8. Hukuk Dairesi 2019/1294 E. , 2019/4233 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mal Rejiminin Tasfiyesinden Kaynaklanan Alacak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 20.11.2018 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, boşanma davası ile birlikte açılan davada dava dilekçesinde, taraflar arasındaki mal rejiminin sona erdirilmesi için davalı adına kayıtlı bulunan menkul-gayrimenkul malvarlığının, her türlü gelirlerinin ve şirket gelirlerinin saptanmasından sonra bilirkişi incelemesi yapılarak saptanacak artık değerin yarısı üzerinden davacının alacağının ve değer artış payının tahsiline karar verilmesini istediklerini açıklayarak, mal rejiminin tasfiyesi amacıyla fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak ve malvarlığının tespiti ile tasfiye alacağının saptanmasından sonra arttırılmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL tasfiye alacağının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, harcını da yatırdığı ıslah dilekçesi ile talebini fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 3.000.000 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 2.012.500 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, davacı tarafın fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı adına kayıtlı bulunan menkul-gayrimenkul malvarlığı, her türlü gelirleri ve şirket gelirleri yönünden malvarlığının tespiti ile tasfiye alacağının saptanmasından sonra arttırılmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL tasfiye alacağı talebinde bulunmuştur. Davacı vekili tefrik sonrası sunduğu 21.01.2013 tarihli dilekçede, davalının 2002 yılından önce evlilik sırasında elde ettiği mallarda davacının katkısı bulunduğunu, bu nedenle davalı adına kayıtlı banka hesaplarındaki birikimlerde, sair menkul ve gayrimenkul malvarlığı değerlerinde davacının katkı payı alacağı, ayrıca davalının edinilmiş mallara katılma rejimi döneminde edinilen malları üzerinde davacının katılma alacağı ve değer artış payı alacağı olduğunu, evlilik birliği içinde Sarıyer, Bodrum ve Çekmeköy"de üç adet taşınmaz edinildiğini, davalıya çalıştığı işyerlerinden yapılan ödemeler olup, davalıya ait banka hesaplarının kayıtları ile adına kayıtlı araçların kayıtlarının getirtilmesi, ayrıca 3.kişilere karşılıksız kazandırmaların da değerlendirilmesi gerektiğini açıklayarak katkı payı alacağının belirlenmesine, malların tasfiyesine ve edinilmiş mallara katılma rejimine göre paylaştırılmasına, bu amaçla davalının tüm malvarlığı ve gelirlerinin tespitinden sonra bilirkişi incelemesi yapılarak saptanacak artık değerin yarısı üzerinden davacının alacağının ve değer artış payının ve katkı payı alacağının saptanmasından sonra arttırılmak kaydı ile şimdilik 10.000 TL katkı payı, katılma alacağı ve değer artış payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nin 107.maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunmadığından dava, 10.000 TL"lik kısmi dava olarak açılmış olup, davacı vekili harcını da yatırdığı 18.05.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere 3.000.000 TL olarak ıslah etmiştir. Mahkemece, kararın gerekçe kısmında dava konusu Sarıyer, Bodrum ve Çekmeköy"deki taşınmazlar yönünden değerlendirme yapılmak suretiyle 2.012.500 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline, davacı tarafın fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
"Hakimin davayı aydınlatma ödevi" başlıklı HMK"nin 31. maddesi" Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir." hükmünü amirdir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davacı taraf hangi malvarlıklarına ilişkin olarak ne miktar ve ne tür bir alacak talebinde bulunduğunu açıklamadığı gibi mahkemece de açıklattırılmamıştır. Mahkemece, davanın tam olarak hangi malvarlıklarına ve mal rejiminden kaynaklanan ne tür ve ne miktar alacak isteğine ilişkin bulunduğu kalem kalem belirlenip miktarları somutlaştırılmadan, dava konusunun ne olduğu tam olarak tespit edilmeden, davacıya talepleri açıklattırılmadan, işin esasının incelenmesi doğru olmamıştır.
Bundan ayrı, davalı taraf, banka hesaplarındaki miktarların kişisel malı olduğunu savunmuş, davacı taraf ise davalının banka hesaplarını boşalttığını, ayrıca dava dışı Kadıköy"deki taşınmazın kredi ile satın alındığını ve kredi ödemelerinin evlilik birliği içinde yapıldığını iddia etmiştir. Mahkemece davalıya ait tüm banka hesaplarının ilk açıldıkları tarihten itibaren bütün kayıtları getirtilmemiştir. Kısmen getirtilen kayıtlar üzerinde dahi 01.01.2002 tarihi öncesi ve sonrası hesapların durumu, birbirleriyle irtibatlı olup olmadıkları, boşanma dava tarihinden önce hesaplardan çekilen paralar olup olmadığı konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kuruluna ayrıntılı inceleme yaptırılmadan, TMK"nin 229.maddesi göz önünde bulundurulmadan, davacı ve davalının ileri sürdükleri hususlar gözetilmeden, banka hesaplarının mal rejiminin sona erdiği boşanma dava tarihi itibariyle durumu üzerinden değerlendirme yapılması doğru olmadığı gibi, davacının kredi kullanım iddiası ile ilgili 19.04.2016 tarihli dilekçede bildirdiği bankalar nezdinde inceleme ve araştırma yapılmaması, varsa krediye ilişkin belgelerin getirtilmemesi de doğru değildir.
Mahkemece yapılması gereken iş, HMK"nin 31. maddesi uyarınca, davacıdan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak isteğinin, hangi malvarlığı için, ne tür ve ne miktar olduğu konusunda bütün mallar için ayrı ayrı açıklama dilekçesi ile ortaya konulması istenildikten sonra, tasfiyeye konu mallara ilişkin tüm kayıtlar eksiksiz bir şekilde getirtilerek, iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak olan tüm deliller tasfiyeye konu edilen her bir malla ilgili ayrı ayrı değerlendirilip, tartışılarak, talep miktarı ve tarafların kazanılmış hakları da gözetilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ: Davacı vekili ile davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi hükümleri uyarınca 2.037,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine
taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 17.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.