8. Hukuk Dairesi 2011/903 E. , 2011/5354 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ve müşterekleri ile Hazine, ... ve dahili davalı ... aralarındaki tescil davasının reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06.10.2010 gün ve 213/162 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili ile davalı Hazine vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili dava dilekçesinde; mevkii ve sınırlarını açıkladıkları taşınmazın vekil edenlerinin murisi ...den kaldığını, üzerinde ev bulunduğunu, harman olarak kullandıklarını, muris ...’ın 1981 yılında öldüğünü, imar ve ihya edilmek suretiyle 1952 yılından beri vekil edenleri ile murisleri tarafından tasarruf edildiğini açıklayarak yaklaşık 350 m2"lik yerin vekil edenleri adına miras payları oranında tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine, dava konusu yerin Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... kişiliğine, yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, dava konusu yerin davacılar tarafından kullanılmayan ve terk edilen yerlerden olması nedeniyle, Hazinenin tescil isteğinin ise, ayrı bir davada görülmesi gerektiği görüşüyle reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili ile Hazine vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal, eklemeli zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu taşınmaz 1951 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu gerekçesiyle tespit dışı bırakıldığının, ... Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazılarından anlaşılmıştır. 1981 yılına kadar dava konusu yerin genel harman yeri olarak köylüler ve davacıların murisi tarafından kullanıldığı, yapılan her iki keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla belirlenmiştir. 1981 yılında muris ...’ın ölümünden sonra davacıların bu yeri kullanmadığı ve 20 yılı aşkın süreden beri davacıların malik sıfatıyla zilyetliğinin söz konusu olmadığı, aynı keşif tutanaklarının kapsamlarıyla sabittir. Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi yerindedir.
Öte yandan, dava konusu taşınmazın genel harman yeri olarak kullanıldığı keşiflerde dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla ve tüm dosya kapsamıyla saptandığına göre, bu tür yerler üzerinde sürdürülen zilyetlik hukuken geçerli bir sonuç doğurmaz. Zilyede de herhangi bir hak bahşetmez. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi gereğince bu yerlerin orta malı olarak sınırlandırılması yapılır. Bundan ayrı, her ne kadar Hazinenin tescil isteği bu davayla değil açılacak bağımsız bir davayla görülür şeklinde gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu yöndeki görüşü yerinde değildir. Hazine TMK. nun 713/1. maddesine dayalı olarak açılan tescil davalarında aynı kanunun 6. fıkrası gereğince aynı davada tescil isteğinde bulunabilir. Hazine harca tabi olmadığından usulüne uygun dilekçe vermesi ve beyanda bulunması da yeterli görülür. Ne var ki, dava konusu yer genel harman yeri olarak belirlenmiş olup, özel mülkiyete konu olabilecek ve tapuya kaydedilecek yerlerden olmadığından, Hazinenin tescil isteğinin reddine karar verilmesi sonucu itibariyle doğru görülmektedir (3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B, TMK. nun m.715, 999).
Davacılar vekili ile Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunmadığından reddi ile yerel mahkeme hükmünün ONANMASINA, 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına ve aşağıda dökümü yazılı davacılara ait 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 24.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.