8. Hukuk Dairesi 2011/2513 E. , 2011/6514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... ile Hazine ve dahili davalı ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair .... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.09.2010 gün ve 228/717 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile dahili davalı ... vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; idari yoldan 1994 yılında Hazine adına tapuya bağlanan 6221 sayılı parselin vekil edeni tarafından kullanıldığını, taşlık niteliğinde bulunduğunu, vekil edeni tarafından imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirildiğini, 35 yıla yakın bir süreden beri vekil edeni tarafından tasarruf edildiğini açıklayarak toplam 32950 m2 yer bakımından Hazinenin tapu kaydının iptaliyle vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu yerin imar planları kapsamında olduğunu, idari yoldan Hazine adına tapuya bağlandığını ve tapulu bir yer niteliğinde bulunduğunu, bu nedenle zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ... vekili 23.04.2009 tarihli dilekçesiyle, dava konusu yerle ilgili olarak davanın açıldığını haricen öğrendiklerini, vekil edeni Kayapınar Belediyesi sınırları içinde bulunduğunu, davanın belediyeye yöneltilmesi gerektiğini, ancak bunun yapılmadığını, bu nedenle Hazine yanında davaya katılmak istediklerini belirterek dahili davalı olma isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, 1984 yılında imar planı kapsamına alındığını, zilyetlik imar ve ihya yoluyla davacı yararına gerekli koşulların gerçekleşmediğini gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili ile dahili davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil isteğine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bitişiğinde bulunan 292 sayılı tapulama parselinin kadastro tutanağı 29.09.1969 tarihinde düzenlendiğine göre, dava konusu taşınmazın da taşlık niteliğiyle tapulama dışı bırakıldığının kabulü gerekmektedir. Kural olarak, taşlık niteliğiyle tapulama harici bırakılan yerlerin imar ve ihyaya muhtaç olduklarının kabulü gerekir. Bu nedenle 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde imar ve ihya için öngörülen tüm olumlu koşulların davacı yararına gerçekleşmesi halinde böyle bir yerin kazanmayı sağlayan zilyetlik ve imar-ihya yoluyla edinilmesi mümkündür. İmar ve ihyaya muhtaç olan yerlerin imar ve ihyasının tamamlandığı tarihten imar planları kapsamına alındığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmuş ise diğer koşulların da varlığı halinde edinilmesi olanaklı olabilir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17/1. maddesinde; “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise, imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi taktirde Hazine adına tespit edilir” denilmiştir. Aynı maddenin son fıkrasında ise, il, ilçe ve kasabaların imar planının kapsadığı alanlarda kalan taşınmaz mallarda bu hüküm uygulanmaz, denilmektedir. Görüldüğü gibi imar-ihyaya muhtaç olan bir yer imar planları kapsamına alınmış ise imar ve ihyayla edinilmesi mümkün bulunmamaktadır. Yüksek Yargıtay ve Daire uygulaması uyarınca imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten dava konusunun yöntemine uygun bir biçimde düzenlenen imar planları kapsamına alındığı tarihe kadar 20 yıllık kazanma süresi dolmuş ise bu tür yerlerin edinilmesi mümkün olabilir. Gerek davalı ... ve gerekse Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından imara ilişkin olarak gönderdiği yazılarda dava konusu yerin 1984 yılında 1/5000 nazım imar planı kapsamına alındığı anlaşılmaktadır. İmar planları kapsamına alındığına ilişkin onaylı imar krokileri de yazı ekinde gönderilmiştir. Bu konuda bir duraksama söz konusu olmadığına göre, ayrıca dava konusu yerin nazım imar planı içinde olup olmadığının keşfen belirlenmesine bu nedenle gerek yoktur. Bu istek aynı zamanda dava ekonomisine de aykırı düşer. Dava konusu yerin taşlık olarak tapulama dışı bırakıldığı 29.09.1969 yılından imar planları kapsamına alındığı 1984 yılına kadar normal kazanmayı sağlayan 20 yıllık süre henüz dolmamıştır. İmar ve ihyanın tamamlandığı tarihten imar planı kapsamına alındığı tarihe kadarki sürenin haliyle dolmadığı açıktır. Bu nedenle keşif yapılmadan davanın esastan reddine karar verilmesinde usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu bakımdan davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.
Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; dahili davalı ... vekili, kendiliğinden davalı Hazine yanında davaya dahil olmak istediklerini 23.04.2009 tarihli dilekçeleriyle bildirmiş, mahkemece de 26.05.2009 tarihli yargılama oturumu ara kararıyla Kayapınar Belediyesinin davalı Hazine yanında davaya dahil edilmesine karar verilmiştir. Tapu iptali ve tescil davalarında kural olarak husumet kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Hazine 6221 sayılı taşınmazın maliki olduğuna göre, davanın Hazineye yöneltilerek açılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. İlgisi olmadığı halde davalı ... Belediyesi kendiliğinden davaya dahil olmak istemiştir. Somut olayda, Belediyenin katılmasını öngören TMK. nun 713/1 ve 3. fıkralarına yönelik olarak açılmış bir dava ve istekte söz konusu değildir. Açıklanan nedenlerle Kayapınar Belediyesinin açılmış bulunan davada pasif husumet ehliyeti (davalı olması sıfatı) bulunmamaktadır. Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında davalı ... Belediyesi yararına vekalet ücreti takdirine gerek yoktur.
Ancak bu husus HUMK.nun 438/7. (HMK. m.370) maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasında; “davalı ve dahili davalı kendisini vekille temsil ettirdiklerinden AAÜT gereğince 1000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” cümlesinde yer alan “dahili davalı” belediye ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına bunun yerine "AAÜT uyarınca taktir edilen 1000 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazineye verilmesine” ibaresinin yazılmasına, vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasının bu şekilde düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
Dahili davalı ... vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazları bakımından yapılan incelemede, dahili davalı ... belediyesi vekili maktu vekalet ücreti yerine nispi vekalet ücretinin taktir ve tayinini istemiştir. Az yukarıda da açıklandığı üzere Kayapınar Belediyesinin açılmış bulunan davada kayıt maliki olmaması nedeniyle pasif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Bu nedenle hükmü temyiz etmesinde de hukuki yararı olmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik kısmı dışında diğer tüm temyiz itirazlarının reddine, açılmış bulunan davada pasif husumet ehliyeti bulunmayan Kayapınar Belediyesi vekilinin açıklanan nedenlerle temyiz dilekçesinin reddine, yerel mahkeme hükmünün HUMK. nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı davacıya ait 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna 02.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.