8. Hukuk Dairesi 2011/6482 E. , 2011/6450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
...ve ...ile Hazine ve Çakıllıpınar Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 05.02.2010 gün ve 318/23 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar, mirasen intikal, taksim ve eklemeli zilyetliğe dayanarak 108 ada 65 ve 107 ada 124 parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile taşınmazların adlarına tescilini talep etmişlerdir.
Davalı Hazine vekili, taşınmazların mera niteliğinde olduğundan davanın reddini savunmuş, davalı köy tüzel kişiliği temsilcisi dava konusu yerlerde davacıların hisseleri olduğunu beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabul edilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK. nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesine dayanılarak açılan iptal ve tescil davasıdır.
Dava konusu taşınmazlardan 108 ada 65 parsel senetsizden 32 hektar 9650 m2 yüzölçümü ile kadim mera vasfı ile 17.09.1998 tarihinde sınırlandırılmış, diğer dava konusu olan 107 ada 124 parsel ise 16 hektar 6550 m2 yüzölçümü ile hali arazi vasfında Devletin hüküm ve tasarrufunda bulunan yerlerden olduğu açıklanarak 17.07.1998 tarihinde tespit edilmiş, tutanaklar itirazsız 08.12.1998 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece mahallinde yapılan keşifler sonrasında verilen raporlarda dava konusu yerlerin 16.07.2009 tarihli raporda; 107 ada 124 parselde A harfi ile gösterilen 4282,21 m2 ile 108 ada 65 parsel içinde B harfi ile gösterilen 14572,22 m2"lik alanlar olduğu tespit edilmiştir.
108 ada 65 parsel kadim mera vasfı ile sınırlandırılmıştır. 18.05.2005 tarihli keşifte komşu köyden dinlenen mahalli bilirkişiler, 108 ada 65 parsel sayılı taşınmazın sınırlarını, dere, mera ve şahıs olarak açıkladıktan sonra yer yer kullanılmayan taşlık alanların olduğunu, davacılar tarafından kullanılan taşınmazın mera olup olmadığını bilmediklerini, dinlenen davacı tanıkları ise sınırda mera olmakla birlikte davacıların kullandıkları yerlerin mera olmadığını beyan etmişlerdir. Keşif sonrası ziraatçi bilirkişi ... tarafından verilen 27.05.2005 ve 29.07.2005 tarihli raporlarda; mera olan taşınmazın şahıs arazilerine sınır olan kısımlarının davacılar tarafından tarıma açıldığı, işlenmiş kısımlarda ekim yapılmadığı, işlenmemiş kısımlarda mera bitkilerinin olduğu ve taşınmaz üzerinde geçmiş yıllara ait tarımsal faaliyeti gösterir bulguların mevcut olmadığı vurgulanmıştır. 13.07.2009 tarihli keşif sonrası ziraatçi bilirkişi Sebahattin Keleş tarafından verilen raporda da taşınmazın şahıslara ait parsellere sınır bölgelerinin davacılar tarafından tarıma açıldığı belirtilmiştir. 4342 sayılı Mer"a Kanununun 3/b maddesinde meralar, hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerler olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 4.maddesi, meraların amaçları dışında kullanılamayacağını, kazandırıcı zamanaşımının uygulanamayacağını düzenlemiştir. Böyle yerlerin mera niteliği kanunlarda belirtilen yetkili organlarca değiştirilmedikçe zilyetlikle kazanılamaz ve tapu siciline tescil edilemez. Ziraai bilirkişi raporları ile mahalli bilirkişi ve tanık ifadeleri karşısında uyuşmazlık konusu taşınmazların meradan kazanıldığının kabulü gerekir. Öncesi mera olan taşınmazların zilyetlik süresi neye ulaşırsa ulaşsın kazanılması mümkün değildir.
Dava konusu hali arazi vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilen 107 ada 124 parselin ise taşlar ve kayalarla kaplı olduğu 18.05.2005 ve 13.07.2009 tarihlerinde yapılan keşiflerde mahalli bilirkişi ve tanıklar tarafından açıklanmış ve keşifler sonrası verilen zirai bilirkişiler de raporlarında; taşınmazın çok eğimli ve üzerinde yer yer salt kayalıkların olduğunu, sürülü olmayan kısımlarda mera bitkilerinin mevcut olduğunu açıkladıktan sonra taşınmazda geçmiş yıllara ait herhangi bir tarımsal faaliyetin yapılmadığını belirtmişlerdir. Bu bilgiler karşısında taşınmazın ekonomik amaca yönelik olarak tespitten geriye doğru 20 yıl süre ile zilyet edildiği kabul edilemez.
108 ada 65 parselde talep edilen kısmın öncesinin mera olması, 108 ada 124 parsel içinde bulunan taşınmazın ise tespitten geriye doğru ekonomik amaca uygun olarak 20 yıl süre ile zilyetliğin ispat edilememiş olması nedeniyle her iki parsel hakkındaki davanın da reddi gerekirken dosya kapsamına uymayan farklı gerekçeler ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle usul ve kanuna aykırı olan hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.