10. Hukuk Dairesi 2014/19645 E. , 2015/9632 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Davacı, yurt dışında Türk Vatandaşı olarak geçen sürelerin 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanma tahakkuku yapılmasını, İsviçre Ülkesindeki çalışmaları nedeniyle transferi sağlanacak primlerin anılan borçlanma bedeline mahsup edilmesini, bakiye borç çıkması halinde verilecek mehille ödenmesi sağlanarak tarafına yaşılılık aylığı bağlanmasını istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi .... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
12.09.2005 tarihi itibarıyla izinle çıkarak Türk Vatandaşlığını kaybeden, 15.01.1979-01.03.1979 arası 45 gün SSK"lı çalışması bulunan, 1984-1990 arası İsviçre Ülkesinde ve 08.11.1991-12.09.2005 arası Avusturya Ülkesinde borçlanmaya konu yapılabilecek yurt dışı süresi bulunan davacının, 12.02.2013 günlü borçlanma başvurusunun, talep tarihinde Türk Vatandaşı olmadığı gerekçesiyle reddi üzerine eldeki bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı, İsviçre Federal Konseyinde geçen çalışmalar nedeniyle adına yatırılan primlerin Türk sigortasına transferini, yurt dışında Türk Vatandaşı olarak geçen sürelerin 3201 sayılı Yasa uyarınca borçlanma tahakkuku yapılmasını, transferi sağlanacak primlerin anılan borçlanma bedeline mahsup edilmesini, bakiye borç çıkması halinde verilecek mehille ödenmesi sağlanmak suretiyle tarafına yaşılılık aylığı bağlanmasını istemiştir.
Mahkemece, yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli bulunan kesin dönüş koşulunun gerçekleşmediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, hüküm eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak, ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatında malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini
sağlamak amacıyla kabul edilen 3201 sayılı Kanun hükümleri uyarınca borçlandırılan sürelere dayalı olarak hangi şartlarda aylık bağlanacağı anılan Kanunun 6’ıncı maddesinde belirlenmiştir. Tahsis yapılabilmesi için aranan koşullardan birisi de, yurda kesin dönülmüş olmasıdır.
Çünkü, bilindiği üzere 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun’un 3’üncü maddesinde yer alan, borçlanma isteminde bulunabilmek için yurda kesin dönüş yapılması gereğini öngören düzenleme, Anayasa Mahkemesi’nin 12.12.2002 günlü, 2000/36 E. 2002/198 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş, 29.07.2003 tarihli 4958 sayılı Yasanın 56’ıncı maddesiyle de, 3201 sayılı Yasanın 3’üncü maddesinde bu yönde gerekli düzenleme yapılmıştır. Sıralanan hukuksal çerçeve karşısında, yurt dışında bulunan Türk vatandaşlarının borçlanabilmeleri için yurda kesin dönüş yapma koşulu ortadan kalkmış olmakla birlikte, 3201 sayılı Yasa gereğince borçlanan Türk vatandaşlarına yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için,
a) Yurda kesin dönülmüş olması,
b) Tahakkuk ettirilen döviz borcunun tamamının ödenmiş olması,
c)Döviz borcunun tamamının ödenmesinden sonra yazılı istekte bulunulması koşullarının hepsinin birlikte gerçekleşmesi gerektiğine ilişkin aynı Kanunun 6’ıncı maddesi hükümleri Anayasa Mahkemesince iptal edilmemiş olup ayaktadır. Anılan düzenleme, aylık bağlanması için “kesin dönüş” şartını aramakla birlikte, “kesin dönüş” konusunda açıklayıcı bir bilgi içermez.
Hukuk Genel Kurulu’nun 1997/10-588-857, 1998/10-645 1999-237 sayılı Kararlarında da belirtildiği üzere, yurda kesin dönüş yapmaktan söz edebilmek için yurt dışında çalışan Türk Vatandaşlarının çalışma hayatına yönelik tüm ilişkilerini, gerek çalıştığı işyerleri ve gerekse ilgili olduğu tüm sosyal güvenlik kuruluşları yönünden sona erdirerek yerleşmek ve sosyal güvenliklerini de burada sağlamak üzere anavatana dönüş yapmaları gerekir. Başka bir anlatımla, yurt dışındaki işçi sıfatıyla, çalışma hayatıyla ilgili tüm bağlarını ve ilişkilerini bitirmeden ilgili ülkenin sosyal güvenlik kuruluşundan işsizlik,hastalık gibi yardım alarak geçici sürelerle yurda giriş yapmak “kesin dönüş” yapıldığı anlamını taşımaz. Yine yurt dışındaki işini kaybetmek de her zaman kesin dönüşe delalet etmez. Giderek kişi işsiz kalabilir ama işsizlik sigortasından yardım almayı yeterli görerek yurda kesin dönüş yapmayabilir.
Bu konuda çıkarılan, 06.11.2008 tarih 27046 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesinde de “Kesin dönüş; Aylık tahsis talebinde bulunanların yurtdışındaki çalışmalarının sona ermesini, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği almamaları durumunu” ifade edeceği öngörülmüştür. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarında; işsizlik sigortasından yardım almak kişinin yurt dışında oturduğuna ve yurda kesin dönüş yapmadığına kuvvetli bir
delil ve karine oluşturur. Ancak bu karinenin aksi, somut olayın özellikleri içinde belirlenecek aynı güçteki delillerle de ispat olunabilir.
Somut olayda; dosya içerisinde yer alan 02.01.2013 günlü altı sayfalık Avusturya sigorta cetveline göre, davacının 01.11.1991-31.12.2011 tarihleri arası Avusturya"da çalıştığı ve işsizlik yardımı aldığı, bu tarih sonrasında Avusturya sigorta Kurumundan sosyal sigorta veya sosyal yardım ödeneği alındığına dair bir bilginin bulunmadığının anlaşılması karşısında; kesin dönüş şartının gerçekleştirmediğinden bahsetmek mümkün değildir.
Şu halde yapılması gereken iş; davacının prim transferi ve borçlanma istemleri değerlendirilip usulünce sağlanması suretiyle, yaşlılık aylığı koşulları irdelenmeli ve varılacak sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 14.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.