17. Hukuk Dairesi 2015/4224 E. , 2015/6535 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalının sevk ve idaresindeki aracı ile ...karayolu ...Tüneli içerisinde yapmış olduğu trafik kazası sonucunda, tünel içerisinde bulunan tünel radyo sistemi tesisatında 14.212,70 TL hasara neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 14.212,70 TL zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin olayın meydana geldiği tünelden aracıyla geçtiği sırada aracını kaydırması sonucu oluşan kazada bir adet kablonun yerinden çıkmasına, bir adet kablonun kopmasına ve birkaç kaldırım taşının kırılmasına sebep olduğunu, davacı tarafından kopan kabloya ait tesisatın tamamen değiştirilmesi gerektiğinden bahisle fahiş bir taleple dava açıldığını öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; keşif sırasındaki gözlem ve sonraki bilirkişi raporunun bilimsel ve teknik verilere daha uygun olduğu gerekçesiyle; kaza sonucu hasara uğrayan koaksiyel kablonun tamamen yenilenerek mi, yoksa hasarlı kısım yerine ek yapılmak suretiyle mi zarar kapsamının belirlenmesi gerektiği noktasında birbiriyle çelişen iki ayrı bilirkişi raporundan, ikincisi hükme esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükmüne uyulan, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 05.06.2012 tarihli, 2011/9190 Esas, 2012/9760 Karar sayılı bozma ilamında; "... bilirkişi raporları arasında açık bir çelişki söz konusudur. Şu durumda, dava konusu olay nedeniyle oluşan zararın kapsamı hususunda düzenlenen bilirkişi raporlarının alanında uzman tek bilirkişi tarafından düzenlenmiş olmasına ve raporlar arasında çelişki bulunmasına rağmen, bu çelişki giderilmeden karar verilmesi doğru değildir. Yeniden oluşturulacak alanında uzman üç kişilik bilirkişi heyetiyle mahallinde keşif yapılarak denetime elverişli rapor alındıktan sonra, sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece, Yargıtay bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda;... öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyeti ile yapılan keşif sonrası düzenlenen 04.02.2014 tarihli bilirkişi raporu benimsenerek, davanın kısmen kabulü ile 1.068,40 TL"nin 09.06.2009 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 Sayılı HMK"nun geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nun 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2014 tarihinden itibaren 1.890,00 TL’ye çıkarılmıştır.
Temyize konu kararda davanın kısmen kabulüyle 1.068,40 TL maddi tazminata hükmedilmiştir.
Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden maddi tazminat yönünden verilen karar miktar itibariyle davalı yönünden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebileceğinden davalı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 492 Sayılı Harçlar Yasasının 13/J maddesi uyarınca davacıdan harç alınmamasına, peşin alınan harcın istek halinde davalıya geri verilmesine, 05/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.