8. Hukuk Dairesi 2018/3626 E. , 2019/4232 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACI-KARŞI DAVALI : ...
DAVALI-KARŞI DAVACI : ...
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi Ve Tazminat, Kal
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, kısmen redine ve karşı davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı-karşı davada davalı vekili ile davalı-karşı davada davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı-karşı davada davalı ... vekili, tarafların 106 ada 15 parsel sayılı taşınmazda paydaş olduklarını, taşınmazın yıllardan beri fiilen taksim edilerek her malikin kendisine taksimen isabet eden yeri kullandığını, davacının kendisine isabet eden kısmın üç kenarına briket duvar ördüğünü, davalının bu duvarı yıkarak tecavüzde bulunduğunu açıklayarak, tecavüz, müdahale ve muarazanın meni ile fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere bu nedenle verdiği 3.000 TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, karşı davanın reddini savunmuştur.
Davalı-karşı davada davacı ..., davanın reddini savunmuş, karşı davada, taşınmazın müşterek mülkiyete konu olup bugüne kadar malikler arasında taksime tabi olmadığını, murisi babasının bu taşınmaza malik olduğunda bazı hissedarlar ile konuşarak taşınmazın batı tarafından üç metrelik yol bırakılması konusunda haricen anlaşmaları üzerine babasının inşaatı yaparken belirtilen yerden üç metre geriye çekmek suretiyle yaptığını ve taşınmazın yanını yol olarak bıraktığını, bugüne kadar bu yerin yol olarak kullanıldığını, karşı davalının taşınmazda hisse aldıktan sonra yolu kapatacak şekilde duvar ördüğünü, kendisinin bu duvarı yıkmak zorunda kaldığını, duvarın yıkılması sonucu karşı davalının bu kez tel örgü ile bu yeri kapattığını açıklayarak, karşı davalının tel örgü örmek suretiyle yaptığı müdahalesinin meni ile bu tel örgünün kaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taşınmazda davacının 3/20, davalının 1/20 oranında paydaş olduğu, taraflar dışında 14 paydaşın daha bulunduğu, davacının, davalının ve dava dışı bir kısım paydaşların kendi payına düşen alanda kullandığı alan bulunmakta ise de tüm paydaşların katıldığı bir taksimin varlığının kanıtlanamadığı, zira taşınmazda 11 alan oluşturulmuş ise de geri kalan 5 hissedarın kullanımına tahsis edilmiş alan bulunmadığı gibi dinlenen tanık ve mahalli bilirkişi beyanları ile de tüm paydaşların katıldığı fiili taksim olgusunun bulunmadığının anlaşıldığı, hem davacı hem karşı davacı taşınmazdan yararlanmakta olduğundan ve tüm paydaşlar arasında taşınmazı kullanma bakımından harici bir taksimin bulunmadığı, ayrıca tüm paydaşları bağlayıcı nitelikte taşınmazın tasarrufu yönünden eylemli (fiili) durumun yaratılmadığı, davacı tarafından kendi kullanım alanına yapılan duvarın davalı tarafından yıkıldığının gerek davalının ikrarı gerekse tanık beyanlarından sabit olduğu gerekçesiyle, davacının müdahalenin meni isteminin reddine, tazminat isteminin kısmen kabulü ile 2.340 TL"nin 04.04.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karşı davacının müdahalenin meni isteminin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı-karşı davada davalı vekili ile davalı-karşı davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davacı-karşı davada davalı vekilinin tüm, davalı-karşı davada davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Davalı-karşı davada davacı vekilinin kal talebine yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Hakim tarafların talep sonucuyla bağlı olup; taleplerden her biri hakkında verilen hükmün kararda gösterilmesi gerekir. (HMK mad.26/1, 297/2). Karşı davacı dava dilekçesinde, murisi babasının taşınmaza malik olduğunda bazı hissedarlar ile konuşarak taşınmazın batı tarafından üç metrelik yol bırakılması konusunda haricen anlaşmaları üzerine babasının inşaatı yaparken belirtilen yerden üç metre geriye çekmek suretiyle yaptığını ve taşınmazın yanını yol olarak bıraktığını, bugüne kadar bu yerin yol olarak kullanıldığını, karşı davalının taşınmazda hisse aldıktan sonra yolu kapatacak şekilde duvar ördüğünü, kendisinin bu duvarı yıkmak zorunda kaldığını, duvarın yıkılması sonucu karşı davalının bu kez tel örgü ile bu yeri kapattığını açıklayarak, müdahalenin meni talebi yanında tel örgünün kaline karar verilmesini de istemiştir. Ne var ki, mahkemece karşı davacının tel örgünün kali talebine ilişkin olarak herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı gibi olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece bu talep yönünden olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması HMK"nin 297/2. maddesine aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Davalı-karşı davada davacı vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı-karşı davada davalı vekilinin tüm, davalı-karşı davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte yazılı nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine ve 44,40 TL onama harcının da peşin harçtan mahsubu ile artan 115,45 TL"nin istek halinde temyiz eden davacı-karşı davalıya iadesine, 17.04.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.