14. Hukuk Dairesi 2013/4376 E. , 2013/6074 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 31.03.2011 gününde verilen dilekçe ile zorunlu su irtifakı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 06.06.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanunun 744. maddesi gereğince mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkindir.
Davalı, davacının mecra hakkı talep ettiği değirmeni kiralamak suretiyle ticaret yaptığını, dere yataklarına ulaşmak için geçit hakkı istenemeyeceğini, bedel ödemeden onbeş yıldır taşınmazından su yolu geçirdiğini, suyun akışını değiştirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıya ait 334 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan değirmene su geçişinin sağlanması için davalıların maliki olduğu 347 parsel sayılı taşınmazdan mecra hakkı tesisi gerektiği, 86 m2"lik kısımdan kapalı bir kanal (boru hattı) vasıtasıyla su geçişi sağlanmasının en elverişli alternatif olarak belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar ... ve ... vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 744. maddesi uyarınca “Her taşınmaz maliki, uğrayacağı zararın tamamının önceden ödenmesi koşuluyla su yolu, kurutma kanalı, gaz ve benzerlerine ait boruların, elektrik hat ve kablolarının, başka yerden geçirilmesi olanaksız veya aşırı ölçüde masraflı olduğu takdirde, kendi arazisinin altından veya üstünden geçirilmesine katlanmakla yükümlüdür.”
Mecra irtifakı kurulması istemine ilişkin davalarda, irtifak hakkı taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından, leh ve aleyhine irtifak hakkı kurulması istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak,
yararına mecra irtifakı kurulacak taşınmaz müşterek mülkiyete konu ise, dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Mecra irtifakı kurulması isteğine ilişkin davalar, özünü komşuluk hukuku ilkelerinden alması nedeniyle yapılacak araştırma ve incelemede, öncelikle davacının mecra ihtiyacının bulunup bulunmadığı saptanmalıdır. İhtiyacın saptanması halinde de, çevre taşınmazların tamamının üzerinde irtifak hakkı kurmaya elverişli olup olmadığı incelenip, hukukun genel bir ilkesi olan “fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi” uyarınca taraf yararları da gözetilerek en az masrafı gerektiren ve bundan da en az zarar görecek kişi taşınmazı üzerinden mecra irtifakının bağlanacağı su, elektrik, gaz ve benzerine ait yol ya da kaynak ile yararına mecra hakkı kurulan taşınmaz arasında kesintisiz bağlantı sağlayacak şekilde kurulmalıdır. Ayrıca mecranın niteliği, nasıl ve hangi araçlarla geçirileceği ayrıca belirlenerek kararda gösterilmelidir.
İrtifak hakkının bedeli, taşınmazların niteliğine göre uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak saptanmalı ve bedel hükümden önce mahkeme veznesine depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Davanın niteliği gereği, yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Anılan maddenin son fıkrası uyarınca, istem halinde gideri davacı tarafından karşılandığında mecra hakkının tapu siciline kaydına da karar verilmelidir.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;davacının maliki olduğu 860 ada 3 (334) parsel sayılı taşınmaz lehine 45, 44, 43, 55, 54, 58, 52, 57, 56, 59, 60, 61, 62 ve 68 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine 06.11.1954 tarihli, krokisinde gösterildiği üzere 1 mt genişliğinde değirmene su geçirme hakkı bulunmakta ise de doğal afet sonucu bu mecra değişdiğinden davacının dava açmakta hukuki yararı vardır.
Öte yandan, hükme esas alınan 25/10/2011 tarihli fen bilirkişi raporunda su mecra irtifakı kurulacak güzergahtaki davalıların maliki olduğu 868 ada 1 (347) parsel sayılı taşınmaz dışındaki diğer taşınmazlar gösterilmemiş, maliklerinin davada yeralmaları sağlanmamış, ayrıca, çevre taşınmazların
tamamının üzerinde irtifak hakkı kurmaya elverişli olup olmadığı incelenerek diğer alternatifler de gösterilmemiştir. Bu nedenle önceki su mecra irtifakı haritasından da yararlanılmak suretiyle su mecra irtifakı su kaynağından davacının taşınmazına kadar devam edecek şekilde bilirkişi raporunda gösterilmeli, aleyhine irtifak hakkı kurulması istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması sağlanmalı, diğer alternatifler de araştırılmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 18.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.