17. Hukuk Dairesi 2014/25184 E. , 2015/5267 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortalı aracın, trafik sinyalizasyon lambalarının çalışmaması sebebiyle karşı yönden gelen ..Müdürlüğüne ait araçla çarpışarak hasarlandığını, davalı belediyenin kusurlu olduğunu, davalı aleyhinde... İcra Müdürlüğünün 2013/17210 Sayılı dosyasında 3.354,00 TL. asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı (21.05.2013 ödeme tarihinden 27.11.2013 takip tarihine kadar) 3.511,13 TL. üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, belirterek davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkisiz olduğunu, haksız fiilin işlendiği, zararın meydana geldiği yer ile müvekkilinin yerleşim yerinin İzmir olduğunu, İzmir icra müdürlüğü ile mahkemelerinin yetkili bulunduğunu, kusuru kabul etmediğini, daha önce meydana gelen bir başka kaza sebebiyle sinyalizasyon lambalarının arızalandığını, ekiplerin müdahalesi gerçekleşemeden davaya konu kazanın oluştuğunu, sürücülerin trafik ışıkları ile kontrol edilmeyen kavşağa girerken uymaları gereken kurallara göre hareket etmediklerini, alacağın likit olmadığını, inkar tazminatının şartlarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, takibin yapıldığı Ankara icra müdürlüğünün yetkisizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili tarafından, müvekkili lehine vekalet ücreti verilmediğinden bahisle temyiz edilmiştir.
Dava, kasko sigorta sözleşmesine ve halefiyete dayanılarak, itirazın iptali şeklinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Yargı yolu kavramı, bir hukuk sistemine dahil yargı kollarından hangisinde bakılacağını ifade eder. Uyuşmazlığın, hangi yargı kolunda bakılacağı hususu, davanın genel şartlarından olup mahkemece re"sen dikkate alınması gereklidir. Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediye, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İYUK"nun 2. maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur. Esasen 2918 Sayılı KTK"nun hukuki sorumluluğa ilişkin 85. ve onu izleyen maddelerinde araç işletenin sorumluluğu düzenlenmiş olup idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan sorumluluğu bu Yasa kapsamı dışında tutulmuştur.
Somut olayda, davacı vekili, trafik sinyalizasyon lambalarının çalışmaması sebebiyle kazanın meydana geldiğini, davalı belediyenin gerekli bakım ve onarımı yapması sebebiyle kusurlu olduğunu ileri sürerek davalının hizmet kusuruna dayanmıştır.
Bu durumda mahkemece, davaya bakma görevi idari Yargıya ait olduğundan, mahkemenin yargı yolu bakımından görevsizliğine ve dava dilekçesinin bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalıir Büyükşehir Belediye vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine ve şekline göre davalı belediye vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığına geri verilmesine 02.04.2015 gününde üye ve üye "ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
Davalı Belediye sorumluluğunda bulunan kara yolu üzerindeki trafik sinyalizasyon lambalarının çalışmaması sonucu meydana gelen maddi hasarlı kazada, kasko sigortalı araçta oluşan hasar bedeli davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenerek sorumluluğu nedeniyle davalı belediye aleyhine hasarın rücuen ödenmesi istemiyle ilamsız icra takibi yapılmış,
Borçlunun süresinde takibe yetki ve esas yönünden vaki itirazı nedeniyle ..Asliye Hukuk Mahkemesi"nde eldeki itirazın iptali davası açılmış,
Yargılama sonucunda mahkemece "icra takibinin yapıldığı .. Müdürlüğü"nün takipte yetkisiz olması nedeni ile" davanın reddine karar verilmiş,
Karar davalı vekilince, "lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği" nedeni ile temyiz edilmiş,
Sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda "davanın yargı yolu yönünden reddi gerektiği"ne ilişkin yazılı gerekçe ile karar bozulmuştur.
Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyoruz.
Dava, İİK 67 maddesinde düzenlenen itirazın iptali istemine ilişkindir.
İİK 67 maddesinde "takip talebine itiraz edilen alacaklının, itirazın tebliği tarihinden itibaren 1 sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat sureti ile itirazın iptalini dava edebileceği" düzenlenmiştir.
Yasanın açık hükmüne göre itirazın iptali davaları adli yargının görev alanında bulunmaktadır.
Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/4-141 E-188 K; 23.06.2010 gün ve 2010/7-332 E- 344 K; 14.04.2010 gün ve 2010/7-184-214 K; 22.12.2010 gün ve 2010/3-635 E- 686 Karar sayılı ilamlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Adli ve idari yargı merciileri arasındaki görev uyuşmazlıklarını gidermek ve görevli yargı kolunu belirlemek üzere görevli bulunan uyuşmazlık mahkemesinin bu konudaki istikrarlı kararları (20.11.2000 gün 38/49 sayı ve 13.05.2013 gün 2012/305 esas 2013/632 karar sayı vb) itirazın iptali davalarında görevli yargı kolunun adli yargı olduğu yönündedir.
.
Bu halde yerel mahkemenin eldeki itirazın iptali davasında kendisini görevli görmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Bununla birlikte 2918 sayılı yasanın 10/b-2 maddesinde "gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretlerini yapmak" Belediye Trafik Birimlerinin görev ve yetkileri arasında sayılmış,
Aynı şekilde 3030 sayılı yasanın 6.maddesinde de bu hususta Büyükşehir Belediyelerine görev yüklenmiştir.
T.C. Anayasası"nın 125/son maddesinde "idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu" kurala bağlanmış,
2577 sayılı İ.Y.U.K"nun 2/1-b maddesinde de "idari eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları idari dava çeşitleri arasında" sayılmıştır.
Bu durumda trafik sinyalizasyon lambalarının çalışmaması nedeniyle doğan zararın tazmininin amaçlanmış olması karşısında idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişileri verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini, hizmet kusuru veya idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tesbitinde esas alınan idare hukuku kurallarına ve 2577 sayılı İYUK 2/1-b maddesinde sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.
O halde, tam yargı davasına konu olabilecek bir uyuşmazlığın nasıl ki adli yargıda tazminat veya alacak davasına konu edilmesi mümkün değil ise ilamsız icra takibine konu edilmeside mümkün değildir.
Eldeki davanın itirazın iptali davası oluşuna göre geçerli bir icra takibinin bulunması dava önşartıdır.
Mahkemece, icra dairesinin yetkisinden önce dava önşartı olan geçerli bir icra takibinin bulunup bulunmadığı, takibe konu alacağın genel haciz yolu ile takibe konu edilebilecek alacaklardan olup olmadığı, icra dairesinin bu alacağın tahsilinden yargı yolu yönünden görevli olup olmadığını incelemesi gerekir. Nitekim dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK 114/b maddesi yargı yolunun caiz olmasını yetki kuralından önce düzenlemiştir.
Somut uyuşmazlıkta idarenin hizmet kusurundan doğan ve tam yargı davasına konu olabilecek bir alacak ilamsız icra takibine konu edilmiştir. Bu tür bir alacağın tahsilinde icra dairesi yargı yolu yönünden görevsiz olduğundan itirazın iptali davasının önşartı olan geçerli bir icra takibinin bulunması koşulu gerçekleşmemiştir. Mahkemece icra dairesinin yetkisinden önce icra dairesinin takibe konu alacağın tahsilinde görevli olup olmadığının incelenmesi gerekmektedir.
Bu halde mahkemece icra takibine konu alacağın hizmet kusurundan kaynaklandığı, tam yargı davasının konusunu teşkil edeceği, icra takibi ile talep edilemeyeceği, icra takibinin bu nedenle geçerli olmadığı, geçerli bir icra takibinin de dava önşartı olduğu, önşart yokluğundan itirazın iptali davasının dinlenemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, icra dairesinin yetkisinin görevden önce geldiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru değil ise de icra takibinin geçersizliği gerekçesine dayalı karar sonucu itibari ile doğrudur.
Ancak davalı Büyükşehir Belediyesi vekil marifeti ile temsil edildiği için lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 7.maddesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirmekte ise de bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmek sureti ile kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde itirazın iptali davasında idari yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluk görüşüne karşıyız.