
Esas No: 2019/1170
Karar No: 2021/1123
Karar Tarihi: 23.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/1170 Esas 2021/1123 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/1170
KARAR NO: 2021/1123
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI: 2015/851 Esas - 2019/81 Karar
TARİHİ: 29/01/2019
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı borçlu taraf arasında 16.05.2012 tarihinde bir sözleşme akdedildiğini, anılan sözleşme çerçevesinde müvekkili şirketin davalı borçlu tarafın yapımı üstlenilen ... Tıp Merkezi Projesi kapsamında "4 adet asansörün temini, montajı ve çalışır halde teslimi" işlerini toplam 205.000,00 USD+KDV bedel karşılığı üstlendiğini, müvekkili şirketin söz konusu asansörlerin montajını 21.06.2013 tarihinde tamamlayıp davalı tarafa teslim ettiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunda olan edimlerin ilerleyen zamanda yerine getirdiğini, sözleşme şartlarına uygun hale getirildiğini, müvekkili şirket üstlendiği hizmet kapsamında tüm sorumluluklarını yerine getirmesine ve asansörleri teslim etmiş olmasına rağmen, davalı borçlu şirketin 24.662,30 TL bakiye borcunu ödemediğini, bu bedelin ödenmesi için davalıya ihtar gönderildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, davalı aleyhine İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız ve mesnetsiz olarak itiraz ettiğini belirterek; davalının İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 oranından az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacı tarafın yapmış olduğu asansörlerin kullanıma hazır olduğunu bildirerek müvekkili tarafından teslim alınmasını istediğini, ancak müvekkili şirketin asansörlerin sözleşmeye uygun olarak teslimde hazır edilmediğini gördüğünü ve bu durumu 21/06/2013 tarihli ürün teslim tutanağının altına şerh düşerek asansörleri teslim almak zorunda kaldığını, 08/10/2014 tarihinde davacı şirketin müvekkili şirkete Kadıköy ... Noterliğinden ... yevmiye nolu ihtarnameyi göndererek bakiye alacağını talep ettiğini, bu ihtarname üzerine müvekkili şirket tarafından davacıya sözleşmeye göre kararlaştıran işlerin bitmediği, defaatle bunları tamamlaması gerektiği ikaz edildiğini ve 30/12/2014 tarihinde Üsküdar ... Noterliği ... yevmiye numaralı ihtarnamesiyle giderilmeyen eksikliklerin davacıya bildirildiğini, asansörlerin sözleşmeye göre yapılması gerekip de giderilmeyen eksiklikler ve davacı şirket tarafından düzgün yapılmayan bakımlar nedeniyle yapılan incelemelerde kırmızı ve sarı etiket aldığını, yani müvekkili şirketin davacı şirketle asansör periyodik bakım anlaşması yapmış olmasına rağmen; 12.02.2015 tarihindeki Muayene Gözetim Merkezi Başkanlığı Asansör Yıllık Kontrol Uygunsuzluk Formu'na göre üç asansörde kırmızı etiket alındığını, kırmızı renkli bilgi etiketinin can ve mal güvenliği acısından yüksek risk taşıyan ve en kısa sürede giderilmesi gereken uygunsuzlukların tespit edildiği asansöre iliştirildiğini beyan etmiş ve sonuç olarak, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Davacı tarafından davalıya düzenlenen fatura tutarları ve bu faturalar karşılığında davalı tarafından davacıya yapılan ödemeler ile taraf defterlerinde oluşan farklılıklar tablo halinde belirlenmiştir. Raporda yazılan tabloda da gösterildiği üzere, taraflar arasında akdedilen sözleşmede 4 adet asansörün toplam bedelinin 205.000,00-USD olarak kararlaştırıldığı ve bu tutar kapsamında davacı tarafından da davalıya toplamda 205.000,00-USD tutarında 4 adet fatura düzenlendiği, bunun karşılığında ise davalı tarafından davacıya yapılan ödemelerin USD karşılığının 194.879,44-USD olduğu, arada (205,000- 194.879,44 =) 10.120,56-USD’lik fark oluştuğu, bu farkın, davalı tarafından davacıya yapılan 112.048.98-TL lik çek ödemelerinin, davalı defterlerinde direkt olarak TL karşılıktan ile kayıt edilmesinden, davacı defterlerinde ise keşide tarihlerindeki USD karşılıkları esas alınarak kayıt edilmesinden kavnaklandığı, taraf defterleri arasındaki 10.120,56.-USD’lik bedelin takip tarihi itibari ile TL karşılığının ise (10.120,56 * 2,3526 =) 23.809,63-TL olduğu hesaplanmıştır. Tüm bu nedenlerle davanın Kabulü ile İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında davalının itirazının 23.809,63-Tl üzerinden iptali ile takibin devamına takipten sonra asıl alacak olan bu miktara avans faiz uygulanmasına, fazla istemin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı likit bir borcunun varlığını bildiği halde sadece alacağın tahsilini geciktirmek için itirazda bulunduğu anlaşıldığından..." gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, itirazın kısmen iptaline ve icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporuna beyan ve itirazlar dikkate alınmadan, müvekkili şirketin eksik alacağı olduğuna hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesinde (Faturalama), ödeme tutarlarının vadesi geldiğinde, yabancı para olan borcun efektif TL satış kuru üzerinden TL olarak müşteriye fatura edileceğinin belirtildiğini, faturanın vadesinde ödenmediğinde yalnızca reeskont faizi uygulandığını, sözleşmede faturalamadan sonra ödeme tarihinde kur değişirse ödeme tarihindeki TL meblağa göre tekrar fatura kesileceğine ve kur farkı isteneceğine dair bir belirleme bulunmadığını, yalnızca reeskont faizi işleyeceğinin ifade edildiğini, dolayısıyla faturadaki meblağın davacı tarafından değiştirilmesine sözleşmenin cevaz vermediğini, eğer sözleşmede döviz üzerinden fatura kesileceğini belirtseydi ve döviz üzerinden fatura kesilseydi, ancak o zaman dava konusu alacak sözkonusu olabileceğini, böyle bir durumda davacının ticari defterlerine alacak kaydını döviz cinsinden yapması mümkün olabileceğini, davacının alacak kaydını döviz cinsinden yapmasının haksız ve hukuka aykırı iken ve müvekkili şirketin isabetli olarak TL cinsinden kayıt yaptığını, davacının bu durumdan yararlanmaya çalışmasının haksız ve kötüniyetli olduğunu, kaldı ki hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, eğer Bölge Adliye Mahkemesi aksi kanaatteyse ve davacının ödeme tarihindeki kurdan dolayı oluşan farkını isteyebileceğini düşünse bile davacının bu fark için bir fatura kesmediğini ve müvekkili şirkete tebliğ etmediğini, hem sözleşmeye göre hem de ticari teamüle göre fatura kesilmemiş bir meblağı talep edebilmesinin ve bu hususta icra takibi başlatabilmesinin mümkün olmadığını, alacağın zaten likit hale gelmediğini, bu nedenle icra takibi başlatamayacağını, Bilirkişi raporunda belirtilen eksikliklerin indirim konusu yapılmamasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, İcra inkar tazminatına hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, kur farkı alacağının tahsili amacıyla başlatılmış olan ilamsız icra takibine davalı tarafından yöneltilmiş olan itirazın İİK'nın 67. maddesi uyarınca iptali ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilince 08.04.2019 tarihli dilekçe ile davalı yanın istinaf başvurusuna cevap dilekçesi verilmiş, bu dilekçenin içeriğinde mahkeme tarafından hükmedilen 23.809,63 TL tutarına itiraz ettiklerini, hükmün düzeltilerek açıklamaları ışığında davanın tam kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini bildirmiştir.Ancak söz konusu dilekçenin "konu" bölümünde davalının istinaf başvuru dilekçesine karşı cevaplarına havi dilekçe olarak belirtildiği, bunun yanında davacı tarafından istinaf başvuru harç ve gideri de yatırılmadığı gözetildiğinde, davacı vekilinin 08.09.2018 tarihli dilekçesinin istinaf başvuru dilekçesi olmayıp, davalı istinafına cevap dilekçesi olduğu benimsenmiştir. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, kur farkı nedeniyle cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Somut olayda bilirkişi rapor içeriğinde gösterildiği üzere, davalı yanca ödeme için TL olarak verilen 4 adet çekin kendi defterlerinde TL olarak kaydedildiği, davacı tarafından ise keşide tarihlerindeki USD kur karşılığının kaydedildiği anlaşılmaktadır. Bu noktada; çek bir ödeme vasıtası olup, döviz üzerinden düzenlenmesi mümkün olduğu gibi, bedel hanesi verildiği andaki döviz satış kuru üzerinden hesap edilerek de doldurulabilir. Taraflar arasındaki sözleşmede kararlaştırılan bedel yabancı para cinsinden olup, davacı, alacağının tahsili için davalı tarafından verilen TL cinsinden düzenlenen çekleri teslim almış olmakla, çekin bir ödeme aracı olması nedeniyle çek üzerindeki bedel dışında herhangi bir kur farkı talep edemez. Davacı tüm alacağının bu bedel üzerinden ödenmesini kabul etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir( Yargıtay 11. HD 2020/2682 E 2020/5731 K 08.12.2020 T. Emsal kararı). Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; HMK'nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın REDDİNE, 2-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, peşin olarak yatırılan 297,87 TL'den mahsubu ile artan 238,57 TL harcın, talep halinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, 3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- Artan gider avanslarının, yatıran tarafa iadesine, 6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, AAÜT gereğince hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 7-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a)Davalı tarafça yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irad kaydına; davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar harcının, talep halinde davalıya iadesine, b)Davalı tarafça sarf edilen 121,30 TL başvuru harcı gideri ile 23,63 TL posta giderinin toplamı olan 144,93 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 8-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekilline tebliğine, 9-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.09.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, iş bu karar tarihi itibariyle, dava değerine göre karar kesindir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.