Abaküs Yazılım
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/1415
Karar No: 2021/1034
Karar Tarihi: 23.09.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2019/1415 Esas 2021/1034 Karar Sayılı İlamı

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ...
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

...
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : ... ...
ÜYE : ... ...
ÜYE : ... ...
KATİP : ... ...


İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2019
NUMARASI ....
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2016
KARAR TARİHİ : 23/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankada hesabı bulunduğunu, hesaba ilişkin e-haciz işlemi tarihinde mevcut olmayıp sonradan hesaba yatan işlemiş faiz miktarının talebe rağmen banka tarafından ödenmediğini, sonrasında vergi dairesinden gelen e-haciz yazısı uyarınca hesapta bulunan işlemiş faiz miktarına e-haciz şerhi konulduğunu, müvekkilinin e-haciz şerhi konulan miktara dair alacağın tahsili için icra takibi başlattığını, davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının vadeli hesabında işlemiş faiz alacağı bulunduğunu, hesapta bulunan işlemiş faiz miktarına vergi dairesinden gelen haciz bildirisi gereği haciz konulduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı tarafından davalı bankada bulunan hesabına en son e-haciz gönderildiği tarihte mevcut olmayıp, daha sonra tahakkuk eden faiz nedeniyle hesaba 23.983,58 TL’nin alacak kaydedildiği, davacının davalıdan talep etmesine rağmen bu tutarın davacıya ödenmediği, daha sonra vergi dairesinden gelen haciz bildirisi uyarınca hesapta bulunan 19.085,59 TL tutara e-haciz şerhi konulduğu, davacının hesabının tamamının hacizler nedeniyle blokeli olduğu, vadeli hesaba faiz tahakkuku sonrasında hesap bakiyesinde 23.983,59 TL'lik bir artış meydana geldiği, taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi uyarınca bankanın risklere karşı müşterisinin alacakları ve mevduatları üzerine rehin, hapis ve mahsup hakkının bulunduğu, bankanın dayandığı rehin ve hapis hakkının anılan kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte doğduğunun kabulü gerektiği, davalının teminat mektuplarından kaynaklı toplam 2.472.330,00 TL, çek karnesinden kaynaklı toplam 16.300,00 TL banka kredi riskinin bulunduğu, davacının hesaplarına konulmuş olan hacizler dikkate alındığında bankanın kendi alacağını güvenceye alabilmek için davacı şirkete kullandırılan ve 15.04.2016 tarihi itibariyle de mer’i olan teminat mektupları ve bankaya iade edilmeyen çek yaprakları nedeniyle, tahakkuk eden faizden kaynaklanan 23.983,58 TL’lik mevduat tutarı üzerinde rehin, hapis ve takas hakkını kullanması ve bloke koyarak ödemeden imtina etmesinin yasaya ve mevzuata uygun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporuna itibar edilmeyerek itirazlar doğrultusunda bilirkişi heyetinden yeni rapor alındığını, alınan bilirkişi heyeti raporuna göre davaya konu miktarın davalı bankadan talep edilebileceğini, özel ve teknik bilgiyi gerektiren davaya konu uyuşmazlıkta alınan rapor ile müvekkilinin haklılığının ortaya çıktığını, bilirkişi raporuna itibar edilmesi gerektiğini, verilen rapor yetersiz veya eksik görülüyorsa ek rapor alınabileceğini veya yeni heyetten rapor alınabileceğini, mahkemece alınan raporun yetersiz olduğuna ilişkin bir belirleme yapılmadığını, kararın dosya kapsamıyla uyumlu olmadığını, mahkemece bankanın hapis hakkı kullandığı risklerinin belirlenmesinde hata yapıldığını, toplam banka riskinin hesaplardaki toplam paradan 68.339,29 TL daha az olduğunu, bankanın daha fazla riski olduğuna dair bir belgenin sunulmadığını, bu itibarla bankanın riski nedeniyle rehin hakkı kullandığı iddiasının dayanağının bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkili aleyhine başlattığı icra takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle kötü niyet tazminatı talep edildiğini, mahkemece bu talebin değerlendirilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kötü niyet tazminatı yönünden kaldırılmasına, müvekkili lehine %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; vadeli mevduat hesabına tahakkuk ettirilen, talebe rağmen ödenmemesi sonucu vergi dairesince haczedilen faiz bedelinin tahsili talebi ile başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Asliye ticaret mahkemesine hitaben hazırlanan dava dilekçesine rağmen tevzi bürosunca dava dosyasının sehven Ankara 28. İş Mahkemesine gönderildiği, anılan mahkemenin ..... Karar sayılı kararıyla dosyanın dava dilekçesinde gösterilen Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmek üzere Ankara Hukuk Mahkemeleri...iade edilmesine karar verildiği, anılan karar üzerine dosyanın Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edildiği görülmüştür.
Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2016/10023 sayılı takip dosyası, genel kredi sözleşmesi sureti, davacı tarafından davalı bankaya gönderilen yazı sureti, davacı hesap ekstresi, davacı hesabına ilişkin icra dairelerince gönderilen ihtiyati haciz ihbarnameleri, e-haciz kayıtları, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 11/04/2017 tarama tarihli kök, 12/06/2017 tarama tarihli birinci ek, 05/12/2017 tarama tarihli ikinci ek bilirkişi raporu, banka yazı cevabı, bankacı ve hesap bilirkişi heyetinden alınan 17/11/2018 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 29. İcra Müdürlüğünün ...sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 19.189,91 TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 12/05/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun 17/05/2016 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapıldığı, davacı alacaklı vekiline itirazın tebliğ edilmediği, iş bu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı yana tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde, 11/08/2016 tarihinde açıldığı dosya içeriği ile sabittir.
Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi kök raporunda; taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca bankanın hesap üzerinde rehin hakkı bulunduğu, İİK'nun 85/1 maddesi uyarınca borçlunun yalnızca ana para değil faiz tutarından da sorumlu bulunduğu, haczin ana paranın yanı sıra faiz ve diğer fer'ileri de kapsadığı, bankaca yapılan işlemlerin bankacılık mevzuatına uygun olduğu yönünde tespite yer verilmiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi birinci ek raporunda, eksik belgeler belirtilmiş, eksik belgelerin ibrazı üzerine düzenlenen ikinci ek raporda ise kök rapordaki görüş tekrar edilmiştir. yer verilmiştir.
Bilirkişi kök ve ek raporlarına davacı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine alınan bilirkişi heyeti raporunda ise, davacı hesabında faiz tahakkuku sonrası hesap bakiyesinde 11/04/2016 tarihinde net 23.983,59 TL'lik artış meydana geldiği, davacı hesabına en son 25/03/2016 tarihinde e-haciz gönderildiği, 11/04/2016 tarihinde tahakkuk eden faiz nedeniyle hesaba alacak kaydedilen miktarın davacı tarafından hesaba aktarılmasının talep edildiği, bankanın tahakkuk eden faiz miktarını davacıya ödemediği, 19.085,59 TL'ye daha sonra e-haciz şerhi koyduğu, 11/04/2016 tarihi itibarıyla hesap bakiyesinin tamamının hacizler nedeniyle blokeli olduğu, hesapta faiz tahakkuku nedeniyle meydana gelen artışa 20/04/2016 tarihine kadar haciz ve bloke konulmadığı, vadeli hesapta tahakkuk eden faiz için haciz ve bloke söz konusu olmadığından tasarruf edilebilir nitelikte bulunduğu, davalının teminat mektubu ve çekten kaynaklı riski nedeniyle faize ilişkin mevduat üzerine rehin ve hapis hakkını kullanarak ödemeden imtina etmesinin mümkün olduğu, ancak davacının talep tarihinde davalının bu hakkını kullanmadığı, rehin hakkının ödememe gerekçesi olamayacağı, davacının takip tarihi itibarıyla 19.085,59 TL asıl alacak, 104,32 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı tarafından 15/04/2016 tarihli yazılı dilekçe ile davalı bankadan hesabına gelen en son e-haciz işleminin 25/03/2016 tarihli olduğu, e-haciz uygulaması kapsamında haciz tarihinden sonra hesaba gelecek bedellere bloke uygulanmasının olanaklı bulunmadığı belirtilerek 15/04/2016 tarih itibarıyla işlemiş faiz toplamı olan 23.983,59 TL'nin hesabına aktarılması talep edilmiştir.
Anılan talep üzerine davalı banka tarafından davacıya verilen 27/04/2016 tarihli cevap ile hesaba son olarak 20/04/2016 tarihinde vergi dairesinden gelen haciz yazısı uyarınca 19.085,59 TL tutarında e-haciz şerhi işlendiği, genel kredi sözleşmesi uyarınca bankanın rehin hakkı bulunduğu, bankanın rehin blokesi ve çok sayıda yüksek tutarlı haciz blokeleri bulunduğundan hesaptaki tutarın firmanın serbest kullanımına bırakılmasının hukuken uygun olmadığı bildirilmiştir.
Davacının hesap ekstresinden 11/04/2016 tarihinde vadeli hesabında 2.555.123,78 TL bulunduğu, 20/04/2016 tarihinde belirtilen miktarın tamamı üzerine e-haciz şerhi işlendiği, ayrıca davalı banka alacakları için risk bloke kaydı bulunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 01/07/2013 tarih ve 5.165.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinin 9.3.maddesinde davalı bankanın risklere karşı davacının hesapları üzerinde rehin ve hapis hakkı bulunduğu düzenlenmiştir.
Davalı banka 26/10/2017 tarihli yazı cevabında 15/04/2016 tarihinde davacının vadesiz hesabında 30.446,02 TL, vadeli hesabında 16.841.244,77 TL'lik hacizler bulunduğunu, davacının vadesiz hesabında 1.845,51 TL, vadeli hesabında ise 2.555.123,78 TL olduğunu, bankanın teminat mektubundan kaynaklı toplam 2.472.330,00 TL, çek karnesinden kaynaklı toplam 16.300,00 TL kredi riski bulunduğunu bildirmiştir.
Davacı yan davalı bankada bulunan vadeli hesabına tahakkuk eden faizin talebine rağmen banka tarafından ödenmediğini, talep tarihinden sonra vergi dairesinden gelen e-haciz bildirimi üzerine tahakkuk eden faiz miktarı üzerine haciz şerhi işlendiğini, bankanın süresinde ödeme talebini yerine getirmemekte kusurlu bulunduğunu alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı ile davalı arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının davalı bankada bulunan vadeli mevduat hesabına 23.983,58 TL faiz tahakkuk ettiği, faiz tahakkukundan sonra davacının tahakkuk eden faizin ödenmesini davalı bankadan talep ettiği, talep tarihinden sonra vergi dairesinden gönderilen e-haciz bildirimi üzerine tahakkuk eden faiz miktarına haciz şerhi işlendiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacının davalı bankadan tahakkuk eden faiz bedelinin ödenmesi talebi üzerine davalının talep tarihinde anılan bedeli davacıya ödememekte haklı olup olmadığı, davacının takip tarihi itibarıyla davalıdan alacağı bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, davalının takibe itirazının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi kök ve ek raporlarında bankanın davacı hesapları üzerinde genel kredi sözleşmesi uyarınca rehin hakkı bulunduğu, haczin ana paranın yanı sıra faiz ve diğer fer'ileri de kapsadığı, bankaca yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilmiş, alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda ise davacının talep tarihinde davalı bankanın hesap üzerinde bloke hakkını kullanmadığı, talep tarihinde tahakkuk eden faiz miktarına ilişkin herhangi bir haciz ve blokenin söz konusu olmadığı, davacının davalıdan 19.085,59 TL asıl, 104,32 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğu belirtilmiştir.
Bilirkişi raporları arasında davacının vadeli hesabında tahakkuk eden faiz miktarı, davalı bankanın davacıdan olan gayri nakdi alacak miktarları hususunda herhangi bir çelişki bulunmamaktadır. Raporlar arasındaki farklılık bankanın davacının talep tarihi itibarıyla vadeli hesapta tahakkuk eden işlemiş faiz miktarını davacıya ödememekte haklı olup olmadığı noktasındadır. Anılan husus ise, çözümü bilirkişi tarafından yapılması gereken özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir husus olmayıp hakimin yapacağı hukuki değerlendirmeye ilişkindir. Bu durumda bilirkişi raporları arasında özel ve teknik bilgiyi gerektiren hususlarda herhangi bir çelişki bulunmadığından hukuki görüşe ilişkin farklılık raporlar arasında çelişki bulunması sonucunu doğurmayacaktır.
Öte yandan davacının ödemeye ilişkin 15/04/2016 tarihinden sonra vergi dairesinden gelen 20/04/2016 tarihli e-haciz bildirimi üzerine vadeli hesapta tahakkuk eden ve davacı tarafından ödenmesi istenen işlemiş faiz miktarı üzerine haciz şerhi işlenmiştir. Davacının vadeli hesaba tahakkuk eden faizin ödenmesine ilişkin 15/04/2016 talep tarihi itibarıyla davacının vadeli ve vadesiz hesap miktarlarını aşacak şekilde hesapları üzerinde haciz bulunduğu gibi, davalı bankanın teminat mektubu ve çek karnesinden kaynaklanan gayri nakdi alacakları bulunmaktadır. Taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi uyarınca davalı bankanın kredi riski nedeniyle davacı hesapları üzerinde rehin hakkı vardır.
Hal böyle olunca mahkemece, davacının tahakkuk eden işlemiş faiz miktarına talep tarihi itibarıyla teminat mektubu ve çek karnesinden kaynaklanan gayri nakdi kredi alacağı bulunup, bankanın davacı hesapları üzerinde rehin ve hapis hakkının bulunduğu, davacı hesapları üzerinde hesap miktarlarını aşacak şekilde haciz şerhlerinin yer aldığı, davalının davacının talebi üzerine tahakkuk eden faiz miktarını ödememesinin mevzuata ve yasaya uygun bulunduğu gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı vekilinin istinaf itirazına gelindiğinde; davalı vekili cevap dilekçesinde savunmalarını ileri sürerek davanın reddi ile birlikte davalı lehine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş ise de davalı vekilinin kötü niyet tazminatı talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiştir.
7255 sayılı yasa ile değişik HMK'nun 353/1.a-6 maddesine göre ilk derece mahkemesince hüküm kurulması unutulan fer'iler hakkında istinaf mahkemesince de karar verileceğinden bu konuda Dairemizce yapılan değerlendirmede; yukarıda açıklandığı üzere davacının vadeli hesapta tahakkuk eden işlemiş faiz miktarı üzerine ödeme talep tarihinden sonra vergi dairesince haciz konulması nedeniyle ödenmeyen bedelin tahsili talebi ile icra takibi başlatması haksızdır. Kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olması yeterli olmayıp, alacaklı davacının davalı aleyhine başlattığı icra takibinin kötü niyetli olması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta ise, davacının davalı aleyhine kötü niyetli olarak icra takibi başlattığına yönelik herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi bu yönde dosyaya sunulan herhangi bir bilgi ve belgede bulunmamaktadır.
Bu durumda mahkemece, davacının icra takibi başlatmakta haksız ise de, kötü niyetli olmadığı gözetilerek davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken davalının kötü niyet tazminatı talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, kötü niyet tazminatı talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemesinde isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kötü niyet tazminatı talebi yönünden kaldırılmasına, davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/03/2019 gün ... Karar sayılı kararının kötü niyet tazminatı talebi yönünden KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-Davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
5-Alınması gerekli olan 59,30 TL karar ilam harcının peşin alınan 327,72 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 268,42 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı kendini vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-Davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 152,80 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK'nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 23/09/2021


Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi