8. Hukuk Dairesi 2016/892 E. , 2019/4267 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVACI (Üçüncü Kişi) : ...
FER"İ MÜDAHİL :
FER"İ MÜDAHİL :
DAVALI (Alacaklı) :
(Borçlu) :
DAVA TÜRÜ :
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabul-kısmen reddine karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtayca incelenmesi davacı üçüncü kişi vekili ile davalı alacaklı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 16.04.2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı alacaklı vekili Avukat ... geldi.Başka gelen olmadı.Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya yeniden incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, "Samsun İli 200 Yataklı Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi İnşaatı" işinin idare ile imzalanan sözleşme uyarınca feri müdahil Demirel Nakliyat Gıda.Pz.İnş.San.Tic.Ltd.Şti ve borçlu Teknik Bilgi İşletme İth.İhr.Paz.San.Tic.Ltd.Şti iş ortaklığı yükleniminde devam etmekte olduğunu, anılan proje uyarınca montajı tamamlanmış, bedeli 11.06.2013 tarihli 31 numaralı, 30.04.2014 tarihli 4 numaralı, 02.06.2014 tarihli 5 numaralı hak edişler kapsamında ödenmiş ve mütemmim cüz mahiyetindeki malların haczedildiğini öne sürerek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı alacaklı vekili, mahcuzların ayrıştırıcı seri numaralarının bulunduğunu, davacı idare tarafından dosyaya ibraz edilen hak edişlerin hiç birinde jenaratörlere ilişkin bir ödemenin olmadığını, mahcuz jeneratörlerin dosyaya sunulan fautaralarından da anlaşılacağı üzere 11/07/2014 tarihinde dava dışı Obak Mühendislik Şirketi tarafından Bülent Mavi"ye, 18/07/2014 tarihinde de Bülent Mavi tarafından dosya borçlusu Teknik Bilgi İşleme Ltd.Şti.ye fatura edildiğini,malların yerine monte edildiği iddiasının da gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu haczin borçlu şirkete ait şantiyede yapılmış olması nedeni ile mülkiyet karinesinin borçlu dolayısı ile alacaklı yararına olduğu, mülkiyet karinesinin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından ispat edilmesi gerektiği,davacı idare ile müdahil Al-Res Şirketi arasında “Samsun İli 200 Yataklı Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi” yapımı ile ilgili olarak imzalanan sözleşme sonunda, inşaatta bulunan geçici kabul noksanlarının tamamlanması maksadı ile davacı idare ile Demirel Nakliyat Gıda Paz. İnş. San. Tic. Ltd. Şti ve Teknik Bilgi İşlem Ltd. Şirketi adi ortaklığı arasında 03/01/2014 tarihli “Samsun İli 200 Yataklı Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi İnşaat İşinin Geçici Kabul ve Bakım Dönemi Eksik ve Kusurlu İşlerinin İşin Ana Yüklenicisinin Nam ve Hesabına Tamamlanması Hususunda Sözleşme” imzalandığı işin devamı sırasında Teknik Bilgi İşlem Ltd. Şti.nin borcundan dolayı,işin yapıldığı şantiyede 07/07/2014 tarihinde haciz yapılarak klima havalandırma makinesi ile iki adet jenaratörün haczedildiği,mahcuz malların faturalarla uygunluğu bakımından yapılan keşif esnasında iki adet jenaratörün yedieminde, üzerleri naylon ile kaplı ambalajları içinde durduğu ve inşaat mahallinde jenaratörler için ayrılmış alanın boş olup henüz mahcuz jenaratörlerin montajinın yapılmadığının görüldüğü,klima havalandırma makinesinin ise yerinde olup, montajının devam ettiğinin görüldüğü, mahcuz jenaratörlerin Bülent Mavi adına 11/07/2013 tarihinde fatura edildiği, bu kişi tarafından da borçlu Teknik Bilgi İşlem ...Ltd Şti.ye 18/07/2013 tarihinde fatura edilerek teslim edildiği, 11.06.2013 tarihli 31 nolu hakediş ile jenaratöre ilişkin imalat bedelinin %99 olarak gösterilmesine rağmen geçiçi kabul tutanağı ve yeni sözleşmelerde jenaratör kısmına ilişkin eksik ve kusurların bulunduğu 3 nolu hakediş tablosunda, elektrik ve tesisat kısmında jenaratör eksikliklerinin tamamlanması bölüm pursantajı %47,37 iken, imalat yüzdesinin 0 olarak görülmesi,4 ve 5 nolu hakedişlerde jenaratör eksikliklerine ilişkin imalatın bulunmaması,31 nolu hak edişin ise jenaratörlere ilişkin yapıldığı görülen ödemelerin birim fiyatının söz konusu jenaratörler ile maliyet bakımından uyuşmaması,jenaratörlerin Bülent Mavi tarafından satılmak üzere alındığı tarihin vergi dairesinde kayıtlı fatura bilgisine göre 11/07/2013 tarihi olup, borçlu Teknik Bilgi İşlem Ltd. Şirketine ise 18/07/2013 tarihinde fatura edilmesi dolayısı ile henüz borçlunun eline geçmeden ve montaj tamamlanmadan geçiçi kabul noksanlığının yerine getirildiği saptanmadan davacı idarenin bu tarihten bir ay kadar önce bu jenaratörlere ilişkin hak ediş ödemesini yaptığının ticari teamüle uygun kabul edilemeyeceği,jenaratörlerin Teknik Bilgi İşlem ...Ltd.Şti.ye teslimi ile ilgili davacı idarece yapılmış bir sözleşme vs.nin dosyaya ibraz edilmediği,davanın konusunu oluşturan mahcuz mallardan iki adet jenaratör dışında kalan yedi adet klima havalandırma makinesinin ise hakedişinin yapılarak mülkiyetinin davacı idareye geçtiği gerekçesi ile mahcuzlardan klima havalandırma makinesi yönünden davanın kabulüne, iki adet jeneratör yönünden ise davanın reddine karar verilmiş, karar davacı üçüncü kişi vekili ve davalı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir.
1. Mahkemece, 01.12.2015 tarihli ek karar ile, davalı alacaklı vekilinin temyiz başvurusunun süresinde olmadığından bahisle reddine karar verilmiş, bu kez ek karar davalı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK"nin 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı istihkak davası niteliğinde olup, anılan Kanun"un 97. maddesinin 11. fıkrası uyarınca basit yargılama usulune tabidir.
Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nin “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
(1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
(2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.”hükmü düzenlenmiştir.
321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK.nin 297. maddesindeki unsurlardır.
Buna göre; mahkeme, tahkikatın tamamlanmasından sonra, tarafların son beyanlarını almalı ve yargılamanın sona erdiğini bildirdikten sonra hükmü tefhim etmelidir. Kural olarak, mahkemece kararın tefhiminde hükme ilişkin tüm hususlar açıklanmalıdır.
HMK’nin 322. maddesi atfı ile uygulanmakta olan HMK.nin 297. maddesinde hükmün kapsamı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme, gerekçesi ile birlikte tefhim ettiği hükümde taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi gereklidir. Bu kanunun getirdiği bir zorunluluktur. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli karar en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılmalıdır. Bir diğer deyişle HMK.nin 321.maddesinde belirtilen şekilde hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilemediği hallerde gerekçeli kararın mutlaka taraflara tebliğ edilmesi gereklidir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 363/1. maddesi uyarınca icra hukuk mahkemelerince verilecek kararların temyiz süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren 10 gündür. Maddedeki “tefhim” kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması zorunludur. Bu nedenle, yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim varsa temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren, aksi halde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun konuyla ilgili içtihatı da bu yöndedir. (21.01.2015 tarih, 2014/9-1438 Esas, 2015/580 K. sayılı karar) Usul hukukunda yer almamakla birlikte uygulamada, tefhimden sonra temyiz süre tutum dilekçesi veya kararın tebliğinden sonra gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararın temyiz edildiği hallerde, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanılması mümkün olduğundan, gerekçeli kararın bu hallerde de taraflara tebliği gerekir.
Nitekim Anayasa Mahkemesi de gerekçeli kararın tebliğinin temyiz hakkının etkili şekilde kullanılması bakımından gerekli olduğunu, bu yükümlülük yerine getirilmeden kararın kesinleştirilmesini hak ihlali olarak kabul etmiştir (Anayasa Mahkemesi (İkinci Bölüm) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru).
Temyize konu olayda, 08.10.2015 tarihli tefhimin yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim olduğundan bahsedilemez. Ayrıca gerekçeli kararın temyiz edene tebliğinin de yapılmadığı dikkate alındığında temyiz isteminin reddine dair ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu söylenemez. Bu sebeple, Samsun 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli ve 2014/471 Esas, 2015/569 Karar sayılı temyiz isteminin reddine dair verilen ek kararın kaldırılmasına karar verilerek;davalı alacaklı vekilinin asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere,mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp,değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece jeneratörler yönünden davanın reddine karar verilmişse de, alınan bilirkişi raporları, toplanan deliller, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Mahkemece, davalı alacaklı tarafından sunulan faturaların dip koçanları faturayı düzenleyen şirket ve gerçek kişiden getirtildikten sonra, dosyanın mali müşavir, elektrik mühendisi ve inşaat mühendisi bilirkişiden oluşacak bilirkişi kuruluna tevdii ile, faturayı düzenleyenler ile borçlu şirketin ticari defterleri üzerinde de inceleme yaptırılarak, 11.03.2016 tarihli 31 numaralı hak ediş raporu, geçici kabul tutanağı ve ekleri, feri müdahil... Şirketi ile borçlu şirket arasında imzalanan idari şartname ve zeyilnameler değerlendirilerek hak ediş kapsamında yapılan ödemenin mahcuzlara ilişkin olup olmadığı, davalı alacaklının dayandığı faturaların düzenleyecilerin ve borçlu şirketin defterlerinde kayıtlı olup olmadığı, bedellerinin ödenip ödenmediği, mahcuzların defterlerde demirbaş olarak kayıtlı olup olmadığı,incelenen defterlerin usulune uygun tutulup tutulmadığı, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapılıp yapılmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması, netice olarak haciz tarihi itibarıyla dava konusu menkullerin mülkiyetinin hak ediş kapsamında davacı üçüncü kişiye geçmiş sayılıp sayılmayacağı noktasında bilirkişi raporu düzenlettirilmesi, bu doğrultuda elde edilen bilgilerin, dava dosyasında bulunan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucu davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nin 366. ve HUMK"un 428. maddesi gereğince İİK"nin 366 ve 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine,
17.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi