8. Hukuk Dairesi 2010/4859 E. , 2011/7039 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13.05.2010 gün ve 151/71 sayılı hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş ise de; duruşma talebinin değer yönünden reddine karar verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava konusu parsellerin davacıların miras bırakanı ... tarafından 12.12.1962 tarihli hibe senetleri ile tapu malikleri Ali ve Nefiye mirasçılarından devralındığını, kayıt maliklerinin 20 yıldan çok önceki bir tarihte öldüğünü, taşınmazlara ait tapu kayıtlarının intikal görmediğini, TMK.nun 713/2.maddesi hükmü uyarınca hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesi hükmü uyarınca hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu 599, 609, 723 ve 804 parseller tapulama yoluyla Ali ve Nefiye adına 30.11.1963 tarihinde tespit edilmiş ve tutanak 14.07.1970 tarihinde kesinleşmiş ve tapu maliklerinin ölü oldukları beyanlar hanesinde açıklanmıştır. Taşınmazlar halen ½ "şer oranda Şakir oğlu Ali ile Şakir kızı Nefiye adına kayıtlıdır.
Davacılar vekili, TMK.nun 713/2. maddesi hükmüne dayanarak istekte bulunmuştur. Dava konusu taşınmaz tespit tarihinden önce 12.12.1962 tarihinde davacıların miras bırakanı ...’e hibe edilmiştir. Tutanağın kesinleştiği 14.07.1970 tarihinden 23.11.2009 dava tarihine kadar tespitten önceki sebep bakımından 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasında açıklanan 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Mahkemenin bu yöne ilişkin gerekçesi doğru ise de, davacılar tespitten sonra kendileri ve miras bırakanlarının taşınmaza zilyet olduğunu, tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini de ileri sürmüşlerdir. Bu durumda, tespitten sonraki sebep bakımından hak düşürücü sürenin nazara alınması mümkün değildir. Başka bir anlatımla; tespitten sonra oluşan tapu kaydının TMK.nun 713/2.maddesine dayanılarak hukuki değerini yitirdiği iddiası ile açılan davaların herhangi bir süreye bağlı olmaksızın her zaman açılması mümkündür.
Ancak davacılar vekili, dava konusu taşınmazların muris ...’dan geldiğini açıklayarak davacılar adına tescilini talep etmiştir. Dosya arasında bulunan nüfus kaydına göre, davacıların murisi...28.09.1986 tarihinde ölmüş olup davacılardan başka mirasçıları da bulunmaktadır. Miras bırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olup, davada taksim, bağış veya satış gibi taşınmazın davacı olan mirasçılara intikali açıklanmamış davacılar murise ait taşınmazın adlarına tescilini istemişlerdir. TMK.nun 701.maddesine göre; “Kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti elbirliği mülkiyetidir”. Elbirliği mülkiyetinde mirasçıların tereke malları üzerinde belli pay veya payları olmayıp hakları taşınmazın tamamı üzerine yayılmış olup, terekenin tamamını kapsar. Aynı Kanunun 702.maddesinde, topluluk devam ettiği sürece tasarrufi işlemlerde tüm ortakların oybirliğiyle karar vermeleri gerektiği belirtilmiştir. Dava açmakta tasarrufi bir işlem olduğuna göre, mirasçılardan birinin ya da birkaçının taşınmazın tamamının adlarına tescilini istemek suretiyle dava açması mümkün değildir. Başka bir anlatımla; bir veya birkaç mirasçının elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi bir taşınmaz üzerinde tasarruf da bulunma yetkileri bulunmamaktadır. Davacıların böyle bir dava açma yetkisi ve hukuki ehliyetleri bulunmadığına göre davanın dava koşulundan reddi gerekirken hak düşürücü süre nedeniyle reddi doğru değil ise de dava redle sonuçlanmış olup, sonucu itibariyle doğru olan kararın ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL"nin temyiz eden davacılardan alınmasına 15.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.