Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1083
Karar No: 2011/1145
Karar Tarihi: 03.03.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/1083 Esas 2011/1145 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/1083 E.  ,  2011/1145 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    ... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Arsin Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.12.2008 gün ve 107/323 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalılardan ... ... ile ... taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacılar dava dilekçelerinde; 194 ada 14 parsel sayılı taşınmazın kendilerine babalarından intikal ettiğini, ... ... ile ... ...’ın öz kardeş olduklarını, dava konusu taşınmazın babaları zamanında paylaşılıp ayrıldığını bu paylaşımın 1973 yılında yapıldığını, kimsenin müdahalesi olmaksızın kullanıla gelindiğini, davalıların dava konusu taşınmazda bir haklarının bulunmadığını, davalılarında haberi olmadan yanlışlıkla kadastro çalışmaları sırasında davalılar adına tespit ve tescil edildiğini, aslında dava konusu taşınmazın murisleri olan ... ve ... ...’ın eşit malı olduğunu, bugüne kadar davalıların taşınmaz üzerinde herhangi bir hak iddia etmediklerini, bu nedenle dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile taşınmazın tamamının ... ile ... ... mirasçıları adına eşit oranda tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davacılar vekili Av. ..., 1.2.2007 havale tarihli cevaba cevap dilekçesinde; 194 ada 14 sayılı parselin davalı yanın belirtmiş olduğu gibi her iki tarafın kök dedeleri ...’dan kalma taşınmaz olduğunu, vekil edenlerinin ...’ın oğlu ...’un mirasçıları, davalıların ise ...’ın kızı ve ...’un kardeşi ...’nin mirasçıları olduklarını, dava konusu yerde ...’nin kanuni miras hakkı bulunduğunu, ancak bu yerin paylaşımı yapılırken davalıların murisi ...’ye Kamber denilen dava konusu yerden daha aşağıda bir yerde bulunan ...’un oğlu ..."ın eşi ... ..."a ait yerden bahçe verildiğini, bu şekilde değişim yapıldığını, tarafların bu konuda anlaştıklarını, dava konusu yerin o zamanlar ifterilik, hiç değerli olmayan ve yüksek bir yer iken kendisine verilen yerin daha verimli, değerli ve bahçe niteliğinde bulunduğunu, daha sonra değişim sonucu verilen bu yerin vekil edenlerinin murisi tarafından yaklaşık 35 sene önce, 1970’li yıllarda ...’nin mirasçılarından satın alındığını, takas edilen taşınmaz ile takas karşılığı verilen ve sonradan satın alınan taşınmazın davacılar tarafından bugüne kadar kullanılagelindiğini, davalıların herhangi bir itirazının bulunmadığını, bu nedenle dava konusu yerin vekil edenlerine ait olduğunu, belirterek isteklerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. Görüldüğü gibi davanın hukuki sebebi değiştirilmiş ve takasa dayanılmıştır.
    Davalılardan ... vekili cevap dilekçesinde; dava konusu 194 ada 14 sayılı parselin tapuya tescil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımının dolmasına 1 gün kala davacılar tarafından davanın açıldığını, bunun bir rastlantı olmayıp tamamen hakkın kötüye kullanılması olduğunu, TMK.nun 2. maddesine aykırılık teşkil ettiğini, vekil edeni ile diğer davalılar ve davacıların kök murisi ...’ın mirasçıları olduğunu, taşınmazın ...’dan kaldığını, tarafların ...’dan kalan taşınmaz üzerinde hak sahibi olmaları kanun gereği olduğunu, büyükler tarafından hissedarlar arasında haricen ve şifai olarak paylaşımın yapıldığını, davacıların babaları ile bir ilgisinin bulunmadığını ...’nin de dava konusu taşınmazda payı bulunduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Davalılardan ... ... 14.12.2006 tarihli cevap dilekçesinde; davacıların kök dedeleri ...’ın oğlu ...’un mirasçıları kendisi ile diğer davalıların ise ... kızı ...’nin mirasçıları olduğunu, kendilerinin de ...’dan kalan taşınmazdan dolayı miras hakları bulunduğunu, halalarının bu taşınmazdaki paylarının davacılar tarafından satın alındığını, satış işlemleri bütün arazilerde hakları bulunduğu varsayılarak senede bağlandığını, kadastro girerken tek parça halinde bulunan taşınmazın tespit sonucunda 6 parsele ayrıldığını, kadastro çalışmalarında davacıların haberinin olmadığının düşünülemeyeceğini, iptal ve tescile karar verildiği taktirde ... kızı ...’den dolayı gelen miras payının ellerinden alınmış olacağını belirterek açılan davanın reddini istemiştir.
    Yapılan incelemede davalılardan ... ... (...-... kızına) dava dilekçesi ile yenileme dilekçesinin tebliğ edilmediği belirlenmiştir.
    Diğer davalılara yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi ile yenileme dilekçesinin tebliğ edildiği saptanmıştır.
    Mahkemece, kısaca taşınmazın davacıların kök murisleri ...’ın veraset belgesine ve mirasçılardan sadece ... ve ... ..."ın taşınmaza zilyet oldukları gözetilerek dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile ... ve ... ... mirasçıları adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi üzerine hüküm yalnızca davalı ... ... ile davalı ... taraflarından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastrodan önceki kazanmayı sağlayan zilyetlik, paylaşım, muristen intikal ve takas hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davada taraf teşkili sağlanamadığı gibi yapılan araştırma ve incelemede hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Taraf teşkili kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur. HUMK.nun 73. maddesinde; “kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tefrikan davet etmedikçe hükmünü veremez” denilmektedir. Görüldüğü gibi taraflara yöntemine uygun bir biçimde davetiye çıkartılıp mahkeme huzurunda hazır bulundurulmadıkça hüküm kurulmayacağı öngörülmektedir. Davalı ... kızı ... ... (...)"na yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi ile yenileme dilekçesi tebliğ edilmemiştir. Bu husus HUMK.nun az önce açıklanan 73. maddesi ile savunma hakkı ile ilgili T.C. Anayasasının 36. maddesine açıkça aykırılık oluşturur. Bu nedenle yöntemine uygun bir biçimde dava dilekçesi ve yenileme dilekçesinin Daire ilamı ile birlikte adı geçene tebliğ edilmesi zorunludur. Yapılan incelemede tüm davacılar Av. ... tarafından temsil edildiğinden taraf teşkili açısından bir eksikliğin bulunmadığı belirlenmiştir. Ancak dava dilekçesinde davacı ...’ın imzası bulunmadığından, bu eksikliğin mahkemece giderilmesi gerekmektedir. Her ne kadar mahkemece, 14.12.2006 tarihli yargılama oturumunda davacılar Mustafa, Yusuf, Zeki, Ahmet, Fatma, Müzeyyen, Meryem, ..., ..., ..., ... ve ... tarafından açılan davanın HUMK.nun 409. maddesi gereğince işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ise de, esasen adı geçenlere yöntemine uygun bir biçimde duruşma günü bildirilmediğinden bunlar hakkındaki davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi, bu bakımdan yerinde değildir. Tüm davacıların Av. ... tarafından temsil edildiği saptanmıştır. Duruşma gününü bildirir davetiyeleri iade edilen kişiler hakkında davanın açılmamış sayılmasına karar verilemez. Bu bakımdan sadece hataya değinilmekle yetinilmiştir.
    Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar ile tarafların konuya ilişkin beyanları cevap, cevaba cevap dilekçeleri ile dosya içerisindeki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; esasen dava konusu taşınmazın tarafların kök miras bırakanı ... ...’dan kaldığı, ... ...’ın, ... ve ... isimli çocuklarının bulunduğu, iki kardeş arasında yapılan taksim sonucu dava konusu taşınmazın davacıların kök miras bırakanı ...’a kaldığı, ...’dan sonra taşınmazın oğlu ... ve kızı ...’ye geçtiği, ... ile ... arasında muris ...’dan kalan dava konusu taşınmaz ile dava dışı taşınmazların paylaşılıp paylaşılmadığının saptanamadığı, muris ...’ın TMK.nun yürürlüğe girdiği 1926 yılından önce öldüğü, dosyadaki bilgi ve belgelerle sabit olduğu, ...’ın kardeşi ...’inde yine 1926 yılından önce öldüğü mirasçılarının ..., ... ve ayrıca yedi kişinin daha bulunduğu, ...’ın kızı ve ...’un kızkardeşi ...’nin ...’in oğlu ... ile evlendiği, bunun yanında ...’ın kardeşi ...’in kızı ...’ın ise, ...’un oğlu ... ile evlendiği bu kız alıp vermeden dolayı ...’ın kızı ve ...’un kızkardeşi ...’nin babası ...’dan gelen miras payını ... ile kocası ...’a bıraktığı, ...’ın ise babası ...’den gelen miras payını, ...’in halası ...’nin ...’in oğlu ... ile evli olması nedeniyle ... ve ...’ye bıraktığı, böylece miras paylarının takas edildiği, takas sonucu ... ve ...’ye bırakılan yerin daha sonradan davacıların murisleri tarafından satın alındığı ileri sürülmüş olmasına karşın mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadığı anlaşılmıştır.
    Davacılar vekili 1.2.2007 havale tarihli dilekçeleri ile davanın hukuki sebebini değiştirip takas iddiasına dayandırdığına göre mahkemece bu hukuki sebep göz önünde bulundurularak gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması zorunludur. ... ... mirasçıları ... ve ... arasında babalarından gelen taşınmazların paylaşılması sonucu dava konusu yerin ...’a kaldığı ve bu nedenle taşınmazın ... mirasçıları ... ve ... ile diğer mirasçılarla bir alakasının kalmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Az önce açıklandığı ve davacı tarafın ileri sürdüğü gibi ... kızı ...’ın ... ile, ... kızı ...’nin ise ...’ın kardeşi ... ile evlenmesi sonucu her iki bayanın babalarından gelen miras payları nedeniyle bir takasın olup olmadığı, takas edilen taşınmazın davacıların murisleri tarafından sonradan ... mirasçılarından geri satın alınıp alınmadığı noktalarında toplanmaktadır. Bu nedenle ... ... ...’dan gelen, taşınmazların mirasçıları arasında paylaşılıp paylaşılmadığı konusu somut olayda önem taşımamaktadır. Öte yandan 194 ada 14 sayılı parsel, Mayıs 1288 tarih ve 212 sıra nolu tapu kaydının revizyonu sonucu oluşturulmuştur. Yani taşınmaz kadastro öncesinde tapulu bir yerdir. Öyle ise hukuki açıdan yapılan takas değerlendirilirken BK.nun 232. maddeside göz nünde tutulmalıdır.
    O halde mahkemece yapılacak iş; az yukarıda açıklandığı gibi öncelikle taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra takas olayı çerçevesinde iddia ve savunma doğrultusunda gerekli araştırma, inceleme ve değerlendirmenin yapılması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258 ve 259. maddeleri gereğince davetiye ile çağrılarak keşif yerinde dinlenmelerinin sağlanması, davetiyeye uymadıkları taktirde HUMK.nun 253. maddesinin gözönünde bulundurulması, davacıların dip murisi ... ile davalıların dip murisi ...’e ait veraset belgelerinin alınıp dosyaya sunulması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, olayın tam olarak aydınlığa kavuşabilmesi için Yargıtay denetimine açık hale getirilmesi, davacıların muris ...’ın oğlu ...’un oğlu ... ve ...’dan olma, ... ve ...’nin mirasçıları, davalıların ise ...’ın kardeşi ...’in mirasçıları olduklarının göz önünde tutulması, bu konuda veraset belgelerinin esas alınması böylece toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, taraf teşkili, eksik araştırma ve inceleme ile hukuki sebep değişikliği göz ardı edilerek hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davalılar ... ... ile ...’nun temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 81,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 03.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi