8. Hukuk Dairesi 2011/2813 E. , 2011/6934 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Gökçeören Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.11.2010 gün ve 68/142 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; mevkii ve sınırlarını açıkladığı 5000 m2 yüzölçümlü yerin kadastro çalışmaları sırasında tapulama harici bırakıldığını, üzerine vekil edeni tarafından bağ omcaları dikildiğini, 40 yılı aşkın bir süreden beri zilyet ve tasarrufunda olduğunu belirterek vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Köy tüzel kişiliğini temsilen köy muhtarı, dava konusu yerin davacıya ait olduğunu bildirmiştir.
Davalı Hazine vekili, cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, uzman bilirkişilerin rapor ve krokisinde A ve B harfleriyle gösterilen taşınmaz bölümleri hakkındaki davanın kabulüyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca açılan tescil isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazın 40 yılı aşkın bir süreden beri vekil edeni ... tarafından tasarruf edildiğini ve onun zilyetliğinde bulunduğunu açıklamış, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ise, dava konusu yerin davacının babasından kaldığını açıklamışlar, ancak babadan davacıya intikal şekli konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Dosya arasında bulunan davacının babası ...ya ait nüfus aile kayıt tablosuna göre, Mustafa’nın 28.7.1960 tarihinde öldüğü ve davacıdan başka mirasçılarının da bulunduğu anlaşılmıştır. Dava konusu taşınmaz muris ...’dan kaldığına göre, TMK. nun 701 ve 702. maddeleri gereğince tescili istenen taşınmaz bölümleri elbirliği mülkiyet hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur.
Kural olarak elbirliği mülkiyetine tabi bir taşınmaz için mirasçılardan bir veya birkaçı üçüncü kişilere karşı tek başına dava açma sıfat ve ehliyetleri bulunmamaktadır. TMK. nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Davada bir tasarrufi işlem olup tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açmaları gerekir. Bu bakımdan dava konusu yapılan taşınmaz bölümleri murisin ölümünden sonra yapılan paylaşım sonucu miras payının devri satış ya da bağış yoluyla davacıya kalmış ise, davanın bu haliyle yürütülmesi ve aşağıda belirlenecek konularda gerekli araştırmanın yapılması, düşünülmelidir. Şayet satış, bağış, miras payının devri ya da paylaşım sonucu dava konusu taşınmaz bölümleri davacıya kalmamış ise, davacının tek başına üçüncü kişilere dava açamayacağı ilkesi gözetilerek davanın reddine karar verilmelidir (TMK m.701, 702).
Saptanan bu olgular karşısında, öncelikle miras bırakan Mustafa’ya ait veraset belgesinin davacı taraftan istenmesi, teknik bilirkişinin rapor ve krokisi eklenmek suretiyle krokide belirtilen taşınmaz bölümlerinin tapuda kayıtlı yerlerden olup olmadığı konusunun Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması (çifte tapunun önlenmesi için), ondan sonra krokide A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümü bakımından bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan ve bu konuda gerekli araştırma ve inceleme yapılmadan krokide A harfiyle gösterilen taşınmaz bölümü bakımından davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Krokide B harfiyle gösterilen taşınmaz bölümüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; teknik bilirkişi Mevlüt Deveci uzman bilirkişi ziraat teknikeri Hidayet Ekşioğlu ve inşaat bilirkişisi Şenol Öymen tarafından ortaklaşa sundukları 17.3.2010 havale tarihli raporda; “…970 m2"lik kısmı kaplayan alan üstünde hiçbir tarımsal faaliyetin yapılmadığı, hali ve kullanılmayan arazi niteliğinde olduğu, ….” açıklandığına göre, 970 m2 olan ve krokide B harfiyle gösterilen taşınmaz bölümü hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmiş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK. nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.