
Esas No: 2013/3398
Karar No: 2013/3398
Karar Tarihi: 6/4/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
FERDİ KOÇ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/3398) |
|
Karar Tarihi: 6/4/2016 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Nuri NECİPOĞLU |
|
|
Erdal TERCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör Yrd. |
: |
Yusuf Enes KAYA |
Başvurucu |
: |
Ferdi KOÇ |
Vekili |
: |
Av. Kadir ARIKAN |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; kaçakçılık suçunu işlemek amacıyla teşekkül
oluşturulduğu ve kaçakçılık suçlarının işlendiği iddiasıyla açılan kamu
davasının makul sürede sonuçlandırılamaması, Yargıtay 7. Ceza Dairesince
zamanaşımı nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılması nedeniyle
aklanılamaması iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 15/5/2013 tarihinde Mersin 4. Ağır Ceza Mahkemesi
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca 28/11/2014 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
4. Birinci Bölüm tarafından, başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına ve başvuru belgelerinin bir örneğinin
Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmesine, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 71. maddesinin(2)
numaralı fıkrası uyarınca içtihadın oluştuğu alana ilişkin olduğu
değerlendirilerek Bakanlık cevabı beklenilmeden başvurunun incelenmesine karar
verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu ve diğer on beş şüpheli hakkında Mersin Cumhuriyet
Başsavcılığının 30/1/2004 tarihli ve 2004/485-40 sayılı iddianamesi ve
17/3/2004 tarihli ve 2004/485-40 sayılı ek iddianameyle "kaçakçılık suçunu işlemek amacıyla teşekkül
oluşturma ve kaçakçılık" suçlarını işledikleri iddiasıyla kamu
davası açılmıştır.
7. Mersin 1. Ağır Ceza Mahkemesi 25/10/2011 tarihli ve
E.2004/50, K.2011/432 sayılı kararı ile başvurucunun "kaçakçılık suçunu işlemek amacıyla teşekkül oluşturma"
suçundan beraatine, başvurucu hakkında "kaçakçılık" suçundan açılan kamu
davasının ise zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.
8. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesinin
4/3/2013 tarihli ve E.2012/9621, K.2013/5192 sayılı ilamı ile başvurucu
hakkında 30/1/2004 ve 17/3/2004 tarihli iddianameler ile teşekkül hâlinde
kaçakçılık suçundan dolayı dava açılmış olması karşısında eylem tek olduğu
hâlde iki ayrı suçtan dava açılmış gibi eylemin bölünerek hem beraat hem
zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı verilmesinin Kanun"a aykırı
görüldüğü gerekçesiyle hükmün bozulmasına ancak suç tarihinde yürürlükte bulunan
ve lehe hükümler içeren 1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı mülga Türk Ceza
Kanunu"nun 102. maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi ile 104.
maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen zamanaşımı süresi dolduğundan başvurucu
hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına
karar verilmiştir.
9. Karar, başvurucuya 2/5/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
10. Başvurucu 15/5/2013 tarihinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
B. İlgili Hukuk
11. 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı mülga Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile 5. maddesinin birinci
ve ikinci fıkraları, 765 sayılı mülga Kanun’un 102. maddesinin birinci
fıkrasının (4) numaralı bendi ile 104. maddesinin ikinci fıkrası.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
12. Mahkemenin 6/4/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
13. Başvurucu, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen
soruşturma kapsamında 30/1/2004 tarihli iddianame ve 17/3/2004 tarihli ek
iddianame ile "kaçakçılık suçunu
işlemek amacıyla teşekkül oluşturma ve kaçakçılık" suçlarını
işlediği iddiasıyla hakkında kamu davası açıldığını, Mersin 1. Ağır Ceza
Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm üzerine Yargıtay 7. Ceza
Dairesince zamanaşımı nedeniyle kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar
verildiğini, makul sürede yargılama yapılmadığını, yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle ticari itibarının zedelendiğini ve aklanamadığını belirterek
masumiyet karinesi ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş
ve tazminat talebinde bulunmuştur.
B. Değerlendirme
14. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan, B.
No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde
başvurunun, kovuşturmaya konu eylemden dolayı yapılan yargılamanın makul sürede
sonuçlanmadığı ve Yargıtayca beraat kararının
onanması yerine dava zamanaşımı nedeniyle hakkındaki kamu davasının
düşürülmesine karar verilerek masumiyet karinesinin ihlali ile ilgili olduğu
anlaşılmaktadır. Bu nedenle başvurucunun tüm iddiaları mahkemeye erişim ve
makul sürede yargılanma hakları ile ilişkili görülerek bu kapsamda değerlendirilmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
a. Mahkemeye Erişim Hakkının İhlal Edildiğine
İlişkin İddia
15. Başvuru konusu olayda başvurucu ve diğer on beş şüpheli
hakkında Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 30/1/2004 tarihli iddianamesi ve
17/3/2004 tarihli ek iddianame ile “kaçakçılık
suçunu işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak ve kaçakçılık” suçlarını
işledikleri iddiasıyla kamu davası açılmıştır. Yargılamanın yapıldığı Mersin 1.
Ağır Ceza Mahkemesi, tüm delilleri değerlendirerek 25/10/2011 tarihli kararı
ile başvurucunun “kaçakçılık suçunu işlemek
amacıyla teşekkül oluşturmak” suçunu işlediği yönünde mahkûmiyetine
yeterli her türlü kuşkudan uzak, kesin, inandırıcı, somut delil elde
edilemediği ve suçu işlediği sabit olmadığı gerekçesiyle 4/12/2004 tarihli ve
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinin (2) numaralı fıkrasının
(e) bendi gereğince beraatine; başvurucu hakkında “kaçakçılık” suçundan açılan kamu
davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.
16. Başvurucunun temyizi üzerine Yargıtay 7. Ceza Dairesince
başvurucunun temyiz itirazları incelenmiş ve 4/3/2013 tarihli ilam ile suça
konu fiilin tek olduğu ve bunun da teşekkül hâlinde kaçakçılık suçu olduğu
belirtilerek iki ayrı suçtan dava açılmış gibi fiil bölünerek hem beraat hem
zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı verilmesinin Kanun’a aykırı olduğu
gerekçesiyle hükmün bozulmasına ancak suç tarihinde yürürlükte bulunan 765
sayılı mülga Kanun’un 102. maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendi ile
104. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca zamanaşımı süresi dolduğundan başvurucu
hakkında açılan kamu davasının ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.
17. Adil yargılanma hakkı, suçlanan kişiye davasının mutlaka
devam etmesini isteme hakkı tanımaz; suçlanan kişiye hakkındaki isnadın bir
hâkim, bir mahkeme tarafından karara bağlanmasını isteme hakkı tanır (Deweer/Belçika, [BD], B. No: 6903/75, §§ 48-49). Bu
bakımdan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) 6. maddesi, ceza
davalarının mutlaka bir mahkûmiyet ya da beraat hükmü ile sonuçlandırılmasını
isteme hakkını içermez (Ramazan Yıldız, B. No: 2014/2354, 16/10/2014, § 30).
18. 765 sayılı mülga Kanun"un 117. maddesi uyarınca gerek dava
gerek ceza zamanaşımı resen tatbik olunur ve bundan ne sanık ne de mahkûm
vazgeçer. Kanun koyucu, ilk derece mahkemelerinin iş yükünün artmaması için
sanıklara zamanaşımını ret hakkı tanımamıştır.Ayrıca
başvurucu hakkında verilen "düşme" kararı, herhangi bir suçlayıcı
veya cezai ifade barındırmamakta ve başvurucunun adli siciline işlenmemektedir
(Ramazan Yıldız, § 31).
19. Açıklanan nedenlerle başvurucunun zamanaşımı nedeniyle kamu
davasının düşmesine karar verilmesi sonucu aklanamadığı yönündeki iddiasına
yönelik bir ihlalin olmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının diğer kabul
edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Yargılamanın Makul Sürede
Sonuçlandırılamadığına İlişkin İddia
20. Başvuru formu ile eklerinin incelenmesi sonucunda açıkça
dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini
gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının
kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
21. Başvurucu, Mersin Cumhuriyet Başsavcılığınca hakkında açılan
kamu davasının makul sürede sonuçlandırılamadığını belirterek adil yargılanma
hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
22. Bakanlık makul sürede yargılanma hakkının ihlali iddialarına
ilişkin olarak görüş sunulmayacağını bildirmiştir.
23. Anayasa ve Sözleşme"nin ortak koruma alanı dışında kalan bir
hak ihlali iddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar
verilmesi mümkün olmayıp(Onurhan Solmaz, B. No: 2012/1049, 26/3/2013, § 18), Sözleşme metni
ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından ortaya çıkan ve adil
yargılanma hakkının somut görünümleri olan alt ilke ve haklar, Anayasa’nın 36.
maddesinde yer verilen adil yargılanma hakkının da unsurlarıdır. Anayasa
Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok
kararında, ilgili hükmü Sözleşme’nin 6. maddesi ve AİHM içtihadı ışığında
yorumlamak suretiyle Sözleşme’nin lafzi içeriğinde yer alan ve AİHM içtihadıyla
adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen ilke ve haklara Anayasa’nın 36.
maddesi kapsamında yer vermektedir. Somut başvurunun dayanağını oluşturan makul
sürede yargılanma hakkı da yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca adil yargılanma
hakkının kapsamına dâhil olup ayrıca davaların en az giderle ve mümkün olan
süratle sonuçlandırılmasının yargının görevi olduğunu belirten Anayasa’nın 141.
maddesinin de -Anayasa’nın bütünselliği ilkesi gereği- makul sürede yargılanma
hakkının değerlendirilmesinde gözönünde
bulundurulması gerektiği açıktır (Güher Ergün
ve diğerleri, B. No: 2012/13, 2/7/2013, §§ 38–39).
24. Davanın karmaşıklığı, yargılamanın kaç dereceli olduğu,
tarafların ve ilgili makamların yargılama sürecindeki tutumu ve başvurucunun
davanın hızla sonuçlandırılmasındaki menfaatinin niteliği gibi hususlar, bir
davanın süresinin makul olup olmadığının tespitinde gözönünde
bulundurulması gereken kriterlerdir (Güher
Ergün ve diğerleri, §§ 41–45).
25. Anayasa’nın 36. ve Sözleşme’nin 6. maddesi uyarınca
kişilere, cezai alanda yöneltilen suçlamaların da (suç isnadı) makul sürede
karara bağlanmasını isteme hakkı tanınmıştır. İsnat olunan fiil, ceza
kanunlarında suç olarak nitelendirilmiş ve yargılama aşamasında ceza hukukunun
kuralları uygulanmış ise ayrıca bir uygulanabilirlik incelemesi yapılmaksızın
kendiliğinden adil yargılanma hakkının kapsamına girer (B.E., B. No: 2013/625, 9/1/2014, § 31).
Başvuru konusu olayda kaçakçılık suçunu işlemek amacıyla teşekkül oluşturduğu
ve kaçakçılık suçlarını işlediği iddiasıyla başvurucu hakkında soruşturma
başlatılmıştır. Başvurucu hakkında isnat olunan suçlar 4926 sayılı mülga
Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi ile 5. maddesinin birinci
fıkrasında hapis ve adli para cezasını gerektirir şekilde tanımlanmıştır. Bu
çerçevede başvurucu hakkındaki suç isnadına dayalı yargılamanın Anayasa’nın 36.
maddesinin güvence kapsamına girdiği konusunda kuşku bulunmamaktadır (B.E.,§ 32).
26. Ceza muhakemesinde yargılama süresinin makul olup olmadığı
değerlendirilirken sürenin başlangıcı, bir kişiye suç işlediği iddiasının
yetkili makamlar tarafından bildirilmesi veya isnattan ilk olarak etkilendiği
arama ve gözaltı gibi birtakım tedbirlerin uygulanması anı ya da kamu davasının
açıldığı tarihtir. Somut başvuru açısından bu tarih, Mersin Cumhuriyet
Başsavcılığınca başvurucu hakkında kamu davasının açıldığı 30/1/2004"tür. Ceza
yargılamasında sürenin sona erdiği tarih ise suç isnadının nihai olarak karara
bağlandığı tarih olup somut başvuru açısından bu tarih, Yargıtay tarafından
zamanaşımı nedeniyle kamu davasının düşmesine karar verildiği 4/3/2013"tür (Ersin Ceyhan, B. No: 2013/695, 9/1/2014, §
35).
27. Başvuruya konu yargılama sürecinin incelenmesi neticesinde
Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının 30/1/2004 tarihli iddianamesi ve 17/3/2004
tarihli ek iddianame ile kaçakçılık suçunu işlemek amacıyla teşekkül
oluşturdukları ve kaçakçılık suçlarını işledikleri iddiasıyla başvurucu ve
diğer on beş şüpheli hakkında kamu davası açıldığı tespit edilmiştir. Mersin 1.
Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılamada başvurucu ve diğer sanıkların
savunmaları ile tanık beyanlarının alındığı, gümrük müfettişi raporları ve
kaçakçılığa konu eşyaya ilişkin bilirkişi raporları incelenerek 25/10/2011
tarihli karar ile başvurucunun kaçakçılık suçunu işlemek amacıyla teşekkül
oluşturmak suçundan beraatine, başvurucu hakkında
kaçakçılık suçundan açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan
kaldırılmasına karar verildiği belirlenmiştir. Başvurucunun temyizi üzerine
Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 4/3/2013 tarihli ilamı ile hükmün bozulmasına ancak
zamanaşımı süresi dolduğundan başvurucu hakkında açılan kamu davasının ortadan
kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
28. 5271 sayılı Kanun’un öngördüğü yargılama usullerine tabi
mahkemeler nezdindeki yargılamaların makul sürede tamamlanmadığı yönündeki iddialar
daha önce bireysel başvuru konusu yapılmış ve Anayasa Mahkemesi tarafından
makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği yönünde kararlar verilmiştir (B.E., §§ 23-41; Ersin Ceyhan, §§ 24-40).
29. Başvuruya konu davanın mahiyeti nedeniyle icrası gereken
usul işlemlerinin niteliği, başvuruya konu yargılamanın karmaşık olduğunu
ortaya koymakla birlikte davaya bütün olarak bakıldığında somut başvuru
açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve söz
konusu dokuz yıl bir aylık yargılama süresinde makul olmayan bir gecikmenin
olduğu sonucuna varılmıştır.
30. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde
güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar
verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
31. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1) Esas inceleme sonunda, başvurucunun
hakkının ihlal edildiğine ya da edilmediğine karar verilir. İhlal kararı
verilmesi hâlinde ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması
gerekenlere hükmedilir…
(2) Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından
kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama
yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında
hukuki yarar bulunmayan hâllerde başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya
genel mahkemelerde dava açılması yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama
yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı
ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar
verir.”
32. Başvurucu 250.000 TL tazminatın ödenmesi talebinde
bulunmuştur.
33. Başvuruda adil yargılanma hakkı kapsamında makul sürede
yargılanma hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.
34. Başvurucunun tarafı olduğu uyuşmazlığa ilişkin 9 yıl 1 aylık
yargılama süresi dikkate alındığında yargılama faaliyetinin uzunluğu sebebiyle
yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararı karşılığında
başvurucuya net 6.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
35. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 198,35 TL harç ve 1.800
TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin başvurucuya
ödenmesine karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine ilişkin
iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede
yargılanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 6.000 TL manevi TAZMİNAT ÖDENMESİNE,
tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 198,35 TL harçtan ve 1.800 TL vekâlet ücretinden oluşan
toplam 1.998,35 TL yargılama giderinin BAŞVURUCUYA ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin, kararın tebliğini takiben başvurucuların Maliye
Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede
gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar
geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığa GÖNDERİLMESİNE,
6/4/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.