılığının talep konusunda
yazılı mütalaası alınmış ve mütalaada (özetle); şartları oluşmadığından yeniden
yargılanma talebinin reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
...
Somut olayda;
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından
verilen karar ile; Mahkememizdeki yargılamanın adil olmadığına ve mahkememizin
bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili şikayetin
kabul edilebilirliğine AİHS"nin 6/1.maddesinin ihlal edildiği karara
bağlanmıştır. Ancak; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Mahkememizin
bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili ihlal kararındaki hususlar hükümlünün
cezalandırılmasına karar verilen Mahkememiz hükmünün dayanağı değildir. Bu
itibarla; yeniden yargılama talebinin kabulü için gerekli olan ve 5271 Sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunun 311/1-f maddesinde düzenlenen; ceza hükmünün İnsan
Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin
ihlali suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması şartı
gerçekleşmemiştir.
Açıklanan sebeplerle; hükümlü müdafiinin talebinin 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun
311/1-f maddesinde öngörülen şarları taşımaması
sebebiyle reddine karar vermek ... gerekmiştir."
14. Başvurucu; AİHM"in kararıyla
bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından yargılanma hakkının ihlal
edildiğinin tespit edildiğini, kabul edilebilir bulunan diğer iddiaların
incelenmesine gerek görülmediğini, uygun giderim yolu olarak yargılamanın
yenilenmesine işaret edildiğini belirterek karara itiraz etmiştir.
15. Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi, dosya üzerinden verdiği
1/9/2013 tarihli ve 2013/345 Değişik İş sayılı kararıyla başvurucunun itirazını
reddetmiştir.
16. Mahkeme kararının ilgili kısımları aşağıdaki gibidir
(vurgular kaldırılmıştır):
"...
C. SAVCISININ MÜTALAASINDA :Diyarbakır
5. Ağır Ceza Mahkemesinin 1997/199 esas sayılı dosyasında hükümlü Laleş ÇELİKER"in müdafiilerinin yeni Yargılanması taleplerinin reddine
ilişkin karara itiraz edilmiş olmakla, Usul ve yasaya uygun olan karara yapılan
itirazın reddine karar verilmesini talep ve mütalaa etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
...
Avrupa İnsan [H]akları Mahkemesi tarafından
verilen karar ile; Mahkememizdeki yargılanamanın adil
olmadığına ve mahkememizin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili şikayetin kabul edilebilirliğine AİHS"nin 6/1. maddesinin
ihlal edildiği karar bağlanmıştır. Ancak; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin,
Mahkememizin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili ihlal kararındaki hususlar
hükümlünün cezalandırılmasına karar verilen Mahkememiz hükmünün dayağına
değildir. Bu itibarla; yeniden yargılama talebinin kabulü için gerekli olan ve
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 311/1-f maddesinde düzenlenen; ceza
hükmünün İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki
protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa
dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit
edilmiş olması şartı gerçekleşmemiştir.
Açıklanan sebeplerle; hükümlü müdafinin
talebinin 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi kanunun 311/1-f maddesinde öngörülen
şartları taşımaması sebebiyle ... aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin ...
kararı usul ve yasaya uygun olduğundan hükümlü müdafisinin itirazının REDDİNE, "
17. Bu karar, başvurucuya 11/10/2013 tarihinde tebliğ
edilmiştir.
18. Başvurucu 11/11/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
19. 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun
"Hükümlü lehine yargılamanın
yenilenmesi nedenleri" kenar başlıklı 311. maddesinin (1)
numaralı fıkrasının ilgili kısımları şöyledir:
"(1) Kesinleşen bir
hükümle sonuçlanmış bir dava, aşağıda yazılı hâllerde hükümlü lehine olarak
yargılamanın yenilenmesi yoluyla tekrar görülür:
...
f) Ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana
Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle
verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması. ..."
20. 18/6/1999 tarihli ve 4388 sayılı Kanun"la devlet güvenlik
mahkemelerinde yer alan askerî hâkimlerin görevlerine son verilmiştir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
21. Mahkemenin 21/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
22. Başvurucu; AİHM"in ihlal kararına
istinaden yaptığı yargılamanın yenilenmesi talebinin şekli gerekçelerle veya
gerekçesiz biçimde reddedildiğini, itiraz incelemesinin duruşma açılmaksızın ve
savcının görüşüne karşı diyecekleri sorulmaksızın yapıldığını belirterek adil
yargılanma hakkı ile eşitlik ve hukuk devleti ilkelerinin ihlal edildiğini
ileri sürmüştür. Başvurucu; yargılamanın yenilenmesi, cezasının infazının
durdurulması ile uğradığı maddi ve manevi zararların tazmin edilmesi talebinde
bulunmuştur.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
23. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun iddialarının çelişmeli
yargılama ve silahların eşitliği ilkeleri ile sözlü yargılama ve mahkemeye
erişim hakları kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
a. Çelişmeli Yargılama ve Silahların Eşitliği
İlkelerinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
24. Başvurucu, itiraz incelemesi aşamasında Cumhuriyet
savcısından alınan görüşe karşı diyeceklerinin sorulmamasından şikâyet
etmiştir.
25. Bakanlık yazısında yeniden yargılama talebinin incelenmesi
ve itiraz aşamalarında Cumhuriyet savcısının görüşünün alındığı, başvurucunun
talep dilekçesinin ekinde delillerini sunduğu, yeniden yargılama talebinin
reddine ilişkin Cumhuriyet savcısının görüşünden Diyarbakır 5. Ağır Ceza
Mahkemesinin kararının tebliğ edilmesiyle birlikte başvurucunun haberdar olduğu
belirtilmiştir.
26. Başvurucu cevap dilekçesinde, Cumhuriyet savcısının
görüşünün alınmasının ardından lehe olan hususlarda delillerini sunma ve aleyhe
olan konularda karşı iddialarını bildirme hakkı tanınmadığını belirtmiştir.
27. "Hakkaniyete uygun yargılanma"nın
temel unsuru, yargılamanın "çelişmeli" olması ve taraflar arasında
"silahların eşitliği"nin sağlanmasıdır (Concept Otomotiv Mühendislik İnşaat Ltd. Şti., B.
No: 2014/12348, 22/1/2015, § 18). Bu kapsamda taraflara tanık delili de dâhil
olmak üzere delillerini sunma ve inceletme noktasında uygun imkânların
tanınması gerekir. Bununla birlikte delillere ilişkin dengesizlik veya
hakkaniyetsizlik iddiaları yargılamanın bütünü ışığında değerlendirilecektir (Yüksel Hançer, B. No: 2013/2116,
23/1/2014, § 19).
28. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi,
somut olayın usul kurallarına uygunluğunu denetlemek değil adil yargılanma
hakkı kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini
denetlemektir.
29. Mevcut başvuruya konu yargılamada, Cumhuriyet Savcılığı
tarafından şartları oluşmadığından yeniden yargılama talebinin reddedilmesine
dair görüş verildiği ve Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinin kararının tebliğ
edilmesiyle birlikte başvurucunun bu görüşten haberdar olduğu görülmektedir.
İtiraz aşamasında Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi de Cumhuriyet savcısının
görüşünü almıştır. Ancak sunulan görüşte kararın usul ve yasaya uygun olduğunun
ve itirazın reddedilmesi gerektiğinin belirtilmesiyle yetinilmiştir.
30. İtiraz aşamasında alınan mütalaanın bir önceki görüşten
esaslı biçimde ayrılan değerlendirmeler ya da başvurucunun bilgisi dâhilinde
olmayan ek açıklamalar içermediği anlaşılmaktadır. Başvurucu da Cumhuriyet
Savcılığı görüşünün tebliğ edilmesi hâlinde Mahkeme önünde dile getiremediği
hangi ilave tezleri ileri süreceğine ilişkinherhangi
bir açıklamada bulunmamıştır.
31. Yukarıdaki bilgiler ışığında Cumhuriyet savcısının itiraz
üzerine sunduğu görüşe karşı başvurucunun diyeceklerinin sorulmamasının somut
olayın koşullarında çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerine
aykırılık oluşturduğu söylenemez.
32. Açıklanan nedenlerle açık ve görünür bir ihlalin olmadığı
anlaşıldığından başvurucunun iddiasının açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
b. Sözlü Yargılama
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
33. Başvurucu, itiraz incelemesinin dosya üzerinde yapılmasından
şikâyet etmiştir.
34. Bakanlık yazısında, yargılamanın yenilenmesinin olağanüstü
bir kanun yolu olduğu, 5271 sayılı Kanun"un 321. maddesinde yeniden yargılama
talebinin esassız olması hâlinde talebinin duruşma açılmaksızın
reddedileceğinin düzenlendiği, Anayasa Mahkemesinin Lokman Sapan (B. No: 2013/723, 21/11/2013) kararında yeniden
yargılama incelemesinin duruşmasız olarak gerçekleştirilmiş olmasının adil
yargılanma hakkına aykırı bulmadığı belirtilmiştir.
35. Başvurucu cevap dilekçesinde başvuru formunda ileri sürdüğü
ihlal iddiasını tekrarlamıştır.
36. Yargılamanın yenilenmesi olağanüstü bir kanun yolu olup bu
yolun hangi hâllerde açılacağı 5271 sayılı Kanun"un 311. maddesinde açıkça
düzenlenmiş ve aynı Kanun"un 321. maddesinde yeniden yargılanma talebinin
esassız olması hâlinde talebin duruşmasız olarak reddedileceği hükme
bağlanmıştır.
37. Bu itibarla başvurucunun suç işleyip işlemediğiyle ilişkili
olmayan böyle bir incelemenin duruşma açılmadan yapılmış olmasının adil
yargılanma hakkıyla çelişmediği sonucuna ulaşılmıştır (Lokman Sapan, § 50).
38. Açıklanan nedenlerle sözlü yargılama hakkına yönelik bir
ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
c. Mahkemeye Erişim
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
39. Başvurucu yeniden yargılama ve itiraz taleplerinin
gerekçesiz biçimdeveya şekli gerekçelere dayanılarak
reddedilmesinden şikâyet etmiştir.
40. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
41. Başvurucu, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
42. Bakanlık yazısında Sencer
Başat ve diğerleri ([GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014) kararında
ortaya konulan ilkeler dikkate alınarak görüş sunulmasına gerek görülmediği
belirtilmiştir.
43. Başvurucu cevap dilekçesinde başvuru formunda ileri sürdüğü
ihlal iddiasını tekrar etmiştir.
44. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, meşru vasıta
ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı
olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir."
45. Anayasa"nın 141. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"Bütün mahkemelerin her
türlü kararları gerekçeli olarak yazılır."
46. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı
6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:
"Herkes medeni hak ve
yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen
suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız
bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve
açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir. …"
47. Anayasa"nın 36. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin
yargı organlarına davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu
olarak da iddiada bulunma, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına
alınmıştır. Anılan maddeyle güvence altına alınan hak arama özgürlüğü -kendisi
bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde- Anayasa"nın 40. maddesi uyarınca
diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmayı ve bunların
korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir (AYM, E.2013/64,
K.2013/142, 28/11/2013).
48. Adil yargılanma hakkının en temel unsurlarından biri olan
mahkemeye erişim hakkı, bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve
uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına
gelmektedir (Özkan Şen, B. No:
2012/791, 7/11/2013, § 52).
49. Cezai uyuşmazlıklar bağlamında mahkemeye erişim hakkı,
aleyhinde suç isnadı bulunan bir kimsenin ilgili isnat hakkında bir mahkeme
tarafından bu isnadın yerinde olduğu ya da olmadığı yönünde bir karar
verilmesini isteme hakkı bahşetmektedir (Ali
Atlı,B. No: 2013/500, 20/3/2014, § 49). Bu hak, suçlanan kişiye
davasının mutlaka devam etmesini isteme hakkı değil hakkındaki isnadın bir
hâkim tarafından karara bağlanmasını isteme hakkı tanımaktadır (Benzer yöndeki
AİHM kararı için bkz. Deweer/Belçika [BD], B. No: 6903/75, §§ 48, 49).
50. AİHM, mahkemeye etkili erişim hakkını "hukukun
üstünlüğü" ilkesinin temel unsurlarından biri olarak kabul etmekte ve
mahkemeye etkili erişim hakkının, mahkemeye başvuru konusunda tutarlı bir
sistemin var olmasını ve dava açmak isteyen kişilerin mahkemeye ulaşmada açık,
pratik ve etkili fırsatlara sahip olmasını gerektirdiğini ifade etmektedir. Bu
sebeple hukuki belirsizliklerin ya da uygulamadaki belirsizliklerin tarafların
mahkemeye erişimine zarar verdiği durumlarda bu hakkın ihlal edildiğine karar
verilmektedir (Geffre/Fransa, B. No: 51307/99, 23/1/2003, §
34).
51. Mahkemeye erişim hakkı, kural olarak mutlak bir hak olmayıp
sınırlandırılabilen bir haktır. Bununla birlikte getirilecek
sınırlandırmaların, hakkın özünü zedeleyecek şekilde hakkı kısıtlamaması, meşru
bir amaç izlemesi, açık ve ölçülü olması ve başvurucu üzerinde ağır bir yük
oluşturmaması gerekir (Serkan Acar,
B. No: 2013/1613, 2/10/2013, § 38). Devletler bir davanın açılabilirliğine
ilişkin olarak takdir hakları gereği bazı sınırlamalar getirebilir ve bu
davalar niteliği gereği düzenleyici işlemlere konu olabilir. Ancak bu
sınırlamalar, dava açmak isteyen bir kişinin mahkemeye erişim hakkının özüne
zarar verecek seviyeye ulaşmamalıdır (Aktif
Elektrik Müh. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti., B. No: 2012/855,
26/6/2014, § 36).
52. Öte yandan mahkemeye erişimin yasal birtakım şartlara tabi
tutulması kabul edilebilir olsa da mahkemeler, usul kurallarını uygularken bir
yandan adil yargılanma hakkını ihlal edebilecek aşırı şekilcilikten diğer
yandan da yasalar tarafından düzenlenen usul kurallarının ortadan kaldırılması
sonucunu doğurabilecek aşırı esneklikten kaçınmalıdır (Kamil Koç, B. No: 2012/660, 7/11/2013, § 65). Bu çerçevede
öngörülen koşullarının açıkça hukuka aykırı olarak yanlış uygulanması nedeniyle
kişiler dava açma ya da kanun yollarına başvuru hakkını kullanamamışsa
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini kabul etmek gerekir (Benzer yöndeki
AİHM kararları için bkz. Osu/İtalya,
B. No: 36534/97, 11/7/2002, §§ 36-40; Efstathiou ve diğerleri/Yunanistan, B. No: 36998/02,
§ 24).
53. Somut olay bakımından 5271 sayılı Kanun"un 311. maddesinin
(1) numaralı fıkrasının (f) bendinde öngörülen "ceza hükmünün, Sözleşme"nin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle
verilmesi ve hükmün bu aykırılığa dayanması" kuralının
mahkemeye erişim hakkıyla bağdaşmayacak biçimde uygulanıp uygulanmadığı önem
taşımaktadır.
54. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği mevzuatın
yorumlanması ve uygulanması kural olarak derece mahkemelerinin görevi olmakla
birlikte bu yorum ve uygulamaların etkilerinin Anayasa ve Sözleşme"nin ortak
koruma alanında bulunan hak ve yükümlülüklerle bağdaşıp bağdaşmadığının Anayasa
Mahkemesince incelenebileceği tabiidir (Kemal
İnan, B. No: 2013/1524, 6/10/2015, § 49). Yargılamada bariz takdir
hatasına düşülüp düşülmediği veya açık keyfîlik
oluşturacak durumların ortaya çıkıp çıkmadığı da bireysel başvuru kapsamında
değerlendirilmektedir (Necati Gündüz ve
Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
55. Anayasa Mahkemesi, Anayasa"nın 36. maddesi uyarınca inceleme
yaptığı birçok kararında ilgili hükmü Sözleşme"nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle, Sözleşme"nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM
içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen gerekçeli karar
hakkı ve silahların eşitliği ilkesi gibi ilke ve haklara Anayasa"nın 36.
maddesi kapsamında yer vermektedir (Güher
Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, § 38).
56. Anayasa Mahkemesinin incelemesi esnasında dikkate alınacak
hususlardan biri de gerekçeli karar hakkıdır. Hakkaniyete uygun yargılamanın
bir unsuru olan gerekçeli karar hakkı, Anayasa"nın 141. maddesinin birinci
fıkrası uyarınca mahkemelerin uyması gereken bir yükümlülük olarak
düzenlenmiştir. Bir muhakemede usule ilişkin koruma sağlayan adil yargılanma
hakkının önemli unsurlarından biri olan gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil
bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır (Sencer Başat ve diğerleri, § 31).
57. Mahkemeler, kararlarını hangi temele dayandırdıklarını
yeterince açık olarak belirtme yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülük,
tarafların kanun yollarına başvuru haklarını kullanabilmeleri için gerekli
olmasının yanı sıra tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının
kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca
demokratik bir toplumda kendi adına verilen yargı kararlarının sebeplerini
toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri, § 34).
58. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği,
davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut
bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması,
başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde
davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile
yanıt verilmesi gerekir. Aksi bir tutumla mahkemenin, davanın sonucuna etkili
olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında "ilgili ve yeterli bir
yanıt" vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair
iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, §§ 35, 39).
59. AİHM"in ihlal kararına konu
davanın büyük kısmının, 4388 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 18/6/1999
tarihine kadar askerî bir hâkimin de üye olarak bulunduğu Devlet Güvenlik
Mahkemesi Heyeti tarafından yürütüldüğü anlaşılmaktadır.
60. Devlet Güvenlik Mahkemeleriyle ilgili olarak AİHM, devlet
güvenliğine ilişkin suçlardan yargılanan sivil kişilerin emir komuta zincirine
ve askeri disipline tabi, haklarında üstlerince sicil raporları düzenlenen,
belirli bir süreliğine atanan ve atanmalarına ilişkin kararların birçoğunda
idari ve askerî makamların rol oynadığı askerî hâkimlerin de yer aldığı
mahkemelerin bağımsızlık ve tarafsızlığından endişe duymalarının meşru olduğunu
belirtilmiş ve ihlal kararları vermiştir (Özel/Türkiye,
§§ 33, 34; Özdemir/Türkiye, §§
35, 36).
61. AİHM, kanunla kurulmuş bir mahkemenin idareye ve davanın
taraflarına karşı "bağımsız" olup olmadığını değerlendirirken
üyelerinin atanma şekli ve görev süreleri, dış baskılara karşı teminatların varlığının
yanı sıra mahkemenin bağımsız olduğu yönünde bir görüntü sergileyip
sergilemediğini dikkate almaktadır (İbrahim
Gürkan/Türkiye, B. No: 10987/10, 3/7/2012, § 13).
62. Mahkemenin "tarafsızlığı" bakımından ise hem hakimin şahsi ön yargı veya tarafgirlik taşıyıp taşımadığı
(öznel koşul) hem de mahkemenin kendisinin tarafsızlığına ilişkin herhangi bir
meşru kaygıyı bertaraf edecek yeterli güvenceleri sunup sunmadığı (nesnel
koşul) önem kazanmaktadır (Kyprianou/Kıbrıs [BD], B. No: 73797/01, 15/12/2005,
§ 118; Micallef/Malta [BD], B. No: 17056/06, 15/10/2009,
§ 93).
63. Başvurucu, bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma
hakkının ihlal edildiğine ilişkin karara istinaden yargılamanın yenilenmesi
talebinde bulunmuştur.
64. Başvurucunun talebi, Devlet Güvenlik Mahkemesinin bağımsız
ve tarafsız olmadığı şeklindeki ihlal tespitinin mahkûmiyet hükmünün dayanağı
olmadığı ve 5271 sayılı Kanun"un 311. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f)
bendinde öngörülen şartın karşılanmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Başvurucunun itirazını inceleyen Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi de usul ve
yasaya uygun olduğunu belirterek ret kararını uygun onaylamıştır. Ancak adil
yargılanma hakkının kapsamı dâhilindeki diğer tüm usule ilişkin güvencelerin
sağlanabilmesinin ön koşulu olan bağımsızlık ve tarafsızlık şartını taşımadığı
değerlendirilen bir Mahkeme tarafından yargılamanın yürütülmüş olmasının hükmün
asıl dayanağını etkileyip etkilemediğine ilişkin herhangi bir gerekçelendirmede
bulunulmamıştır.
65. Bu itibarla bizzat yargılamayı gerçekleştiren Devlet
Güvenlik Mahkemesinin bağımsızlık ve tarafsızlık şartını karşılamadığı
yönündeki değerlendirmeler dikkate alındığında 5271 sayılı Kanun"un 311.
maddesinin (1) numaralı fıkrasının (f) bendininsomut
olayda bariz takdir hatası teşkil edecek biçimde yorumlandığı ve uygulandığı
anlaşılmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun yargılamanın yenilenmesi talebini
reddedilirken yeterli ve ilgili gerekçe gösterildiği de söylenemez.
66. Açıklanan nedenlerle Anayasa"nın 36. maddesinde güvence
altına alınan mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
67. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun"un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
"(1) Esas inceleme
sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar
verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir."
68. Başvurucu; yargılamanın yenilenmesi, cezasının infazının
durdurulması ve miktar belirtmeksizin maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi
talebinde bulunmuştur.
69. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
70. İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden
yargılamasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir örneğinin yeniden
yargılama yapılmak üzere ilgili Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi
gerekir.
71. İhlal tespitinin yeterli tatmin sağladığı
değerlendirildiğinden ve başvurucu tarafından somut bir miktar da
belirtilmediğinden tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.
72. Başvurucunun infazın durdurulması talebine ilişkin herhangi
bir karar verilmesine gerek görülmemiştir.
73. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Çelişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerinin
ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Sözlü yargılama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye
erişim hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere (kapatılan) Diyarbakır 5.
Ağır Ceza Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. Başvurucunun infazın durdurulması talebine ilişkin karar
verilmesine YER OLMADIĞINA,
F. 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
21/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.