8. Hukuk Dairesi 2011/2322 E. , 2011/6448 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ..., ... ve dahili davalı Hazine, aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 01.10.2010 gün ve 404/612 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, kadastro çalışmaları sırasında 147 ada 39 sayılı parselin adına tespit ve tescil edildiğini, bu taşınmazla birlikte kullandığı yerin bir kısmının davalıya ait aynı ada 21 sayılı parselle birlikte tespit edildiğini, davalı ... adına tapu kaydının oluştuğunu, yine 39 nolu parsele eklenmesi gerekirken, bir kısım yerin paftasında yol olarak bırakıldığını, çıkmaz yer niteliğinde bulunduğunu, yol olmasının düşünülemeyeceğini belirterek 147 ada 21 sayılı parsel içerisinde kalan ve keşifte belirlenecek bu kısım bakımından tapu kaydının iptali ile kendisine ait 147 ada 39 parsele, aynı şekilde paftasında yol olarak gösterilen kısmın da tespiti ile aynı ada 39 sayılı parsele eklenmek suretiyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... ve davalı Sivrici köyü tüzel kişiliği temsilcisi davayı kabul ettiklerini bildirmişlerdir. Dahili davalı Hazine temsilcisi ise davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davalı ... adına tapuda kayıtlı bulunan 147 ada 21 sayılı parsel içerisinde teknik bilirkişinin krokisinde B harfi ile işaretli 4.80 m2’lik kısım bakımından tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, köy tüzel kişiliğine ve dahili davalı Hazineye karşı açılan davanın ise reddine karar verilmesi üzerine; hükmün yola ilişkin bölümü, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi gereğince açılan tapu iptali tescil ve tescil davasıdır.
Davacı, dava dilekçesinde; kendisine ait 147 ada 39 sayılı parselle birlikte kullandığı bir kısım yerin yolda kaldığı ve paftasında yol olarak gösterildiğini belirterek tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece, teknik bilirkişinin krokisinde A harfi ile işaretli ve yol olarak bırakılan yer bakımından 20 yıllık kazanma süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacıya ait 147 ada 39 sayılı parsel 20.8.2007 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında davacı ... adına tespit ve tescil edilmiş olup, kadastro tutanağının 29.4.2008 tarihinde kesinleşmesiyle tapu kaydı oluşmuştur. Davacı adına 147 ada 39 sayılı parsel 20.8.2007 tarihinde tespit edildiğine göre bitişikte bulunan paftasında yol olarak bırakılan teknik bilirkişinin krokisinde yeşile taralı A harfi ile gösterilen 103,67 m2 yüzölçümlü yerin de bu tarihte paftasında yol olarak bırakıldığının kabulü gerekir.
Kural olarak, kadastro tespitinin yapılmasıyla, kadastrodan önceki zilyetlik kesintiye uğrar ve kadastro tespitinden sonra başlayacak 20 yıllık kazanma süresine eklenmez. Ancak Daire uygulaması gereğince kadastro tespitinin yapılmasından itibaren makul sayılabilecek bir süre içerisinde (2 yıl ve daha az bir süre içinde) açılan bu tür davaların makul süre içerisinde açıldığı kabul edilmektedir. Dava konusu yer 20.8.2008 tarihinde paftasında yol olarak gösterilmiş, dava ise 8.7.2009 tarihinde açılmıştır. Görüldüğü gibi daha bir yıl dolmadan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle açılan davanın makul sayılabilecek süre içerisinde açıldığının kabulü gerekmektedir. Bu durumda kadastro tespitinden önce var olan zilyetlik kadastro tespitinden sonra başlayacak olan zilyetliğe eklenilmesi gerekir.
Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ile dosya kapsamında bulunan tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde krokide yeşile taralı A harfi ile gösterilen yerin yol olmadığı, öteden beri davacı tarafından kullanıldığı, eskiden beri evin avlusu olarak tasarruf edildiği, arsa niteliğinde kullanılması nedeniyle ekonomik amaca uygun zilyetliğinin olup olmadığının araştırılmasına gerek bulunmadığı dosya kapsamıyla sabit bulunduğundan bu bölümle ilgili davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken, 20 yıllık kazanma süresinin dolmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş olması yukarıda açıklanan Daire uygulamasına, usul ve kanuna aykırıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 18,40 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine
01.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.