
Esas No: 2013/4059
Karar No: 2013/4059
Karar Tarihi: 7/4/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HAMİT KIRBOĞA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/4059) |
|
Karar Tarihi:7/4/2016 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Serdar ÖZGÜLDÜR |
|
|
Osman Alifeyyaz
PAKSÜT |
|
|
Recep KÖMÜRCÜ |
|
|
Alparslan ALTAN |
Raportör Yrd. |
: |
Yusuf Enes KAYA |
Başvurucular |
: |
1. Hamit KIRBOĞA |
|
|
2. Übeyit
KIRBOĞA |
|
|
3. Mehmet KIRBOĞA |
|
|
4. Haçim
KIRBOĞA |
|
|
5. Michim
KIRBOĞA |
|
|
6. Ahmet KIRBOĞA |
|
|
7. Nuri KIRBOĞA |
Vekili |
: |
Av. Mehmet KIRBOĞA |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kadastro davasının makul sürede bitirilememesi
nedeniyle adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 11/6/2013 tarihinde Şanlıurfa 4. Asliye Hukuk
Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil
edecek bir eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 14/7/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Bölüm Başkanı/Bölüm tarafından 7/5/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlığın 5/6/2015 tarihli yazısında Anayasa
Mahkemesinin önceki kararlarına ve bu kapsamda sunulan görüşlerine atfen
başvuru hakkında görüş sunulmayacağı bildirilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
6. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
7. Şanlıurfa merkeze bağlı İrice köyünde 33 parsel numaralı
taşınmazın başvurucular adına tespit edilmesi üzerine Maliye Hazinesi
tarafından Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinde 7/7/1994 tarihinde kadastro
tespitine itiraz davası açılmıştır. Bu dava Şanlıurfa 2. Kadastro Mahkemesinin
E.1994/1 sayılı dosyasına kaydedilmiştir.
8. Şanlıurfa 2. Kadastro Mahkemesinde 36 sayılı parsele ilişkin
olarak açılan E.1994/2 sayılı dava dosyası, Mahkemenin 5/3/1996 tarihli ve
E.1994/2, K.1996/1 sayılı kararıyla E.1994/1 sayılı dava dosyası ile
birleştirilmiştir. Şanlıurfa 2.Kadastro Mahkemesinde 37 sayılı parsele ilişkin
olarak açılan E.1994/3 sayılı dava dosyası, Mahkemenin 5/3/1996 tarihli ve
E.1994/3, K.1996/2 sayılı kararıyla E.1994/1 sayılı dava dosyası ile
birleştirilmiştir. Şanlıurfa 2. Kadastro Mahkemesinde 38 sayılı parsele ilişkin
olarak açılan E.1994/4 sayılı dava dosyası, Mahkemenin 5/3/1996 tarihli ve
E.1994/4, K.1996/3 sayılı kararıyla E.1994/1 sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Şanlıurfa 2.Kadastro Mahkemesinde 39 sayılı parsele ilişkin olarak açılan
E.1994/5 sayılı dava dosyası, Mahkemenin 5/3/1996 tarihli ve E.1994/5, K.1996/4
sayılı kararıyla E.1994/1 sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir. Şanlıurfa
2. Kadastro Mahkemesinde 40 sayılı parsele ilişkin olarak açılan E.1994/6
sayılı dava dosyası, Mahkemenin 5/3/1996 tarihli ve E.1994/6, K.1996/5 sayılı
kararıyla E.1994/1 sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir. Şanlıurfa 2.
Kadastro Mahkemesinde 41 sayılı parsele ilişkin olarak açılan E.1994/7 sayılı
dava dosyası, Mahkemenin 5/3/1996 tarih ve E.1994/7,K.1996/6
sayılı kararıyla E.1994/1 sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
9. Şanlıurfa 1. Kadastro Mahkemesi 26/1/1999 tarihli duruşmada,
Şanlıurfa 2. Kadastro Mahkemesinin E.1994/1 sayılı dosyasında kayıtlı bulunandava dosyasının esasının kapatılarak Şanlıurfa
1.Kadastro Mahkemesinin E.1999/11 sayılı dava dosyasına kaydedilmesine ve
yargılamanın bu dosya üzerinden yürütülmesine karar vermiştir.
10. Şanlıurfa 1.Kadastro Mahkemesinin E.1999/11sayılı dosyasına
kaydedilen davadaki yargılama devam etmektedir.
11. Başvurucular 11/6/2013 tarihindebireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
B. İlgili Hukuk
12. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’nun 30. maddesi ile 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun
25. maddesinin birinci fıkrası, 28. maddesinin birinci fıkrası, 29. maddesinin
birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları, 30. maddesinin birinci ve ikinci
fıkraları, 32. maddesinin birinci fıkrası ve 36. maddesinin birinci fıkrasının
son cümlesi (Güher Ergun ve Tosun Tayfun
Ergun, B. No: 2012/12, 17/9/2013, §§ 16-22).
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
13. Mahkemenin 7/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
14. Başvurucular,aleyhlerine
açılan kadastro tespitine itiraz davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını
belirterek mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini ileri
sürmüşler ve tazminat talep etmişlerdir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
15. Başvuru formu ve eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul
edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
16. Başvurucular adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini ileri sürmüşlerdir.
17. Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme)
ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlali iddiasını içeren başvurunun
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün olmayıp (Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara Anayasa’nın 36.
maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul
sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulması gerektiği açıktır (Güher
Ergun ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38, 39).
18. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde gözönünde
bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher
Ergun ve diğerleri, §§ 41–45).
19. Anayasa’nın 36. maddesi ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin uyuşmazlıkların makul sürede karara
bağlanması gerekmektedir. Başvuru konusu olayda taşınmaz mülkiyeti hakkında
Kızıltepe Tapulama Mahkemesinde açılan ve Mardin Kadastro Mahkemesine
devredilen kadastro tespitine itiraz davasında, 3402 sayılı Kanun ile 6100
sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine göre yürütülen somut yargılama
faaliyetinin medeni hak ve yükümlülükleri konu alan bir yargılama olduğunda
kuşku yoktur (Güher Ergun ve diğerleri,
§ 49).
20. Medeni hak ve yükümlülüklerle ilgili uyuşmazlıklara ilişkin
makul süre değerlendirmesinde, sürenin başlangıcı kural olarak uyuşmazlığı
karara bağlayacak yargılama sürecinin işletilmeye başlandığı, başka bir deyişle
davanın ikame edildiği tarih olup somut başvuru açısından bu tarih
7/7/1994’tür.
21. Sürenin bitiş tarihi ise çoğu zaman icra aşamasını da
kapsayacak şekilde yargılamanın sona erme tarihidir. Ancak devam eden
yargılamalara ilişkin makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasını
içeren başvuruların yargılama faaliyetinin devamı sırasında da yapılabilmesi
olanağı bulunduğundan değerlendirmeye esas alınacak sürenin bitiş anı
başvurunun karara bağlandığı tarihtir (Güher
Ergun ve diğerleri, § 52).
22. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesi neticesindeŞanlıurfa merkeze bağlı İrice köyünde 33 parsel
numaralı taşınmazın başvurucular adına tespit edilmesi üzerine, Maliye Hazinesi
tarafından Şanlıurfa Kadastro Mahkemesinde 7/7/1994 tarihinde kadastro
tespitine itiraz davası açıldığı, bu davanın başkaparsellere
ilişkin davalarla Şanlıurfa 2. Kadastro Mahkemesinin E.1994/1 sayılı dosyasında
birleştirildiği, Şanlıurfa 2. Kadastro Mahkemesinin E.1994/1 sayılı dosyasında
kayıtlı bulunandava dosyasının esasının kapatılarak
Şanlıurfa 1. Kadastro Mahkemesinin E.1999/11 sayılı dava dosyasına
kaydedilmesine ve yargılamanın bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiği
ve yargılamanın devam ettiği anlaşılmıştır.
23. İlgili yargılama evrakının incelenmesinden başvuruya konu
yargılamanın Kadastro Mahkemesi önünde sürdüğü görülmekle, 3402 sayılı Kanun’da
yer alan özel usul hükümleri ile medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin
uyuşmazlıkları konu alan yargılama faaliyetleri için geçerli genel usul
hükümleri içeren 6100 sayılı Kanun’a tabi bir yargılama faaliyetinin söz konusu
olduğu ve 3402 sayılı Kanun’da yer alan özel usul hükümleri ile 6100 sayılı
Kanun’un 30. maddesinin, uyuşmazlıkların makul sürede çözümlenmesi
gerekliliğini ortaya koyduğu anlaşılmaktadır (bkz. § 16).
24. Kadastro mahkemesi nezdindeki yargılamaların makul sürede
tamamlanmadığı yönündeki iddialar daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve
Anayasa Mahkemesi tarafından özellikle 3402 sayılı Kanun’da yer alan ve
yargılamada sürati temin etmeye hizmet eden özel usul hükümlerinin dikkate
alınmadığı gözönünde bulundurularak makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (Güher Ergun ve diğerleri, §§ 54-64; Güher Ergun ve Tosun Tayfun Ergun, §§
53-62; Gülseren Erdal ve diğerleri, B.
No: 2013/1115, 5/12/2013, §§ 60-67; Haydar
İzgi, B. No: 2012/673, 19/12/2013, §§ 37-43).
25. Başvuruya konu davanın taraf sayısı ve mahiyeti nedeniyle
icrası gereken usul işlemlerinin niteliği, başvuruya konu yargılamanın karmaşık
nitelikte olduğunu ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında
3402 sayılı Kanun’da yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine
ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir
yön bulunmadığı ve yaklaşık yirmi üç yıldır devam eden yargılama sürecinde
makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır.
26. Açıklanan nedenlerle başvurucuların Anayasa’nın 36.
maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
27. Başvurucular; uzun süren yargılama nedeniyle taşınmazlarını
kullanamadıklarını, taşınmazlarının gelirlerinden yararlanamadıklarını
belirterek Anayasa’nın 35. maddesinde tanımlanan mülkiyet haklarının ihlal
edildiğini iddia etmiş olup başvurucuların makul sürede yargılanma haklarının
ihlal edildiği yönünde yukarıda yer verilen tespitler ışığında mülkiyet
haklarının ihlal edildiği yönündeki iddialarının ayrıca değerlendirilmesine
gerek görülmemiştir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
28. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
29. Başvurucular 50.000 euro maddi,
50.000 euro manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
30. Başvuruda adil yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna
varılmıştır.
31. Başvurucuların tarafı oldukları uyuşmazlığa ilişkin yaklaşık
yirmi üç yıldır devam eden yargılama süresi dikkate alındığında yargılama
faaliyetinin uzunluğu sebebiyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan
manevi zararları karşılığında başvurucuların her birine ayrı ayrı net22.300TL
manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
32. Anayasa Mahkemesinin maddi tazminata hükmedebilmesi için
başvurucuların uğradıklarını iddia ettikleri maddi zarar ile tespit edilen
ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Başvurucuların bu konuda herhangi bir
belge sunmamış olmaları nedeniyle maddi tazminat taleplerinin reddine karar
verilmesi gerekir.
33. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin
başvuruculara müşterek olarak ödenmesine karar verilmesi gerekir.
34. Başvuruya konu yargılamanın yaklaşık yirmi üç yıldır devam
ettiği ve bu hususun makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiği gözetilerek
anayasal bir hakkın ihlal edildiği açık olan bir yargılama dosyasında hukuka,
adalete ve mahkemeye güven ilkesinin gördüğü zararın devam etmesinin önlenmesi
amacıyla yargılamanın mümkün olan en kısa sürede sonuçlandırılmasını teminen kararın bir örneğinin ilgili Mahkemesine
gönderilmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuların her birine ayrı ayrı net 22.300 TL manevi
tazminat ÖDENMESİNE; tazminata ilişkin diğer taleplerinin REDDİNE,
D. 198,35 TL harç ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREK OLARAK ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Şanlıurfa Kadastro Mahkemesine
GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
7/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.