Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/4352
Karar No: 2011/882
Karar Tarihi: 21.02.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/4352 Esas 2011/882 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/4352 E.  ,  2011/882 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tescil


    ... ile Hazine ve ... aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Elazığ 3. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.12.2009 gün ve 105/408 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Dava tapusuz taşınmazın tapuya tesciline ilişkindir. TMK.nun 713/7. maddesine göre; kararda tescili istenen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir. Mahkemece verilen kararda, taşınmazın niteliği belli olmadığı gibi açık bir biçimde yeri ve sınırları da belirtilmemiştir. Atıf yapılan fen memuru bilirkişinin raporu ise, sınırları açıkça göstermekten uzaktır. TMK.nun 719. maddesine göre taşınmazın sınırları; tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir. TMK.nun 719.maddesi taşınmazın yatay kapsamını belirlemek için getirilmiş bir hükümdür. Dava konusu taşınmazın doğu, batı, kuzey ve güney yönlerinde hangi taşınmazların bulunduğu, hangi nitelikte oldukları ve kime ait oldukları belli değildir. Tapusuz taşınmazın tapuya tescili ve tapu sicilinin doğru tutulması için kanunun bu hükmüne uymak gerekir. İnfaz kabiliyeti olmayacak biçimde hüküm verilemez.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle sair temyiz itirazları incelenmeksizin usul ve yasaya aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.02.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY
    Davacı vekili, 05.03.2008 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; tapulama çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan tahmini 6431 m2’lik alanda vekil edeninin ev inşa ederek ve tarım yaparak 30 yılı aşkın süreden beri zilyet olduğunu açıklayarak bu yerin müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı Hazine çekişmeli yerin dere yatağı niteliği nedeniyle sel baskını riski altında olduğunu, davacının buraya evini 15 yıl önce inşa ettiğini, çevresini de on yıldan beri
    kullanmakta olduğunu, zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
    Davalı Köy Tüzel Kişiliği tebligata rağmen oturumlara katılmamış ve yanıt vermemiştir.
    Mahkemece davanın kabulüne, harita bilirkişisi Semih Tekmen tarafından düzenlenen krokide D harfiyle gösterilen sarı renkle boyanan 6500 m2’lik yerin susuz niteliğiyle davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
    Hüküm süresi içerisinde Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından:Elazığ İl Tarım Müdürlüğünün 04.04.2008 tarih ve 982-1654 sayılı yazı ekindeki ziraat yüksek mühendisi ...ın raporu kapsamına göre; dilekçe ekindeki krokide J harfiyle gösterilen taşınmazın % 25-30 eğimli, killi-kireçli toprak yapısına sahip, üzerinde tek katlı kerpiç bina mevcut olduğu, 4-5 yıllık süreden beri toprak işlemesinin yapılmakta olduğu, sulanabilir özellikte olduğu, taşınmaz üzerinde 4-5 yaşlarında 8-10 adet elma ve ceviz ağacının bulunduğu rapor edilmiştir. Çevre ve Orman Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, 9.Bölge Müdürlüğünün 16.04.2008 tarih 440/3763 sayılı yazılarında; dava konusu yerin 1986 yılı baskılı 1/25.000 ölçekli arazideki konumu itibariyle evveliyatının dere olduğu, dava dilekçesi ekindeki krokide J harfiyle belirtilen taşınmazdan dere geçmekte olduğu, bölgenin özelliği gereği dere genişliğinin 30 metre olmasının uygun olacağı, dereler için tescil harici tutulması gerektiği bildirilmiştir.
    Mahallinde keşif yapılmıştır. Dinlenen davacı tanıkları özetle; davacının evini 1970’li yıllarda inşa ettiğini, taşınmazın dere içinde kalmadığını, bu yerin diğer alanlarında arpa, buğday tarımı yapıldığını söylemişlerdir. Davalı tanığı ise; mahallinde tutulan tutanakların doğru olduğunu açıklamıştır. İnşaat bilirkişisi, binanın 28 yaşında olduğunu rapor etmiştir. Jeolog bilirkişi, taşınmazın dere yatağı içerisinde olmadığını rapor etmiştir. Fen bilirkişisi, ölçekli ve koordinatlı kroki ve raporunu dosyaya sunmuştur. Açıklanan olgular mahkemenin ve tarafların kabulündedir. Uyuşmazlık topoğrafik haritalar kapsamına göre dava konusu yerin eğiminin % 25-30 olması nedeniyle tescile tabi yerlerden olup olmayacağı ve İl Tarım Müdürlüğü’nden görevlendirilen ziraat yüksek mühendisinin raporu kapsamına göre, 4-5 yıldan beri toprak işlemesi yapılan bu yerin TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddeleri uyarınca tescilin mümkün olup olmadığında toplanmaktadır. Devletin yetkili kurumunun görevlendirdiği ziraat yüksek mühendisi İskender Çağraş’ın düzenlemiş olduğu rapor somut olaya uygun düştüğü ve belirlemenin doğru olduğu anlaşılmakla davacı lehine zilyetlikle mülk edinme koşullarının oluşmadığı bir vakıadır. Bundan sonraki keşiflerde görevlendirilen ziraatçı bilirkişi ve jeolog bilirkişinin raporları bilimsel verilerden, toprak analizlerinden uzak olması ve ilk raporla çelişmesi nedeniyle dikkate alınmaması gerekir.
    Mahkemenin kabulü ve Dairenin Sayın çoğunluğunun bozma sebeplerine gelince: Mahalli mahkemenin kararının yukarıda belirtildiği üzere kesin olarak bozulması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Çoğunluk bozması ise, dosyadaki teknik bilirkişilerin sunmuş oldukları rapor ve eki ölçekli ve koordinatlı krokilerine göre uygulama ve tescil edilme ve taşınmazın zeminde olduğu yerin net olarak belirlenmesine elverişli olduğundan ve infaza esas alınacak krokide taşınmazın sınırları da teknik bilirkişi raporunda yazılı olduğundan TMK.nun 713/7 ve 719.maddelerinde herhangi bir aykırılık yoktur. Kaldı ki, Dairenin 23.12.2010 tarih 2010/4943-6346 Esas ve Karar sayılı ret ve düzeltilerek onamaya ilişkin kararına göre Sayın çoğunluğun düşüncesi de uygulama yönünden azınlık görüşüyle örtüşmektedir. Belirttiğim sebeplerle işin esası bakımından yerel mahkeme kararı kesin olarak bozulmalıdır. Dairenin Sayın çoğunluğunun usuli bozması yönünden ise yerel mahkeme kararı onanmalıdır. Bu sebeplerle katılmam mümkün olmamıştır. 21.02.2011








    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi