MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil

... ile Hazine, ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ...Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 09.11.2010 gün ve 253/423 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde; 114 ada 160 sayılı parselde pay sahibi olduğunu, 1956 yılından beri kullandığını, tapu hanesinde malik olmayan kişilerin yer aldığını, vekil edeninin kayden malik olduğu sabit olmasına karşın tapu kayıtlarındaki açık hatadan dolayı taşınmazın malikhanesindeki kaydının müvekkili adına düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... ve ...vekili cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Diğer davalılara dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamışlardır.
Mahkemece, kesin süreyi ve uyarıyı içeren ara kararı gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK.nun 713/2. fıkrasında yer alan, “…maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan…” hukuki sebep nedeniyle tapu kaydının hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle TMK. nun 713/1-2. fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Dava dilekçesinden, istek açıkça anlaşılamamaktadır. Ancak, dilekçe kapsamı ve dosyadaki bilgi ve belgeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde davanın tapu kütüğünden maliki kim olduğu anlaşılamayan hukuki sebebine dayalı olarak açıldığı sonucuna varılmıştır. Dava dilekçesine göre, her ne kadar tapu kütüğünde isim düzeltilmesi davası olarak görülmekte ise de, malik görünen kişilerin isimlerinin bu şekilde açılacak bir davayla tapu kütüğünden silinmesi ve bunun yerine malik olmayan kişilerin isimlerinin yazılması olanaksızdır. Çünkü dilekçede belirtilen uyuşmazlık mülkiyet hakkını ilgilendirmektedir.
Mahkemece, 13.7.2010 tarihli yargılama oturumu ara kararı ile “davacı vekiline dava konusu parselin malikhanesinde görünen ...kızı...,...oğlu...,...,...,...,..., ...,...,...,...,...,...acı vekiline ihtarına (ihtar edildi)” denilmiş ve kesin süreden dolayı davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Davacı vekili, 12.11.2009 tarihli ıslah dilekçesinde ise; ...oğlu ...,...,...,...,...,...,...,...oğlu ... ve ...kızı ... adlı kişilerin hüviyetlerinin müphem ve kifayetsiz olduğunu, zaten bu kişilerin dava konusu taşınmazla da bir alakaları olmadığı gibi pay sahibi olan kişilere ait gerekli bilgilerinin de mevcut olmadığını, hatta bu isimlerle kimin kastedildiğinin de bölge halkı tarafından da bilinmediğini açıkladığına göre maliki tapu kütüğünde kim olduğu anlaşılamayan hukuki sebebe dayanıldığının kabulü gerekmektedir.
114 ada 160 sayılı parselin kadastro beyannamesi üzerinde yapılan incelemede 27.1.1984 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında Ocak 1929 tarih 35 ve 36, 19.12.1966 tarih 10, Y.T. evvel 1302 tarih 337 ve 22.10.1963 tarih 38 sıra nolu tapu kayıtlarının revizyonu sonucu kadastro beyannamesinin düzenlendiği ve maliklerinin ...oğlu ..., ...oğlu ..., ...kızı ..., ...oğlu...,...,...,...,...ve Abide adlarına paylı mülkiyet şeklinde tespit ve tescil edildiği, kadastro beyannamesinin 16.9.1986 tarihinde kesinleştiği adı geçenler adına tapu kaydının oluştuğu saptanmış olup, 20/216 payın daha sonra taksim sonucu 13.10.2006 tarihinde ... kızı ...adına intikal gördüğü anlaşılmıştır. Kadastro beyannamesinin içinde bulunan Y.T. evvel 1302 tarih 337, Ocak 1929 tarih 36 sıra nolu tapu kayıtlarının kapsamından da açıkça görüleceği üzere Hacı ...evlatları ...,...,...,...,...,...ve ... validesi ...ile ... oğulları ... ve kızı ...’nın tapu kaydında yer aldıkları kayıt maliki olduklarının açıkça anlaşıldığı, bilinmeyen kişiler olmadıkları TMK.nun 713/2. fıkrasında yer alan maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan kişiler olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı görülmektedir. TMK.nun 713/2. fıkrasında açıklanan ölüm sebebine de dayanılmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Kayıt maliklerinin revizyon gören tapu kayıtlarıyla da belirlendiği gibi bilinen ve tanınan kişiler olup, TMK.nun 713/2. fıkrasında yer alan maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan kişiler olarak değerlendirilmesi olanağı bulunmadığından davanın bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddine karar verilmiş ise de, dava redle sonuçlanmış olup, hüküm sonucu itibariyle doğru bulunmaktadır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde bulunmadığından reddi ile sonucu itibariyle doğru bulunan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL"nin temyiz eden davacıdan alınmasına 12.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.