
Esas No: 2021/628
Karar No: 2021/1695
Karar Tarihi: 06.10.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2021/628 Esas 2021/1695 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2021/628 Esas
KARAR NO: 2021/1695
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI: 2019/298 2020/632
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/10/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar asında 8-9 yıldır devam eden ticari ilişkinin bulunduğunu, 24.04.2013 tarihinde imzalanan promosyon anlaşmasına göre, davalı şirketin 2013 yılında müvekkili şirket ürünlerinin "MP, katalog ve diğer aktivitelerle tanıtımı ve reklamını" sağlayacağını, müvekkilinin de karşılığında 22.000 Euro katılım bedeli ödeyeceğini karşılıklı olarak taahhüt ettiklerini, davalı şirketin 30.06.2013 tarihli, 14.857,72 TL, 31.07.2013 tarihli 22.640,06 TL ve 12.08.2013 tarihli 28.758,33 TL tutarında, "yıla özel reklam insörtü" açıklamalı toplam 66.256,11 TL'lik üç adet faturayı müvekkiline gönderdiğini, müvekkilinin sadece 14.857,72 TL bedelli faturaya itiraz etmeyerek kayıtlarına işlediğini, diğer faturaları iade ettiğini, davalının faturalara konu hizmeti vermediğini beyanla, 66.256,11 TL alacağın ihtar tarihi olan 29.08.2013 tarihinden itibaren faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; faturaların 2 tanesinin davacı tarafça teslim alınmayarak reddedildiğini, davacının dava dilekçesinde alacak sebebi olarak faturalar dışında delile dayanmadığını, faturalarda alacaklı sıfatının davalıda olduğunu, davacının alacak davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkilinin borcunun bulunmadığını, 11.604,12 TL alacağı olduğunu, davanın müvekkilinin alacağını geciktirmeye yönelik olduğunu, müvekkilinin alacağının İstanbul ...İcra Müdürlüğü'nün ... E.sayılı icra dosyasında takip edildiğini beyanla davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14.12.2016 tarihli 2014/1230 E. -2016/673 K.sayılı kararıyla; " davanın kabulü ile 66.256,11 TL alacağın dava tarihi 01/10/2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi uyarınca avans faiz oranına göre işleyecek ve hesaplanacak faiziyle davalıdan alınarak davacıya ödenmesine" karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DAİREMİZİN KARARI; Dairemizin 03/05/2019 tarihli 2017/1684 Esas-2019/956 Karar sayılı kararıyla; "mahkeme kararının, 6100 sayılı HMK 297/c maddesinde düzenlendiği şekilde "delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri" yani gerekçeyi içermediği...Davacı vekilinin, dava dilekçesinde, davaya konu alacağının dayanağını açıklamadığı, davalı tarafça kendisine gönderilen 3 adet fatura konusu hizmetin verilmediğini beyan ettiği , davacı tarafın, davalı tarafça kesilen faturalara dayanarak alacak talebinde bulunamayacağı anlaşılıyorsa da, ticari defterlerin incelenmesinde davacı tarafın alacaklı göründüğü anlaşılmakla, mahkeme tarafından, davacı tarafa dava dilekçesi, alacak talebi ve dayanağı, açıklattırıldıktan sonra, tarafların ticari defterleri üzerinde ,alacak kalemleri yönünden karşılaştırılmalı olarak bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verildiği" gerekçesiyle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dairemizin kararında işaret edildiği şekilde yargılama yapılarak karar verilmek üzerek dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yargılamaya devam olunarak, davacı vekilinden dava dilekçesi, alacak kalemleri ve dayanaklarını açıklaması istenilmiş, davacı vekilinin dilekçesinde; dava dilekçesindeki bir kısım taleplerini tekrar ettiği, müvekkilinin davalı şirketten 2012-2013 yılında davalı şirkete satmış olduğu ürünler karşılığında, faturaya dayalı cari hesap alacağının bulunduğunu, davaya konu alacak talebinin davalı şirkete sattığı ürünlere dayalı, cari hesap, defter ve belgelerinde kayıtlı olan fatura alacakları olduğunu, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 66.256,11 TL'nın ihtar tarihi olan 29/08/2013 tarihinden itibaren TCMB'nın kısa vadeli avanslar için uyguladığı faiz oranı ile birlikte tahsilini talep ettiği ekinde 2013 yılı cari hesap ekstresi ve 2014 ila 2019 yıllarına ait muavin defterlerini sunduğu anlaşılmıştır.
MAHKEME KARARI: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 21.10.2020 tarihli 2019/298 E. - 2020/632 K. sayılı kararıyla; "Davacının talep açıklama dilekçesi ile esasında dava dilekçesindeki hukuki sebebi değiştirdiği, ancak karşı tarafın iddianın genişletilmesine muvafakat etmemesi gözetilerek HMK'nın 180. maddesi gereğince davanın kamilen ıslahı yapılmaksızın talep açıklanması suretiyle dava konusu ve hukuksal sebebinin değiştirilemeyeceği, nitekim dava dilekçesinde davanın temel dayanak argümanının hizmetin alınmaması yönünde olduğu, ancak davacı vekili sonraki açıklama ve beyanlarla karşı tarafa mal satıp teslim ettiklerini ve mal bedellerini tahsil edemediklerini belirttiğini, davacı tarafın karşı tarafa mal teslim ettiğini gerek defter gerekse de faturalarla da ispat edemediği gibi davadaki hukuksal sebebin sonradan kamilen ıslah yapılmaksızın değiştirilerek (açık muvafakat olmadıkça) alacak talebinde bulunulmasının mümkün olmadığını, davalının mal teslimi iddiası karşısında sessiz kalması malı teslim aldığı yönünde ikrar neticesi de doğurmayacağını, nitekim taraf defterlerinin de birbirini doğrulamadığını, bilirkişi incelemelerinde reklam hizmetinin sektörel yönden "yıla özel reklam insörtü" çalışması ile uyumlu olmadığını, davalının tanzim ettiği faturadaki bedellerini talep edemeyeceği bildirilmişse de davacının alacak talebi ile bu durumun ilgisinin bulunmadığını, davalının tanzim etmiş olduğu fatura bedellerine ilişkin olarak vermesi gereken hizmeti ifa etmemesi, davacı tarafından peşin ya da avans ödemesi yapılmadığı sürece alacak talep hakkı kazandırmayacağını, şartları varsa sözleşmenin ifa edilmemesine bağlı olarak, gecikme tazminatı, uğranılan menfi ya da müspet zarar kalemleri tartışılabilirse de bu hususun dava konusu olmadığını, istinaf incelemesinden sonra alınan ek raporda da davalının tanzim ettiği faturalardan kaynaklanan hizmetin ifa edilmediği hususunu yinelerek, davacının hesap bakiyesi yönünden bir talebinin bulunmayıp sadece davalı tarafından düzenlenen 3 adet toplam 66.256,11-TL tutarlı faturalar nedeniyle davacının alacak talebinde bulunduğu, davacı tarafından sunulan bir tomar evrakın hangi fatura veya faturalardan oluştuğu somutlaştırılmadığının belirtildiğini, yukarıda da belirtildiği üzere istinaf aşamasından önce yapılan defter incelemesinde tarafların kayıtlarının birbirini tutmadığı gibi alacağın dayanağının da ispatlanamadığını, kaldı ki kamilen ıslah da söz konusu olmadığından ilk dava dilekçesindeki hukuki sebebin değiştirilerek farklı bir alacak davasına teşmil ettirilmesinin mümkün olmadığını" gerekçesinde açıklayarak davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; istinaf kaldırma kararından sonra taleplerini açıkladıklarını, mahkemenin aldığı bilirkişi raporunda tarafların ticari defterleri üzerinde alacak kalemleri yönünden karşılaştırmalı olarak inceleme yapılmadığını, mahkemenin de başkaca inceleme yaptırılması taleplerini kabul etmeyerek aynı celse davanın reddine karar verdiğini, İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi'nin 03/05/2019 tarihli 2017/1684 Esas-2019/956 Karar sayılı karardaki gereken işlemlerin yapılmaması nedeniyle kararın kaldırılması gerektiğini, mahkeme kararının aksine netice-i taleplerini değiştirmediklerini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulünü talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; mahkemenin dosyanın istinaftan dönüşünden sonra gerekli incelemeyi yaptığını, ispat yükü kendisinde olan davacı tarafın alacağını ispatlayamadığını, müvekkilinin davaya konu faturalardaki hizmetleri gereği gibi ifa ettiğini, bilirkişi raporunda bedelin yüksek olduğundan bahisle bir kısım açıklamalara yer verilmişse de davacının tacir olması nedeniyle basiretli davranma yükümlülüğü altında olduğunu beyanla istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: İlk derece mahkemesi tarafından alınan 07.10.2014 tarihli raporda bilirkişi heyeti; davacı ticari defter ve belgelerinin incelendiği, davacı lehine delil teşkil edeceği, sunulan katalogların promosyon anlaşmasında yer alan yıla özel insört tanımına uymadığını, dosyada 22.000 Euro'luk fatura bedelini haklı gösterecek delil ve bulgu olmadığını, davacı hesap ekstresine göre davacının davalıdan 100.253,50 TL alacaklı olduğunu, davalının ekstresine göre davalının 11.604,12 TL alacaklı olduğunu, davalının İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile 11.604,12 TL üzerinden icra takibi yapıldığını, arada 111.857,60 TL fark bulunduğunu, davanın davalı tarafından düzenlenen 3 adet 66.256,11 TL bedelli faturalar yönünden açıldığını, 14.857,72TL bedelli faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğunu, diğer iki faturanın kayıtlı olmadığını, davalının keşide ettiği 3 adet faturanın ifa edildiği iddia olunan ... İnsörtü çalışması ile uyumlu olmadığını, sektörel inceleme bölümündeki bu tespit dikkate alındığında davaya konu faturalardan kaynaklanan hizmetin ifa edilmediğini, dolayısıyla alacak talebinin yerinde olduğunu beyan etmişlerdir. Mahkemece bilirkişi heyetinden alınan 28/02/2020 tarihli ek raporda; kök raporda taraflar arasındaki cari hesabın ve aradaki ihtilaf konusu tutarın net olarak ortaya konulduğunu, ihtilafın davalının düzenlediği insört faturalardan kaynaklandığının anlaşıldığını, davanın gelinen aşamasına kadar davalının davacının düzenlediği faturalara konu malların kendilerine teslim edilmediği yönünde bir itirazının olmadığını, davacı tarafça tomar halinde hesap ekstresi sunulmuşsa da, bilirkişinin görevinin (tomar halindeki) hesap mutabakatı yapmak olmadığını, davacının dava konusu alacağının hangi fatura ve/veya faturalardan oluştuğunu somut ve net bir şekilde ortaya koyması, davalının da bu faturalara karşı gerekli itirazlarını yapması gerektiğini, kök rapordaki kanaatlerinde değişiklik yapmayı gerektirecek herhangi bir hususun bulunmadığını beyan etmişlerdir.
GEREKÇE: Alacak talepli davada, davacı vekili davalı nezdinde bulunduğunu ileri sürdüğü 66.256,11 TL alacağının ihtar tarihi olan 29/08/2013 tarihinden itibaren davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemenin 4.12.2016 tarihli 2014/1230 E. -2016/673 K.sayılı kararı ile davanın kabulüne karar verilmiş ( faiz başlangıcı hükümde 01/10/2014 dava tarihi olarak gösterilerek) davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 03/05/2019 tarihli 2017/1684 Esas-2019/956 Karar sayılı kararıyla; kararın gerekçesinin bulunmadığı açıklandıktan sonra "davacı tarafa dava dilekçesi, alacak talebi ve dayanağı, açıklattırıldıktan sonra, tarafların ticari defterleri üzerinde ,alacak kalemleri yönünden karşılaştırılmalı olarak bilirkişi incelemesi yapılarak karar verilmesi " için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Davacı vekilinin alacak talebi ve dayanağını açıkladığı dilekçesinde; alacağın 2012-2013 yıllarında davalıya satılan ürünlerden kaynaklanan faturaya ve cari hesaba dayalı alacak olduğu açıklanmıştır. Davalı vekilinin davacı tarafın dava dilekçesindeki beyanlarını genişlettiği ve muvaffakatının bulunmadığını bildirdiği, mahkemenin de gerekçeli kararında davacının ıslah talebinde bulunmadığı, dava dilekçesinde davalı tarafın faturalarına konu hizmetin alınmadığını ileri sürdüğü, daha sonraki açıklamasında faturaya ve mal satımına ilişkin alacaktan bahsettiği, kaldı ki mal satımını ve alacağını da ispatlayamadığı, defterlerin birbirini doğrulamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde, müvekkilinin 2013 yılında hesap mutabakatı yaparak alacağını tahsil etmek istemesi üzerine, davalının "..." açıklamalı toplam 66.256,11 TL bedelli üç adet fatura ibraz ederek müvekkiline gönderdiğini, 30/06/2013 tarihli ... sıra numaralı 14.857,72 TL bedelli faturanın müvekkilinin kayıtlarına işlendiğini, diğer iki faturaya itiraz ederek iade ettiklerini ancak kayıtlarına işledikleri fatura konusu hizmeti de almadıklarını beyan ettiği, davacı vekilinin 07/01/2015 tarihli cevaba cevap dilekçesinde; " müvekkilinin 2013 yılında davalı şirkete satmış olduğu ürünler karşılığında 66.256,11 TL cari hesap alacağının bulunduğunu, davalı şirketin bu üç faturayı müvekkiline göndererek borcundan kurtulmaya çalıştığını ancak faturalar konusu hizmetin verilmediğini ileri sürdüğü anlaşılmakla, davacı vekilinin açıklayıcı dilekçesindeki beyanlarının iddiaların genişletilmesi kapsamında bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Mahkemece alınan ek bilirkişi raporunda, kök rapordaki görüşlerini değiştirecek bir hususun bulunmadığı açıklanmıştır. Kök raporda, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde, davacı hesap ekstresine göre davacının davalıdan 100.253,50 TL alacaklı olduğu, davalının ekstresine göre davalının davacıdan 11.604,12 TL alacaklı olduğu, 30/06/2013 tarihli ... sıra numaralı 14.857,72 TL faturanın davacının kayıtlarına işlendiği tespit edilmiştir. Mahkemece alınan kök raporda, davaya konu edilen üç adet faturaya konu hizmetin davalı tarafça verilmediği beyan edilmiştir. Bilirkişi raporundan tarafların cari hesaplarındaki farkın 111.857,60 TL olduğu, sadece bu üç davalı faturasından kaynaklanmadığı anlaşılmakla birlikte, alınan raporda farkın kaynağı tespit edilmemiştir. Bu durumda, davacı tarafın alacağının cari hesap ve faturaya dayandığı açıklanmakla, tarafların ticari defterlerinin karşılaştırmalı olarak incelenerek, aradaki farkın kaynağının bulunması daha sonra, davalı kayıtlarına alınmayan fatura ve irsaliyelerin incelenerek, davacı tarafça ediminin yerine getirilip getirilmediği üzerinde durulması gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne mahkeme kararının kaldırılmasına dosyanın Dairemizin kararında işaret edildiği şekilde yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 21/10/2020 tarih, 2019/298 esas, 2020/632 karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 5,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 167,60 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK'nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.06/10/2021