
Esas No: 2013/19632
Karar No: 2015/6160
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/19632 Esas 2015/6160 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili ve davalı İsmail ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı İsmail"in kullandığı, davalı Abil"e ait olan ve davalı sigorta şirketine zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalanan araç ile davacı..kullanımındaki araç ve dava dışı.. idaresindeki aracın çarpışması neticesinde meydana gelen kazada, araç içinde yolcu olarak bulunan davacı sürücü.. eşi .."in başından ağır yaralandığını, günlerce komada kaldığını, davacı sürücü.."in hafif yaralandığını, araçta yolcu olan kızları.."nin ise boynunun iki yerinde kırık oluştuğunu, kaza nedeniyle manevi olarak çok yıprandıklarını beliterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davacı Selver için 1.000,00 TL maddi, davacı .. için 100,00 TL maddi tazminat ile davacı .. için 50.000,00 TL, davacı Mehmet için 40.000,00 TL ve davacı.. için 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; yargılama sırasında davacı Mehmet için maddi tazminat talebini atiye bırakmış, davcı ,.. için maddi tazminat talebini 104.345,82 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalılar Abil ve ... vekili, kazanın davacı tarafın ağır kusuru ile meydana geldiğini, maddi ve manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Mapfre Sigorta AŞ. vekili, maddi tazminattan ancak sigortalının kusurlu olması durumunda ve poliçe limiti ile ile sınırlı olarak sorumlu olduklarını, manevi tazminat taleplerinin ise teminat dışı olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, maddi tazminat telebinin kısmen kabulü ile davacı .. için 104.345,82 TL maddi tazminatın kaza tarihinde itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılaradan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı.."e verilmesine, diğer maddi tazminat talebi atiye bırakıldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına; manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile davac.. için 20.000,00 TL, davacı.. için 10.000,00 TL , davacı .. için 7.000,00 TL"den toplam 37.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar Abil ve ..."dan alınarak davacılara verilmesine, davalı sigorta yönünden manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili ve davalılar Abil ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, dava dilekçesinde davalıların tam kusurlu olduklarını ileri sürerek, tam kusura dayanmıştır. Hükme esas alınan ve ceza dosyasındaki kesinleşen ..İhtisas Dairesinin 24.08.2011 kusur raporu ile de uyumlu olan makina mühendisi .. tarafından düzenlenen 12.11.2012 tarihli raporda davalı sürücü ..."ın %60 oranında, davacı sürücü ..."nin %20 ve dava dışı sürücü.. %20 oranında kusurlu olduğu belirlenmesine rağmen; aktüer bilirkişi Av. ...tarafından düzelenen raporda davacı.."in araç içinde yolcu olarak bulunduğu gerekçesiyle kusur indirimi yapılmamış, davalı taraf tam kusurlu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Mahkemece davalıların %60 oranında kusuruna göre tazminata hükmedilmesi gerekirken, davalıların tam kusurlu olduğu kabul edilerek tazminata hükmedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Abil ve ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedeni ve şekline göre davacılar vekili ve davalı Abil ve ... vekilinin manevi tazminat konusundaki temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar ve davalılar Abil ile ..."a geri verilmesine 28/04/2015 gününde Üye.. ve Üye .. karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlığın konusu davalı sürücü ...’ın %60, sürücü ...’nin %20 ve dava dışı Nuri Irmak’ın %20 kusuru ile oluşan trafik kazası sonucu araçta yolcu olarak bulunan sürekli ve geçici iş görmezlik zararı oluşan davacı Selver Kalali’nin bu zararını davalı ...’ın %60 kusur oranına göre mi yoksa müştereken ve müteselsilen sorumluluk esasına göre zararın tamamını davalılardan talep edip etmeyeceği ile ilgilidir.
Sayın çoğunluk “…davacının, davalıların tam kusurlu olduklarını ileri sürerek, tam kusura dayandığını oysa davalı ...’ın %60 kusurlu olduğunu buna rağmen davalı tam kusurlu kabul edilerek hesaplama yapılmasının hatalı olduğu ve davalılardan ...’ın %60 kusuruna göre tazminata hükmedilmesi..” gerekçesi ile kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir.
Karayolları Trafik Kanunun 85 maddesi “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Aynı yasanın 88. Maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” Düzenlemesi ile
motorlu araçların işetilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine TBK 61. Maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğün şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
TBK 61. Maddesine göre müteselsil sorumluluk ya aynı sebebe ya da değişik sebeplere dayanabilir.
1- Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan müteselsil sorumluluk:
Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan olabilir.
a)Birden çok kişinin kusur sorumluluğuna dayanan tazminat yükümlülüğü
Birden çok kişinin kusur sorumluluğu ortak kusur yada bağımsız kusurdan kaynaklanabilir.
Birden çok kişi aralarında önceden veya en geç olay sırasında anlaşarak bilerek isteyerek ya da en azından birbirlerini davranışından haberdar olarak haksız bir fiille zarara sebep oldukları takdirde, ortak kusur sorumluluğu söz konusu olur. Ortak kusur şartının varlığı, birden çok zarar verenlerde birlikte davranma iradesini bulunmasına bağlıdır. Bu kasta veya ihmale dayanabilir. Birden çok kişinin ortak kusur sorumluluğunun doğması için üç şartın bir arada bulunması gerekir. Bunlar; zarara birlikte sebep olma, ortak kusur ve tek zarar şartlarıdır.
Birden çok kişinin bağımsız kusur sorumluluğuna dayanan tazminat yükümlülüğüne gelince, burada zarar verenlerin her biri kusurlu davranışıyla sebep olmakla birlikte aralarında bilinçli bir işbirliği ve birbirlerinin davranışlarından haberleri yoktur. Örneğin iki bisiklet sürücüsünün bisikletlerini dikkatsiz bir şekilde sürerken çarpışmaları ve bu arada bir yaya zarar vermeleri halinde, her iki bisiklet sürücüsü de kusurlu olmakla birlikte birbirinden haberdar olmadıkları için kusurları birbirinden bağımsızdır.
b) Birden çok kişinin kusursuz sorumluluğa dayanan tazminat yükümlülüğü;
Birden çok zarar veren, aynı veya değişik türden kusursuz sorumluluk haline göre tazminat yükümlüsü olabilir. Aracı işletenin sorumluğu, adam çalıştıranın sorumluluğu, bina malikinin sorumluluğu gibi.
c) Birden çok kişinin sözleşme sorumluluğuna dayanan tazminat yükümlülüğü;
Sözleşmenin ihlalinden veya sigorta sözleşmesinden tazminat yükümlülüğü doğabiliri. Örneğin bir şehirler arası otobüsün karıştığı kaza sonucu yolcuların yaralanmasından doğan zarardan trafik sigorta poliçesi, zorunlu mali sorumluk sigorta poliçesi ve zorunlu koltuk ferdi sigorta poliçesine dayalı olarak üç sigorta şirketi sözleşmeye (poliçe) dayalı aynı sebepten doğan müteselsil tazminat sorumluluğu bulunmaktadır.
2-Birden çok kişinin aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olması;
Birden çok kişinin aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumluluğu söz konusu olabilir. Aynı zararı doğuran çeşitli sebepler kusur sorumluluğu (haksız fiil), sözleşme veya kusursuz sorumluluk (kanun) olabilir. Bu suretle birden çok zarar verenden biri aynı zararı haksız fiil diğeri sözleşme bir başkası da özen veya tehlike sorumluluğuna göre tazmin zorundadır. Örneğin bir işletmenin şoförü tarafından kullanılan motorlu araç yolculardan birine zarar vermişse aracın işleteni Karayolları Trafik Kanunu madde 85 gereğince tehlike sorumluluğuna(kusursuz sorumluluk) göre, aracı kullanan şoför Türk Borçlar Kanunu madde 49 uyarınca kusur sorumluluğuna (haksız fiile), sigortacı ise sözleşmeye (poliçe) ilişkisine göre gerçekleşen zararı tazmin etmek zorundadır.
Zarar Görenle Zarar Verenler ve Zarar Verenlerin Kendi Aralarındaki İlişki;
Birden çok kişinin zararı tazmin yükümlülüğü doğması durumunda, zarar verenlerle zarar gören arasında ki ilişki önem kazanmaktadır. Zarar verenlerle zarar gören arasındaki ilişkiye dış ilişki denir. Dış ilişki zarar görenin uğramış olduğu zararın tazminini zarar verenlerden hangi esaslara göre talep edeceği sorunu ile ilgilidir. Zarar verenler arasındaki ilişkiye ise iç ilişki adı verilir. İç ilişkide zararın tazminin den sonra zarar verenlerin birbirleriyle olan ilişkileri özellikle rücu ilişkisi, yani hangi zarar verenin zararın hangi kısmını kesin olarak üstleneceği, zararın zarar verenler arasında nasıl paylaşılacağı söz konusu olur.
1-Dış İlişki (Zarar verenlerin zarar görene sorumluluğu);
Türk Borçlar kanunun müteselsil borçluluk ve dış ilişki de borçluların sorumluluğu başlıklı 163/1. Maddesi “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir.” demekle zarar görenin, zarar verenlere karşı durumunu düzenlemiştir. Buna göre zarar gören tazminatın tamamını dilediği takdirde zarar verenlerin tamamından talep edebileceği gibi bir kısmından veya sadece birinden de talep edebilir. Burada yasa koyucu zarar görene, tazminatın tamamının zarar verenlerden yalnız birine karşı ileri sürebilmesi imkanı sağlamıştır. Böylece zarar gören tazminat davasını en sağlam ispat araçlarına sahip olduğu zarar verene karşı açabileceği gibi böyle bir davayı tazminatı ödeme gücü en fazla olan zarar verene karşı da açabilir. Bu sayede zarar gören zarar verenlerden her birini ayrı ayrı dava edip sayısız zahmetlere katlanacağı yerde tamamı aleyhine açacağı bir tek dava ile de kolayca sonuca ulaşabilir. Zarar verenlerden biri tazminatın tamamını ödediği takdirde borç ortadan kalkar dolayısıyla zarar gören öyle bir halde artık diğer zarar verenlerden tazminat talep edemez.
Zarar verenlerin zarar gören karşısındaki durumlarına gelince; tazminat yükümlülerinden her biri zarar görene tazminatı ödemek zorundadır. TBK madde 163/2 ye göre “Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder.” Düzenlemesi karşısında zarar verenlerin sorumluluğu tazminat borcunun tamamı ödenince kadar deva
.
edeceğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Dava edilen zarar veren tazminatın diğer zarar verenlerden istenmesini gerektiğini ileri süremez. Böyle bir savunma müteselsil sorumluluğun niteliği ile bağdaşmaz. Zira dava edilen zarar veren de dahil zarar verenlerin tümü tazminatın tamamından sorumludur. Buna karşılık zarar verenlerden birinin borcunu ifa ve takas yoluyla sona erdirdiği oranda diğer zarar verenler bundan yararlanır ve bu oranda borçtan kurtulur. Davalı tazminatın tamamını ödediği taktirde diğer zarar verenlerin de tazminat ödeme borcu sona erer. (TBK 163/2, 166/1)
2-İç ilişki (zarar verenlerin birbirine karşı rücu ilişkisi);
Rücu ilişkisini düzenleyen iç ilişki, zarar ve tazminatın müteselsil sorumlular arasında kesin ve nihai olarak paylaştırması ile ilgilidir. Rücu ilişkisi TBK 62. Maddesinde “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” Demekle bu maddede müteselsil sorumlulardan her biri tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödediği taktirde diğer müteselsil sorumluya ve sorumlulara hangi esaslar içinde rücu edeceğini düzenlemektedir. Hemen belirtelim ki rücuda teselsül değil pay esası geçerlidir. TBK 62. Maddesinde sorumluluk hukuku yönünden rücu ilişkisini, TBK 167 sözleşmeye dayalı rücu ilişkisini ve KTK 88/2 ise araç işletenlerin sorumluluk ilişkilerini düzenlemiştir.(Prof. Dr. FİKRET EREN 6098 Sayılı TBK Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Genel Hükümleri , Prof. Dr. Şahin Akıncı Borçlar Hukuku Bilgisi 6098 Sayılı TBK Göre Hazırlanmış, BİRDEN FAZLA KİMSELERİN AYNİ ZARARDAN SORUMLULUĞU Prof. Dr. Kemal Tahir GÜRSOY )
Somut davaya gelince davacı Selver’in içinde bulunduğu araç ile davalı İsmail’in kullandığı araç ve dava dışı Nuri’nin kullandığı her üç aracın karıştığı trafik kazası neticesi davacı Selver’in 9 ay süreyle geçici iş göremez ve %33.2 sürekli iş göremezliğinin (maluliyetinin) oluştuğu, geçici ve sürekli iş görmezliği neticesi davacının toplamda
104.345,82 TL maddi zararının oluştuğu, mahkemenin kararına esas aldığı kusur raporunda ise sürücü ... %20, davalı %60 ve dava dışı sürücünün % 20 kusurlu bulunduğu ve en önemlisi dava dilekçesinde davacının, maddi ve manevi zararını müteselsil sorumluk esasına göre talep ettiği yönünde bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Sayın çoğunluk davacının davalılardan tam kusurluluk esasına göre talepte bulunmasına rağmen mahkemenin zararın tamamını davalılara yüklemesinin doğru olmadığını bozma gerekçesinde belirtmiş ise de, davacının dava dilekçesinde davalılardan zararın tamamını müştereken ve müteselsilen sorumluk esasına göre talep ettiği tartışmasızdır. O zaman davacının talebini müteselsil sorumluk çerçevesinde değerlendirmek yerinde olacaktır. KTK 85 ve 88. Maddesi ile TBK 61 maddesi gereği davalılar, kazaya kusurları ile sebebiyet veren diğer zarar verenler gibi oluşan zararın tamamından müteselsilen sorumludur.
Bunun sonucu olarak TBK 163. Maddesi gereği zarar gören davacı alacaklı Selver zararının tamamını tüm müteselsil sorumlulardan talep edebileceği gibi zarar verenlerden sadece birinden yada bir kaçından talep edebilecektir. Nitekim davacı zararın tamamını zararın doğmasında %60 kusurlu aracın sürücüsü ... ve bu aracın işleteni(maliki) ... ile bu aracın zorunlu mali sorumluk sigortacısına yöneltmiştir. Tazminat yükümlüleri olan davalıların her biri zarar gören..r’in uğradığı maddi zararı tazmin etmek zorundadır. TBK madde 163/2 ye göre davalıların sorumluluğu tazminat borcunun tamamı ödenince kadar devam edecektir. Davalılar tazminatın diğer zarar verenlerden istenmesini ileri süremez. Böyle bir savunma müteselsil sorumluluğun niteliği ile bağdaşmaz. Zira dava edilen zarar veren de dahil zarar verenlerin tümü tazminatın tamamından sorumludur. Bu sorumluluk davacının araçta yolcu olarak bulunması ve bir kusurunun bulunmaması karşısında, davalı ... için kusur (haksız fiil) ilişkisinden, davalı sigorta şirketi sözleşme (poliçe) ilişkisinden ve davalı ... ise tehlike sorumluluğu esasına göre bilirkişi tarafından hesaplanan 104.345,82 TL zararın tamamından sorumludur. Zarar verenlerin kusur oranlarına göre sorumluluğu ancak iç ilişkide dikkate alınır. Buna göre davalılardan biri borcun tamamını ödediği taktirde borcundan kurtularak kendi kusur oranından fazla ödediği kısmı diğer zarar verenlerden kusurları oranında rücu hakkı
kazanır. Ancak hiçbir zaman bu durumu zarar görene karşı ileri süremez. Bu esasa göre verilen kararın doğru olduğu ve kararın onanması görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma görüşüne karşıyız.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.