Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/24921
Karar No: 2015/6205

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/24921 Esas 2015/6205 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2014/24921 E.  ,  2015/6205 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili, müvekkiline kaskolu araçta meydana gelen 5.887,62 TL hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalı belediyenin hizmet kusuru olduğunu, aracın .. dökülen kum yığınına çarparak hasarlandığını, gerekli işaretlemenin yapılmadığını, davalı hakkında icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek davalının itirazının iptaline takibin devamına ve inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, kusuru, hasar miktarını kabul etmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, itirazın iptali davasının koşulları bulunmadığından davanın reddine, davalı vekilinin talebi üzerine 01.10.2014 tarihli ek karar ile davalı lehine vekalet ücretine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, davalı belediye hakkında, hizmet kusuruna dayanılarak itirazın iptali şeklinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir. Davacıya kasko sigortalı aracın, karayoluna dökülen kum yığınına çarparak hasarlandığı, davalı belediyenin gerekli önlemleri almadığı, işaretleme yapılmadığı ileri sürülmüştür.
    Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediye, kamu hizmeti sırasında verdiği zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Hizmet kusurundan dolayı açılan davaların İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanunun 2.maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak ikame edilmesi gerekmektedir. Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.

    Bu durumda mahkemece, davaya bakma görevi İdari Yargıya ait olduğundan, mahkemenin yargı yolu bakımından görevsizliğine ve dava dilekçesinin bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Kabule göre de; Hukuk Muhakemeleri Kanununun 304 vd.maddeleri gereğince; "Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir." Aynı Kanunun 305/2.fıkrası hükmüne göre "Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez."
    Somut olayda, 18.09.2014 tarihli karar ile davanın reddine karar verilmiş; davalı belediye vekili tarafından 30.09.2014 tarihli tavzih dilekçesi ile kararın UYAP"tan incelenmesi sonucu davanın reddine karar verildiği halde lehlerine vekalet ücretine hükmedilmediğini, bu maddi hatanın düzeltilerek müvekkili lehine vekalet ücreti verilmesini talep etmiş; mahkeme 01.10.2014 tarihli ek karar ile davalı taraf lehine 1.500 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir.
    Davalı taraf yararına asıl kararda vekalet ücretine hükmedilmemesi maddi hata değildir. Bu husus ancak temyiz sebebi yapılabilir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 305/2.maddesi hükmü gereğince tavzihle hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar genişletilip değiştirilemeyececeğinden, mahkemece davalı vekilinin tavzih talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu gibi ek kararla davalı lehine vekalet ücreti verilmesi doğru değildir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30/04/2015 gününde Üye .. karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.


    -KARŞI OY-
    Davalı İdarenin kara yolunun yapım ve bakımından kaynaklanan hizmet kusuru sonucu meydana gelen maddi hasarlı kazada, kasko sigortalı araçta oluşan hasar bedeli davacı sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödenerek sorumluluğu nedeniyle davalı İdare aleyhine hasarın rücuen ödenmesi istemiyle ilamsız icra takibi yapılmış,
    Borçlunun süresinde takibe vaki itirazı nedeniyle adli yargıda eldeki itirazın iptali davası açılmış,
    Yerel mahkemece "hizmet kusurundan kaynaklanan tazminat davalarının ancak idari yargıda açılabileceği, bu tür davaların adli yargıda açılamayacağı gibi icra takibine de konu edilemeyeceği, ortada geçerli bir icra takibinin bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,
    Davacı vekilinin temyizi üzerine "uyuşmazlıkta idari yargının görevli olduğu" gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
    Sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyorum.
    2918 sayılı yasanın 10/b-4 maddesinde "karayolunda trafik için tehlike teşkil eden engelleri gece veya gündüze göre kolayca görülebilecek şekilde işaretleme ve ortadan kaldırma" Belediyenin görevleri arasında gösterilmiş,
    TC Anayasasının 125/son maddesinde "İdarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu" kurala bağlanmış,
    2577 sayılı İYUK 2/1-b maddesinde "İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava çeşitleri arasında" sayılmıştır.
    Bu durumda davalı İdarenin sorumluluğundaki yolların yapım bakım ve onarımının yapılmadığı nedeniyle doğan zararın tazmininin amaçlanmış olması karşısında İdarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü esnada kişilere verdiği zararın ödetilmesine yönelik bulunan uyuşmazlık konusu davanın, olayda kamu hizmetinin usulüne ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğini, hizmet kusuru veya İdarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tesbitinde esas alınan idare hukuku kurallarına ve 2577 sayılı İYUK 2/1-b maddesinde sayılan tam yargı davasında görüm ve çözümünde İdari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

    O halde, tam yargı davasına konu olabilecek bir uyuşmazlığın nasıl ki adli yargıda dava konusu edilmesi mümkün değil ise ilamsız icra takibine konu edilmeside mümkün değildir.
    Eldeki davanın itirazın iptali davası oluşuna göre geçerli bir icra takibinin bulunması dava önşartıdır.
    Mahkemece, yargı yolundan önce dava önşartı olan geçerli bir icra takibinin bulunup bulunmadığı, takibe konu alacağın genel haciz yolu ile takibe konu edilebilecek alacaklardan olup olmadığını mahkemenin görevinden önce davanın niteliği itibariyle icra dairesinin görevini incelemesi gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta idarenin hizmet kusurundan doğan tam yargı davasına konu olabilecek bir alacak ilamsız icra takibine konu edilmiştir. Bu tür bir alacağın tahsilinde icra dairesi görevsiz olduğundan dava önşartı olan geçerli bir icra takibinin bulunması koşulu gerçekleşmemiştir.
    Kaldı ki, idari yargının görev alanına giren, idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan alacak ve tazminat davalarıdır. Oysa eldeki dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Yukarıda belirtildiği gibi 2004 sayılı İİK 58, 60, 61, 62, 65 ve 67.madde hükümleri uyarınca itirazın iptali davaları idari yargının görev alanında olmayıp adli yargının görev alanına girmektedir.
    2004 Sayılı İİK.nun 67. maddesinde;"Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir." hükmüne yer verildiğine göre itirazın iptali davaları açıkça adli yargının görev alanına girmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.04.2007 gün ve 2007/4-141 E-188 K; 23.06.2010 gün ve 2010/7-332 E- 344 K; 14.04.2010 gün ve 2010/7-184-214 K; 22.12.2010 gün ve 2010/3-635 E- 686 Karar sayılı ilamlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
    Bu halde sayın çoğunluk görüşü doğrultusunda yerel mahkeme kararının kesinleşmesi durumunda itirazın iptali davasının açılacağı idari yargıda uyuşmazlığın a..görev alanına girmesi nedeniyle yargı yolu yönünden davanın reddine karar verilecektir.

    ..ı merciileri arasındaki görev uyuşmazlıklarını gidermek ve görevli yargı kolunu belirlemek üzere görevli bulunan ..Mahkemesinin bu konudaki istikrarlı kararları (13.05.2013 gün 2012/305 esas 2013/632 karar sayı vb) itirazın iptali davalarında görevli yargı kolunun adli yargı olduğu yönündedir.
    Sonuç olarak hizmet kusuruna dayalı tazminat talebi ile ilgili yapılan icra takibi geçersiz olduğundan, geçersiz takibe dayanılarak açılan itirazın iptali davasının reddine ilişkin yerel mahkemenin 18.09.2014 gün 2014/26-134 sayılı kararının onanmasına (1.10.2014 günlü ek kararla ilgili temyiz talebi olmadığından) karar verilmesi gerekirken adli yargının görev alanında bulunan itirazın iptali davasında idari yargıyı görevli kabul eden sayın çoğunluk görüşüne karşıyım.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi