Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/5680
Karar No: 2011/6411
Karar Tarihi: 29.11.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2011/5680 Esas 2011/6411 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2011/5680 E.  ,  2011/6411 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı


    ... (...) ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair ...5.Aile Mahkemesinden verilen 27.04.2011 gün ve 599/583 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 29.11.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden ... bizzat ve vekili Avukat ..., karşı taraftan ... (...) bizzat ve vekili Avukat... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... Hasoğlu vekili, boşanma davası ile birlikte açılan ve daha sonra tefrik edilen dava dilekçesinde evlilik birliği içinde davacının çalışarak katkıda bulunduğunu açıklayarak 14.03.2003 tarihli dilekçesinde ada ve parsel numaraları yazılı yirmi iki parça arsa,mesken ve işyeri yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 1.000 TL. katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, harcını tamamladığı 11.03.2011 tarihli dilekçesi ile isteğini bilirkişi raporu doğrultusunda beş parça taşınmazla ilgili olarak fazlaya ve faize ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla 381.000 TL. olarak ıslah etmiştir.
    Davalı ... vekili, davacının herhangi bir geliri ve katkısı olmadığını, nasıl katkı yaptığını ispat etmesi gerektiğini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile 1.000 TL. katkı payının davanın açıldığı 15.01.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, 380.000 TL.nin ıslah tarihi olan 11.3.2011 tarihinden itibaren davalıdan alınmasına, davacı tarafın faiz haklarının saklı tutulmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Taraflar 02.12.1984 tarihinde evlenmiş, 15.01.2003 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 10.10.2005 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM. nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (4721 sayılı TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4721 sayılı TMK.nun 202.m). Islah dilekçesinde belirtilen ve haklarında hüküm kurulan taşınmazlardan arsa vasfındaki 27243 ada 3 parsel, 27243 ada 4 numaralı parseldeki binanın 6 nolu meskeni ile 7 nolu dükkanı ve 27243 ada 9 parseldeki binanın 7 numaralı meskeni 17.12.1993 tarihinde davalı adına tapuya tescil edilmişler, diğer 46008 ada 3 parseldeki arsa ise 09.11.2001 tarihinde satın alınarak davalı adına tapuya tescil edilmiştir. Alım tarihleri itibarıyla davacının talebinin katkı payı alacağı olduğu anlaşılmaktadır.
    Dosya arasına getirtilen belgelerin ve yazı cevaplarının incelenmesi ile tanık beyanlarının değerlendirilmesi neticesinde davacı kadının 01.01.1986 tarihi itibarıyla bağ-kur sigortalısı olduğu, 1989-1994 tarihleri arasında yatan primlerin göründüğü, vergi mükellefi olarak 20.06.1989 da vergi dairesinde coca-cola bayii yazılı olduğu, 31.12.1999 ve 31.12.2000 tarihleri itibarıyla coca-cola bayii işletmesindeki % 16,67 payı sebebiyle kar payı ödendiği, kreş işletmesinin davalının babası adına olmakla birlikte davacının kreşte çalışarak bir miktar gelir elde ettiği, erkeğin ise müteahhitlik ve ticaret yaparak gelir elde ettiği, ne miktar gelir elde ettiğinin dosyadaki belgelerden anlaşılamamakla birlikte taşınmazların miktarı göz önünde bulundurulduğunda yüksek geliri olduğunun kabulü gerektiği, Kermeste satıldığı iddia edilen el işlerinden gelir elde etmiş olduğunun ve 29.01.1999 da işe başladığı anlaşılan mantı evi işyerinden dolayı zarar da göz önüne alınarak kadının gelir elde ettiğinin kabul edilemeyeceği sonuçlarına varılmaktadır. Bu durumda davacı kadının dört parça taşınmazın edinildiği 1993 yılı itibarıyla gelirinin daha az, diğer arsanın alındığı 2001 yılı itibarıyla yüksek olduğu ortaya çıkmaktadır. Taraf gelirleri tam olarak belirlenememekle birlikte az yukarıda açıklanan hususlar dikkate alındığında, dört parça taşınmazın edinildiği 1993 yılında kadının geliri az olmakla beraber TKM"nin 152. maddesi uyarınca davalı kocanın aileyi geçindirme yükümlülüğü de hesaplamada yer aldığı düşünüldüğünde kadının katkısının % 10’dan daha az çıkmayacağı sabittir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmediğinden bu oranın daha yüksek olabileceği hususunda temyiz eden davalı aleyhine bozma sevk edilememiştir. Bu sebeple bilirkişinin takdiren belirlediği bu oran temyiz edenin sıfatına göre yerinde bulunmaktadır. Diğer yandan 2001 tarihi itibarıyla kadının ortağı olduğu bayii işletmesinden elde ettiği düzenli kar payı da aldığı ve gelirinin yükseldiği anlaşıldığına göre TKM’nin 152.maddesi ile birlikte düşünüldüğünde bu dönemde alınan arsa (46008 ada 3 sayılı parsel) bakımından kadının % 50 katkısının bulunduğunun kabulü de hatalı görülmemiştir. Bu oranlar, gelirlerin net olarak belirlenememesi sebebiyle bu davalarda uygulanması gereken hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerine de uygun düşmektedir.
    Diğer yandan dava boşanma ile birlikte 15.01.2003 tarihinde açılmış olup karar başlığında da yazılı olduğu üzere dava tarihi 15.01.2003 olarak dikkate alınmalıdır. Bu durumda dava konusu taşınmazların dava tarihi olan 15.01.2003 tarihi itibarıyla belirlenecek sürüm değerlerinin katkı payı alacağı hesabında gözönünde bulundurulması gerekirken hatalı şekilde tefrikten sonraki tarih olan 26.07.2007 tarihi itibarıyla belirlenen sürüm değerlerinin hesaplamada dikkate alınması doğru değildir. Ancak davalı tarafın bu hususta temyiz dilekçesinde açık temyizi bulunmadığından bu durumun bozma sebebi olabileceği açıklanmakla ve hataya değinilmekle yetinilmiş bu nedenle bu hususta bir bozma sevk edilmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin aşağıda yazılı faiz dışındaki diğer tüm itirazları yerinde bulunmadığından reddi ile hükmün esasının ONANMASINA,
    Temyiz dilekçesinde açıkça yazılı olmamakla birlikte hükmün infazı sırasında tereddüt yaratacağı açık olan ve hüküm fıkraları arasındaki çelişki, şüphe ve tereddüt sebebiyle (HUMK.nun 388/2.m- HMK.nun 297/2.m) dairece temyiz incelemesinde resen gözönünde bulundurulması gerektiği sonucuna varılan faizle ilgili hüküm fıkraları incelendiğinde; dava dilekçesinde açıkça faiz isteğinin bulunmadığı ve ıslah dilekçesinde “fazlaya dair haklarımız, dava ve faiz haklarımız saklı kalmak kaydıyla” şeklinde istek açıklanarak faizle ilgili istek saklı tutulduğu gözönünde bulundurularak faizle ilgili isteğin saklı tutulması ile yetinilmesi gerekirken mahkemece hükmün 1.fıkrasında 1.000 TL yönünden dava tarihi olan 15.01.2003 tarihinden, 2.fıkrasında 380.000 TL yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması doğru olmadığı gibi hükmün 4.fıkrasında da yukarıdaki fıkralarda faize hükmedilmemiş gibi “davacı tarafın faiz haklarının saklı tutulmasına” karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Hüküm fıkraları arasında çelişki yaratıldığı açıkça görülmektedir.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün faize ilişkin bölümlerinin 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 825 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 5.657,85 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 16.914,15 TL"nin temyiz eden davalıdan alınmasına 29.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi