
Esas No: 2013/4058
Karar No: 2013/6066
Karar Tarihi: 18.04.2013
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2013/4058 Esas 2013/6066 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 05.05.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın tapu iptali ve tescil yönünden reddine tazminat isteminin kısmen kabulüne dair verilen 30.05.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 1994 yılında 3367 sayılı Kanun gereğince davalı adına tescil edilerek on yıl süre ile satışına engel teşkil edecek şekilde takyit konulduğunu, teyzesinin oğlu olan davalının taşınmazı 1988 yılında sözlü olarak kendisine sattığını, satış bedelini ödediğini, tapu kaydı üzerindeki takyit sebebiyle tapu devrinin yapılamadığını, takyit süresinin dolduğunu, taşınmazın buna rağmen kendisine devredilmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmaması halinde dava tarihindeki değeri 10.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davacı ve davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Taşınmazların mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır. (TMK m. 706, BK m. 213, Tapu Kanunu m. 26) Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşmelerin
nasıl yapılması gerektiği de BK’nın 22. ve Noterlik Kanununun 89. maddesinde açıkça belirtilmektedir. Satış vaadi alacaklısı, satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyeti devir borcunu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde TMK’nın 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davası ile borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.
Davacı tarafından bu nitelikte bir sözleşmeye dayanılmadığı gibi dava konusu taşınmazın kendisine satıldığına ilişkin olarak herhangi bir sözleşme de ibraz edilmediğinden tapu iptali ve tescil talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, tescil mümkün olmadığı takdirde ikinci kademede davacının taşınmazın rayiç bedelinin tahsili istemi de mevcuttur. Davacının yazılı delili olmasa da tazminata yönelik bu iddiasının ikrar (HMK m. 188) ve yemin (HMK m. 225 v.d.) gibi delillerle de ispat edilmesi mümkündür. Davacının yemin deliline dayanması halinde mahkemece davacıya bu hakkının hatırlatılması gerekir. Davaya konu olayda davacı açıkça yemin deliline dayanmış olduğundan kendisine bu hakkı hatırlatılmalı, sonucuna uygun bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece, davacıya yukarıda belirtildiği şekilde iddiasını ispat imkanı verilmeden davacının tazminat talebinin kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de; davacı geçerli bir satış sözleşmesine dayanmadan tazminat talebinde bulunduğundan ispatlandığı takdirde ancak vermiş olduğu bedeli geri isteyebileceği gözetilmeden 818 sayılı Borçlar Kanununun 96. maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinin tahsiline karar verilmesi de yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davacın vekilinin temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalıya iadesine, 18.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.