
Esas No: 2021/1209
Karar No: 2021/1202
Karar Tarihi: 15.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2021/1209 Esas 2021/1202 Karar Sayılı İlamı
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ (E S A S I İ N C E L E M E D E N
K A R A R I N K A L D I R I L M A S I)
....
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
....
İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/12/2020
ESAS-KARAR NUMARASI : ...
...
Davalılar vekili tarafından yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca yapılan ön inceleme sonucu eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Asıl ve birleşen davalar ... eski yöneticileri olan davalıların 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun 17’nci maddesi uyarınca yasaya aykırı karar ve işlemleri ile bankaya verdikleri zararlardan dolayı şahsi iflaslarına karar verilmesi istemine ilişkindir.
Davalılar vekilleri öncelikle yetkili mahkemenin İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu bildirmiş ve davanın esastan reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince “…Eldeki davada, Mahkememizin ... karar sayılı ilamı ile, asıl dava olan... esas sayılı dosyanın feragat nedeniyle reddine, birleşen.....esas sayılı dosyalarının işbu dosyadan tefriki ile mahkememizin ayrı bir esasına kaydının yapılmasına, yine ..... esas sayılı dosyalara ilişkin davaların ise durdurulmasına karar verildiği, bu kez de, davacı vekilinin mahkememize ibraz etmiş olduğu 25.11.2020 tarihli dilekçesi ile, her bir dava için ayrı ayrı, davalılar hakkında açılan davanın 4389 sayılı kanunun 15/3 maddesi uyarınca durdurulmasına karar verildiğini, ... Kurulunun 07.09.2020 tarih ve... sayılı kararı ile... sürecinde herhangi bir ilerleme kaydetmemesi, ABK'ya yeni bir ödeme planı sunulmaması ve 02.05.2003 tarihli .... ödeme planının birçok kez revize edilmesine rağmen sözleşmeye konu ödemelerin gerçekleştirilmemesi nedeniyle fon alacaklarının takip ve tahsilini teminen 02.05.2003 tarihli ..... hükümleri çerçevesinde durdurulan iade ve tazmin, şahsi iflas ve mali sorumluluk davalarına kaldığı yerden devam edilmesine karar verilmesini istediği, mahkememizin 10.12.2020 tarih ve .... esas sayılı ek kararı ile birleşen ..... esas sayılı dosyaların işbu dosyadan tefriki ile mahkememizin ayrı bir esasına kaydına karar verildiği ve tefrik edilen 11 adet dosyanın yukarıdaki esasa kaydının sağlandığı dosya kapsamı ile sabittir.
Öncelikle 5411 sayılı yasanın 01/11/2005 tarihinde yürürlüğe girmesi karşısında dava tarihi itibari ile somut olayda maddi hukuk açısından mülga 4389 sayılı yasanın uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
12/05/2001 tarihinde yürürlüğe giren 4672 sayılı yasa ile değişik 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesinde "Bankalar ile fon ve bankaların iflas daireleri tarafından açılacak hukuk davalarına Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla Asliye Ticaret Mahkemesi bulunması halinde bu davalar (1) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesi'nde görülür. Bankalar ile fon ve bankaların iflas dairesi tarafından muamele merkezi veya ikametgahı İstanbul ili sınırları içinde olan kişiler aleyhine açılacak hukuk davaları ile borçlular hakkında açılacak iflas davaları İstanbul (1) numaralı Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından bakılır. İflas davası açılması halinde bu mahkeme hakkında iflası istenilen borçlunun muamele merkezi bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi'nin borçlu aleyhine iflas davası açıldığını bildirir. " amir düzenlemesi yer almakta olup, maddede 5020 sayılı yasa ile metinde yapılan değişiklik ile mülga 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesi aynen "Bankalar ile fon ve bankaların iflas daireleri tarafından açılacak hukuk davalarına asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. O yerde, birden fazla asliye ticaret mahkemesi bulunması hâlinde, bu davalar (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesinde görülür. Bankalar ile fon ve bankaların iflas daireleri tarafından muamele merkezi veya ikametgâhı İstanbul ili sınırları içinde olan kişiler aleyhine açılacak hukuk davaları ile borçlular hakkında açılacak iflas davalarına İstanbul (1) ve (2) numaralı asliye ticaret mahkemesi tarafından bakılır. İflas davası açılması hâlinde, bu mahkeme, hakkında iflası istenen borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine borçlu aleyhine iflas davası açıldığını bildirir." şeklini almıştır. 5411 sayılı yasanın 142 maddesi ile metindeki Bankalar ibaresi çıkartılarak görev ve yetkiye ilişkin düzenleme aynen korunmuştur.
Mülga 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesi 1 bendi, 5411 sayılı yasanın 142/1 maddesinde olduğu gibi, yargılamalarda görevli mahkemeyi düzenlerken gerek mülga 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesi 2. bendi, gerekse 5411 sayılı yasanın 142/2 maddesi İstanbul ili sınırları içerisinde muamele merkezi ve ikametgahları bulunanlar aleyhine açılacak hukuk davaları ile İstanbul ili içerisinde veyahut dışarısında muamele merkezi ve ikametgahları bulunanlar aleyhine açılacak iflas davalarında yetkili mahkemeyi düzenlemektedir.
Buna göre iflas davaları İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülecektir. İkametgahın, yargılanan şahsın ve yetkiyi belirleyen diğer düzenlemelerin maddede belirtilen yetki kurallarına etkisi yoktur. Bu düzenleme aynı yöneticinin farklı yerlerde görev yapması ve zararın bu farklı görevlerden kaynaklanması, yada farklı yerlerde görev yapan birden fazla şahsın aynı zarara sebebiyet vermesi sebebi ile iflaslarının talep edildiği hallerde doğabilecek tereddütü giderecek mahiyettedir (Yrd. Doç. Dr. Kürşat Göktürk, Banka Yönetici ve Ortaklarının Hukuki Sorumluluğu, Özellikle Şahsi İflas Kapsamında Sorumluluk, S.201). Madde metninden açıkça anlaşılacağı üzere, aleyhine iflas davası açılacak şahıs veyahut tacir İstanbul ili içerisinde otursun veya oturmasın davada İstanbul mahkemeleri kesin yetkilidir. Nitekim yasanın 2.cümlesinde yer alan "İflas davası açılması hâlinde, bu mahkeme, hakkında iflası istenen borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine borçlu aleyhine iflas davası açıldığını bildirir." şeklindeki ibare mahkememizin kabulünü açıkça teyit etmektedir. Yetkiye ilişkin bu düzenlemede kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle yetkisizlik itirazı iptidai itiraz süresi ile bağlı olmaksızın davanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece resen nazara alınmak zorundadır.
Açıklanan gerekçeler ışığında somut olay irdelendiğinde, 11 adet davada davalı sıfatına haiz ..., ..., ..., ..... ikametgah adreslerinin İstanbul ili sınırları içerisinde olması, yine anılı davalılar ile birlikte diğer davalılar yönünden açılan iflas davasında Mülga 4389 sayılı yasanın 14/5-d maddesi ile 5411 sayılı yasanın 142/2 maddesi uyarınca İstanbul (1), (2) Asliye Ticaret Mahkemesi'nin kesin yetkili olduğu saptanmakla, tüm davaların mahkememizin yetkisizliği sebebiyle davanın usulden reddine…” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalılar vekilleri istinaf dilekçelerinde:
- Yerel mahkemenin verdiği yetkisizlik nedeni ile usulden ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
- Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından... E sayılı dosya kapsamında 16.12.2004 tarihinde nihai gerekçeli karar verildiğini ve dosyanın ....
- Yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
- Aradan geçen on altı yıllık sürede zamanaşımının dolduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
1- Dava, 4389 sayılı Bankalar Kanunu gereğince şahsi iflas istemine ilişkindir.
Bu aşamada öncelikle hukuki dinlenilme hakkından söz edilmelidir. Hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun hukuki dinlenilme hakkı başlıklı 27’nci maddesi ile iddia ve savunma hakkı düzenlenmiştir. Anılan maddenin birinci fıkrasında davanın taraflarının kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları belirtildikten sonra maddenin ikinci fıkrasında bu hakkın "açıklama ve ispat hakkı"nı da içerdiği vurgulanmıştır. Davanın taraflarının usul hukuku hükümlerine aykırı olarak açıklama ve ispat hakkını kullanmalarının kısıtlanması, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6’ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır.
Yukarıda İlk Derece Mahkemesinin kararının özet kısmında açıklandığı üzere; mahkemece 16.12.2004 tarihli karar ile dosyanın esası kapatılmış ve yargılamanın durdurulmasına karar verilmiştir. Davacı yanın uzun yıllar sonra sunduğu talebi üzerine 10.12.2020 tarihinde dosya tekrar ele alınmış ise de bu hususla ilgili, Anayasa m.36, AİHS m. 6, HMK m.27'ye aykırı olarak, davalı yana herhangi bir tebligat yapılmaksızın, duruşma açılmaksızın, safahatı bulunan dosyada usulden ret kararı verilmesi ile davalıların savunma haklarının kısıtlandığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-a.6 düzenlemesi uyarınca İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
2- Kararın niteliğine göre, diğer istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Yukarıda 1 sayılı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile:
HMK m. 353/1-a.6 gereğince, Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce... sayılı dava dosyasında verilen 10/12/2020 tarihli kararın, ESASI İNCELENMEDEN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
2-Yukarıda 2 sayılı bentte açıklanan nedenlerle diğer istinaf istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
3-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde peşin alınan istinaf karar harçlarının iadesine,
4-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından hükümle birlikte değerlendirilmesine,
5-HMK m. 359/4 gereğince kararın tebliği, harç tahsil müzekkeresi yazılması ve gider avansı iadesi işlemleri ile m. 302/5 gereğince kesinleşme kaydı ve kesinleşme kaydı yapılan kararların yerine getirilmesi için gerekli bildirimlerin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına.
15/09/2021 tarihinde, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,
HMK m. 353/1,a ve 362/1,g gereğince KESİN olmak üzere, OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
GEREKÇELİ KARAR YAZIM TARİHİ : 16/09/2021
....
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.