8. Hukuk Dairesi 2011/1550 E. , 2011/6490 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ve ... ile Hazine ve ... Belediye Başkanlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...1.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 30.12.2010 gün ve 512/608 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekil edenine ait 6600 m2"lik yerin kadastro çalışmaları sırasında 362 ada 1 ve 363 ada 1 sayılı parsellerle birlikte Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, birleşen davanın davacısı ... vekili ise, Konya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/513 Esas sayılı davaya ait dilekçeyle mülkiyeti kendisine ait 1500 m2"lik yerin aynı ada ve parsellerle birlikte Hazine adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak Hazine adına tapuda kayıtlı bulunan parsellerin tapu kayıtlarının iptaliyle 6600 m2"lik yerin davacı ... ..., 1500 m2"lik yerin ise ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu iptal ve tescil istenen yerlerin çay yatağı olduğunu, toprak vs. doldurmak suretiyle elde edilen yerlerden bulunduğunu açıklayarak asıl dava ile birleşen davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, asıl ve birleşen davaların kabulü ile, 363 ada 1 sayılı parselde teknik bilirkişi ... ve arkadaşlarının müştereken sundukları 27.2.2010 tarihli raporlarına ekli krokide P4 ile işaretlenen 2178,38 m2"lik yer bakımından tapu kaydının iptali ile bu yerin ..., aynı rapor ve krokide P9 ve P11 ile işaretlenen sırasıyla 6055,65 m2, 460,67 m2"lik taşınmaz bölümleri bakımından yine Hazinenin 363/1 sayılı parselin tapu kaydının iptaliyle P9 ve P11 ile gösterilen yerlerin ...adına tapuya kayıt ve tescillerine karar verilmesi üzerine; hüküm, Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle her iki dava bakımından davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. İkinci keşifte dinlenen orman mühendisi ..., harita ve kadastro mühendisi ... ile jeoloji mühendisi ... tarafından düzenlenen 27.12.2010 tarihli 10 sayfadan ibaret raporları ile eki krokiler birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu arazilerde; “tarım ve meyvecilik faaliyeti sürdüren şahıslar, erezyona karşı kullandıkları parsellerin toprak yapısının korunmasına yönelik olarak BSA Çarşamba Çayı Kıyı Kenarına kavak ağaçları dikerek ve taştan duvar örerek topraklarını erezyona karşı koruma yoluna gittiklerini, olağanüstü hallerde BSA Çarşamba çayı akarsu yatağının dar olması nedeniyle akarsu kıyısında bulunan bu tür arazilerde yağış rejiminde ani değişiklikler olması durumunda akarsu yatağının şekli ve konumunun değiştiği, sellenme ve feyezan olma riskinin yüksek olduğu, dolayısıyla taşınmazın sınırında bulunan BSA Çarşamba çayı kenarlarında bulunan araziler üzerinde kalıcı konutlar yapılmaması gerektiği” anlaşılmıştır. Uzman bilirkişiler raporunda bu konuda detaylı açıklamalarda bulunmuşlardır. 10 sayfalık raporun kapsamı ve eki krokiler birlikte değerlendirildiğinde kabulüne karar verilen üç parça taşınmazın Çarşamba çayı aktif yatağı ve etki alanı ile taşkın sahasında kaldığı, uzman bilirkişilerce de açıklandığı gibi her zaman sellenme ve feyezan olma riskinin bulunduğu, sel suları altında kalabilecek yerlerden olduğu, bu tür yerlerin TMK.nun 715. maddesi gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve aynı Kanunun 999. maddesi gereğince özel mülkiyete konu yapılması ve tapuya tescili olanaklı bulunmayan yerlerden olduğunun kabulü gerekmektedir. Bu tür yerlerin kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinmeleri ve özel mülkiyete konu yapılmaları olanaklı değildir. Uzman bilirkişilerin 27.12.2010 tarihli rapor ve krokilerinin kapsamları gözetilerek asıl dava ve birleşen davanın açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamıyla örtüşmeyen bir gerekçe ile davaların kabulüne karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK.nun Geçici madde 3’ün yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.