8. Hukuk Dairesi 2011/955 E. , 2011/5691 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali, tescil ve alacak
... ile ... ve ... aralarındaki tapu iptali, tescil ve alacak davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06.11.2009 gün ve 162/603 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalılardan ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde vekil edeni ile davalılardan ... arasında yapılan sözleşme gereğince davacı adına tescili kararlaştırılan taşınmazın davalı tarafından diğer davalı ...’ya satıldığını, yapılan satışın muvazaalı olduğunu bu nedenle devredilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline, bu mümkün olmadığı taktirde 83.250 YTL alacağın ilk taksit tarihinden itibaren hesaplanacak olan faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı ... ise, 6.11.2009 tarihli yargılama oturumundaki beyanında; dava konusu edilen taşınmazın kendisine ait olduğunu, davacıya bu daireyi satıp parasını aldığını, sonradan ailesinin üzülmesi nedeniyle vazgeçtiğini, ancak parayı da harcadığını, bu nedenle geri ödemesinin mümkün olmadığını, bu arada daireyi diğer davalıya satış yapmış gibi gösterdiğini, ...’ya daireyi devrederken herhangi bir bedel almadığını, kayıt üzerinde satış gibi gösterildiğini, davalının da bunu bildiğini, bu nedenle açılan davayı kabul ettiğini bildirmiş, beyanı okunup imzası alınmıştır.
Davalı ... yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, 115 ada 1 sayılı parselde kayıtlı B Blok 2 Kat, 22 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı ... oğlu 1973 doğumlu ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, geçersiz sözleşmeye dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde bedelin tahsili isteğine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, henüz taraf teşkili sağlanmadan esastan hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Dava dilekçesinde; davalı ... (...) adresi gösterilmemiştir. Dava dilekçesi ise ...Mah. ... Sok. ... Apt. No: 6/B .../Antalya adresine tebliğ edilmiştir. İlkay’a ilişkin tebliğatın 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine göre yapıldığı belirlenmiş ve tebliğatta verilen bilgiye göre komşusunun imzasının olmadığı saptanmıştır. İmzalamama gerekçesi ise gösterilmemiştir. 7201 sayılı Tebliğat Kanununun 35. maddesi gereğince yapılan tebliğatta ise adresin tam olarak yazılmadığı, eksik yazılan bir adrese tebliğatın yapıldığı belirlenmiştir. Tebliğat mazbatası üzerinde aynen “..., ...,...Apt. ...” ibareleri yazılıdır. Görüldüğü gibi Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebligatta gösterilen adreste kapı numarası yazılı olduğu halde burada bu ibare yer almamıştır. Böyle bir tebliğatın kanuna uygun olarak yapıldığından söz edilemez. Birinde ... Sok. ... Apt. yazılı, diğerinde ise...Sok. ...Apt. ifadesi yazılmıştır. Hangisinin doğru olduğu anlaşılamamıştır. Davalı ... vekili de temyiz dilekçesinde tebliğatın usulsüz olduğunu ileri sürmüş ve savunma hakkının kısıtlandığını bildirmiştir.
Yapılan açıklamalar karşısında davalı ... adına dava dilekçesinin tebliğine ilişkin tüm tebliğatların 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine aykırı olarak yapıldığının kabulü gerekmektedir. Davalı ...; ... Sok. ...Mah. No:6, İçkapı No:6 .../Antalya adresine hükmün tebliğ edilmesi ve bizzat alması üzerine davadan haberdar olduğu anlaşılmıştır. Anayasanın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir” denilmektedir. Maddenin açık hükmünden de anlaşıldığı üzere bu madde savunma hakkı ile ilgilidir. Davalı ...’ın savunma hakkının kısıtlandığı açık olup verilen hüküm bu yönüyle usul ve kanuna aykırıdır. 1086 sayılı HUMK.nun 73. maddesinde de; “Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez” denilmektedir. Görüldüğü gibi yöntemine uygun bir biçimde taraflar mahkemede hazır bulundurulmadıkça kararın verilmesi olanaklı değildir. 6100 sayılı HMK.nun 27. maddesinde de bu hususa değinilmektedir.
Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında davalı ...’nun savunma hakkının kısıtlandığı ve yöntemine uygun bir biçimde davada taraf teşkilinin sağlanamadığı anlaşıldığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
Davalılardan ... vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3. yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına ilişkin diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 1.236,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden ..."ya iadesine 03.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.