17. Hukuk Dairesi 2013/11499 E. , 2015/4141 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm davacı vekili ile davalılar ... ve ... vekillerince temyiz edilmiş, davalılar ... ve ... vekillerince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 2.12.2014 Salı günü davacı ... vekili Av. ..., davacı ... vekili Av. ..., davalı ... vekili Av. ... geldiler. Diğer davalılar tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekilleri davalılar .... ve ....nin müvekkillerine olan borçları nedeniyle haklarında ayrı ayrı yaptıkları icra takipleri sırasında borçlarına yetecek haczi kabil mallarının bulunmadığını, ancak alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla kendilerine ait olan taraçları diğer davalılara sattıklarını, öne sürerek yapılan tasarrufların iptalini ayrı ayrı dava ve talep etmişler, yargılama sırasında davalar birleştirilmiştir.
Davalılar, satış işleminde muvazaa bulunmadığını, iyi niyetli olduklarını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece dava konusu araçların satış ve tasarruflarının İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptaline, davacı alacaklılar yönünden İİK.nın 277 ve devamı maddeleri ve yine 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu 19. maddesi (eski 818 sayılı Borçlar Kanunun 18. maddesi) uyarınca söz konusu araçlar üzerinde davacılara cebri icra yetkisi verilmesine, bu araçlardan davalı 3. kişilerce başka kişilere devredilen araçlar yönünden İİK.nın 283/2 maddesi uyarınca anılan araçların satış tarihindeki satış değeri kadar davalı 3. kişilerin tazminata mahkum edilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili ile davalılar ... ve ... vekilleri tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Dava İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. Aynı yasanın 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir.
Bunun yanında 6100 sayılı HMK.nın 297/2 maddesi uyarınca hüküm fıkrasında davanın taraflarına yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şühe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
Somut olayda, mahkemece dava konusu araçların satış ve tasarruflarının İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca iptaline, davacı alacaklılar yönünden İİK.nın 277 ve devamı maddeleri ve yine 6098 sayılı Yeni Borçlar Kanunu 19. maddesi (eski 818 sayılı Borçlar Kanunun 18. maddesi) uyarınca söz konusu araçlar üzerinde davacılara cebri icra yetkisi verilmesine, bu araçlardan davalı 3. kişilerce başka kişilere devredilen araçlar yönünden İİK.nın 283/2 maddesi uyarınca anılan araçların satış tarihindeki satış değeri kadar davalı 3. kişilerin tazminata mahkum edilmesine karar verilmiş, ancak dava konusu hangi araçların davalılar tarafından elden çıkarıldığı, elden çıkarılan araçların rayiç değerinin ne olduğu, bu tazminatın kimden ve hangi miktarda tahsil edileceği hüküm fıkrasında yazılmadığı gibi tasarrufun hem İİK.nın 277 ve devamı maddeleri uyarınca hem de BK.nın 19. maddesi uyarınca iptal edilmesi de doğru bulunmamıştır. Bu durumda mahkemece öncelikle davanın tavsifinin yapılarak olayda hangi yasa maddesinin uygulandığının açıkça gösterilmesi, ondan sonra dava ve tasarrufa konu edilen araçların trafik tescil kayıtlarının getirtilerek davalılar tarafından elden çıkarılıp çıkarılmadığının belirlenmesi, elden çıkarılan araç var ise bunların elden çıkarılma tarihindeki rayiç gerçek değerlerinin saptanması, kimin hangi miktarda tazminata mahkum edildiğinin hüküm fıkrasında açıkça yazılması gerekirken infazda tereddüt uyandıracak şekilde kimin ve hangi miktarda tazminata mahkum olduğunun hüküm fıkrasında belirtilmemiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı ... vekili ile davalılar ... ve ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacı ...ndan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı ..."a verilmesine, 1.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar ... ve ..."dan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı ... yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ..."ya, davalılar ... ve ..."e geri verilmesine 12.3.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.