
Esas No: 2013/2734
Karar No: 2013/2734
Karar Tarihi: 20/4/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SERVET SANCAR BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/2734) |
|
Karar Tarihi: 20/4/2016 |
R.G. Tarih ve Sayı: 21/6/2016-29749 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Erdal TERCAN |
|
|
Hasan Tahsin GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör |
: |
Fatma KARAMAN ODABAŞI |
Başvurucu |
: |
Servet SANCAR |
Vekili |
: |
Av. Selcan YILDIZ |
|
|
Av. Mesut BEDİRHANOĞLU |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, İçişleri Bakanlığının (İdare) "Köye Dönüş ve
Rehabilitasyon Projesi" (KDRP) kapsamında yapılan inşaat malzemesi
yardımının iadesi istemiyle açılan davanın kabulü nedeniyle mülkiyet, adil
yargılanma, yerleşme ve seyahat özgürlüğü haklarının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 22/4/2013 tarihinde Muş Sulh
Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari
yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel
teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir
3. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 30/11/2015
tarihinde, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından
yapılmasına karar verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 3/2/2016 tarihli
yazısında Anayasa Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan
görüşlerine atfen başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. İdarenin 15/5/2000 tarihli ve 1014
sayılı Genelge"si ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde yer alan on dört ilde başta terör olmak üzere çeşitli nedenlerle
köylerinden ayrılan ailelerden gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin kendi
köylerine veya arazisi müsait başka yerlere dönüşlerinin sağlanması ve
buralarda gerekli sosyal ve ekonomik alt yapının tesisi ile sürdürülebilir
yaşam koşullarının oluşturulması, geri dönmek istemeyenlerin ise yaşadıkları
yerlerde şehir hayatına uyumlarının geliştirilmesi amacıyla uygulanmakta olan
KDRP kapsamında KDRP Komisyonuna yapılan başvurular değerlendirilmek suretiyle
1993 yılında güvenlik ve terör baskısı sebebiyle köyü terk etmek zorunda kalan
Muş ili Eralanı köyü halkına mensup kişilerin KDRP
kapsamına alınmasına, köy halkının köylerine geri dönüş yapmaları yönünde
desteklenmelerine karar verilmiştir.
8. Başvurucunun KDRP Komisyonuna müracaatı üzerine Köye Dönüş
Projesine Ait Şartname (Şartname) imzalanmıştır. Şartname kapsamında
başvurucunun Eralanı köyüne ev inşa etmesi için
inşaat yapı malzemesinin son kısmı 3/7/2002 tarihinde,
çatı malzemesi ise 14/9/2002 tarihinde başvurucuya teslim edilmiştir.
9. Şartname"nin 2. maddesinde köyüne
dönecek vatandaşa evini yapması için Muş Valiliğince demir, çimento, briket
yardımı yapılacağı belirtilmiş; Şartname"nin 8.
maddesinde evlerin köye yerleşmek niyetinde olan kişiler tarafından yapılacağı,
başka amaç ve kişiler tarafından yapıldığı tespit edilen evin Muş Valiliğince
köy adına devralınacağı ifade edilmiştir. Şartname"nin
9. maddesinde ise inşaat malzemeleri ile ev yapımında kullanılacak malzemelerin
ev yapımı dışında başka amaçlar doğrultusunda kullanılmayacağı, Muş Valiliğini
yanıltıcı hareket içinde olanların malzemelerin karşılığı olan parayı geçen
süre içinZiraat Bankası vadeli mevduat faizi ile
birlikte geri ödeyecekleri belirtilmiştir.
10. Başvurucu, KDRP kapsamındaki ayni yardımdan yararlanmasının
dışında söz konusu projeden ayrı olarak ayrıca 18/8/2004
tarihinde 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan
Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında oluşturulan Muş Valiliği
Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurarak 5233 sayılı Kanun kapsamındaki
zararlarının tazminini talep etmiştir.
11. Komisyon 4/8/2006 tarihli ve
2006/43 sayılı kararı ile Eralanı köyünden yapılan
diğer başvuruları da değerlendirmek suretiyle KDRP ile 5233 sayılı Kanun"un
genel amaçları bir arada değerlendirildiğinde her ikisinin de güvenlik
endişesiyle sosyal ve bireysel yaşamları zarar gören köylerin, mezraların ve bireylerin
gördükleri zararları telafi etmek ortak platformunda kullanıldıkları veya
kullanılabileceklerinin anlaşıldığını, birbirinin tamamlayıcısı olması gereken
bu iki düzenlemenin gerektiğinde birbirini desteklemek amacıyla
kullanılabileceklerini ifade etmiş; bu kapsamda Eralanı
köyünde KDRP kapsamında olup maddi imkansızlıklar nedeniyle kendilerine ait
yükümlülükleri yerine getirememelerinden dolayı KDRP"nin
sunduğu imkânlardan faydalanamayan vatandaşlar için 5233 sayılı Kanun
kapsamında söz konusu projeden elde edebilecekleri gayri nakdi yardım miktarı
kadar tazminatın kendilerine verilmesinin kararlaştırıldığını belirtmiştir. Kararın devamında, Komisyona müracaat edenlerin müracaata konu
taşınır ve taşınmaz mal varlıklarına ilişkin olarak genel bir değerlendirme
yapıldığı, buna göre KDRP kapsamında bulunan vatandaşlara dağıtılmak üzere
alınan 80 m2 lik bir köy evine
ait malzemelerin parasal değerinin 2006 yılına göre yeniden değerleme oranı
dikkate alınarak hesaplanan 7.190,80 TL ile köyün 1993 ve 1994 yıllarında iki
yıl süre ile terör baskısına maruz kalması sebebiyle iki yıllık sürede mahrum
kalınan gelir kaybı olarak hesaplanan 3.039,84 TL olmak üzere toplam zarar
tutarının 10.230,64 TL olarak belirlendiği ifade edilmiştir.
12. Bu tespitler ışığında Komisyonun 4/8/2006
tarihli kararında yer alan listelere göre daha önce KDRP kapsamında ev inşaatı
için ayni yardım almayanlara 10.230,64 TL, KDRP kapsamında ayni yardım alanlara
5233 sayılı Kanun"daki düzenleme gereği 7.190,80 TL"nin mahsup edilmesi suretiyle
3.039,84 TL tazminat ödenmesine karar verilmiştir. Başvurucunun da daha önce
KDRP kapsamında ev inşası için ayni yardım almış olması sebebiyle 3.039,84 TL
ödeme yapılacak kişilere ilişkin listede yer aldığı anlaşılmaktadır.
13. İdare, KDRP kapsamında başvurucuya inşaat malzemesi ve çatı
malzemesi olarak ayni yardım yapılmış ise de Muş İl Özel İdaresinde hâlen
görevli işçi olarak çalışan başvurucunun Muş ilinde sürekli ikamet ettiğini, Eralanı köyünde ikamet etmediği hâlde haksız bir şekilde
yardımdan yararlandığını ileri sürerek Şartname"nin
2. ve 9. maddeleri kapsamında verilen inşaat malzemesi bedeli olarak 2.204,69
TL ile çatı malzemesi bedeli olarak 1.963,35 TL"nin işleyecek faiziyle birlikte
tahsili istemiyle başvurucu aleyhine 28/4/2009
tarihinde Muş Sulh Hukuk Mahkemesinde alacak davası açmıştır.
14. Muş Sulh Hukuk Mahkemesinin 21/12/2011
tarihli ve E.2009/292, K.2011/790 sayılı kararıyla,
"Davacı ve davalı arasında ayni
yardımların yapıldığı ile ilgili olarak uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı dava
dilekçesinde verilen yardımları aldığını kabul etmektedir.
Davada uyuşmazlık; davalının imzalamış olduğu Köye Dönüş Projesine Ait
Şartnamenin 9.maddesini ihlal edip etmediği, ihlal etmiş olsa bile yapılan ayni
yardım bedelinin ödenmesi gereken tazminattan mahsup edilmesi sebebi ile
davalının bir borcunun olup olmadığı hususlarındadır.
....
... davalının, oluşturulan komisyon tarafından
KDRP kapasamında ayni yardımdan faydalanmasına karar
verildiği, bunun üzerine davalıya ayni yardım yapıldığı, davalının imzaladığı
şartname uyarınca almış olduğu ayni yardım ile Eralanı
köyüne ev yaptığı, Muş merkezde çalışmış olmasına rağmen evi kullandığı, bu
durumun dosyaya sunulmuş olan elektrik faturası, dinlenen tanık beyanları,
seçmen belgesi, köy muhtarı beyanı ve tüm dosya kapsamıyla sabit olduğu,Muş Valiliği 1 Nolu Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığının 04/08/2006 tarih
ve 2006/43 sayılı kararında davalının terör olaylarından zarar gördüğünün
tespit edilerek nakdi yardım yapılmasına karar verildiği, dosyaya sunulan tapu
kaydı ve Muş Tekel Yaprak Tütün İşletme Müdürlüğünün yazılarından davalının
köyde arazisinin bulunduğunun ve bunları işlediğinin anlaşıldığı, bu anlamda
davalının köye yerleşmek niyetinde olduğu, davalının sırf Muş merkezde
çalışmasının imzalamış olduğu şartnameyi ihlal ettiği anlamına gelmeyeceği,
zira köye yerleşen kişilerin de çeşitli sosyal ihtiyaçlarını karşılamak için
şehirde bulunmasının sosyal bir ihtiyaç olduğu, kimsenin yapılan bir yardımdan
faydalandığı için ömür boyu aynı evde yaşamaya mahkum edilemeyeceği
değerlendirilerek davalının imzalamış olduğu şartnameyi ihlal etmediği..."
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
15. Temyiz üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2/4/2012 tarihli ve E.2012/4207, K.2012/8694 sayılı ilamıyla
İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur. Gerekçesi şu şekildedir:
"Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere
göre, davalının Köye Dönüş Rehabilitasyon Projesi (KDRP) kapsamında 15.07.2002
tarihli Muş Valiliğine yaptığı başvuru sonrasında, taraflar arasında imzalanan
Köye Dönüş Projesine ait Şartname gereğince 03.07.2002 ve 14.09.2002
tarihlerinde Eralan köyünde ev inşa etmek üzere
malzeme aldığı anlaşılmaktadır.
Köye Dönüş Projesine ait Şartnamenin 8. ve 9.
maddelerinde, "söz konusu proje kapsamında davacı idare tarafından
davalıya köyüne geri dönüp yerleşmek şartıyla verilen inşaat malzemeleri ile
davalının köyde betonarme ev inşa etmediği veya köye dönüp yerleşmediğinin
anlaşılması durumunda geri ödeneceği" kararlaştırılmıştır.
Mahkemece, şartname hükümlerine aykırı hareket
eden davalıdan malzeme bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken itibar
edilmeyen gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi doğru
görülmemiştir."
16. Karar düzeltme istemine ilişkin dilekçe aynı Dairenin 27/9/2012 tarihli ve E.2012/13777, K.2012/20147 sayılı
ilamıyla karar düzeltme yoluna gidilemeyeceği gerekçesiyle reddedilmiştir.
17. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda 27/12/2012 tarihli ve E.2012/347, K.2012/608 sayılı karar
ile Şartname"nin 8. ve 9. maddelerinde, davacı İdare
tarafından davalıya köyüne geri dönüp yerleşmek şartıyla verilen inşaat
malzemeleri ile davalının köyde betonarme ev inşa etmediği veya köye dönüp
yerleşmediğinin anlaşılması durumunda bunların geri ödeneceğinin
kararlaştırıldığı, davalı başvurucunun imzalanan Şartname"ye
aykırı olarak hareket ettiği, köye dönüp yerleşmediğinin anlaşıldığı
gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 1.763,04 TL"nin 3/7/2002, 1.427,80 TL"nin
14/9/2002 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar
verilmiştir.
18. Temyiz üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 4/3/2013 tarihli ve E.2013/2125, K.2013/3417 sayılı ilamıyla
hükmün onanmasına karar verilmiştir.
19. Karar, başvurucuya 29/3/2013
tarihinde tebliğ edilmiştir.
20. Başvurucu 22/4/2013 tarihinde
bireysel başvuruda bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
21. 5233 sayılı Kanun"un 1. maddesi şöyledir:
"Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya
terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara
uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri
belirlemektir."
22. Aynı Kanun"un 2. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Bu Kanun, 3713 sayılı Terörle Mücadele
Kanununun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya
terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek
kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen
karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar."
23. Aynı Kanun"un 5. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Komisyonun görevleri şunlardır:
b) Kamu kurum ve
kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış
projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği
enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu
kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca ödenen tazminatlar,
tedavi ve cenaze giderleri ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonundan yapılan yardımların zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle
belirlenen ve 9 uncu veya 10 uncu maddelere göre yapılan nakdî veya aynî ödeme
miktarını içeren sulhname tasarılarını hazırlamak. "
24. Aynı Kanun"un 25/4/2013 tarihli ve
6462 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 7. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla
karşılanabilecek zararlar şunlardır:
a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer
taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar.
b) Yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde
uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri.
c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen
faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan
maddî zararlar."
25. Aynı Kanun"un 10. maddesi şöyledir:
"7 nci
maddenin (a) ve (c) bentlerinde yazılı zararlar, aynî veya nakdî olarak
karşılanır. Ancak, bu zararların karşılanmasında imkânlar ölçüsünde aynî ifaya
öncelik verilir. Aynî ifa, bireysel veya genel nitelikli projeler çerçevesinde
yapılabilir.
Aynî ifa tarzı ile ilgili esas ve usuller
yönetmelikle belirlenir."
26. Aynı Kanun"un 11. maddesi şöyledir:
"5 inci maddenin (b) bendine göre
belirlenen miktarlar, mahsup tarihindeki değerleri üzerinden 8 inci ve 9 uncu
maddelere göre hesaplanacak toplam gayrisafi ifa bedelinden düşülür.
Mahsup edilecek değerlerin hesaplanması ile
ilgili esas ve usuller yönetmelikle belirlenir. "
27. Aynı Kanun"un geçici 1. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve
kaymakamlıklara başvurmaları hâlinde, 19.7.1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3
üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında
terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek
kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun
hükümleri uygulanır."
28. Aynı Kanun"un geçici 4. maddesişöyledir:
"Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren bir yıl içinde ilgili valilik ve kaymakamlıklara başvurmaları halinde,
19/7/1987 tarihi ile bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarih arasında işlenen 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 1 inci, 3 üncü ve
4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya anılan tarihler arasında terörle
mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler
ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararları hakkında da bu Kanun hükümleri
uygulanır.
Bu
maddeye göre yapılan başvurular, başvuru tarihinden itibaren iki yıl içinde
sonuçlandırılır. Bu sürenin de bitmesi ve başvuruların sonuçlandırılamamış
olması halinde, Bakanlar Kurulu bu süreyi her defasında bir yılı aşmamak üzere
uzatabilir."
29. 20/10/2004 tarihli ve 25619 sayılı
Resmî Gazete"de yayımlanan Terör ve Terörle
Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Yönetmelik"in (Yönetmelik)
1. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
"Bu Yönetmeliğin amacı, 5233 sayılı Terör
ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanuna göre;
terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler
nedeniyle maddi zarara uğrayan gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin,
bu zararlarının karşılanmasına ilişkin olarak;
...
b) Cana, vücut bütünlüğüne ve mala yönelik
zararların tespit edilmesi ve uğranılan zararları sulh yoluyla karşılayacak
safi miktarların belirlenmesi,
c) Mahsup edilecek miktarların hesaplanması,
...
ile ilgili esas ve usullerin belirlenmesidir."
30. Aynı Yönetmelik"in 2. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
"Bu Yönetmelik; 3713 sayılı Terörle
Mücadele Kanununun l inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler
veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören
gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddi zararlarının sulhen karşılanmasına dair esas ve usulleri kapsar.
Aşağıda belirtilen zararlar bu Yönetmelik
kapsamı dışındadır:
a) Devletçe arazi veya konut tahsisi suretiyle
yahut başka bir şekilde karşılanan zararlar."
31. Aynı Yönetmelik"in 7. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
"Komisyonun görevleri şunlardır:
...
b) Kamu kurum ve
kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış
projelerin, zararın giderilmesine katkıları; zarar görenin değerlendirebileceği
enkaz ve diğer yararlar; sigorta şirketlerince veya ilgili mevzuata göre kamu
kurum ve kuruluşları ile sosyal güvenlik kuruluşlarınca karşılanan tazminatlar,
tedavi ve cenaze giderleri ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Fonundan bu Yönetmelik kapsamına giren zararların karşılanması amacıyla yapılan
yardımların zarar miktarından mahsup edilmesi suretiyle belirlenen nakdî veya aynî
ödeme miktarını içeren sulhname tasarılarını
hazırlamak."
32. Aynı Yönetmelik"in 15. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
"Sulh yoluyla karşılanabilecek zararlar
şunlardır:
a) Hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer
taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar.
...
c) Terörle mücadele kapsamında yürütülen
faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan
maddi zararlar."
33. Aynı Yönetmelik"in 16. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"15 inci maddede
belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki
bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin
aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de göz önünde
bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun
biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile
belirlenir."
34. Aynı Yönetmelik"in 19. maddesi şöyledir:
"15 inci maddenin (a) ve (c) bentlerinde
yazılı zararlar, aynî veya nakdî olarak karşılanır. Ancak, bu zararların
karşılanmasında imkânlar ölçüsünde aynî ifaya öncelik verilir. Aynî ifa,
bireysel veya genel nitelikli projeler çerçevesinde yapılabilir."
35. Aynı Yönetmelik"in 23. maddesinin ilgili bölümleri şöyledir:
"Kamu kurum ve kuruluşları veya kamu
kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin, zararın
giderilmesine katkıları,
...
hesaplanan gayri safi zarar miktarından mahsup edilir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
36. Mahkemenin 20/4/2016 tarihinde
yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
37. Başvurucu, 5233 sayılı Kanun kapsamında oluşturulan
Komisyonun 4/8/2006 tarihli ve 2006/43 sayılı toplantısında kendisinin terör ve
terörle mücadeleden doğan zararların karşılanmasına ilişkin olarak belirlenen
10.230,64 TL tazminattan KDRP"den yararlanılmış
olması sebebiyle ayni yardım karşılığı olan 7.190,80 TL mahsup edilerek kalan
3.039,84 TL"nin ödenmesine karar verilmesine rağmen KDRP kapsamında verilen
ayni yardım karşılığı olan paranın Şartname"ye aykırı
davranıldığı gerekçesiyle faiziyle beraber iadesi istemiyle açılan davanın
kabul edilmesinin ikinci kez kesinti yapılması anlamına geldiğini, Şartname"nin ilgili maddelerinde ayni yardımın köye
yerleşme niyeti bulunması şartına bağlandığını ve ikametgâhın evin yapıldığı
köyde olmasının arandığını belirterek Anayasa"nın 23.,
35. ve 36. maddelerinde düzenlenen yerleşme ve seyahat özgürlüğü, mülkiyet ve
adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüş; ihlalin tespiti ile
maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
38. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun, 5233
sayılı Kanun kapsamında oluşturulan Komisyonun 4/8/2006
tarihli kararı ile terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanmasına
ilişkin olarak belirlenen tazminattan KDRP"den
yararlanılmış olması sebebiyle ayni yardım karşılığı olan bedelmahsup
edilerek kalan bedelin ödenmesine karar verilmesine rağmen bu kez KDRP
kapsamında verilen ayni yardım karşılığı olan paranın Şartname"ye
aykırı davranıldığı gerekçesiyle iadesi istemiyle açılan davanın kabul
edilmesinin ikinci kez kesinti yapılması anlamına geldiğine ilişkin şikâyeti
mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiş, yerleşme ve seyahat özgürlüğünün ihlal
edildiğine ilişkin şikâyeti ise ayrıca değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Yerleşme ve
Seyahat Özgürlüğünün İhlal Edildiğine İlişkin İddia
39. Başvurucu, KDRP
kapsamında düzenlenen Şartname"de inşaat malzemesi
verilmesi suretiyle yapılan ayni yardımın köye yerleşme niyeti bulunması
şartına bağlandığını belirterek yerleşme ve seyahat hürriyetinin ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
40. Anayasa"nın 23. maddesi şöyledir:
"Herkes, yerleşme ve seyahat hürriyetine
sahiptir.
Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek,
sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi
gerçekleştirmek ve kamu mallarını korumak;
Seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve
kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek;
Amaçlarıyla kanunla sınırlanabilir.
Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak
suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hâkim kararına bağlı olarak
sınırlanabilir.
Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme
hakkından yoksun bırakılamaz."
41. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"ne (AİHS/Sözleşme) Ek
Birinci Protokol’de Tanınmış Bulunan Haklardan ve Özgürlüklerden Başka Haklar
ve Özgürlükler Tanıyan 4 No.lu Protokol’ün 2. maddesi şöyledir:
"1. Bir devletin ülkesi içinde usulüne
uygun olarak bulunan herkes, orada serbestçe dolaşma ve ikametgahını
seçebilme hakkına sahiptir.
2. Herkes, kendi ülkesi de dahil,
herhangi bir ülkeyi terk etmekte serbesttir.
3. Bu haklar, ancak ulusal güvenlik, kamu
emniyeti, kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlık ve
ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir
toplumda zorunlu tedbirler olarak ve yasayla öngörülmüş sınırlamalara tabi
tutulabilir.
4. Bu maddenin 1. fıkrasında sayılan haklar,
belli yerlerde, yasayla konmuş ve demokratik bir toplumda kamu yararının gerektirdiği
sınırlamalara tabi tutulabilir."
42. Anayasa"nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ve 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası"na göre herkesin Anayasa’da güvence altına alınmış
temel hak ve özgürlüklerinden, AİHS ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu
protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği
iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabileceği hükmüne yer verilmiştir.
43. Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasının
incelenebilmesi için, kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddia edilen hakkın
Anayasa"da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra AİHS ve Türkiye"nin taraf
olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Bir başka ifadeyle
Anayasa ve AİHS"in ortak koruma alanı dışında kalan
bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar
verilmesi mümkün değildir (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18).
44. AİHS’e Ek 4 No.lu Protokol’e
ülkemiz taraf değildir. Bu nedenle anılan Protokol kapsamında kalan ve
Anayasa’nın 23. maddesinde yer alan seyahat özgürlüğüne yönelik şikâyetle
ilgili olarak bireysel başvuruda bulunulamaz (Sebahat
Tuncel, B. No: 2012/1051, 20/2/2014, § 53).
45. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 23. maddesinde
yer alan yerleşme ve seyahat hürriyetine ilişkin iddiasının, Anayasa’da yer
almakla birlikte Türkiye’nin taraf olmadığı bir Protokole dayandığı
anlaşıldığından, başvurunun bu kısmınındiğer kabul
edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin
konu bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
b. Mülkiyet
Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
46. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
47. Başvurucu, 5233 sayılı Kanun kapsamında oluşturulan
Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararı ile terör ve
terörle mücadeleden doğan zararların karşılanmasına ilişkin olarak belirlenen
tazminat tutarından KDRP"den yararlanılmış olması
sebebiyle ayni yardım karşılığı olan bedelmahsup
edilerek kalan bedelin ödenmesine karar verilmesine rağmen bu kez KDRP
kapsamında verilen ayni yardım karşılığı olan paranın Şartname"ye
aykırı davranıldığı gerekçesiyle faiziyle beraber iadesi istemiyle açılan davanın
kabul edilmesinin ikinci kez kesinti yapılması anlamına gelmesi nedeniyle
mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
48. AİHS"e Ek (1) No.lu Protokol"ün 1.
maddesi üç temel kuraldan oluşmaktadır. Birinci kural genel olarak mülkiyetten
barışçıl yararlanma veya mülkiyete saygı ilkesidir. Bu husus birinci fıkranın
ilk cümlesinde düzenlenmiştir. İkinci kural mülkiyetten yoksun bırakmayı
düzenler ve bunu belirli koşullara bağlı kılar. Bu da aynı fıkranın ikinci
cümlesinde düzenlenmiştir. Üçüncü kural ise devletlerin kamu yararına uygun
olarak ve bu amacın gerektirdiği ölçüde yasaların uygulanması yoluyla
mülkiyetin kullanımını kontrol etme yetkisini tanır, bu ise ikinci fıkrada yer
almaktadır (Sporrong ve Lönnroth/İsveç,
B. No: 7151/75, 7152/75, 23/9/1982, § 61).
49. Benzer şekilde Anayasa"nın 35. maddesi de Sözleşme"ye Ek 1 No.lu Protokol"ün 1. maddesindeki
düzenlemeye paralel şekilde, birinci fıkrasında mülkiyet hakkını tanımış,
ikinci ve üçüncü fıkralarında ise mülkiyet hakkının sınırlandırılması ve bu
sınırlandırmanın ölçütü belirtilmiştir (Kenan Yıldırım ve Turan Yıldırım, B.
No: 2013/711, 3/4/2014, § 59).
50. Somut olayda sırasıyla mülkiyet hakkına yönelik bir
müdahalenin bulunup bulunmadığı belirlenerek kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük
ilkeleri kapsamında müdahalenin ihlal oluşturup oluşturmadığıdeğerlendirilecektir.
a. Müdahalenin
Varlığı
51. Başvurucu terör ve terörle
mücadeleden doğan zararlarının karşılanmasına ilişkin olarak 5233 sayılı Kanun
kapsamında belirlenen tazminat tutarından KDRP"den
yararlanılmış olması sebebiyle ayni yardım karşılığı olan bedel mahsup edilerek
ödeme yapılmasına rağmen bu kez ayni yardım bedelinin iadesi için açılan
davanın kabul edilmesi ile ikinci kez kesinti yapıldığını belirterek
Anayasa"nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri
sürmüştür.
52. Bireysel başvuru yoluyla mülkiyet hakkının ihlali iddiasının
ileri sürülebilmesi için mülkiyetin konusu "sahip olunan bir mülk"e ihlal sonucunu doğuracak bir müdahalenin
bulunması gerekmektedir. Mülkiyet hakkı kapsamında sahip olunan şey
"mevcut bir şey" olabileceği gibi "mal varlığına ilişkin
değerler" de olabilir (Selçuk Emiroğlu,
B. No: 2013/5660, 20/3/2014, §§ 26, 28).
53. Bu doğrultuda öncelikle mülkiyet hakkının kapsamına dâhil
olabilecek malvarlığı değerlerinin belirlenmesi gerekir. Anayasa"nın 35.
maddesi ile 1 No.lu Ek Protokol"ün 1. maddesinin koruma alanı içinde yer alan
menfaatlerin kapsamına mevcut bir mülk girebileceği gibi kesin bir şekilde
tanımlanmış alacak hakları da girebilir (AYM, E.2000/42, K.2001/361, 10/12/2001; AYM, E.2006/142, K.2008/148, 24/9/2008).
54. Mal varlığına ilişkin ekonomik bir değer olan alacak hakkı,
Anayasa ve AİHS"in ortak koruma alanında yer alan
mülkiyet hakkı kapsamında şartların geçekleşmesi hâlinde bu hakkın sağladığı
güvencelerden yararlanabilir. Bu bakımdan idari bir karar ile yeterli derecede
icra edilebilir kılınan bir alacağın elde edilmesinden sonra alacağın doğmasına
ve varlık nedenlerine temas etmeyen bir takım şekli sebeplerle iadesinin istenmesi
de mülkiyet hakkından mahrum kalınmasına sebebiyet verebilecektir.
55. Başvuru konusu olayda 5233 sayılı Kanun kapsamında
oluşturulan Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararında Muş ili Eralanı
köyünde keşif ve inceleme yapıldığı, yakılma ve boşaltma iddialarının
yoğunlaştığı 1993 yılından bu yana uzun bir zaman geçtiği, köy halkının yıkıntı
hâlinde bulunan bazı evlerin kalıntılarını Komisyona tahribat örnekleri olarak
gösterdiği, bunun dışında başvurucularca sunulan bilgi, belge, ifadeler ile
devlete ait arşiv kayıtları gibi hususların da dikkate alındığı, yine Eralanı köyünün KDRP kapsamına alındığı,buna göre 2001 yılından 2006 yılına kadar
çeşitli tarihlerde KDRP komisyonuna müracaatta bulunan Eralanı
köyü halkından vatandaşların müracaatları üzerine ilgili kolluk birimleri
tarafından yapılan araştırma ve incelemeler neticesinde terör örgütünün baskısı
nedeniyle terk etmek zorunda kaldıkları, köylerine geri dönüş yapmaları
noktasında desteklenmeleri ve sosyal yaşamın yeniden oluşturulması hususunda
gerekli alt yapının sağlanması yönünde idari kararlar alındığı tespitlerine yer
verilmiştir.
56. Komisyon bu tespitler ışığında Eralanı
köyünde terör eylemlerinden doğan zararların giderilmesi amacıyla kendisine
yapılan başvuruları değerlendirmiş, KDRP Komisyonuna müracaat etmekle birlikte
kendisine de başvuran kişilerden KDRP"den
yararlananlar ile KDRP kapsamında olup da maddi imkânsızlıklar sebebiyle
projeden faydalanamayan kişiler yönünden tazminat miktarını ayrı ayrı
belirlemiştir (bkz. §§ 11,12). Bununla birlikte Komisyon yapılan tüm
başvuruları kabul edilebilirlik yönünden değerlendirmiş; başvurucuların
olayların yaşandığı tarihteki yaş durumları ile medeni hâllerini, bölgenin
sosyolojik ve kültürel yapısını gözönünde bulundurmak
ve resmî kayıtlar ile olağan hayat tecrübelerini de dikkate almak suretiyle bir
kısım başvuruyu reddetmiştir.
57. Komisyonun 4/8/2006 tarihli
kararının devamında KDRP ile 5233 sayılı Kanun"un genel amaçları
değerlendirilerek her ikisinin de ortak bir amaç etrafında toplandığı, birbirlerinin
tamamlayıcısı ve destekleyicisi oldukları vurgulanmıştır. Buradan hareketle,
KDRP kapsamında durumları araştırılan ve Komisyonun değerlendirmesi neticesinde
de zarar gördüklerine kanaat getirilen kişilere tahrip edilen evleri için
7.190,80 TL ve yine mahrum kalınan asgari geçim standartlarının telafisi için
3.039,84 TL olmak üzere toplam 10.230,64 TL tazminat ödenmesine karar
verilmiştir. Öte yandan KDRP kapsamında daha önce tahsis olunan ayni yardımın
tamamını almak suretiyle evlerini inşaa eden vatandaşlara,
zaten inşaat yardımı alarak evlerini yapmış olmaları sebebiyle yalnızca mahrum
kalınan asgari geçim standardının telafisi için 3.039,84 TL ödenmesine karar
verilmiştir (bkz. § 11).
58. 5233 sayılı Kanun"un 1. maddesinde
Kanun"un amacı terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen
faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin zararlarının
karşılanmasına ilişkin esas ve usullerin belirlenmesi olarak açıklanmış; aynı
Kanun"un 7. maddesinde ise taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar
ile terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal
varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların sulh yoluyla
karşılanabilecek zararlar oldukları belirtilmiştir. Aynı Kanun"un 5.,
10. ve 11. maddeleri kapsamında ise sulh yoluyla zararın ayni veya nakdi olarak
karşılanabileceği, imkânlar ölçüsünde ayni ifaya öncelik verileceği, ayni
ifanın bireysel veya genel nitelikli projeler çerçevesinde yapılabileceği, kamu
kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarınca
uygulanmış projelerin zararın giderilmesine katkılarının zarar miktarından
mahsup edileceği düzenlenmiştir. Benzer yöndeki düzenlemeler 5233 sayılı Kanun
kapsamında yayımlanan Yönetmelik"in 1., 7., 11., 15.,
19. ve 23. maddelerinde de yer almaktadır.
59. Somut olayda Komisyon tarafından Eralanı köyünde keşif ve inceleme yapıldığı, müracaatta
bulunan kişilerce Komisyona sunulan bilgi, belge ve ifadelerin incelendiği,
devlete ait arşiv kayıtlarındaki hususlar ile KDRP Komisyonunca yapılan
araştırma ve tespitler dikkate alınmak suretiyle yapılan inceleme ve
değerlendirme neticesinde 5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararların
karşılanması yönünden hak sahibi olan kişilerin tespit edildiği
anlaşılmaktadır. Başvurucu da hak sahibi olarak tespit edilen kişiler
arasında yer almaktadır.
60. Komisyon tazmin edilecek tutarın belirlenmesi yönünden
gerekçelerini belirtmek suretiyle bireysel değerlendirmeler yapmak yerine genel
bir değerlendirme yapılmasının kamu vicdanına daha uygun olduğunu belirtmiş ve
bu kapsamda 5233 sayılı Kanun kapsamında başvurucuya ödenmesi gereken tazminat
miktarını 10.230,64 TL olarak tespit etmiştir. Öte yandan,
idari bir proje olan KDRP ile 5233 sayılı Kanun"un aynı hedefe yönelen ortak
amaçları ve bu bakımdanbirbirlerini tamamlayıcı ve
destekleyici olmaları ile 5233 sayılı Kanun ve bu kapsamda yayımlanan
Yönetmelik"te kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanan projelerin zararın
giderilmesine sağladığı katkıların mahsubuna yönelik düzenlemeler (bkz. § 58)
dikkate alındığında başvurucuya 3.039,84 TL ödeme yapılmıştır. Nitekim
Komisyon"un başvurucuya hitaben gönderdiği 6/1/2010,
20/4/2010 ve 23/8/2012 tarihli yazılar ile Komisyonun Muş Sulh Hukuk
Mahkemesine gönderdiği 10/3/2010 tarihli yazılarda da başvurucuya 5233 sayılı
Kanun kapsamında 10.230,64 TL tazminat ödenmesine karar verildiği ancak
başvurucunun KDRP"den yararlanması ve mahsuplaşma
işleminin kanuni bir zorunluluk olması sebebiyle başvurucuya 3.039,84 TL ödeme
yapıldığı belirtilmiştir.
61. Bu bakımdan başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamında terör
eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle
zarar gördüğü, maddi zararının oluştuğu, Komisyonca belirlenen 10.230,64 TL
zarar tutarının taraflar arasında ihtilaflı bulunmadığı anlaşılmaktadır. 5233 sayılı Kanun kapsamında belirlenen toplam tazminat tutarından,
KDRP"den yararlanılması sebebiyle mahsup yapılarak
kalan tazminat tutarı başvurucuya ödendiğine göre 5233 sayılı Kanun"la ilgili
bulunmayıp yalnızca KDRP kapsamındaki Şartname"de yer
alan köye yerleşme şartının yerine getirilmediğinden bahisle bu kez ayni yardım
karşılığı olan bedelin iadesine karar verilmesinin 5233 sayılı Kanun kapsamında
ödenmesi gereken tazminat yönünden başvurucunun mülkiyet hakkına müdahale
teşkil ettiği değerlendirilmiştir.
b. Müdahalenin
İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
62. Mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin Anayasa"nın 13. ve 35.
maddelerine uygunluğunun denetlenmesi gerekmekte olup bu itibarla müdahalenin
hakkın özünedokunmama, Anayasa"nın ilgili
maddelerinde belirtilen sebeplerle ve kanunla sınırlandırma ve ölçülülük ilkesi
kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
i. Kanunilik
63. Demokratik toplumun temel ilkelerinden biri olan hukukun
üstünlüğü AİHS"in tamamının ayrılmaz bir parçası
olduğundan AİHS"e Ek (1) No.luProtokol’ün
1. maddesi her şeyden önce ve özellikle mülkiyete saygı gösterilmesinden
yararlanma hakkına idari makamlar tarafından yapılan müdahalenin yasal olmasını
gerektirmektedir (Sarıca ve Dilaver/Türkiye,
B. No: 11765/05, 27/5/2010, § 42).
64. Anayasa"nın 35. maddesinde mülkiyet hakkına getirilecek
sınırlamaların kamu yararı amacıyla ve kanunla yapılması gerektiği hüküm altına
alınmıştır. AİHS"e Ek (1) No.lu Protokol"ün 1.
maddesi mülkiyetten yoksun bırakmanın kamu yararıyla yasada öngörülen
koşullarla ve uluslararası sözleşmelere uygun olarak yapılabileceğini
öngörmektedir. AİHM, yasada öngörülen koşulları, bir diğer ifadeyle hukukiliği
geniş yorumlayarak istikrar kazanmış yargı kararlarına dayanan içtihat yoluyla
geliştirilmiş ilkelerin de hukukilik şartını karşılayabildiğini kabul ederken (Malonei/İngiltere, B. No: 8691/79, 2/8/1984, § 66-68) Anayasa, tüm sınırlandırmaların mutlak
manada kanunla yapılacağını öngörerek Sözleşme"den
daha geniş bir koruma sağlamaktadır (Mehmet
Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 31).
65. Hak ve özgürlüklerin ve bunlara yapılacak müdahalelerin ve
sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî
müdahaleyi engelleyen ve hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin
en önemli unsurlarından biridir. Bununla beraber kanunla düzenleme zorunluluğu
hakka yapılacak müdahalenin uygulanmasının kanun çerçevesini aşmayacak şekilde
tüzük, yönetmelik, tebliğ ve genelge gibi yürütme organının çıkardığı ikincil
düzenlemelerle yapılmasına mani değildir (Tahsin
Erdoğan, B. No: 2012/1246, 6/2/2014, § 60).
66. Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin ön
koşullarındandır. Bu bakımdan kanunun metni, bireylerin, gerektiğinde hukuki
yardım almak suretiyle hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın
veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine
imkân verecek düzeyde kaleme alınmış olmalıdır. Dolayısıyla uygulanması
öncesinde kanunun, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir
olması gereklidir (AYM, E.2013/39, K.2013/65, 22/5/2013).
67. “Belirlilik” ilkesi yalnızca yasal belirliliği değil daha
geniş anlamda hukuki belirliliği ifade etmektedir. Erişilebilir, bilinebilir ve
öngörülebilir gibi niteliksel gereklilikleri karşılaması koşuluyla yasalar,
mahkeme içtihatları ve yürütmenin düzenleyici işlemleri ile de hukuki
belirlilik sağlanabilir. Aslolan muhtemel
muhataplarının mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar
doğurabileceğini öngörmelerini mümkün kılacak bir normun varlığıdır (AYM,
E.2009/9, K.2011/103, 16/6/2011).
68. Somut olayda başvurucu, idarenin 15/5/2000
tarihli 1014 sayılı Genelge"si kapsamında 2000
yılından bu yana Muş ilinde uygulanmakta olan KDRP"den
yararlanmak üzere başvurmuş ve Şartname imzalamıştır. Şartname"de, köyüne dönecek
vatandaşa evini yapması için Valilikçe ayni yardım yapılacağı ayni yardımın ev
yapımı dışında başka bir amaçla kullanılamayacağı, evlerin köye yerleşmek
niyetinde olan kişilerce yapılabileceği, başka amaçla ve başka kişilerce
yapılamayacağı, Valiliği yanıltıcı hareket içinde bulunanların ayni yardım
karşılığı olan parayı geçen süre zarfındaki faiziyle birlikte geri ödeyeceği
belirtilmiştir. İdarece Muş İl Özel İdaresinde hâlen işçi olarak görev
yapan başvurucunun Eralanı köyünde ikamet etmeyip Muş
ilinde ikamet ettiği, Şartname"ye aykırı davrandığı
gerekçesiyle ayni yardım bedelinin iadesi için Muş Sulh Hukuk Mahkemesinde dava
açılmıştır.
69. Başvurucudan ayni yardım bedelinin iadesinin istenmesine
dayanak teşkil eden Şartname, İdarenin 15/5/2000
tarihli 1014 sayılı Genelge"sine dayanmaktadır. Bu Genelge"nin, bu Genelge kapsamında 2000 yılından bu yana Muş
ilinde uygulanmakta olduğu anlaşılan KDRP ile KDRP"nin
kapsam ve mahiyeti doğrultusunda hazırlanarak başvurucu tarafından imzalandığı
anlaşılan Şartname"nin erişilebilir, bilinebilir
nitelikte olduğu, muhataplarının mevcut koşullarda belirli bir işlemin
sonuçlarını öngörmelerini mümkün kılacak nitelikte hukuki belirlilik taşıdığı
ve müdahalenin hukuki dayanağının yeterli açıklıkta bulunduğu anlaşılmıştır. Bu
kapsamda başvuruya konu müdahale kanunilik unsurunu taşımaktadır.
ii. Meşru Amaç
70. Kamu yararı kavramı, genel bir ifadeyle özel veya bireysel
çıkarlardan ayrı ve bunlara üstün olan toplumsal yararı ifade etmektedir. Bütün
kamusal işlemler, nihai olarak kamu yararını gerçekleştirmek hedefine yönelmek
durumundadır (AYM, E.2010/30, K.2012/7, 19/1/2012).
71. Kamu yararı doğası gereği geniş bir kavramdır. Özellikle
kişileri bedelini ödeyerek mülkiyetlerinden yoksun bırakmayı düzenleyen yasalar
gibi sosyal ve ekonomik politikaların uygulanmasını belirleyen düzenlemeler
konusunda yasama organının geniş bir takdir yetkisi olması doğaldır. Kural
olarak kamu makamları ekonomik veya toplumsal bir politikayı hayata geçirmek
amacıyla mülkiyet hakkına müdahale etmişse burada meşru bir kamu yararı
amacının bulunduğunu varsaymak gerekir. Kamu yararı konusunda bir uyuşmazlığın
çıkması hâlinde ise uzmanlaşmış ilk derece ve temyiz yargılaması yapan
mahkemelerin uyuşmazlığı çözmek konusunda daha iyi konumda oldukları açıktır.
Bu nedenle müdahalenin kamu yararına uygun olmadığını ispat yükümlülüğü bunu
iddia edene aittir. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru incelemesinde açıkça
temelden yoksun veya keyfî olduğu anlaşılmadıkça yetkili kamu organlarının kamu
yararı tespiti konusundaki takdirine müdahalesi söz konusu olamaz (Mehmet Akdoğan ve diğerleri, §§ 35, 36).
72. Başvuru konusu olayda, verilen malzemenin bedelinin iadesine
dayanak teşkil eden Şartname, İdarenin 15/5/2000
tarihli 1014 sayılı Genelge"si ve bu kapsamda
uygulanmakta olan KDRP"ye dayanmaktadır. KDRP ile
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde başta güvenlik olmak üzere çeşitli
nedenlerle köylerinden ayrılan ailelerden gönüllü olarak geri dönmek
isteyenlerin kendi köyleri civarında veya arazisi müsait başka yerlerde iskân
edilmeleri, gerekli sosyal ve ekonomik alt yapı tesisi ile bu yerleşmelerde
sürdürülebilir yaşam koşullarının sağlanması amaçlanmıştır. Uygulama, köyde
sosyal yaşamın yeniden oluşturulmasını mümkün kılacak altyapı hizmetlerinin
sunulması ve sosyal devlet ilkesinden hareketle vatandaşların daha önce terk
etmek zorunda kaldıkları basit nitelikteki yapılara bağlı kalınmaksızın daha
iyi niteliklere sahip betonarme karkas bir yapının tüm yapı malzemelerinin
ücretsiz olarak verilmesi biçiminde gerçekleştirilmiştir.
73. Bu bakımdan terör baskısı ve
güvenlik gibi sebeplerle daha önce köyünü terk etmek zorunda kalan
vatandaşlardan daha sonra köyüne geri dönmek isteyenlerin devlet tarafından
desteklenmesi amacıyla başlatılan ve bu amaç çerçevesinde yararlanma koşulları
belirlenen KDRP"den kapsam ve mahiyeti gereği
yalnızca köyüne geri dönmek isteyenlerin yararlandırılmasının ve
desteklenmesinin, KDRP"den yararlandığı hâlde
şartları taşımadığı anlaşılan kişilerden yapılan yardımın iadesinin
istenmesinin meşru amaç taşımadığı söylenemez.
iii. Ölçülülük
74. Son
olarak Komisyon tarafından başvurucunun terör ve terörle mücadeleden doğan
zararların karşılanmasına ilişkin olarak belirlenen tazminat tutarından KDRP
kapsamında verilen ayni yardım karşılığı olan tutar mahsup edilerek ödeme
yapılmasına rağmen, daha sonraki bir tarihte Şartname"ye
aykırılık sebebiyle açılan davada ayni yardımbedelinin
iadesine karar verilmesi ile “mülkiyet hakkına” yapılan müdahale arasında makul
bir dengenin gözetilip gözetilmediği değerlendirilmelidir.
75. Anayasa’nın 13. maddesinde ifade edilen “ölçülülük ilkesi”
temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin başvurularda öncelikli
olarak dikkate alınması gereken bir güvencedir. Anayasa Mahkemesinin
kararlarına göre ölçülülük, temel hak ve özgürlüklerin sınırlanma amaçları ile
araç arasındaki ilişkiyi yansıtır. Ölçülülük denetimi, ulaşılmak istenen
amaçtan yola çıkılarak bu amaca ulaşılmak için seçilen aracın denetlenmesidir.
Bu sebeple mülkiyet hakkına yapılan müdahalelerde hedeflenen amaca ulaşabilmek
için seçilen müdahalenin elverişli, gerekli ve orantılı olup olmadığı
değerlendirilmelidir (Osman Bayrak,B.
No: 2013/3803, 25/2/2015, §§ 73, 74).
76. "Elverişlilik" öngörülen
müdahalenin, ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını,
"gereklilik" ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu
olmasını, yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün
olmamasını, "orantılılık" ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile
ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini
ifade etmektedir (Mehmet Akdoğan ve
diğerleri, § 38).
77. Bu bağlamda temel hak ve özgürlüklere yönelik herhangi bir
sınırlamanın demokratik toplum düzeni için gerekli nitelikte başka bir ifadeyle
güdülen kamu yararı amacını gerçekleştirmekle birlikte temel haklara en az
müdahaleye olanak veren ölçülü bir sınırlama niteliğinde olup olmadığının
incelenmesi gerekir (AYM, E.2007/4, K.2007/81, 18/10/2007).
78. Başvurucu 2000 yılından bu yana Muş ilinde uygulanmakta olan
KDRP kapsamında KDRP Komisyonuna başvurarak projeye ait Şartname"yi
imzalamış ve bu kapsamda köyüne yapı inşa etmek amacıyla tüm yapı
malzemelerinin ücretsiz olarak verilmesi şeklindeki ayni yardımdan
yararlanmıştır. İdarenin talebi üzerine Muş Sulh Hukuk Mahkemesinin Değişik İş
2007/138 sayılı dosyası kapsamında Eralanı köyünde 1/9/2007 tarihinde yapılan keşif ve düzenlenen bilirkişi
raporuna göre başvurucu ve müştereği annesi N. Sancar"ın verilen inşaat
malzemesi yardımını ev yapımında kullandığı belirtilmiştir. Bu bakımdan verilen
inşaat malzemelerinin veriliş sebep ve amacına uygun olarak kullanıldığı
anlaşılmış olup başvuru dosyası ve eki belgelerde de bu durumun aksi yönünde
bir iddia bulunmamaktadır.
79. Başvurucu KDRP"den yararlanmak
için yaptığı başvurusu dışında 5233 sayılı Kanun kapsamındaki zararlarının
karşılanması için 18/8/2004 tarihinde ayrıca Komisyona
başvurmuştur. Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararı ile Eralanı köyünden yapılan müracaatlar değerlendirilerek
müracaat edenlerin mameleklerinde bulunan taşınır, taşınmaz mal varlıklarının
uğradığı zararların bireysel değerlendirmeler yerine genel bir ortalamanın
teklif edilmesi suretiyle giderilmesinin kamu vicdanına daha uygun olduğu
belirtilerek boş kalmak suretiyle tahrip edilen evler yerine yenisinin
yapılabilmesi için 7.190,80 TL ve mahrum kalınan asgari geçim standartlarının
telafi edilebilmesi için 3.039,84 TL olmak üzere genel olarak toplam 10.230,64
TL tazminat tutarının ödenmesine karar verilmiştir. Ancak KDRP"nin ve 5233 sayılı Kanun"un ortak amaç etrafında
toplandıkları, birbirlerini desteklemek amacıyla kullanılabilecekleri
belirtilerek ve 5233 sayılı Kanun ile bu kapsamda çıkarılan Yönetmelik"in
ilgili maddelerinde (bkz. § 58) kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarınca uygulanmış projelerin zararın giderilmesine
katkılarının hesaplanan zarar miktarından mahsup edileceğine dair düzenleme
dikkate alınarak KDRP"den yararlanan ve tahsis edilen
ayni yardımın tamamını alarak evini inşa etmiş olan başvurucuya yalnızca mahrum
kalınan asgari geçim standardını telafi etmek üzere 3.039,84 TL ödenmesine
karar verilmiştir. Başvurucuya mahsup yapılmak suretiyle ödemede
bulunulduğu Komisyonun 4/8/2006 tarihli kararından
anlaşıldığı gibi başvuru formu eklerinde bulunan Komisyonun başvurucuya hitaben
göndermiş olduğu 6/1/2010, 20/4/2010 ve 23/8/2012 tarihli yazılar ile
Komisyonun Muş Sulh Hukuk Mahkemesine gönderdiği 10/3/2010 tarihli yazılardan
da anlaşılmaktadır.
80. 5233 sayılı Kanun"un amacı terör
eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle
maddi zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve
usullerin belirlenmesi olarak açıklanmış; taşınır ve taşınmazlara verilen her
türlü zararlar ile terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle
kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararlar sulh yoluyla
karşılanabilecek zararlar arasında belirtilmiştir. 5233 sayılı Kanun kapsamında
zararın ayni veya nakdi olarak karşılanabileceği, imkânlar ölçüsünde ayni ifaya
öncelik verileceği ve ayni ifanın bireysel veya genel nitelikli projeler
çerçevesinde yapılabileceği belirtilmiştir. 5233 sayılı Kanun"un genel
gerekçesinde verilen tazminat miktarlarının haksız zenginleşme aracı olarak
kullanılmasının önlenmesi amacına vurgu yapılmış ve Kanun"un ilgili
maddelerinde kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarınca uygulanmış projelerin zararın giderilmesine katkılarının zarar
miktarından mahsup edileceği açıkça belirtilmiştir.
81. Bireysel başvuruya konu davada, başvurucunun Muş ilinde
ikamet edip Eralanı köyünde ikamet etmemesi, bir
başka deyişle Şartname"ye göre ayni yardım ile
yapılacak konutların köye yerleşme niyetinde olan kişilerce yapılacağına dair
koşula aykırı davranıldığı iddiasıyla verilen ayni yardım bedelinin tahsilinin
istendiği anlaşılmaktadır. Ayni yardımdan yararlanılabilmesi
için köye yerleşme niyetinde olma KDRP"nin bir şartı
olarak kabul edilmiş olmakla birlikte idari nitelikteki bu projeden bağımsız ve
geniş kapsamlı olarak 5233 sayılı Kanun"da terör eylemleri veya terörle
mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan
kişilerin zararlarının karşılanacağı düzenlenmiş, hangi zararların kanun
kapsamı dışında kaldığı ve hangi tür zararların karşılanacağı ise yine Kanun"da
açıkça belirtilmiştir.
82. Somut olayda başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamında terör
eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle
zarar gördüğü, maddi zararının oluştuğu, belirlenen zararın 5233 sayılı Kanun
kapsamında karşılanması gerektiği ve Komisyonca belirlenen 10.230,64 TL zarar
tutarı yönünden tartışma bulunmadığı hususlarının taraflar arasında ihtilafsız
olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda KDRP"nin
başvurucunun 5233 sayılı Kanun kapsamında hesaplanan zararının giderilmesine
katkısı 2006 yılında yapılan hesaplamada bir kez mahsup edilmiş iken 5233
sayılı Kanun"la ilgili bulunmayan bir sebeple bu kez 2009 yılında açılan dava
ile ayni yardım karşılığı olan bedelin iadesine karar verilmesi başvurucunun
5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gereken zararı yönünden aleyhine bir
durumun oluşmasına sebep olmuştur.
83. Sonuç olarak KDRP"nin başvurucunun
5233 sayılı Kanun kapsamında hesaplanan zararının giderilmesine katkısı daha
önce mahsup edilmiş iken KDRP şartları ile ilgili olup 5233 sayılı Kanun"la
ilgili bulunmayan bir sebeple ve Komisyonun 4/8/2006
tarihli kararındaki tespitler değerlendirilmeksizin ayni yardım karşılığı olan
bedelin iadesine karar verilmesi başvurucu üzerinde aşırı ve orantısız bir yüke
sebep olmuş ve hakkın özüne dokunur şekilde ölçülülük ilkesi ihlal edilmiştir.
84. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa"nın 35. maddesinde
güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi
gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanunun 50. Maddesi Yönünden
85. 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı
fıkraları şöyledir:
“Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının
ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi
hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere
hükmedilir. Ancak yerindelik denetimi yapılamaz, idari eylem ve işlem
niteliğinde karar verilemez.
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki
yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel
mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla
yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve
sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
86. Başvurucu hak ihlalinin tespiti ile 10.000 TL maddi ve
10.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.
87. Mevcut başvuruda Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına
alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
88. Mülkiyet hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması
için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunduğundan kararın bir
örneğinin yeniden yargılama yapılmak üzere ilgili Mahkemesine gönderilmesine
karar verilmesi gerekir.
89. Başvurucu tarafından tazminat talebinde bulunulmuş olmakla
beraber yeniden yargılama yapılmak üzere kararların ilgili Mahkemesine
gönderilmesine karar verilmesinin başvurucunun ihlal iddiası açısından yeterli
bir giderim oluşturduğu anlaşıldığından başvurucunun tazminat taleplerinin
reddine karar verilmesi gerekir.
90. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Yerleşme ve seyahat özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin
iddianın konu bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet
hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin mülkiyet hakkının ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Muş
Sulh Hukuk Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
D. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,
E. 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
20/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.