
Esas No: 2018/568
Karar No: 2018/568
Karar Tarihi: 3/4/2019
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MUHAMMET ALİ TULUK VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2018/568) |
|
Karar Tarihi: 3/4/2019 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Serruh KALELİ |
|
|
Hicabi DURSUN |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
Raportör Yrd. |
: |
Zehra
GAYRETLİ |
Başvurucular |
: |
1. Muhammet
Ali TULUK |
|
: |
2. Ramazan
KABAKLI |
|
: |
3. Yakup
TOSUN |
Vekili |
: |
Av. Mustafa
KOCAMANBAŞ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, ceza davasında esaslı talep ve görüşlerin
değerlendirilmemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurular 2/1/2018 ve 9/1/2018 tarihlerinde yapılmıştır.
3. Komisyonca başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
4. 2018/1830 ve 2018/1515 numaralı bireysel başvuru dosyalarının
konu yönünden hukuki irtibat nedeniyle 2018/568 numaralı bireysel başvuru
dosyası ile birleştirilmesine, incelemenin 2018/568 numaralı bireysel başvuru
dosyası üzerinden yürütülmesine ve diğer başvuru dosyalarının kapatılmasına
karar verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından başvurunun kabul edilebilirlik ve
esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmemiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
7. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
8. Sırasıy1a 1976, 1968 ve 1980 doğumlu olan başvurucular, olay
tarihinde Adana"da ikamet etmektedirler.
9.
Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2/2/2010 tarihli iddianamesi ile başvurucular
hakkında pek çok ülkede faaliyet gösteren Hizb-ut
Tahrir isimli örgütün üyesi olma ve terör örgütünün propagandasını yapma
suçlarından cezalandırılmaları talebiyle kamu davası açılmıştır.
10. Adana (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK mülga 250.
maddesi ile görevli) 26/5/2011 tarihli kararıyla başvurucuların terör örgütü
üyesi olma suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına,
başvuruculardan Yakup Tosun ve Ramazan Kabaklı"nın
terör örgütü propagandası yapma suçundan beraatlerine,
başvuruculardan Muhammet Ali Tuluk"un ise terör örgütünün propagandasını yapma
suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedilmiştir. Karar
gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...1953 yılında Mısır"da faaliyet
gösteren Müslüman Kardeşler örgütünden ayrılarak, Takiyüddin
En-Nebhani tarafından Ürdün"de kurulan, 1960 yılında
itibaren de Türkiye"de faaliyet göstermeye başlayan Hizb-ut
Tahrir örgütünün, amacı, stratejisi, yapılanması ve faaliyetleri itibarı ile
3713 Sayılı yasanın 4928 sayılı yasa ile değişik 1 maddesinde tarifini bulan
cebir, şiddet kullanarak baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit
yöntemlerinden biriyle Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi-hukuki,
sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, devletin ve cumhuriyetin varlığını
tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak ve yıkmak veya ele
geçirmek amacıyla kurulmuş terör örgütü olduğu Yargıtay 9. Ceza Dairesinin müstekar ictihatları ile kabul
edilmiştir. (Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2004/1586 Esas, 2004/1433 Karar,
13/02/2006 tarih 2005/6870 esas 2006/713 karar nolu,12/11/2007 tarih 2007/6684
E. 2007/8155 K sayılı kararları)
...
Netice itibariyle, yapılan yargılamada
toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, sanıklar Yakup TOSUN, Ramazan
KABAKLI ve Muhammet Ali TULUK"un ikametlerinde bulunan, bir kısmı hakkında
toplatma kararı bulunan ancak tamamı itibariyle Hizb-ut-Tahrir
terör örgütünün temel fikriyatını içeren, yayın, döküman,
bildiri ve CD"lerin adet ve mahiyeti nazara alınarak eylemlerinin örgüt üyeliği
boyutuna ulaştığı kanaat ve sonucuna varılmış, keza Muhamet
Ali TULUK"un ev ve işyerinde ele geçirilen propaganda
içeren yayın ve kitapların nüshalarının çokluğu ve mail adresinden gönderilen
ve yine Hizbuttahrir örgütünün propagandasını ihtiva
eden dosyalar nazara alınarak eyleminin propaganda suçunu da oluşturduğu kabul
edilmiş..."
11. Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 20/9/2017 tarihli kararı ile
başvurucular hakkında terör örgütü üyesi olma suçu yönünden kurulan mahkûmiyet
hükmünün düzeltilerek onanmasına, başvuruculardan Muhammet Ali Tuluk hakkında
terör örgütünün propagandasını yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün ise
bozulmasına karar verilmiştir. Başvurucular hükmün onanan kısmından 20/12/2017
tarihinde haberdar olduklarını beyan etmişlerdir.
12. Başvurucular 2/1/2018 ve 9/1/2018 tarihlerinde bireysel
başvuruda bulunmuşlardır.
13. Emniyet Genel Müdürlüğünün Hizb-ut
Tahrir örgütüne ilişkin raporu ve bu örgütle ilgili mahkeme kararları için Yılmaz Çelik ([GK], B. No: 2014/13117,
19/7/2018, §§ 23-29) kararına bakılabilir.
IV. İLGİLİ HUKUK
14. İlgili hukuk kaynakları için Yılmaz Çelik (aynı kararda bkz. §§ 30, 31) kararına
bakılabilir.
V. İNCELEME VE GEREKÇE
15. Mahkemenin 3/4/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
16. Başvurucular; Hizb-ut Tahrir
isimli oluşumun bir terör örgütü olmadığını, bu oluşumun şiddet içeren herhangi
bir faaliyetinin bulunmadığını belirterek silahlı terör örgütü üyesi olma
suçundan mahkûmiyetlerine karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma haklarının
ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir. Başvurucular ayrıca, ilk derece
mahkemesinin Hizb-ut Tahrir örgütünün bir terör
örgütü olmadığına dair muhtelif yargı kararlarına niçin itibar etmediğini,
yasal olarak hâlen piyasada bulunan dergi ve kitapların ne şekilde suç
oluşturduğunu da gerekçeli kararında açıklamadığını iddia etmişlerdir.
B. Değerlendirme
17. Anayasa’nın "Hak
arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası
şöyledir:
“Herkes,
meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı
veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine
karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna
karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
19. Anayasa Mahkemesi aynı mahiyetteki şikâyetleri Yılmaz Çelik (aynı kararda bkz. §§ 45-62)
kararında incelemiştir. Anayasa Mahkemesi, derece mahkemelerinin kararlarında Hizb-ut Tahrir"in bir terör örgütü olarak kabul edilmesine
ilişkin olarak yeterli bir değerlendirme yapılmadığını ve derece mahkemelerinin
bazı şablon cümlelerin tekrarı görünümünde olan kararlarını hangi temele
dayandırdıklarını yeterince açık olarak belirtmediklerini tespit etmiştir.
Anayasa Mahkemesi ilave olarak derece mahkemelerinin ve Yargıtayın
Hizb-ut Tahrir örgütünün bir terör örgütü olup
olmadığına yönelik hiç değilse bir kere değerlendirmede bulunması,
gerekçelerini başvurucunun temel iddiaları ile mahkemelerin resen tespit
edecekleri ve yargılamanın doğasının gerektirdiği sorulara cevap verebilecek
nitelikte hazırlaması gerekirken bunu yapmadıkları sonucuna ulaşmıştır. Anayasa
Mahkemesi bu gerekçeyle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar
vermiştir.
20. İlk derece mahkemesinin başvurucuların mahkûmiyetine ilişkin
kararının gerekçesi ile Yargıtay ilamı incelendiğinde Hizb-ut
Tahrir"in bir terör örgütü olarak kabul edilmesine ilişkin olarak yeterli bir
değerlendirme yapılmadığı, gerekçelerin başvurucuların temel iddialarını
karşılamadığı, mevcut başvuruda da anılan Yılmaz
Çelik kararından ayrılmayı gerektiren bir yön bulunmadığı sonucuna
ulaşılmıştır. Bu nedenle başvurucuların Anayasa’nın 36. maddesinde güvence
altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar haklarının ihlal
edildiğine karar verilmesi gerekir.
3. 6216 Sayılı Kanun"un
50. Maddesi Yönünden
21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin
Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2)
numaralı fıkraları şöyledir:
“(1)
Esas inceleme sonunda, başvurucunun hakkının ihlal edildiğine ya da
edilmediğine karar verilir. İhlal kararı verilmesi hâlinde ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yapılması gerekenlere hükmedilir…
(2)
Tespit edilen ihlal bir mahkeme kararından kaynaklanmışsa, ihlali ve sonuçlarını
ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosya ilgili mahkemeye
gönderilir. Yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmayan hâllerde
başvurucu lehine tazminata hükmedilebilir veya genel mahkemelerde dava açılması
yolu gösterilebilir. Yeniden yargılama yapmakla yükümlü mahkeme, Anayasa
Mahkemesinin ihlal kararında açıkladığı ihlali ve sonuçlarını ortadan
kaldıracak şekilde mümkünse dosya üzerinden karar verir.”
22. Başvurucular, yargılamanın yenilenmesine karar verilmesi
talebinde bulunmuşlardır.
23. Başvurucuların Anayasa"nın 36. maddesinde düzenlenen adil
yargılanma hakkı kapsamında gerekçeli karar
haklarının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla somut
başvuruda ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
24. Bu durumda Yılmaz Çelik
kararında da belirtildiği üzere (aynı kararda bkz. § 69) gerekçeli karar
hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Buna göre yapılacak yeniden yargılama
ise 6216 sayılı Kanun"un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre ihlalin ve
sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda derece
mahkemelerince yapılması gereken iş, öncelikle ihlale yol açan mahkeme
kararının ortadan kaldırılmasından ve ihlal sonucuna uygun yeni bir karar
verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden yargılama
yapılmak üzere (Kapatılan) Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK mülga 250.
maddesi ile görevli) dosyalarının devredildiği mahkemeye gönderilmesine karar
verilmesi gerekir.
25. Dosyadaki belgelerden tespit edilen 884,10 TL harçtan ve
2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 3.359,10 TL yargılama giderinin
başvuruculara müştereken ödenmesine karar verilmesi gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkı ihlalinin
sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere
(Kapatılan) Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK mülga 250. maddesi ile
görevli) (E.2010/36, K.2011/154) dosyalarının devredildiği mahkemeye
GÖNDERİLMESİNE,
D. 884,10 TL harç ve 2.475 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam
3.359,10 TL yargılama giderinin BAŞVURUCULARA MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,
E. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve
Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına,
ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine
kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
3/4/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.