
Esas No: 2013/5010
Karar No: 2013/5010
Karar Tarihi: 7/4/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ERTÜRK GENÇ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/5010) |
|
Karar Tarihi: 7/4/2016 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT |
|
|
Recep KÖMÜRCÜ |
|
|
Alparslan ALTAN |
Raportör Yrd. |
: |
İsmail Emrah PERDECİOĞLU |
Başvurucu |
: |
Ertürk GENÇ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru
23/7/2003 tarihinde açılan alacak davası ile 1/8/2003 tarihinde açılan ve ilk
açılan dava ile birleştirilerek görülen istirdat, tazminat ve akdin feshi
davasına ilişkin yargılama sürecinin adil olmaması ve sürecin makul sürede
sonuçlandırılmaması nedenleriyle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 4/7/2013 tarihinde Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
vasıtasıylayapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin
idari yönden yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına
engel teşkil edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm İkinci Komisyonu 10/12/2015 tarihinde,makul sürede yargılanma hakkının ihlali
iddiası dışında kalan diğer iddiaların kesin olarak kabul edilemez olduğuna,
makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddiasının kabul edilebilirlik ve esas
yönünden incelenmesi için dosyanın Bölüme gönderilmesine karar vermiştir.
4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 15/2/2016 tarihli yazısında, Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu aleyhine 23/7/2003 tarihinde Mersin 2. Asliye
Ticaret Mahkemesinde açılan alacak davasında davacı taraf İ. Ltd. Şti.,
başvurucu ile aralarında konusu bina yapımı olan eser sözleşmesi ve buna ek
sözleşme imzaladıklarını, kendisinin sözleşmeler gereği yükümlülüklerini yerine
getirdiğini ancak başvurucunun sözleşme yükümlülüklerini eksik yerine getirmesi
nedeniyle 10.088,29 TL kendisine borçlu olduğunu belirterek söz konusu meblağın
başvurucudan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
7. Başvurucu ise yine Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde
1/8/2003 tarihinde açtığı istirdat, tazminat ve akdin feshi davasında kendisi
aleyhine yukarıda yer verilen davayı açan İ. Ltd. Şti. ve yöneticilerinin, aynı
eser sözleşmesinden doğan sorumluluklarını geç yerine getirdiğini, yaptırılan
tespite göre de sözleşme konusu binada 7.192,39 TL tutarında eksiklik
bulunduğunu, binanın geç tesliminden dolayı cezai şart da dahil olmak üzere
toplamda 10.000 TL alacağının bulunduğunu belirterek söz konusu meblağın yasal
faizi ile birlikte tahsili ile sözleşmenin feshine karar verilmesini talep
etmiştir.
8. Yargılama safhasında her iki dava dosyası da Mersin 2. Asliye
Ticaret Mahkemesinin E.2003/562 sıra sayılı dosyasında birleştirilmiş ve
yargılamaya devam edilmiştir.
9. Yapılan yargılama sonunda Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
19/6/2009 tarihli ve E.2003/562, K.2009/223 sayılı kararı ile başvurucu
aleyhine açılan asıl davanın kabulüne, başvurucu tarafından açılan birleşen
davanın, davalı şirket yöneticileri yönünden husumet nedeniyle reddine, davalı
şirket İ. Ltd. Şti. yönünden kabulüne hükmetmiştir.
10. İlk Derece Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 20/12/2011 tarihli ve E.2010/7527, K.2011/7717
sayılı ilamı ile temyiz itirazlarının asıl dava yönünden reddine, birleşen
davaya yönünden kabulüne ve kararın İ. Ltd. Şti. yararına bozulmasına
hükmetmiştir.
11. Aynı Daireye yapılan karar düzeltme istemi de 24/1/2013
tarihli ve E.2012/2326, K.2013/362 sayılı ilam ile reddedilmiştir.
12. Bozma ilamına uyarak dosyayı tekrar incelemeye alan Mersin
2. Asliye TicaretMahkemesi, 29/3/2013 tarihli ve
E.2013/9, K.2013/88 sayılı kararı ile asıl dava yönünden 19/6/2009 tarihli ilk
karar kesinleşmiş olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, birleşen dava
yönünden uyuşmazlık konusu sözleşmenin feshine ilişkin hüküm kesinleşmiş
olduğundan karar verilmesine yer olmadığına, davalı Şirket aleyhine tazminat
talebinin reddine karar vermiştir.
13. Başvurucu, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/3/2013
tarihli kararını, 4/6/2013 tarihinde avukatından öğrendiğini ifade ederek
4/7/2013 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
14. Anayasa Mahkemesince Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesine
muhtelif tarihlerde müzekkere yazılarak Mahkemenin 29/3/2013 tarihli kararının
ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 24/1/2013 tarihli karar düzeltme talebinin
reddine ilişkin ilamın başvurucuya tebliğ tarihleri ile yargılamanın hangi
aşamada olduğunun bildirilmesi istenilmiştir.
15. Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi, Anayasa Mahkemesine
cevaben gönderdiği 11/11/2015 ve 12/2/2013 tarihli yazılarda 29/3/2013 tarihli
kararının 3/4/2012 tarihli Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği"nin "Hâkimin re’sen
harekete geçtiği haller ile kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla
taraflardan birinin talebi olmadıkça hüküm tebliğe çıkarılmaz." hükmünü
içeren 58. maddesi gereği tebliğe çıkarılmadığını ve Yargıtay 15. Hukuk
Dairesinin 24/1/2013 tarihli karar düzeltme talebinin reddine ilişkin ilamın
ise 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun "Yargıtayın bozma
kararları ile onama kararları mahkeme yazı işleri müdürü tarafından derhâl
taraflara tebliğ edilir." hükmünü içeren 372. maddesi dikkate
alındığında ilgili ilamın taraflarında tebliğinde bir yarar ve korunacak bir
hak bulunmadığından tebliğe çıkarılmadığını ayrıca temyiz yoluna da
başvurulmadığından 29/3/2013 tarihli kararın kesinleşmediğini bildirmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
16. Mahkemenin 7/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
17. Başvurucu 23/7/2003 tarihinde Mersin 2. Asliye Ticaret
Mahkemesinde aleyhine açılan dava ile kendisi tarafından açılan ve aleyhine
açılan dava ile birleştirilerek görülen davalara ilişkin yargılama sürecinin
makul sürede sonuçlanmadığını belirterek adil yargılanma haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüş, makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle
26.650 TL tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
18 Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurucunun makul sürede
yargılanma hakkının ihlali iddiasının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi
gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin yargılamaların makul
sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu
yapılmış ve Anayasa Mahkemesince makul sürede yargılanma hakkının adil
yargılanma hakkının kapsamına dâhil olduğu kabul edilerek bir davadaki
yargılama süresinin makul olup olmadığının tespitinde davanın karmaşıklığı,
yargılamanın kaç dereceli olduğu, tarafların ve ilgili makamların yargılama
sürecindeki tutumu ve başvurucunun davanın hızla sonuçlandırılmasındaki
menfaatinin niteliği gibi hususların dikkate alınacağı belirtilmiş(Güher Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13,
2/7/2013, §§ 34-59) ve bu kapsamda yapılan incelemeler sonucu makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiğine yönelik kararlar verilmiştir (Gülseren Gürdal ve diğerleri, B. No:
2013/1115, 5/12/2013; Semira Babayiğit ve diğerleri, B. No: 2013/3283,
19/12/2013; Haydar İzgi, B. No:
2012/673, 19/12/2013).
20. Başvuru konusu olayda, Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde
açılan ve birleştirilerek görülen alacak, istirdat, tazminat ve akdin feshi
davalarının söz konusu olduğu görülmekle 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı mülga
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile 6100 sayılı Kanun’da yer alan usul
hükümlerine göre yürütülen ve medeni hak ve yükümlülükleri konu alan somut
yargılama faaliyetinin makul süre değerlendirmesi için başlangıcı, uyuşmazlığı
karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı tarih olupbu tarih somut başvuru açısından, 23/7/2003’tür (Güher Ergun ve diğerleri, § 50).
21. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihi olmakla birlikte (Güher Ergun ve diğerleri, § 52), somut
yargılama faaliyetinin incelenmesi sonucunda yargılama kapsamında verilen en
son kararın Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29/3/2013 tarihli hükmü
olduğu, bu hükmün talep etmemesi nedeniyle başvurucuya tebliğ edilmediği, kanun
yolları açık olan söz konusu hükme karşı taraflarca kanun yollarına
başvurulmadığı ve ilgili hükmün, Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin Anayasa
Mahkemesine sunduğu bilgiye göre hâlen kesinleşmediği anlaşılmıştır (bkz. §
16). Böyle bir durumda ise makul süre değerlendirmesinde sürenin bitiş
tarihinin, yargılama ilişkin verilen en son kararın tarihi olan 29/3/2013
olarak kabulü gerekmektedir.
22. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde
yargılamanın konusunun konusu bina yapımı olan bir eser sözleşmesi ile bu
sözleşmeye ek bir sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklara ilişkin olduğu,
yargılamanın birleştirilerek görülen iki ayrı davadan oluştuğu, asıl davanın
23/7/2003 tarihinde açıldığı ve İlk Derece Mahkemesince 19/6/2009 tarihinde
verilen kararın, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 20/12/2011 tarihli ilamı ile
onandığı, karar düzeltme isteminin 24/1/2013 tarihinde reddedildiği, bozma
üzerine yeniden yapılan inceleme sonucu İlk Derece Mahkemesinin 29/3/2013
tarihinde tekrar hüküm kurduğu, bu hükmün talep edilmemesi nedeniyle taraflara
tebliğ edilmediği, hükme karşı kanun yollarına başvurulmadığı, 29/3/2013 tarihli
hükmün başvurucu tarafından 4/6/2013 tarihinde öğrenildiği anlaşılmıştır.
23. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesinde; hukuki
meselenin çözümündeki güçlük, yargılamanın niteliği, maddi olayların
karmaşıklığı gibi kriterler dikkate alındığında karmaşık nitelikte olduğu
anlaşılmışsa da somut başvuru açısından farklı karar verilmesini gerektirecek
bir yön bulunmadığı ve yaklaşık on yıllık yargılama sürecinde makul olmayan bir
gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
24. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun’un 50. Maddesi Yönünden
25. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir. …
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
26. Başvurucu,
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesini ve bu
nedenle 26.650 TL tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
26. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna
ulaşılmıştır.
27. Makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle yalnızca
ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya
net 11.900 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
28. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harçtan oluşan
yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yargılamanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR
OLDUĞUNA,
B. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 11.900 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 198,35 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya
ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
7/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.