
Esas No: 2017/7421
Karar No: 2021/2721
Karar Tarihi: 02.03.2021
Danıştay 6. Daire 2017/7421 Esas 2021/2721 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2017/7421
Karar No : 2021/2721
KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE
BULUNAN TARAFLAR : I. (DAVACILAR)
1- … 2- …
3- … 4- …
5- … 6- …
VEKİLİ : Av. …
II. (DAVALI) … Belediye Başkanlığı - …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF : 1- … Belediye Başkanlığı
2- …, …, …, …, …, ….
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının onanmasına dair Danıştay Altıncı Dairesinin 01/06/2017 tarih ve E:2015/3788, K:2017/4467 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, imar planında sosyal kültürel tesis alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet haklarının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 7.500,00-TL maddi zararın … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarihli E:… K:… sayılı kararıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tazminine karar verilmesinden sonra, anılan fazlaya ilişkin kısmın tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; davacıların hisseleri oranında maliki oldukları taşınmazın kamulaştırılmadığından bahisle talep edilen tazminatın … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı üzerine davacılara hisseleri oranında ödenerek davacıların hisselerinin tapuda davalı idare adına tescil edildiği Mahkeme kararının onanarak kesinleştiği, ortada davacıların hisseleri oranında malik oldukları bir taşınmaz bulunmadığı, dolayısıyla taşınmazın kamulaştırılmadığından bahisle tazmin edilebilecek bir zarar bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Altıncı Dairesince, dava konusu taşınmazın imar planında sosyal kültürel tesis alanı olarak belirlenmesi ve uzun süre herhangi bir uygulama işlemine alınmaması veya kamulaştırılmamasının hukuka uygunluğunun denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesine ilişkin uyuşmazlık idari yargının görev alanında bulunduğundan tazminat taleplerinin adli yargı yerlerinde açılacak davaya konu edilmesine hukuken olanak bulunmamakla birlikte, görülmekte olan davanın, idari dava türleri kapsamında bir dava olarak açılmadığı, daha önce adli yargı mercii tarafından karara bağlanmış tazminat talebinin saklı tutulan fazlaya ilişkin kısmına yönelik olduğu, dolayısıyla adli yargı mercii tarafından karara bağlanmış olan davanın devamı olduğundan uyuşmazlığın adli yargıda görülmesi gerektiği, davanın görev yönünden reddedilmesi gerekmekte iken davanın reddine ilişkin kararda sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile temyize konu karar belirtilen değişik gerekçe ile onanmıştır.
KARAR DÜZELTME TALEP EDENLERİN İDDİALARI:
1-Davacılar tarafından; Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.02.2017 tarih ve E:2017/80, K:2017/129 sayılı kararı gereğince uyuşmazlığın idari yargıda görülmesi gerektiği, Mahkeme kararının onanması durumunda kısmi davada m2'sine 980,00-TL değer biçilen taşınmazda 73m2 hissesi bulunan davacıların sadece 7.500,00-TL ile yetinmek zorunda kalacakları, bunun ise açıkça hak ve hukuk gasbı olacağı ileri sürülerek, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
2-Davalı tarafından; esastan redde ilişkin Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, değişik gerekçe ile onama kararının usul ve yasaya uygun olmadığı, onama kararının gerekçesinin kaldırılarak, Mahkeme kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği ileri sürülerek, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI: Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Davalının kararın düzeltilmesi istemi yönünden;
Danıştay Dava Daireleri ile İdare veya Vergi Dava Daireleri kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Davalı idare tarafından davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının değişik gerekçeyle onanmasına ilişkin kararın gerekçesinin düzeltilmesi istemli olarak verilen dilekçede öne sürülen hususlar anılan Yasa maddesindeki yazılı sebeplerden hiçbirine uymamaktadır.
Davacının kararın düzeltilmesi istemi yönünden ise;
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanunun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Danıştay Altıncı Dairesinin 01/06/2017 tarih ve E:2015/3788, K:2017/4467 sayılı kararı kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıların hisseleri oranında malik oldukları Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … sayılı parselde bulunan taşınmazın, imar planında yol ve sosyal kültürel tesis alanı olarak ayrıldığı ve 1997 yılından beri kamulaştırılmadığından bahisle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 7.500-TL'nin payları oranında ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan davada, ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin … tarih ve E:… K:… sayılı kararıyla tazminata hükmedilerek, tapunun iptali ile davacı hisselerinin tapuda … Belediyesi adına kayıt ve tescilinin yapılmasına karar verilen ve 05.03.2014 tarihi itibarıyla tapuda … Belediyesi adına tescil edilen taşınmazın, Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunulan bilirkişi raporunda tazminat miktarının 58.800-TL olarak belirlendiği, 7500-TL ödendiği için geriye kalan 51.300-TL'nin ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem üzerine; taşınmazın gerçek değerinin alınamadığı iddiasıyla 64.040-TL tazminatın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunu'nun ''İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı'' başlıklı 2. maddesinin değişik 1. numaralı bendinde; ''a) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c)Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.'' idari dava türleri olarak sayılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14.maddesinin 3.fıkrasının 3.bendinde, dava dilekçelerinin görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, süre aşımı, husumet, 3 ve 5. maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği; aynı Kanunun 15. maddesinin 1.fıkrasının (a) bendinde ise; adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların görev yönünde reddine karar verileceği belirtilmiştir.
Anayasa'nın 158. maddesi ile, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak karara bağlama konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi yetkili kılınmış; aynı şekilde 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun'un 1. maddesinde Uyuşmazlık Mahkemesi; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş, adli ve idari yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözmeye yetkili ve bu kanunla kurulup görev yapan bağımsız bir yüksek mahkeme olarak tanımlanmış ve aynı Kanunun 28. maddesinde de, ilgili yargı mercileri ile bütün makam, kuruluş ve kişiler Mahkeme kararlarına uymak ve geciktirmeksizin onları uygulamakla ödevli kılınmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlık, dava konusu taşınmazın imar planında "sosyal kültürel tesis alanı" olarak belirlenmesi ve uzun süre herhangi bir uygulama işlemine alınmaması veya kamulaştırılmamasının hukuka uygunluğunun denetimi ve zarar doğurucu sonuçlarının giderilmesine ilişkin daha önce adli yargı mercii tarafından karara bağlanmış tazminat talebinin saklı tutulan fazlaya ilişkin kısmına yöneliktir.
AHİM İkinci Dairesinin 21.07.2009 tarihli, 39515/03 Başvuru Numaralı kararıyla; olayda, AHİM'e basvuranın mahalle bekçiliği görevini yerine getirirken silahlı soygun yapan saldırganlar tarafından yaralanması üzerine İçişleri Bakanlığına yapılan tazminat talebinin reddi işlemine karşı açılan tam yargı davasında, Mahkemelerince, Devletin sorumluluğunun bulunduğu ve başvuranın tazminat hakkına sahip olduğu, ayrıca, bilirkişi raporunda belirtilen tutarın başvuranın dava açarken talep ettiği tutarın çok üstünde olduğu ve tarafların davada talep ettikleri rakamlarla sınırlı kalınması gerektiği, dolayısıyla ilgili şahsa daha fazla bir miktar verilemeyeceği yönündeki kararının Danıştay tarafından onanarak kesinleşmesi üzerine AİHM'ye başvuruda bulunulduğu, basvurana on beş yıl dört ay süren yargılama sonunda tahsis edilen tazminatın, enflasyon oranı karşısında gecikme faizlerinin yetersiz kalması nedeniyle, büyük ölçüde değer kaybettiğinden başvuranın alacağının tam değerini elde etme imkânı bulamamasının, 1 No'lu Ek Protokolün 1. maddesinin birinci paragrafının ilk cümlesi anlamında mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesi hakkına müdahale olarak değerlendirildiği, idare mahkemelerince, bir zararın telafi edilme talebiyle ilgili davaların geç karara bağlanması durumunda, bu gecikmeden daha az tazminat ödenmesi halinde davacının mağdur olacağı, tazminat tutarının davanın açıldığı tarihteki değeri ile talep edilebileceği tarihteki değeri arasındaki büyük farkın yargılamanın yavaş işlemesinden ve gecikme faizlerinin yetersizliğinden kaynaklandığı durumlarda iç hukukta bu ihtilaflı durumun üstesinden gelebilecek etkili bir itiraz yolunun ve Türk idare hukukunda basvurana dava devam ederken ilk başta talep ettiği rakamın yeniden değerlendirilmesini isteme imkânının yokluğunun başvuranı asırı bir yük altına soktuğu, öte yandan, Hükümetin, basvuranın alacağının tamamını elde etmek için bilirkişilerin belirlediği tutarı öğrendikten sonra ayrıca bir tam yargı davası açma imkânına sahip olduğu yönündeki iddiasının böyle bir davanın uygulamada makul bir başarı şansı olmadığından ve ilgili şahıs tarafından bilirkişilerce belirlenen tutarın ilk öğrenildiği gün itibariyle İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesinde öngörülen sürenin geçirilmiş olacağı gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/1 maddesinin, 13. maddesinin, Ek 1 No’lu Protokolün 1. maddesinin ihlal edildiği belirlenmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermesi nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunun 4. maddesi ile idari yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmıştır.
Olayda davacının zararını bilirkişi raporuyla öğrenmesi üzerine daha önce artırılamayan kısmı için açılan davada davacıların dava dilekçesinde gösterdikleri zarar miktarını artırmalarına yönelik taleplerinin, mahkemelerce, istemle bağlı kalma ilkesinin uygulanması sonucu kabul edilmemesi üzerine, dava dilekçesinde gösterilen zarar tutarı kadar tazminata hükmedilmesinden doğan hak kayıplarının giderilmesi amaçlanmaktadır.
Bakılan dava ile aynı nitelikte olan başka bir davayla ilgili Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.02.2017 tarihli E:2017/80, K:2017/29 sayılı kararında " Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30.10.2013 tarih ve E.2013/603, K.2013/1503 sayılı kararıyla, imar planındaki kısıtlamalardan kaynaklanan ‘hukuki el atmalardan’ kaynaklanan tazminat istemli davaların idari yargının görevinde olduğu hüküm altına alınmıştır. Diğer yandan yargı yolu kavramı, bir hukuk sisteminde, herhangi bir davanın o hukuk sistemine dahil yargı haklarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel şartlarından olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı bilinen bir genel hukuk ilkesi olup; asıl davanın açıldığı ancak esasen görevsiz olan mahkemede bakılan ve kanun yolundan geçerek kesinleşen karar, davanın esası bakımından kesin delil teşkil etse dahi, usul hükümlerinin ve bu arada ‘görev’ hususunun delil teşkil etmeyeceği açıktır. Tarafları, konusu aynı olan ve aynı dava sebebine dayanan asıl davanın görevsiz mahkemede açılarak neticelenmiş, yargılama sonunda verilen kararın kesinleşmiş olması; kamulaştırmasız el atma bedelini bilirkişi raporunda gösterilen miktara tamamlamak üzere açılan ek davanın hukuki niteliğini değiştirmeyeceği gibi yargı yoluna da etki etmesi mümkün değildir. Somut olay ve mevzuat hükümleri birlikte irdelendiğinde; temel olarak hukuki el atmadan kaynaklı tazminat talebine dayandırılan davanın idari yargı yerinin görevine girdiği sonucuna varılmıştır." gerekçelerine yer verilmiştir.
Bu çerçevede Uyuşmazlık Mahkemesinin yukarıda özetine yer verilen kararlarında işaret edildiği üzere, uyuşmazlık konusu taşınmazın imar planında kamu alanı olarak ayrılmasına rağmen kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmaması nedeniyle mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle tazminat istemiyle açılan davada idari yargı görevli olup, tarafları, konusu aynı olan ve aynı dava sebebine dayanan asıl davanın görevsiz mahkemede açılarak neticelenmiş, yargılama sonunda verilen kararın kesinleşmiş olması; kamulaştırmasız el atma bedelini bilirkişi raporunda gösterilen miktara tamamlamak üzere açılan ek davanın hukuki niteliğini değiştirmeyeceği gibi yargı yoluna da etki etmesi mümkün değildir. Bu nedenle dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda; Ankara İli, … İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, imar planında sosyal kültürel tesis alanı olarak belirlenmesi nedeniyle, mülkiyet haklarının kısıtlandığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen 7.500,00-TL maddi zararın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarihli E:… K:… sayılı kararıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile tazminine ve davacı hisselerinin tapuda … Belediyesi adına kayıt ve tescilinin yapılmasına karar verilmesinden ve kararın kesinleşmesinden sonra, Asliye Hukuk Mahkemesi'ne sunulan bilirkişi raporunda belirlenen tazminat bedelinin, saklı tutulan fazlaya ilişkin kısmının tazmini için ek dava mahiyetinde açılan temyize konu davada, mülkiyet hakkının kısıtlanmasına ilişkin iddialar kapsamında bakiye tazminat istemine ilişkin işin esası incelenerek karar verilmesi gerekirken, talep edilen tazminatın … Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararı üzerine davacılara hisseleri oranında ödenerek davacıların hisselerinin tapuda davalı idare adına tescil edildiği Mahkeme kararının onanarak kesinleştiği, ortada davacıların hisseleri oranında malik oldukları bir taşınmaz bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine ilişkin verilen Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, kamulaştırmasız el atma bedelini bilirkişi raporunda gösterilen miktara tamamlamak üzere açılan ek davada, davacının tazminat istemi değerlendirilirken Asliye Hukuk Mahkemesinde verilen tazminat kararının da göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalının karar düzeltme isteminin reddine,
2. Davacının 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz istemlerinin kabulüne,
3. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 02/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.