11. Ceza Dairesi 2017/3758 E. , 2020/4954 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Nitelikli Dolandırıcılık, Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Beraat, Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Mahkumiyet
Sanıklar ..., ... ve ... müdafilerinin temyiz taleplerinin, beraat hükümlerinin gerekçesine ve vekalet ücretine; sanık ... müdafinin temyizinin ise vekalet ücretine hasren yapıldığı belirlenerek inceleme yapılmıştır.
Sanıklar ..., ... ve ... müdafinin duruşmalı inceleme isteminin, sanıklar hakkında verilen hükümlerin niteliğine göre koşulları bulunmadığından, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 318. maddesi uyarınca reddine oy birliğiyle karar verildikten sonra gereği görüşüldü:
A- Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına yönelik sanık müdafinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar 5271 sayılı CMK"nin 231/12. maddesi uyarınca temyiz değil itiraz kanun yoluna tabi olduğundan, sanık müdafinin temyiz isteminin 5271 sayılı CMK"nin 264/2. maddesi
uyarınca itiraz olarak değerlendirilip, gereğinin merciince takdir ve ifası için dosyanın mahalline İADESİNE,
B- Sanıklar ..., ..., ..., ... ve ... hakkında verilen beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
Yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı dosya içeriğine uygun şekilde gerekçeleri gösterilerek Mahkemece kabul ve takdir kılınmış; katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan hükümlerin ONANMASINA,
C- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında verilen beraat hükümlerine yönelik katılan vekili ve sanıklar müdafinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya, toplanıp gerekçeli kararda gösterilerek tartışılan delillere, Mahkemenin oluşa uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanıklar müdafii ve katılan vekilinin diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir, ancak;
1136 sayılı Kanun"un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklar lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanıklar müdafinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA; ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun, aynı Kanun"un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına “2640,00 TL maktu avukatlık ücretinin her sanık için ayrı ayrı hazineden alınarak beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklara verilmesine” cümlesi eklenmek suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
D-Sanık ... hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından verilen beraat hükümlerine yönelik katılan vekili ve sanık müdafinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
... Konut Yapı Kooperatifi başkanı olan sanık ..."nun, kooperatife ait prim borçlarını ödemesi için SGK’da çalıştığını bildiği köylüsü olan sanık ... ile görüşüp, prim borcuna ilişkin parayı sanığın abisinin işyerine bıraktığı, sanığında prim borcunun ödendiğini söyleyerek hesap dökümüne ilişkin belge verdiği, ancak kooperatif muhasebecisinin bunu kabul etmemesi üzerine sanığın internet üzerinden sorgulama yapılabileceğini söylediği ve prim borçlarını ödemiş olan mükelleflerin hesaplarından yapılan sahte aktarma işlemleri nedeniyle kooperatifinin borcunun görünmediği, sanık ...’in savunmalarında paranın yatırılması için sanık ...’e verdiğini, kendisinin aktarma işlemlerinden haberdar olmadığını beyan ettiği, ancak bu savunmanın sanık ...’ın beyanları ile doğrulanmadığı dosya kapsamından anlaşılmakla, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından;
1) Belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu gözetilerek, katılan kurumdan, suça konu mükellef kooperatif lehine yapılan aktarma işlemine ilişkin 03.05.2007 tarihli belge aslı temin edilip, duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, yasal unsurlarını taşıyıp taşımadığının belirlenmesi, aldatıcı nitelikte olup olmadığının gerekçeli kararda tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2) Suça konu aktarma fişindeki yazı ve imzaların sanığın eli ürünü olup olmadığı hususunda, konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tespiti yerine eksik araştırma ve inceleme ile hüküm verilmesi,
3) Kabule göre de; 1136 sayılı Kanun"un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA,
E- Sanıklar ... ve ... hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik katılan vekili ve sanıklar müdafinin temyiz nedenlerinin incelenmesinde;
1) Belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdirinin hakime ait olduğu gözetilerek, sanık ... tarafından düzenlendikleri iddia ve kabul edilen suça konu aktarma fişleri ve borcu yoktur yazılarının asılları temin edilip, duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, yasal unsurlarını taşıyıp taşımadıklarının belirlenmesi, aldatıcı nitelikte olup olmadığının gerekçeli kararda tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
2) Suça konu borcu yoktur yazılarının ait olduğu dosyalar hakkında suç tarihinde işlem yapma yetkisi olan SGK çalışanları ve sahte belgelerde imzası bulunan kişiler tespit edilip, tanık olarak beyanlarına başvurulup, sanık ...’a ve tanıklara ait samimi imza örnekleri temin edilerek suça konu belgelerdeki yazı ve imzaların aidiyeti hususunda konusunda uzman bir kurum veya kuruluştan rapor alınması,
3) Suça konu borcu yoktur belgelerindeki yazı ve imzaların sanık ...’ın eli ürünü olduğunun tespit edilmesi halinde; bağlılık kuralını düzenleyen 5237 sayılı TCK"nin 40. maddesinin 2. fıkrasında “Özgü suçlarda, ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. Bu suçların işlenişine iştirak eden diğer kişiler ise azmettiren
veya yardım eden olarak sorumlu tutulur.” hükmünün öngörülmesi; sanık ...’e isnat olunun ve 5237 sayılı TCK"nin 204. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen “görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu resmî belgeyi sahte olarak düzenleme” suçunun “özgü suç” olması karşısında; suça konu borcu yoktur yazılarının sanığın görevi gereği düzenlemeye yetkili olduğu belgelerden olup olmadığı katılan kurumdan sorularak, olmadığının tespiti halinde sanık ...’nın eyleminin 5237 sayılı TCK’nin 204/1. maddesinde düzenlenen resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturacağının gözetilmemesi,
4) Kabule göre de; 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar müdafii ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükümlerin BOZULMASINA,
F- Sanık ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz nedenlerinin incelenmesine gelince;
1) Suç tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumunda memur olarak çalışan sanık ...’in, borçlu kurum mükelleflerinden aldığı prim ödemelerini, kurum hesaplarına yatırmayıp, bu durum anlaşılmaması için başka mükelleflerin hesabından haksız yere para aktarımı yapmak suretiyle atılı kamu kurumu zararına nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği kabul edilen kamu davasında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi bakımından, sanığın suç tarihinde mükelleflerden para tahsil etme yetkisi olup olmadığı ilgili kurumdan sorularak, tahsil yetkisinin olduğunun tespiti halinde eyleminin zincirleme şekilde 5237 sayılı TCK’nin 247. maddesinde düzenlenen zimmet suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin eksik araştırma ile hüküm verilmesi,
2) Kabule göre de;
a) Sanığın kurum mükelleflerinden aldığı paraları kurum hesabına yatırmayıp uhdesine geçirme ve bu eylemini gizleme amaçlı olarak da diğer mükelleflerin hesaplarından usulsüz aktarma işlemi yapması sonucunda kurum alacağının devam ettiği, bu nedenle kamunun zarara uğramadığı, bu eylemler sonucunda mağdurun, sanığa prim ödemeleri için paralarını teslim eden kurum mükellefleri olduğu anlaşılmakla, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nin 158/1-d maddesine muhalefet suçunu oluşturduğu ve mağdur sayısınca suç oluştuğunun gözetilmemesi,
b) Sanık ... hakkında dolandırıcılık suçundan TCK"nin 158/1-e maddesi uyarınca verilen cezaya TCK’nin 43. maddesi uyarınca artırım yapılırken gün adli para cezasında artırım yapılmayarak sanık hakkında eksik ceza tayini yasaya aykırı,
c) 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 24.09.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.