Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden davalılara ait bulunan çekişme konusu 8 parsel sayılı taşınmazın, kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, özel mülke konu olamayacağını ileri sürerek, tapunun iptal ve terkinini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; "yargılama giderleri" yönünden bozulmuş, bozmaya uyularak davanın reddine, yargılama giderlerinden davalıların sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve kayıt terkini isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Gerçekten de; işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 eses 2011/77 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.07.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümezse de 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemez ve henüz anlaşmazlık hali devam ediyorsa iptalin kapsamına girer. Öyleyse, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin kurulan kararın Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra doğru olduğu söylenemez. Zira, kamu düzeninin söz konusu olduğu bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Hal böyle olunca, işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre değerlendirilmesi, davanın kısmen veya tamamen kabulü halinde de, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasa hükümleri de gözetilerek taraf iddiaları doğrultusunda gerekli araştırma ve inceleme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması bakımından karar bozulmalıdır.
Davacının, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 Sayılı Yasanın geçici 3.maddesi gereğince) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.