
Esas No: 2013/9689
Karar No: 2013/9689
Karar Tarihi: 31/3/2016
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MURAT KAYMAZ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2013/9689) |
|
Karar Tarihi: 31/3/2016 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Hicabi DURSUN |
|
|
Erdal TERCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
Raportör Yrd. |
: |
Hikmet Murat AKKAYA |
Başvurucu |
: |
Murat KAYMAZ |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, F tipi ceza infaz kurumunda bulunan başvurucunun
sohbet etmek amacıyla bir araya geldiği arkadaşlarıyla fotoğraf çektirme
talebinin reddi nedeniyle Anayasa"nın 2., 5., 13. ve 90. maddelerinin ihlal
edildiği iddialarına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 25/12/2013 tarihinde Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı
vasıtasıyla yapılmıştır. Başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesi neticesinde başvurunun Komisyona sunulmasına engel teşkil edecek bir
eksikliğinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
3. Birinci
Bölüm İkinci Komisyonunca 27/2/2015 tarihinde, başvurucunun adli yardım
talebinin kabulüne karar verilmiştir.
4. Birinci Bölüm İkinci Komisyonunca 27/2/2015 tarihinde,
başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Bölüm Başkanı tarafından 14/5/2015 tarihinde, başvurunun
kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar
verilmiştir.
6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına
(Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü 5/6/2015 tarihinde Anayasa
Mahkemesine sunmuştur.
7. Bakanlık tarafından Anayasa Mahkemesine sunulan görüş
11/6/2015 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın
görüşüne karşı beyanlarını 22/6/2015 tarihinde ibraz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. Olaylar
8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili
olaylar özetle şöyledir:
9. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkûm
olduğu hapis cezasının infazı için hâlen Kocaeli 1 No.lu F Tipi Yüksek
Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu)bulunmaktadır.
10. Başvurucu; ceza infaz kurumunda eğitim, iyileştirme ve
bireyselleştirme faaliyetlerinin bir parçası olan sohbet etme faaliyeti
sırasında grupta bulunan arkadaşlarıyla fotoğraf çektirmek için 30/11/2012
tarihinde kurum idaresine başvurmuş, başvurucunun talebi reddedilmiştir.
11. Bunun üzerine başvurucu 3/12/2012 tarihinde şikâyet usulüyle
Kocaeli İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) başvurmuştur. Başvurucu
dilekçesinde, başka hücrede kalan arkadaşlarla bir araya gelmesinde nasıl
sakınca görülmüyorsa fotoğraf çekiminde de sakınca olmaması gerektiğini ve
keyfî olarak Cezaevi idaresi tarafından engellendiğini, fotoğrafların neden
çektirilmediğine dair hiçbir gerekçenin belirtilmediğini ileri sürmüştür.
Ayrıca diğer hapishanelerde bir engelleme olmadığını iddia etmiştir. Bu konuyla
ilgili olarak bir cezaevinde dokuz kişinin beraber çekindiği fotoğrafı
başvurusuna eklemiştir.
12. İnfaz Kurumu, başvurucunun dilekçesiyle beraber konuyla
ilgili daha önce verilen Kocaeli İnfaz Hâkimliği ile Kocaeli 2. Ağır Ceza
Mahkemesi kararlarının örneklerini, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevfikevleri Genel Müdürlüğünün (Genel Müdürlük) 22/1/2007
tarihli ve 45/1 sayılı Genelgesi"nin ilgili maddesini ekleyerek aynı gün İnfaz
Hâkimliğine göndermiştir.
13. Şikâyet, ilk olarak Kocaeli İnfaz Hâkimliği 28/12/2012
tarihli ve E.2012/2303, K.2012/2529 sayılı kararına konu olmuştur. Anılan karar
şu şekildedir:
"...
İtiraz edenin dilekçesi, ekleri bir bütün
halinde inceleyip değerlendirildiğinde; Genelge hükümlerine göre ""Hükümlü ve
tutuklular; kendi oda veya koğuşunda beraber kaldıkları arkadaşlarıyla veya
açık görüş günlerinde ziyarete gelen yakınlarıyla, idarece belirlenen yerlerde
ve bedelleri kendileri tarafından karşılanmak koşuluyla fotoğraf çektirebilir""
şeklinde düzenlenmiştir.
Ceza İnfaz kurumlarında arkadaşlarıyla
fotoğraf çektirelemez diye yasaklayıcı bir hüküm
yoktur. Başka koğuşta kalan arkadaşlarıyla sohbet sırasında yüz yüze biraraya geldiklerine göre idarenin kontrolü(n)de
ve başka amaç taşımamak kaydıyla yine idarece belirlenecek yerde hatıra
fotoğrafının çektirilmesinde yasaya ve
genelgelere aykırı bir durum söz konusu olamaz. Bu nedenlerle idare
hükümlü ve tutuklulara gerekli kolaylığı göstermelidir.
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-İtiraz eden MURAT KAYMAZ"nin
talebi ile ilgili olarak idarece takdir edilecek şekilde hükümlü ve
tutukluların fotoğraf çektirme talepleri makul ölçüler içinde yerine
getirilmesi gerekeceğinden sakınca görülmediği hallerde fotoğraf çekimine izin
verilmesine, bunun dışında kalan taleplerin reddine;
..."
14. Karar 11/1/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
Şikâyet üzerine verilen bu karara karşı herhangi bir itirazda bulunulmamıştır.
15. Daha sonra, İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı
22/1/2013 tarihinde, hükümlü ve tutukluların fotoğraf çekilme esaslarını
belirleyen uygulama talimatı üzerine karar almak için toplanmıştır.
16. İnfaz Hâkimliğinin yukarıda belirtilen kararında da yer alan
Genel Müdürlük Genelgesi"nin ilgili maddesine atıf yapılmak suretiyle "Ceza infaz kurumumuzun yüksek güvenlikli ceza infaz
kurumu olması, barındırdığı terör ve çıkar amaçlı suç grubuna mensup hükümlü ve
tutukluların örgütsel dayanışma ve güç birliği açısından örgütten ayrılan ve
aynı dava dosyasından yargılandıkları halde hasımlılık
yaşayan çıkar amaçlı suç örgütü mensuplarının teşhir edilmemesi için hükümlü ve
tutukluların aynı odayı paylaştıkları ve ortak sohbete çıktıkları kişiler ile 3
kişi olacak şekilde fotoğraf çekilmelerine" karar verilerek
başvurucunun talebi reddedilmiştir.
17. İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığının anılan kararı
başvurucuya 13/2/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18. Başvurucu 18/2/2013 tarihinde İnfaz Hâkimliğinin kararının
uygulanmadığını, kararın keyfî olduğunu ileri sürerek yine Kocaeli İnfaz
Hâkimliği nezdinde şikâyet başvurusunda bulunmuştur.
19. Kocaeli İnfaz Hâkimliği 15/3/2013 tarihli E.2013/1298,
K.2013/1332 sayılı kararıyla ve "itiraz
edenin dilekçesi, İdari ve Gözlem Kurulu kararına yönelik zarar ve ekleri bir
bütün halinde inceleyip değerlendirildiğinde kararın usul ve yasalara uygun
olduğu" gerekçesiyle başvurucunun talebini reddetmiştir.
20. Söz konusu karar 26/3/2013 tarihinde başvurucuya tebliğ
edilmiş, başvurucu bu karara karşı itiraz kanun yoluna başvurmamıştır.
21. Başvurucu bu kez 7/5/2013 tarihinde doğrudan Kocaeli İnfaz
Hâkimliğine yazdığı dilekçede; sohbete çıktığı kişilerle ikişer kişi olarak
ayrı ayrı ve sohbet alanında yer alan bütün kişilerle fotoğraf çektirmiş
olduğunu, bu durumda idarenin sınırlama kararının bir anlamı ve pratik
karşılığının bulunmadığını, daha önce İnfaz Hâkimliğince verilen kararla sohbet
etme çerçevesinde fotoğraf çekme hakkını kullanabileceğinin belirtildiğini
fakat İnfaz Kurumunun kararıyla üç kişilik sınırlama getirildiğini, infaz hâkimliklerinin
kararına nasıl itiraz edilmesi gerektiğinin yasada yer aldığını, daha sonra
verilen hâkimlik kararının gerekçesiz ve keyfî olduğunu, bu sayede kendileri
üzerinde ekonomik bir külfet meydana geldiğini ileri sürerek gereğinin
yapılmasını talep etmiştir. Ayrıca çektirdiği fotoğrafları dosyasına sunmuştur.
22. Başvurucunun dilekçesi aynı gün Cezaevi idaresince daha önce
başvurucuyla ilgili verilen kararlar (bkz. §§ 13, 16) belirtilmek suretiyle
Kocaeli İnfaz Hâkimliğine gönderilmiştir.
23. Taleple ilgili olarak Cumhuriyet savcısından yazılı görüş
istenmiş, Cumhuriyet savcısı hükümlünün talebinin kabulü ile yasal bir dayanağı
olmayan fotoğraf çekimi sırasındaki üç kişi ibaresinin kaldırılmasına yönelik
mütalaada bulunmuştur.
24. Kocaeli İnfaz Hâkimliği 7/6/2013 tarihli ve E.2013/2136,
K.2013/2395 sayılı kararla Cumhuriyet savcısının mütalaasından farklı olarak
"itiraz edenin dilekçesi, ekleri bir
bütün halinde inceleyip değerlendirildiğinde çekilen fotoğrafların yan yana
konulması durumunda idarenin toplu fotoğraf çekilme yasağının izin verilen
uygulama karşısında pratik bir faydasının bulunmadığının tespitine" karar
vermiştir.
25. Kararın İnfaz Kurumuna gönderilmesinden sonra 28/6/2013
tarihinde Cezaevi Müdürlüğü Kocaeli İnfaz Hâkimliğine kararın içeriğinin
anlaşılamaması gerekçesiyle söz konusu kararın yeniden değerlendirilmesi
hususunda bir yazı yollamıştır. Aynı zamanda bu yazı başvurucuya da tebliğ
edilmiştir.
26. Kocaeli İnfaz Hâkimliği 15/7/2013 tarihinde, kararın yeniden
değerlendirilmesini gerektirecek bir durum bulunmadığını belirterek hükmün
itiraz edene tebliği için gerekli işlemlerin yapılmasını bildirmiştir.
27. İnfaz Kurumu Müdürü bunun üzerine Kocaeli 2. Ağır Ceza
Mahkemesi nezdinde karara itiraz etmiş, Kocaeli İnfaz Kurumu Müdürlüğünün itirazı
21/8/2013 tarihinde 2013/1050 Değişik İş sayılı kararla kesin olarak
reddedilmiştir.
28. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin bu kararı İnfaz Kurumu
Müdürüne tebliğ edilmeden önce başvurucu 26/9/2013 tarihinde, Kocaeli İnfaz
Hâkimliğine başvurarak Kocaeli İnfaz Hâkimliğinin 7/6/2013 tarihli ve
E.2013/2136, K.2395 sayılı kararının hâlâ uygulanmadığını ifade etmiş ve
kararın tavzihini talep etmiştir.
29. Kocaeli İnfaz Hâkimliği ise 24/10/2013 tarihli ve
E.2013/3801, K.2013/3934 sayılı kararıyla başvurucunun talebini reddetmiştir.
İnfaz Hâkimliğinin kararı şu şekildedir:
"Konu Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evi
Genel Müdürlüğünün 22/01/2007 tarih ve 45/1 nolu
genelgesinde düzenlenmiştir. Genelgenin diğer işlemler başlıklı 5.bölümünün
8.maddesinde hükümlü ve tutukluların, kendi oda veya koğuşlarında beraber
kaldıkları arkadaşları ile veya açık görüş günlerinde ziyarete gelen
yakınlarıyla fotoğraf çektirebilecekleri şeklinde düzenleme mevcuttur. Bu
düzenlemeden açıkça anlaşılacağı üzere, hükümlü ve tutukluların sohbet
odalarında ki arkadaşlarıyla fotoğraf çektirmeli mümkün değildir. Doğal olarak
Adalet Bakanlığının genelgesi cezaevi yönetiminde dikkate alınıp uygulanmak
zorundadır. Hükümlünün talebinin daha önceden hakimliğimizce incelendiği,
değişik tarihlerde ve değişik nitelikte kararlar verildiği anlaşılmaktadır. Her
ne kadar, önceki aşamalarda, konuyla ilgili olarak farklı kararlar verilmiş ise
de, talebin idari bir faaliyete yönelik olması
nedeniyle yeni ve farklı kararlar verilmesi mümkündür.
Bu itibarla hükümlünün talebi yerinde
görülmemiş ve reddine karar verilmiştir."
30. Anılan karara başvurucu tarafından itiraz edilmesi üzerine
Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesi 4/12/2013 tarih ve 2013/1599 Değişik İş sayılı
kararı ile itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.
31. Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/1599 Değişik İş
sayılı bu kararı başvurucuya 11/12/2013 tarihinde tebliğ edilmiştir.
32. Başvurucu 25/12/2013 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel
başvuruda bulunmuştur.
33. Yukarıdaki paragrafta belirtilmiş olan (bkz. § 27) Kocaeli
2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/8/2013 tarihli ve 2013/1050 Değişik İş sayılı
kararı ise Kurum Müdür Vekili"ne 4/7/2014 tarihinde
tebliğ edilmiştir.
B. İlgili Hukuk
34. 16/5/2001 tarihli ve 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu"nun
4. maddesi şöyledir:
"İnfaz hâkimliklerinin
görevleri şunlardır :
1.
Hükümlü ve tutukluların ceza infaz kurumları ve tutukevlerine kabul edilmeleri,
yerleştirilmeleri, barındırılmaları, ısıtılmaları ve giydirilmeleri, beslenmeleri,
temizliklerinin sağlanması, bedensel ve ruhsal sağlıklarının korunması amacıyla
muayene ve tedavilerinin yaptırılması, dışarıyla ilişkileri, çalıştırılmaları
gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
2.
Hükümlülerin cezalarının infazı, müşahadeye tâbi
tutulmaları, açık cezaevlerine ayrılmaları, izin, sevk, nakil ve tahliyeleri;
tutukluların sevk ve tahliyeleri gibi işlem veya faaliyetlere ilişkin
şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
3.
Hükümlü ve tutuklular hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin
cezalarının kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı
olduğu iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak.
4. Ceza
infaz kurumları ve tutukevleri izleme kurullarının kendi yetki alanlarına giren
ceza infaz kurumları ve tutukevlerindeki tespitleri ile ilgili olarak
düzenleyip intikal ettirdikleri raporları inceleyerek, varsa şikâyet
niteliğindeki konular hakkında karar vermek.
5.
Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak.
Kanunlarda başka bir yargı merciine bırakılan
konulara ilişkin hükümler saklıdır."
35. 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik
Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 9. maddesinin birinci ve ikinci fıkrası
şöyledir:
"Yüksek
güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, iç ve dış güvenlik
görevlilerine sahip, firara karşı teknik, mekanik, elektronik ve fizikî
engellerle donatılmış, oda ve koridor kapıları sürekli kapalı tutulan, ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve dış çevre
ile temasların geçerli olduğu sıkı güvenlik rejimine tâbi hükümlülerin bir veya üç kişilik odalarda barındırıldıkları tesislerdir. Bu kurumlarda bireysel veya
grup hâlinde iyileştirme yöntemleri uygulanır.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm
olanlar ile süresine bakılmaksızın, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yönetmek
veya bu örgütün faaliyeti çerçevesinde, Türk Ceza Kanununda
yer alan;
a) İnsanlığa karşı suçlardan (madde 77, 78),
b) Kasten öldürme suçlarından (madde 81, 82),
c) Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan (madde 188),
d) Devletin güvenliğine karşı suçlardan (madde 302, 303, 304, 307,
308),
e) Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan (madde 309,
310, 311, 312, 313, 314, 315),
Mahkûm olanların cezaları, bu kurumlarda infaz edilir."
36. 6/4/2006 tarihli Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza
ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün
(İnfaz Tüzüğü) 40. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"(1) İdare ve gözlem
kurulu aşağıda sayılanişleri yapmakla görevli ve
yetkilidir;
a)
Hükümlülerin suç türlerini belirleyerek, durumlarına uygun kurumlara
ayrılmaları ve bunlara uygun olacak infaz ve iyileştirme rejimini saptamak,
b) Hükümlülerin kurumlara kabullerinden sonra kalacakları
odaları belirlemek,
c) Kurumlarda kalmakta olan hükümlüleri gruplandırmak,
d) Hükümlülerin kalmakta oldukları odaları değiştirmek,
e)
Hükümlülerin bireysel olarak, psiko-sosyal yardım
servisince hazırlanan iyileştirme programlarına uyumunu ve sonuçlarını
değerlendirmek,
f)
İyileştirme programları kapsamında spor alanları, çok amaçlı salon, kütüphane
ve iş atölyelerinden yararlanma gibi faaliyetlere katılabilecek durumdaki
hükümlüler ile kurumun iç hizmetlerinde çalıştırılacak hükümlülerin
belirlenmesi ile ilgili karar almak,
g)
Tehlikeli hâli bulunan ya da örgüt mensubu olan hükümlülerle ilgili olarak,
telefon görüşmeleri ile radyo, televizyon yayınları ve internet olanaklarından
yararlanma hakkının kısıtlanmasına karar vermek,
h) Açık
kurumlar ile eğitimevlerinde bulunan hükümlülerin
kurum dışındaki eğitim, ağaçlandırma, çevre düzenlemesi ve temizliği, doğal
afet sonrası yardım, tiyatro çalışmaları gibi sosyal, kültürel ve sportif
etkinliklere katılacak hükümlülerin kurum dışına çıkabilmeleri için karar
almak,
ı) Açık
kurumlarda ve eğitimevlerinde kalan hükümlülerin, oda
ve eklentilerinde bulundurabilecekleri eşyaların cinsleri ve miktarlarını
belirlemek,
j)
Koşullu salıvermeye ve uygulanacak infaz rejimine esas teşkil edecek iyi hâl
kararını almak,
k) Mevzuatla verilen diğer görevleri yerine getirmek.
37. Adalet Bakanlığı"nın
Ceza ve
Tevkif Evi Genel Müdürlüğünün 22/01/2007 tarih ve 45/1 No.lu Genelgesi"nin
"Diğer işlemler" başlıklı
beşincibölümün 8. maddesi şöyledir:
"Hükümlü
ve tutuklular; kendi oda veya koğuşunda beraber kaldıkları
arkadaşlarıyla veya açık görüş günlerinde ziyarete gelen
yakınlarıyla, idarece belirlenen yerlerde
ve bedelleri kendileri tarafından karşılanmak koşuluylafotoğraf çektirebilecektir. Fotoğraf çekimi,müdürü ve fotoğrafçılık işkolu bulunan ceza
infaz kurumlarında sadece fotoğrafçılık işkolunca yerine getirilecek, dışarıdan
fotoğrafçı temini yoluna gidilmeyecektir. Müdürü bulunmayan kurumlardaki
fotoğraf çekimleri dışarıdan temin edilen fotoğrafçı tarafından
gerçekleştirilecektir."
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
38. Mahkemenin 31/3/2016 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
39. Başvurucu; Bakanlığın genelgesi kapsamında bir araya geldiği
arkadaşlarla sohbet ederken fotoğraf çektiremediğini, müdahalenin kanuni bir
dayanağının bulunmadığını, Kocaeli İnfaz Hâkimliğine cezaevi idaresinin mevcut
uygulamasının kaldırılması için müracaat ettiğini, cezaevi idaresinin İnfaz
Hâkimliğinin kararını uygulamadığını, bunun üzerine İnfaz Hâkimliğine tekrar
başvurup daha net bir karar verilmesini istediğini, bu sefer İnfaz Hâkimliğinin
kendi kararının aksine bir kararla talebini reddettiğini, itiraz yolundan da
sonuç alamadığını, toplu olarak fotoğraf çektirme yasağının sosyalleşme
imkânının önünde engel teşkil ettiğini belirterek Anayasa"nın 2., 5., 13. ve
90. maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve ihlalin tespit edilmesini
talep etmiştir.
B. Değerlendirme
1. Kabul Edilebilirlik
Yönünden
40. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucu, yaşadığı bu süreçte usulsüzlükler
yapıldığını, İnfaz Hâkimliği kararının idare tarafından uygulanmadığını ileri
sürmekle beraberbaşvurucunun sonuç olarak fotoğraf
çektirme talebinin kabul edilmeme sebebinin genelge hükmüne dayandırılması ve
bu sebeple başvurucunun talebinin kabul edilmemesi, temel amacın sohbet edilen
arkadaşlarla beraber herhangi bir sınırlama olmaksızın fotoğraf çektirmek
olduğu ve İnfaz Hâkimliğinin son kararının da Bakanlığın genelgesine dayandırılması
gözönüne alındığında başvurunun; mahkeme kararlarının
icrası çerçevesinde değil, başvurucunun fotoğraf çektirememesine ilişkin
yasağın kanuni temeli olmadığı iddiası kapsamında ele alınması gerekmektedir.
41. Başvurucu, arkadaşlarıyla beraber fotoğraf çektiremediğini,
genelge ile bir sınırlama getirilmesinin kanuni bir dayanağının bulunmadığını
ileri sürmektedir.
42. Bakanlığın görüşünde özel hayata saygı hakkının nasıl
sınırlanması gerektiğine ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM)
kıstasları hatırlatılmış ve takdir Anayasa Mahkemesine bırakılmıştır.
43. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı cevabında ileri sürdüğü
hususları tekrar etmiştir.
44. Anayasa"nın 17. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
"Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme
hakkına sahiptir."
45. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin (Sözleşme) 8. maddesi
şöyledir:
"(1) Herkes özel ve aile hayatına, konutuna ve yazışmasına saygı
gösterilmesi hakkına sahiptir.
(2) Bu hakkın kullanılmasına bir kamu
makamının müdahalesi, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir
toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin
korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının
hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz
konusu olabilir."
46. Anayasa"nın 17. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin
maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu
belirtilmekte olup bu düzenlemede yer verilen maddi ve manevi varlığı koruma ve
geliştirme hakkı, Sözleşme"nin 8. maddesi çerçevesinde özel yaşama saygı hakkı
kapsamında güvence altına alınan fiziksel ve zihinsel bütünlük hakkı ile
bireyin kendisini gerçekleştirme ve kendisine ilişkin kararlar alabilme hakkına
karşılık gelmektedir (Nurcan Yolcu,
B. No: 2013/9880, § 30). Bu kapsamda, kişiliğin geliştirilmesi ve kişinin
kendini gerçekleştirmesi aynı zamanda diğer insanlarla ilişkilerin varlığına
bağlı olup sohbet etme çerçevesinde cezaevinde yer alan kişilerle fotoğraf
çekimine ilişkin hususlar daha çok Anayasa"nın 17. maddesini
ilgilendirmektedir.
47. Özel yaşama saygı hakkı alt kategorisinde geçen "özel yaşam" kavramı AİHM tarafından
oldukça geniş yorumlanmakta ve bu kavrama ilişkin tüketici bir tanım yapmaktan
özellikle kaçınılmaktadır (Neşe Aslanbay Asbıyık, B. No: 2014/5836, § 25).
48. Sözleşmenin 8. maddesinin esas olarak kamu görevlilerinin
keyfî müdahalelerine karşı bireyi korumayı amaçlasa da söz konusu madde sadece
devletin bu tür müdahalelerde bulunmasından kaçınmasını sağlamayı
amaçlamamaktadır. Maddede bahsedilen negatif yükümlülüğe, özel hayata ve aile
hayatına etkin bir saygının sağlanması için gerekli pozitif yükümlülükler
eklenebilir. Bu yükümlülükler, kişilerin birbirleri ile olan ilişkilerini de
kapsayacak şekilde, özel hayata saygının güvence altına alınması amacıyla
birtakım tedbirler alınmasını gerektirebilir (Kadir
Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, § 40).
49. Buna karşın cezaevinde tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak
suçun önlenmesi ve disiplinin temini gibi cezaevinde güvenliğin sağlanmasına
yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda hükümlü ve
tutukluların sahip oldukları haklar sınırlandırılabilir (Turan Günana, B.
No: 2013/3550, 19/11/2014, § 35).
50. Nitekim Anayasa"nın 17. maddesinde, manevi varlığın
korunması ve geliştirilmesi hakkı açısından herhangi bir sınırlama nedeni
öngörülmemiş olmakla birlikte bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün
olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiş
olan hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul
edilmektedir. Ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine
yer verilmemiş olsa da Anayasa"nın diğer maddelerinde yer alan kurallara dayanarak
bu hakların sınırlandırılması da mümkün olabilir. Bu noktada Anayasa"nın 13.
maddesinde yer alan güvence ölçütleri işlevsel niteliği haizdir (Sevim Akat Eşki,
B. No: 2013/2187, 19/12/2013, § 33).
51. Anayasa"nın 13. maddesi şöyledir:
"Temel
hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili
maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir.
Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve
lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."
52. Belirtilen Anayasa hükmü, hak ve özgürlükleri sınırlama ve
güvence rejimi bakımından temel öneme sahip olup Anayasa"da yer alan bütün hak
ve özgürlüklerin yasa koyucu tarafından hangi ölçütler gözönünde
bulundurularak sınırlanabileceğini ortaya koymaktadır. Anayasa"nın bütünselliği
ilkesi çerçevesinde, Anayasa kurallarının bir arada ve hukukun genel kuralları gözönünde tutularak uygulanması zorunlu olduğundan,
belirtilen düzenlemede yer alan başta yasa ile sınırlama kaydı olmak üzere tüm
güvence ölçütlerinin, Anayasa"nın 17. maddesinde yer verilen hakkın kapsamının
belirlenmesinde de gözetilmesi gerektiği açıktır (Sevim Akat Eşki, § 35).
53. Somut olayda 30/11/2012 tarihinde Ceza İnfaz Kurumuna
verilen dilekçe ile başlayan süreçte başvurucunun sohbet ettiği arkadaşlarıyla
fotoğraf çektirme isteği aynı şekilde devam etmiş, başvurucunun talep ettiği
hususun İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı tarafından kabul
edilmeme sebebi ile Kocaeli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 4/12/2013 tarihli nihai
kararı arasında dayanılan mevzuat olarak bir farklılık bulunmadığı
anlaşılmıştır.
54. Bu minvalde, başvurucunun toplu olarak sohbet ettiği ve
grupta bulunan diğer arkadaşlarıyla fotoğraf çektirememesine ilişkin başvurusu
disiplin tedbirleri kapsamında Genel Müdürlük Genelgesi hükümlerine
dayandırılarak kabul edilmediği, başvurucununodada
bulunduğu kişilerle beraber fotoğraf çektirebileceği anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla talebin kabul edilmemesi nedeniyle Anayasa"nın 17. maddesi kapsamında
bir müdahalede bulunulmuştur.
55. Başvuruda ileri sürülen şikayetler yönünden 5275 sayılı
Kanun"un 9. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz kurumları, ... , ancak mevzuatın belirttiği hâllerde aynı oda dışındaki hükümlüler arasında ve
dış çevre ile temasların geçerli olduğu
sıkı güvenlik rejimine tâbi hükümlülerin bir
veya üç kişilik odalarda barındırıldıkları tesislerdir" hükmü
dikkate alındığında söz konusu genelge kapsamında ceza infaz kurumu tarafından
alınan kararlar sonucunda müdahalenin kanuni bir dayanağının bulunduğu açıktır.
56. Nitekim 5275 sayılı Kanunun 9. maddesinde başvurucunun da
hapis cezasını çekmekte olduğu F tipi yüksek güvenlikli kapalı ceza infaz
kurumlarının oda veya koğuşlarının bir ya da üç kişi olacak şekilde
düzenlenmesi öngörülmüş ancak mevzuatla belirtilen hâllerde aynı oda dışındaki
hükümlüler arasında temasın geçerli olabileceği Kanun"da açıkça düzenlenmiştir.
Anayasa"ya göre mutlaka kanunla düzenlenmesi gerekmeyen bir konu, kanuni dayanağı
olmak kaydıyla idarenin düzenleyici işlemlerine bırakılabilir (Tuğba Arslan [GK], B. No: 2014/256,
25/6/2014, § 87). Bu kapsamda Kanun"un bütün hususları ayrıntılarıyla
düzenlemesi beklenemeyeceğinden genel esaslar ortaya konulduktan sonra diğer
meselelere ilişkin düzenlenmeler alt metinlere bırakılabilir.
57. Ayrıca, 4675 sayılı İnfaz Hâkimliği Kanunu"nun 4. maddesinin
birinci ve üçüncü fıkrası kapsamındaki şikâyetlerin; kanun, tüzük veya
yönetmelik hükümleri ile genelgelere dayalı olarak sonuçlandırılması
gerekmektedir. Dolayısıyla ceza infaz kurumları tarafından alınan tedbirlerin
infaz hâkimliklerince hukuka uygun olup olmadığı değerlendirilirken sadece
Kanun"un ilgili hükümlerine değil; tüzük, yönetmelik ve genelgelere uygun
hareket edilip edilmediğine de bakılmaktadır.
58. Açıklanan gerekçelerle bir ihlalin olmadığının açık olduğu
anlaşıldığından başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden
incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun
olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurunun açıkça
dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Geçici olarak muaf tutulan 198,35 TL harçtan ibaret yargılama
giderinin başvurucudan TAHSİLİNE,
C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE
31/3/2016 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.