
Esas No: 2013/9046
Karar No: 2013/18167
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/9046 Esas 2013/18167 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki Tüketiciyi Koruma Kanunundan kaynaklanan davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, dava dışı asıl borçlunun davalı bankadan tüketici kredisi kullandığını, kendilerinin sözleşmeyi kefil sıfatı ile imzaladıklarını, davalı (alacaklı) bankanın, tüketici kredisinin asıl borçluları hakkında başlattığı takibi sonuçlandırmadan, ya da başlatılan takip semeresiz kalmadan, kendileri hakkında icra takibi yapmasının mümkün olmadığını belirterek, ... İcra Müdürlüğünün 2012/755 E. sayılı dosyasından maaşlarına konan haczin iptal edilmesini, yargılama sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar icra takibinin durdurulmasını talep ve dava etmişlerdir.
Davalı banka davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların kredi sözleşmesini müteselsil kefil olarak imzaladığı, borcun ödenmemesi halinde asıl borçluya müracaat ile birlikte kefil hakkında da takip başlatılmasının mümkün olduğu, asıl borçluya ihtarname çekilmesi ile asıl borçluya başvuru şartının gerçekleştiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
4822 Sayılı Kanun ile değişik 4077 Sayılı Kanun’un, 10. maddesinin, 3. fıkrasının, son cümlesi, "Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez." hükmünü amirdir. Anılan Kanun’un, bu hükmü emredici nitelikte olup adi yada müteselsil kefil ayrımı 2013/9046-18167
yapılmaksızın uygulanması gerekir. Emredici hükümlerin mahkemece re"sen dikkate alınması zorunludur. Madde metnininden de açıkça anlaşılacağı üzere, alacaklı asıl borçluya başvurup, alacağını tahsil edemediği takdirde kefile başvurup alacağının tahsilini isteyebilecektir.
Somut olayımızda davalı bankanın, asıl borçlu ile davacılar aleyhine birlikte icra takibi başlattığı dosya kapsamından açıkça anlaşılmaktadır. Bu husus taraflar arasında ihtilaf konusu da değildir. Yukarıda sözü edilen madde gereğince, davalının davacı kefillerden henüz alacağını talep etme hakkı yasal olarak doğmamıştır. Mahkemece, açıklanan bu nedenlerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 2.7.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.