MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil

... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 05.12.2008 gün ve 408/362 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı dava dilekçesinde; 104 ada 196 sayılı parselin babasından kendisine kaldığını, 1990 tarihinden itibaren babasının ölmesi üzerine, yapılan rızai taksim sonucu kendisine düştüğünü, 35 – 40 yıldan beri zilyet ve tasarrufunda bulunduğunu, ancak kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak Hazinenin tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin tarım yapılmasına uygun olmadığını, taşlık, verimsiz ve erezyona uygun bir taşınmaz olduğunu, dört tarafının mera ile çevrili tepe üstü bir yer niteliğinde bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 104 ada 196 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, muristen intikal ve paylaşım hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede 2006 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında dava konusu 104 ada 196 parsel Hazine adına tarla niteliğiyle 12339.43 m2 yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiş olup, kadastro tutanağı 30.7.2007 tarihinde kesinleşmiştir. Dosya arasında bulunan orijinal kadastro paftası ile teknik bilirkişiler ...ve ...’in dosyaya sundukları 22.4.2008 tarihli rapor ve krokilerinde 104 ada 196 sayılı parselin aynı ada 229 sayılı mera parselinin ortasında yer alan bir taşınmaz olduğu belirlenmiştir. 104 ada 229 nolu mera parselin kadastro tutanağının 1.5.2007 tarihinde kesinleşmesi üzerine, 929782 m2 yüzölçümlü olarak mera, yaylak ve kışlak kütüğüne işlendiği saptanmıştır. Dava konusu 104 ada 196 parsel sayılı taşınmazın dört tarafının mera ile çevrili olduğu orijinal kadastro paftası ve teknik bilirkişilerin krokisinden saptandığına göre, anılan parselin kadim meradan açılmak suretiyle elde edilen yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Dosya arasında bulunan taşınmaz ve çevresine ait fotoğraflardan da, çevresindeki taşınmazlar üzerinde bulunan bitki örtüsünün mera bitki örtüsünü çağrıştırdığı görülmektedir. Dava konusu 196 sayılı parselin özel mülkiyete konu yapılması halinde mera bütünlüğünün bozulacağı açıktır. Saptanan bu olgular ve orijinal kadastro paftası gözönünde tutulduğunda keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarıyla uzman bilirkişilerin rapor ve beyanlarına üstünlük tanınamaz. Saptanan bu somut ve hukuki olgular nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı bulunmaktadır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 24.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.