
Esas No: 2015/15853
Karar No: 2015/15853
Karar Tarihi: 21/3/2019
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
SATILMIŞ ÇAĞIRAN VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/15853) |
|
Karar Tarihi: 21/3/2019 |
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Burhan ÜSTÜN |
Üyeler |
: |
Serdar
ÖZGÜLDÜR |
|
|
Serruh KALELİ |
|
|
Hasan Tahsin
GÖKCAN |
|
|
Kadir ÖZKAYA |
Raportör |
: |
Tuğçe TAKCI |
Başvurucular |
: |
1. Satılmış
ÇAĞIRAN |
|
|
2. Selin
ÇAĞIRAN |
|
|
3. Songül
ÇAĞIRAN |
Vekili |
: |
Av. Ayşenur
DEMİRKALE |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, intihar olayında yakınlarının yaşamının korunması
için gerekli tedbirlerin alınmaması ve olayla ilgili etkili bir ceza
soruşturması yürütülmemesi nedenleriyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvurucular Songül ve Satılmış Çağıran 2015/15853 numaralı
başvuruyu 17/9/2015 tarihinde, tüm başvurucular 2016/11768 numaralı başvuruyu
22/6/2016 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvurular, başvuru formları ve eklerinin idari yönden
yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. 2016/11768 numaralı başvuru ile 2015/15853 numaralı başvuru,
konu bakımından aynı nitelikte olmaları nedeniyle 2015/15853 numaralı başvuru
üzerinde birleştirilmiş ve incelemenin bu dosya üzerinden yapılmasına karar
verilmiştir.
5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
6. Başvuru formu ve eklerinde sunulan, ayrıca ilgili Cumhuriyet
Başsavcılıkları ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı Hasdal 3. Kolordu Komutanlığı
Askerî Savcılığından (Askerî Savcılık) temin edilen soruşturma dosyalarındaki
bilgi ve belgelere göre ilgili olaylar özetle şöyledir:
7. Başvurucuların yakını olan 1993 doğumlu A.Ç. Muhabere Alayı
TASMUS Taburu 1. TASMUS Bölük Komutanlığında muhabere er olarak zorunlu
askerlik görevini ifa etmekteyken 10-11/5/2014 tarihlerini kapsar biçimde
birliğinden iki günlük hafta sonu izni almıştır. 11/5/2014 tarihinde ablası
olan başvuruculardan Selin Çağıran ve kuzeni A.A. ile yemek yedikleri sırada
A.Ç., M. Alışveriş Merkezinin (AVM) en üst katından atlayarak intihar etmiştir.
A.Ç. kaldırıldığı Özel M.P. Hastanesinde aynı gün vefat etmiştir.
A. Bakırköy Cumhuriyet
Başsavcılığı Tarafından Resen Yürütülen Soruşturma Kapsamındaki Olaylar
8. Olayla ilgili olarak Bahçelievler İlçe Emniyet Müdürlüğünce
(Emniyet Müdürlüğü) 11/5/2014 günü saat 14.00"te düzenlenen tutanağa göre
olayın Emniyet Müdürlüğüne saat 11.45 sıralarında bildirilmesi üzerine olay
yerine intikal edilmiş ve o sırada A.Ç.nin ambulansa
taşındığı görülmüştür. Bunun üzerine gerekli birimlere haber verilerek
hastaneye gidilmiş fakat yapılan tüm müdahalelere rağmen şahsın vefat ettiği
ilgili polis memurlarına Özel M.P. Hastanesi tarafından saat 13.00 sıralarında
bildirilmiştir.
9. Olayın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına (Cumhuriyet
Başsavcılığı) bildirilmesi üzerine resen başlatılan 2014/47902 numaralı
soruşturma kapsamında ölü muayenesi işlemini müteakip gerçekleştirilen
11/5/2014 tarihli otopsi işlemi sonucu Adli Tıp Kurumu Başkanlığınca 23/6/2014
tarihli rapor hazırlanmıştır. Raporda kişinin ölüm sebebinin genel beden
travmasına bağlı kemik kırıklarıyla birlikte iç organ ve büyük damar
yaralanmasıyla gelişen iç kanama olduğu belirtilmiştir.
10. İlçe Emniyet Müdürlüğünün Olay Yeri İnceleme ve Kimlik
Tespit Grup Amirliği tarafından aynı gün olay yeri inceleme raporu düzenlenmiş
ve olay yerinin basit krokisi çizilmiştir.
11. Olay anında A.Ç.nin yanında olan
ablası S.Ç. 11/5/2014 tarihli kolluk beyanında; İstanbul"da er olarak askerlik
görevini ifa eden kardeşinin çarşı izni aldığını, 10/5/2014 tarihinde buluşup
gezdiklerini, ertesi gün yine birlikte AVM"ye
gittiklerini, üst katta yemek yiyip sohbet ederken kendisinin "Son lokmanı yemedin ablam, hadi onu da
ye." demesi üzerine kardeşinin boş boş yüzüne bakıp bir anda
oturduğu yerden çevik bir hareketle kalkıp AVM"nin iç
kısmında bulunan boşluğa kendisini bıraktığını, kardeşinin askere gitmeden önce
psikolojik rahatsızlığı olduğunu ve tedavi gördüğünü, askerde birilerinin dalga
geçip hakaret ettiğini, el şakası yaptığını ve bunun hoşuna gitmediğini
kendisine anlattığını, kardeşinin psikolojik sorunları nedeniyle intihar
ettiğini, kimseden şikâyetçi olmadığını ifade etmiştir.
12. Olay anında A.Ç.nin yanında olan
kuzeni A.A. 11/5/2014 tarihli kolluk beyanında 10/5/2014 günü buluşup
dolaştıklarını, bir sorun olmadığını, ertesi gün sözleştikleri üzere yeniden
buluştuklarını, yemek yerken ablasının A.Ç.ye "Son
lokmanı yemedin ablam, hadi onu da ye." demesi üzerine şahsın
birden hızla aşağı atladığını ifade etmiştir.
13. Cumhuriyet Başsavcılığı 16/7/2014 tarihli kararıyla olayda
kimseye atfedilebilecek suç ve suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya
yer olmadığına karar vermiştir. Başvurucu Selin Çağıran; kardeşinin intihara
sürüklenmesinde AVM"nin mimari yapısındaki
eksiklikler ve AVM"de acil müdahale uzmanı
bulundurulmaması nedeniyle birçok kişinin kusuru olduğunu, askerde kardeşine
rahatsızlık veren, bunu önlemeyen ve tedavisini tam yapmayanların da kusurlu
olduğunu, olay akabinde şaşkınlıkla kimseden şikâyetçi olmadığını belirtmiş
olsa da şu anda olayda kusuru bulunan herkesten şikâyetçi olduğunu,
soruşturmanın eksik yapıldığını belirtilerek karara itiraz etmiştir.
14. İtiraz, Bakırköy 3.Sulh Ceza Hâkimliğinin (Hâkimlik)
31/10/2014 tarihli kararıyla soruşturma dosyası bir bütün olarak
değerlendirildiğinde kararın delillere, oluşa, eylemin niteliğine ve hukuka
uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
B. Cumhuriyet Başsavcılığı Tarafından
Başvurucuların Şikâyeti Üzerine Yürütülen Soruşturma Kapsamındaki Olaylar
15. Başvurucular Songül ve Satılmış Çağıran"ın
29/8/2014 tarihli dilekçeyle Millî Savunma Bakanlığı (MSB) ile adına işlem
yapan tüm kişi ve kurumlar, AVM yetkilileri, AVM inşaatının yapılmasına ruhsat
veren ilgili belediye başkanlığı ve yetkililerinden şikâyetçi olmaları üzerine
Cumhuriyet Başsavcılığınca 2014/78751 numaraya kayden
olayla ilgili ayrı bir soruşturma açılmıştır.
16. Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 13/11/2014 tarihinde
MSB"nin adresinin Ankara olması sebebiyle MSB yönünden yapılan görevi kötüye
kullanma ve taksirle ölüme neden olma suçlarından şikâyete ilişkin
soruşturmanın ayrılmasına karar verilmiştir.
17. Soruşturma kapsamında temin edilen olaya dair kamera
kayıtlarının izlenmesi sonucu kolluk tarafından düzenlenen 20/4/2015 tarihli
tutanağa göre özetle olay, saat 11.51"de A.Ç.nin
yukarıdan buz pistine düşerek hareketsiz kalması, insanların A.Ç.nin etrafına toplanması, bir kişinin A.Ç.ye kalp masajı
yapmaya çalışması, 11.58"de sağlık personeli olduğu düşünülen, beyaz kıyafetli
üç kişinin buz pistine sedye ile gelerek A.Ç.yi alıp çıkması şeklinde gerçekleşmiştir.
18. Başvuru dosyası kapsamında sunulan belgelerin incelenmesi
neticesinde M. Psikiyatri Merkezince düzenlenen 1/7/2014 tarihli yazıda A.Ç.nin 16/3/2013 tarihinde ilk kez söz konusu kliniğe
başvurduğu, kendisine organik olmayan
psikoz, obsesif kompulsif bozukluk ve majör depresyon
teşhisleri konularak 21/5/2013 tarihine kadar ilaç tedavisi ve psikiyatrik
tedavi uygulandığının belirtildiği görülmüştür.
19. Soruşturma kapsamında temin edilen, askerlik görevi
sırasında düzenlenen A.Ç.nin sağlık safahat
raporundan A.Ç.nin anksiyete
bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk gibi
teşhislerle 17/12/2013 ile 22/4/2014 tarihleri arasında birçok kere değişik
asker hastanelerine sevk edilerek ilaç tedavisi gördüğü, hakkında Rehberlik ve
Danışma Merkezi (RDM) tarafından takibi, hava değişimi, gece nöbetlerinden
muafiyeti, moral motivasyon artırıcı görevler verilmesi, can dostu sistemiyle
takibinin yapılması gibi tedbirler uygulanması yönünde öneriler verildiği
anlaşılmıştır.
20.Cumhuriyet Başsavcılığı 6/5/2015 tarihli kararıyla ilgili
belediye başkanlığı ve AVM yetkilisi olan güvenlik müdürü hakkında yürütülen
soruşturmaya ilişkin olarak kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir.
Kararın gerekçesinin ilgili kısımları şöyledir:
"...
Olay yeri CD görüntülerinin polis marifetiyle
çözümünde; gerekli müdahalenin yapıldığının tespit edildiği, intihar olayı ile
ilgili olarak daha önce 2014/47902 soruşturma numaralı dosya ile tahkikat
yapıldığı ve 16/06/2014 tarihinde takipsizlik kararı verildiği, bu karar
yapılan itirazın Bakırköy 3. Sulh Ceza Hakimliğinin 31/10/2014 tarih ve
2014/1863 D.İş sayılı kararıyla reddedildiği, dosyada
mevcut deliller bir bütün olarak değerlendirildiğinde şüphelilere atfı kabil
suç ve suç unsurunun bulunmadığı anlaşılmıştır.
..."
21. Her iki başvurucu tarafından yapılan itiraz Hâkimliğin
7/8/2015 tarihli kararıyla, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın delillere,
oluşa, eylemin niteliğine ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir.
C. Askerî Savcılık Tarafından Yürütülen
Soruşturma Kapsamındaki Olaylar
22. Başvuru dosyasının incelenmesinden Cumhuriyet Başsavcılığı
tarafından MSB yönünden ayrılarak yürütülen soruşturmanın (bkz. § 16)
yetkisizlik kararıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, buradan da görevsizlik
kararıyla Askerî Savcılığa gönderildiği anlaşılmıştır.
23. Dosyadaki sevk belgesinden A.Ç.nin
6/11/2013 tarihinde askere sevk edildiği, 8/11/2013 tarihinde ise acemi birliği
olan Burdur 3. Piyade Eğitim Tugayı 58. Piyade Eğitim Alay Komutanlığı 3.
Piyade Eğitim Taburu 8. Piyade Eğitim Bölük Komutanlığına katıldığı
anlaşılmıştır.
24. A.Ç.nin 13/7/2012 tarihli son
yoklama belgesindeki "Sevk tehiri
istiyor musunuz?" şeklindeki soruya bir cevap vermediği, son
yoklama sırasındaki sağlık durumu bilgi formunda "Sağlık sorununuz var mı? sağlığınızla ilgili endişeniz var
mı?" sorularına "Bilmiyorum.",
"Devamlı kullandığınız ilaç ya da madde
var mı?" sorusuna ise "Hayır"
şeklinde cevap verdiği, askerlik öncesindeki psikolojik rahatsızlıklarına ve
gördüğü tedavilere, kullandığı ilaçlara ilişkin herhangi bir bilgi vermeyerek
son yoklama işlemlerini yaptırdığı görülmüştür.
25. Ayrıca olay hakkında düzenlenen idari tahkikat raporunun
incelenmesinden A.Ç.nin birliğine katılış yaptıktan
sonra 18/12/2013 tarihinde ailesine ilk temas mektubu gönderilerek çocuklarının
askerlik öncesi sorunları varsa bildirilmesinin talep edildiği, A.Ç.nin ailesi tarafından çocuklarının askerlik öncesinde
var olan psikolojik sorunlarına dair birliğine hiçbir zaman bir bildirimde
bulunmadığı tespitlerine yer verildiği görülmüştür.
26. Yine A.Ç.nin acemi eğitimi sonrası
katıldığı TASMUS Bölük Komutanlığınca ailesine oğullarının sağlığı ile
ilgilenileceği, aile olarak kendilerinin de oğullarına destekleyici mektuplar
göndermeye devam etmelerinin iyi olacağı yönünde mektup iletildiği görülmüştür.
27. Askerî Savcılık 19/3/2015 tarihli yazı ile A.Ç.nin tedavi ve takibinin yapıldığı asıl hastane olan
GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesinden (Hastane) müteveffaya uygulanan tedavileri
içeren tüm bilgi ve belgeleri talep etmek suretiyle temin etmiştir.
28. A.Ç.nin birliğine katılımından üç
gün sonra 11/11/2013 tarihinde ilaçlarının bitmesi nedeniyle kendi isteğiyle RDM"ye başvurduğu, sivil hayatında kendisine yaygın anksiyete bozukluğu tanısı konulduğu, sorunlarının devam
ettiği ve algılamada bozukluk yaşadığının gözlemlendiği psikolog tarafından
aynı tarihli raporda belirtilmiştir.
29. 27/11/2013 tarihli Psikolojik Danışma Özet Formu"nda da aynı psikolog tarafından aynı tespitlere yer
verilerek hastanın RDM takibinin uygun olduğu ifade edilmiştir.
30. 29/11/2013 ile 6/12/2013 tarihleri arasında memleket izni
kullanan A.Ç. 6/12/2013 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı 1. Ordu MEBS
Alayı TASMUS Taburu 1. TASMUS Bölük Komutanlığında telsiz işletmeni olarak
görevlendirilmiştir.
31. 8/12/2013 tarihli RDM Kayıt Kabul Formu"nda
A.Ç.nin önceden psikiyatrik rahatsızlık geçirdiğine,
bu yönde M. Tıp Merkezinde tedavi edildiğine, ilaç kullandığına, iki ay süren
sinir krizinin tekrar ettiğine, tedavi olmak istediğine dair bildirimlerde
bulunduğu görülmüştür.
32. 19/12/2013 tarihinde Kasımpaşa Asker Hastanesinin sevki
üzerine Hastanenin Psikiyatri Er Polikliniğinde yapılan muayenenin 24/12/2013
tarihli sonuç raporunda, A.Ç.ye anksiyete bozukluğu
teşhisiyle ilaçlar verildiği belirtilmiş; birlik komutanınca moral motivasyon
artırıcı görevler verilmesi, idari ve uyum artırıcı tedbirlerin alınması, RDM
tarafından takip edilmesi, ilaçlarını kullandığı müddetçe gece nöbetinden muaf
tutulması şeklinde önerilere yer verilmiştir.
33. A.Ç. birliği olan TASMUS Bölük Komutanlığınca doldurulan
17/1/2014 tarihli iş yapacak durumda olmadığı ve askerlik yapamayacağı
yönündeki kanaati içeren Kıta Anket Formu"yla
birlikte aynı tarihte yeniden Hastaneye sevk edilmiştir. Yapılan muayene sonucu
karışık obsesyonel düşünceler tanısıyla Hastaneye
yatışı sağlanmıştır.
34. Tedaviyi müteakip düzenlenen 24/1/2014 tarihli epikriz
raporunda, A.Ç.nin yapılan ruhsal muayenesinde
etrafına ilgisi normal, mizacı sıkıntılı, konuşması artmış, ailevi sorunlarına
ve hastalığına yoğunlaşması mevcut, duygulanımı hafif anksiyöz,
davranışlarında psikomotor huzursuzluk, kompulsiyon mevcut tespitlerine ulaşıldığı belirtilmiştir. Raporda;iki yıl önce obsesyonel düşünce ve takıntılarının başladığı, banyoda
fazla kalma, aşırı titizlik, yaptıklarını tekrar kontrol etme ihtiyacı, kompulsiyonları yapmazsa kendisi ya da ailesine kötü bir
şeyler olacağı düşüncesi olduğunun ve ilaç tedavisi gördüğünün öyküsünden ve
aile görüşmesinden tespit edildiği ifade edilmiştir. Rapora göre A.Ç. tedaviden
fayda görmüş, askerlik görevine başladıktan sonra ilaç tedavisinin bırakılması
ve birlik içi stresörlere bağlı şikâyetleri tekrarlamış, Hastanede yatarak
gördüğü tedavi sonrası tama yakın remisyon (hastalık
belirtilerinin azalması ya da bulunmaması) sağlanarak 24/1/2014 tarihinde
taburcu edilmiştir.
35. Ayrıca A.Ç.ye Hastane tarafından 24/1/2014 tarihinde
obsesif-kompulsif tedavisinden taburcu edilmesindensonrası için bir aylık hava değişimi raporu
verilmiş ve kullanacağı ilaçlar raporda belirtilmiştir.
36. 24/1/2014 ile 24/2/2013 tarihleri arasında hava değişimi
iznini kullanan A.Ç. dönüşünü müteakip gönderildiği Kasımpaşa Asker
Hastanesinin sevki üzerine 28/2/2014 tarihinde Hastanede muayene edilmiştir.
Sonuçta düzenlenen raporda remisyondaki obsesif-kompulsif bozukluk yönünden şahsın ilaçlarını kullandığı
müddetçe gece nöbetinden muaf tutulması, bir ay sonra ayrıntılı Kıta
İşlevsellik Formu"yla psikiyatri bölümüne sevki, RDM
takibi, can dostu sistemine dâhil edilmesi, pasif görevlerde istihdamı,
Komutanlığınca uyum, moral ve motivasyon artırıcı tedbirlerin alınması, maddi
ve sosyal sorunlarına dair çözüm yolu araştırılması yönünde önerilere yer
verilmiş; ilaç tedavisine devam edilmiştir. 28/3/2014 ve 22/4/2014 tarihli
muayeneler sonucundaki raporlar da aynı yöndedir.
37. A.Ç. ile RDM takibi kapsamında görüşen Psikolog B.B.
tarafından düzenlenen 21/3/2014 tarihli Danışma Özet Formlarında (form), A.Ç.nin ilaçlardan fayda gördüğünü beyan ettiği, şahsın
obsesif-kompulsif davranışlarının azaldığı, bu tip
durumlardaki personele daha önceden askerliğe elverişsizlik raporu verildiği,
şahsın ilaçlardan dolayı nöbette uyukladığını, bu nedenle askerliğinin
uzamasından korktuğunu, buna rağmen askerliğini yapmak istediğini belirttiği
not edilmiştir.
38. Aynı şekilde Psikolog B.B. tarafından düzenlenen 4/4/2014
tarihli formda, A.Ç.nin hastane dönüşü kendisini daha
iyi hissettiğini, herhangi bir problemi olmadığını, askerlik ve görevleri yapma
konusunda sorun yaşamadığını, askerliğe elverişsizlik raporu almamak için
görevleri konusunda daha motive olduğunu, daha çok çaba gösterdiğini beyan
ettiği, personele özel durumundan dolayı daha destekleyici davranılmasının
önerildiği görülmüştür.
39. Askerî Savcılık tarafından 19/3/2015 tarihinde A.Ç.nin askerlik öncesinde gördüğü tedavilere dair bilgi ve
belgeler talep edilmiştir. Ankara Kamu Hastaneleri Birliğinin 6/4/2015 tarihli
yazısı ekindeki evraka göre 10/7/2013 ile 30/10/2013 tarihleri arasında altı
kez Dr. Abdurrahman Yurtaslan Onkoloji Eğitim ve
Araştırma Hastanesi Psikiyatri Polikliniğinde obsesif-kompulsif
bozukluk, organik olmayan psikotik bozukluk ve hafif
derecede mental retardasyon
tanılarıyla tedavi gördüğü anlaşılmıştır.
40. A.Ç. vefat tarihinden iki gün öncesi olan 9/11/2014
tarihinde RDM takibi kapsamında psikolog B.B. ile görüşmüştür. Psikolog
tarafından TASMUS 1. Bölüğüne hitaben yazılan raporda; A.Ç.nin
özel durumu nedeniyle bazen arkadaşları ve üstlerinin baskısına maruz
kaldığını, bu durumun kendisini biraz üzüp zorladığını, ...14 tertip A. isimli
bir personelin kendisine selam veren bir başka personele bu yüzden baskıcı
davrandığını, tekmil verdirdiğini, aynı personelin kendisini daha önce de
tehdit ettiğini beyan ettiği bildirilmiştir. Raporda; bu personele konuyla
ilgili bilgilendirme yapıldığı, görev ve sorumluluklarının hatırlatıldığı
belirtilmiştir. Ayrıca 28/3/2014 tarihli rapora göre A.Ç.nin
hastaneye sevkini uygun olduğu, personelin hastalığına uygun görev verilmesi
gerektiği, özel durumundan dolayı haksız ve yersiz davranışlara maruz
kalmasının engellenmesi önerileri verilmiştir.
41. Yine 9/5/2014 tarihli Kıta Anket Formu"nda
şahsın iş yapacak durumda olmadığı ve askerlik yapamayacağı yönündeki kanaat
yer almaktadır. Psikoloğun beyanına göre A.Ç. 12/5/2014 tarihi için Hastanenin
Psikiyatri Polikliniğine sevk edilmiştir.
42. A.Ç. 10/5/2014 tarihinde iki günlük çarşı iznini kullanmış,
izninin son günü ve aynı zamanda Anneler Günü olan pazar günü intihar etmek
suretiyle vefat etmiştir.
43. Askerî Savcılık tarafından olayla ilgili yürütülen idari
tahkikat neticesinde düzenlenen 16/5/2014 tarihli idari tahkikat raporunda,
birliğine katıldıktan sonra üstleri tarafından verilen lider danışmalığında,
askerlik öncesinde başlayan rahatsızlığı ile ilgili olarak A.Ç.nin
sıralı komutanlarınca takip edileceği, RDM"deki
psikologla görüştürüleceği, gerekirse hastaneye sevk edileceğinin kendisine
bildirildiği, şahsın RDM takibinin yapıldığı, 13/12/2013 tarihinden itibaren RDM"de görevli Psikolog B.B. ile görüşmelerinin başladığı
ve A.Ç.nin can dostu sistemine dâhil edildiği,
intihar ettiği tarihe kadar on kez hastaneye sevk edildiği, bir hafta hastanede
yatarak tedavi görmesini müteakip bir ay hava değişimi izni kullandığı
tespitlerine yer verilmiş; tedavi ve muayene safahatının çizelgesi
oluşturulmuştur.
44. Aynı tahkikat kapsamında birliğinde görev yapan şahısların
alınan beyanlarında A.Ç.nin davranışlarının dengesiz
olduğu, bazı şeyleri aşırı tekrarladığı, duraksayarak konuştuğu, unutkan
olduğu, sürekli kendisinin iyi bir insan olup olmadığını sorduğu, sivil
hayatında kız verilmemesi ve iş bulamamasından korktuğu için "Askerliğe elverişsizdir." raporu
almak istemediği, ilkokulda iken dayak yemesi ve babasının kendisine destek
vermemesi nedeniyle okuldan soğuyarak okuyamadığını ve bunu takıntı hâline
getirdiğini, ailesinden destek göremediğini, içine kapandığını belirttikleri
tespitlerine idari tahkikat raporunda yer verilmiştir. Sonuç olarak A.Ç.nin duygu durumunu kontrol etmekte zorlandığı, kolay
manipüle olduğu, anlık olumsuz bir duygusal değişim neticesindeki ruhsal bunalımından
dolayı ailesine ceza vermek amacıyla ani bir tepki ile intihar ettiği
belirtilerek idarenin gözetim ve kontrol noksanlığı bulunmadığı kanaati
belirtilmiştir.
45. İdari tahkikat kapsamında 14/5/2014 tarihinde beyanı alınan
aynı takım aynı tertip Muhabere Er A.K.nın A.Ç.nin genelde yalnız takıldığını, ailesi ve hastalığından
bahsetmediğini, sorunca "Size değil RDM"ye anlatacağım." dediğini, takıntıları
ve unutkanlığı olduğunu, askerlik yapmak istediğini, devlette iş bulamam diye
askere elverişsizlik raporu almak istemediğini, diğer askerlerle arasının iyi
olduğunu, selam verdiğini, intihar etmesine şaşırdığını, Anneler Günü"nden bir
gün önce annesiyle telefonla konuşurken ağladığını, komutanlar dahil herkesin
onunla ilgilendiğini, intiharına dair bir sebep bulamadığını ifade etmiştir.
46. Aynı erin Askeri Savcılıkça yürütülen soruşturma
kapsamındaki 27/5/2014 tarihli beyanında, A.Ç.nin
ruhsal durumu ile ilgili aynı bilgileri verdiği, herkes ona iyi davrandığı
hâlde onun hep yalnız kalıp uzaklaşmak istediğini, komutanların iyi
davrandığını, hastalığını bildikleri için ona kızmadıklarını, kötü davranma ya
da kötü şaka yapma türünde bir olaya şahit olmadığını, talep ettiği her zaman
revire ya da hastaneye gönderildiğini belirttiği görülmüştür. Can dostu
sistemindeki yedek can dostu olarak atanan er dâhil diğer arkadaşlarının da
alınan beyanlarında A.Ç.nin ruhsal durumu ve genel
yapısıyla ilgili benzer ifadelerde bulundukları görülmüştür.
47.İdari tahkikat kapsamında 13/5/2014 tarihinde beyanı alınan,
A.Ç.ye can dostu olarak atanan Er A.B., şahsı birliğe katıldığı günden beri
tanıdığını, kendisiyle problemlerini pek paylaşmadığını, yalnız kalmayı tercih
ettiğini, komutanları tarafından can dostu sisteminin kendilerine ayrıntılı
olarak anlatıldığını, A.Ç.nin intihar edeceğini hiç
tahmin etmediğini beyan etmiştir.
48. İdari tahkikat kapsamında 13/5/2014 tarihinde beyanı alınan
ve A.Ç.ye 17/1/2014 tarihinde psikiyatri polikliniğine giderken refakatçi
olarak atanan Astsubay Çavuş U.Y.nin gitmeden önce H.
Üsteğmen"in hastanedeki uzman doktora iletilmek üzere A.Ç.nin
askerliğe elverişli olmadığı yönündeki Kıta Kanaat Formu"nu
kendisine verdiğini, kendisinin bu kanaati doktora ilettiğini, A.Ç.nin doktora takıntıları olduğunu, nöbetle ilgili sorunu
olmadığını, doktorla özel konuşmak istediğini söylemesi üzerine kendisinin
çıktığını, sonra da şahsın hastaneye yatışının yapıldığını bildirdiği
görülmüştür.
49. İdari tahkikat kapsamında 13/5/2014 tarihinde beyanı alınan
ve A.Ç.ye hava değişimi izni sonrasında 28/2/2014 tarihinde psikiyatri
polikliniğine giderken refakatçi olarak atanan Uzman Onbaşı S.D.nin
A.Ç.ye niçin askere elverişsizlik raporu almak istemediğini sorması üzerine A.Ç.nin kendisine sivil hayatında sorun yaşamasına neden
olacağını düşündüğünü söylediğini, doktorun hava değişiminin şahsa yaradığını,
daha iyi göründüğünü, ilaçlarını kullanması hâlinde bir problem olmayacağını
belirttiğini ifade ettiği anlaşılmıştır.
50. İdari tahkikat kapsamında 16/5/2014 tarihinde beyanı alınan,
13/12/2013 tarihinden itibaren A.Ç. ile RDM kapsamında görüşen Psikolog B.B.,
şahsın kendisine ailevi problemlerinden ve okul yaşantısındaki zorluklardan
dolayı sorun yaşamaya başladığını, lise yıllarında hastalığının iyice
arttığını, ailesinden baskı gördüğünü, askerlik yaparken zorlansa da ailesinden
gördüğü baskıdan dolayı askerliğe devam edeceğini söylediğini bildirmiştir.
Ayrıca A.Ç.nin duygu durumunu kontrol etmekte
zorlandığı ve çok kolay manipüle olduğu için anlık olumsuz bir duygusal
değişimle intihar etmiş olabileceğini, en son görüşmelerinde motive olmuş
şekilde ayrıldığını, onu hastaneye sevk ettiğini, şahsın geleceğe dair planları
olduğunu, Anneler Günü"nde kızkardeşi ve kuzeninin
yanında intihar etmesinin ailesine verdiği bir tepki olabileceğini, bölük ve
alay komutanlarıyla yapılan görüşmelerde şahsa azami tolerans gösterildiği
sonucuna vardığını, yardımcı olunup RDM tarafından kendisiyle yakinen
ilgilenildiğini, son dönemde kendisini iyice toparlamış ve bundan fayda
gördüğünü ifade etmiş olduğunu bildirmiştir.
51. İdari tahkikat kapsamında 13/5/2014 tarihinde beyanı alınan
Tabur Komutanı S.C., A.Ç.ye birliğe katılışının ertesi günü lider danışmanlığı
verildiğini, RDM tarafından takip edilen personeli kendisinin de yakından takip
ettiğini, bu kapsamda şahsın hastalığı ve tedavisinden haberi olduğunu, bizzat
kendisinin de gördüğünü, arkadaşlarından şahsın ailevi sorunları ve okulda
yediği dayağın etkisiyle olumsuz etkilendiğini öğrendiğini, şahsın ailesine ilk
temas mektubu gönderildiği hâlde bir dönüş alınamadığını, askerde verilen
görevlerini iyi yapmaya çalıştığını, arkadaşlarıyla sınırlı ilişki kurduğunu,
arkadaşlarının bazı şaklarının kendisini rahatsız ettiğini bölük komutanına
bildirmesi üzerine bölük komutanlarınca tüm er ve erbaşın davranış şekilleri konusunda
uyarıldığını, kendisinin de her fırsatta tertipçilik,
hemşehricilik, alay etme, hakir görme gibi konularda
personelini ikaz ettiğini bildirdiği görülmüştür. Beyanda, A.Ç.nin
AVM"de yemek yiyecekleri masayı kendisinin seçmesi,
Anneler Gününde ve yüksek öğrenim gören ablasının yanında intihar etmesi
nedeniyle önceden planlamış olabileceğini de değerlendirdiği söylenmiştir.
52. Bölük Komutanı A.S.C. idari tahkikat kapsamındaki 13/5/2014
tarihli beyanında, şahsın hastalığı ve tedavisini bildiğini, ilaçlarının bitmek
üzere olduğunu söylemesi üzerine kendisine her türlü yardım ve desteğin
gösterileceğini söylediğini, şahsın 8/5/2014 tarihinde Takım Komutanı olan H.
Üsteğmene okuyup hayatta bir yere gelmeyi çok istediğini fakat geçmişteki
olayları unutamadığını belirttiğini, şahsın askere elverişsiz raporu almak
istemediğini, o yüzden 28/1/2014 tarihinde Hastanedeki muayenesinde "ben şu an çok iyiyim, rapor istemiyorum, sivil
hayatımda sorun olur, ilaçlarım bana çok iyi geliyor" demesi
üzerine doktorunda şahsa "seni iyi
gördüm ilaçlarını alman şuan yeterli" dediğinin tespit
edildiğini, şahsın askerliğini yapmak istediği hatta daha çok sorumluluk almak
istediği yönünde beyanları olduğu, intihar edeceğine dair bir söyleminin
olmadığı, ani bir sinir kriziyle intihar ettiğini düşündüğünü ifade etmiştir.
53. Takım komutanı olan Üsteğmen H.A.A. idari tahkikat
kapsamındaki 14/5/2014 tarihli beyanında; şahısla ilk görüşmesi olan 13/12/2014
tarihinde psikolojik sorunlarını anladığını ve RDM takibini yakından
izlediğini, onu telsiz işletmeni olarak görevlendirdiğini, şahsın kendisine
rahatsızlıklarını anlattığını, iyi biri olmasına rağmen bir sinir krizi anında
etrafındakilere zarar verebileceğini düşündüğünden ilaçlarını alıp almadığını
yakından takip ettiğini, 8/5/2014 günü şahsın üzgün olması üzerine odasına
çağırarak yaptığı görüşmede A.Ç.nin takıntılarının
tekrar başladığını, bazı insanların kendisine zarar vermesinden korktuğunu,
bunu takıntı hâline getirdiğini söylediğini, kendisinin de ona burada güvende
olduğunu, kimsenin ona zarar veremeyeceğini söylediğini, ablasıyla buluşmak
için izin aldığını, psikologla görüşmesi olduğunu ona hatırlattığını, okuldaki
dayak olayını atlatamayıp bunu takıntı hâline getirdiğini belirtmiştir.
54. 16/5/2014 tarihinde, olayla ilgili intihar davranışı ve
psikolojik otopsi raporu düzenlemekle Tabip Üsteğmen C.K. görevlendirilmiştir.
Bu kapsamda düzenlenen raporda; intihardan iki gün önceki RDM görüşmesinde
şahsın devrecilikten dolayı kendini kötü
hissettiğinin fark edilmesi üzerine durumun bölük komutanına bildirildiği,
birkaç arkadaşına "Hakkını helal
et." şeklinde cümleler kurduğu, arkadaşı A.K. tarafından ailevi
nedenler ya da tertipçilik/devrecilikten
bunu yapmış olabileceğinin söylendiği, şahsın kendisini değersiz hissetmesi
nedeniyle sürekli olarak "Ben iyi bir
insan mıyım?" diye sorduğu, şahsın son dönemde arkadaşlarından
daha çok uzaklaştığı ve son iki haftadır hiçbir aktiviteye katılmadığı, bir
başka arkadaşı T.G.nin devrecilik
nedeniyle bu eylemi yapmış olabileceği yönünde değerlendirmesi olduğu
tespitlerine yer verilmiştir. Raporda sonuç kanaati olarak şahsın ruh
sağlığının sağlam olmadığının aşikâr olduğu, tertipçilik/devrecilik anlayışının ve yaşadığı birkaç onur kırıcı
hareketin intihar etmesine sebep olacak nitelikte olmadığı, olayın Anneler
Günü"nde gerçekleşmesinin de düşündürücü olduğu belirtilmiştir.
55. Dosyadaki Mehmetçik Vakfına ait 23/9/2014 tarihli yazıdan A.Ç.nin anne ve babasına toplam 40.000 TL ölüm yardımı
yapıldığı anlaşılmıştır.
56. Askerî Savcılık 24/2/2016 tarihli kararıyla, olaya dair
tahkikat ve bilirkişi raporları, tanık ve psikolog beyanları, şahsın tedavisine
dair belgeleri ve tüm dosya kapsamını birlikte değerlendirerek olayda kimseye
atfı kabil suç ve suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer
olmadığına karar vermiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şöyledir:
"... bu kişiler yukarıda tekrar eden
hususlara ek olarak ve onlardan farklı olarak aşağıda yazılı şeklide beyanlarda
bulunmuşlardır.
...
[C.A.] ifadesinde özetle;
Müteveffaya arkadaşları tarafından askerlikte yapılan şafak alma şeklinde
şakalar yapıldığını, ancak kötü niyetli herhangi bir hareket ve şaka
yapıldığına ta1nık olmadığını, komutanlarının ona hastalığı nedeniyle çok iyi
davrandıklarını ve ilgilendiklerini beyan etmektedir.
[B.S.K.] ifadesinde özetle;
Müteveffaya birlikteki askerler tarafından klasik el şaklarının yapıldığını,
kötü niyetli olarak nitelendirebileceğimiz herhangi bir şakanın yapılmadığını,
ancak kendisinin psikiyatrik sorunlanrıın ortaya
çıkması nedeniyle bu tarz davranışların bir daha yapılmadığını, bu tarz şakaların
herkese yapıldığını, Müteveffanın bu tarz şakaları fazla büyüttüğünü,
komutanlarının Müteveffaya şaka yapılmaması hususunda kendilerini uyardıklarını
beyan etmektedir.
...
[T.G.] ifadesinde özetle;
"askerlik yaptığı süre içerisinde benim gözlemlediğim kadarıyla üst devremizden
olan asker [B.A.], bir keresinde
koğuşun temizliğini yapması için ona baskı yapmştı.
Bir keresinde de- hatta bu olay [A.]
intihar ettiği gün yaşandı- bölük olarak çarşıya çıkma iznimiz vardı, sivil
deponun anahtarı [A.Ç.deydi],
[A.] bu anahtarı kaybettiği için çarşıya
bölüğümüz yaklaşık l saat geç çıktı, bu gecikme nedeniyle herkes daha çarşıya
çıkılmadan [A.nın] üzerine geldi ve ona kötü davrandılar. [A.ya] bu olay nedeniyle kötü davrandığını hatırladığım doğrudan bir isim
yok, o gün çarşıya çıkacak olan herkes [A.ya] bu baskıda bulundu. Bu olaylar dışında komutanların
veya doktorların [A.ya] olumsuz davrandıklarına dair birşey
duymadım benim gözlemlediğim kadarıyla iyi davranıyorlardı." ...
...
Mu.zb. [A.S.C.]
ifadesinde özetle; ... Müteveffaya raporu doğrultusunda gece nöbeti
yazmadıklarını, askerliğe elverişli değildir raporu aldırmak istediklerinde
Müteveffanın askerliğini tamamlamak istediğini, aynca
çürük raporu aldığında sivilde bunun hoş karşılanmayacağını beyan ettiğini, ...
müteveffanın aşın alıngan, ... yaşadığı olaylar sıradan bile olsa aşırı tepki
gösterdiğini tespit ettiklerini, Müteveffanın bazen arkadaşlarını şikayet
ettiğini ... diğerlerin de ise olayı araştırdıklarında basit bir meselenin
Müteveffa tarafından ciddi olarak algılandığını tespit ettiklerini, bu
nedenlerle anlattığı olayların üzerine çok gidemediklerini, anlattığı hiçbir
olayda bir arkadaşının kendisine fiziki müdahalede bulunduğunu, onu ittiğini vs yada ona hakaret ettiklerine veya onu tehdit ettiklerine
yönelik bir şikayetinin olmadığını, ... Müteveffanın son zamanlarda askerlik
hususunda daha istekli davrandığını, ona verilen emirleri abartacak şeklide
harfiyen uyguladığını, intihar edeceğini hiç düşünmediklerini beyan etmektedir.
...
Müteveffanın hastalık ve tedavi süreci
hususlarında Askeri Savcılığımızca bilirkişi olarak PsikiyatriUzmanıDr.Tbp.Bnb.[O.Y.nin]
görevlendirildiği,... raporunda; " ... Dosya içeriğinden anlıışıldığı
kadarıyla, askerlik muayenesi ve sevki sırasında Müteveffanın kendi yazılı
beyanları da göz önünde bulundurulduğunda müteveffanın askerliğe kabul
işlemleri sırasındaki muayene sürecinin yönetmeliklere uygun olarak
gerçekleştirildiği, temel askerlik eğitimi süresince gerçekleştirilen muayene,
tedavi ve RDM işlemlerinin yönetmeliklerine uygun olarak yerine getirildiği
anlaşılmaktadır. ... Yapılan RDM görüşmelerinde, Müteveffanın farklı tarihlerde
kendisini daha iyi hissettiğine yada yakınmalannın
arttığına dair beyanlarının bulunduğu, buna karşın görüşmelerinin hiç birinde
kendisine zarar verme/intihar etme düşüncelerinden sözetmediği
anlaşılmıştır. .. Müteveffanın 09 Mayıs 2014 tarihli
RDM görüşmesinde kendisine zarar verme olasılığına dair bir gözlemin not
edilmemiş olması, hafta sonu iznini ablası ile birlikte geçirmek isteyerek
dilekçe vermesi, ... Müteveffanın olaydan bir gün önce gün boyu ablası ile
zaman geçirmesi ve bu süre zarfında ablasında da herhangi bir intiba oluşmaması
gibi olaya çok yakın tarihlerde gerçekleşen görüşmelerde Müteveffanın
intiharına ilişkin gerçek ve somut bir tehlike varlığına dair bir tespitlerinin
olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak: ... Müteveffanın tıbbi tedavi ve takip
işlemlerinin GAT HEH tarafından usulüne uygun olarak, bilimsel temellere dayanan
bir şekilde, düzenli aralıklarla gerçekleştirildiği, RDM birimlerindeki
takiplerin de yönergelere uygun olarak yerine getirildigi
tıbbi kanaati oluşmaktadır. Temel askerlik hizmeti sırasında ve son görev
yaptığı birliğinde de, ruh sağlığı hizmetlerinden
düzenli olarak yararlanabilmesi konusunda birlik komutanlıkları tarafından
yeterli ve gerekli işlemlerin yapıldığı izlenimi oluşmaktadır..." şeklinde
mütalaada bulunduğu anlaşılmıştır.
...
... Müteveffanın, askere alım sürecinde,
birlik komutanlıklarınca Müteveffanın RDM ve Hastaneye sevk ve takip
işlemlerinde, RDM ve Hastanelerce yapılan takip, tetkik, tanı ve tedavilerinde
herhangi bir usule aykırı bir durum tespit edilmemiştir. Bu itibarla, Milli SavunmaBakanlığı adına işlem yapan kişilerin, doktorların
ve sağlık görevlilerinin, birlik personelinin ve başkaca bir kişinin bu hususta
cezai (suç) sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir kusurunun olmadığı sonucuna
varılmıştır.
...
Tüm dosya kapsamından Müteveffaya yönelik
fiili bir müdahale, darp veya maddi cebir içeren bir eylemin bulunmadığı, buna
ilişkin bir iddia ve talep olmadığı gibi buna ilişkin herhangi bir emare
olmadığı anlaşılmıştır.
...
... Yine üst devrelerin alt devrelere yaptırdıktarı bu temizliklerin alt devreler tarafından
baskı olarak görüldüğü bilinmektedir. ... Müteveffaya yönelik fiili bir
müdahalenin olmadığı, tanıkların hiçbirinin Müteveffaya yönelik hakaret ya da
tehdit içerikli bir söz söylendiğini belirtmemiş oldukları göz önünde
bulundurulduğunda, Müteveffaya temizlik yapması yönünde baskı yapıldığı
şeklinde tasvir edilen eylemin suç boyutuna ulaşmadığı, dolayısıyla herhangi
bir suça vücut vermeyeceği sonucuna varılmıştır.
Yine kışla hayatında askerler için çarşı
izinlerinin çok değerli olduğu bilinen bir gerçektir. Bu sebeple çarşı iznine
geç çıkılmasına sebep olan eyleme karşı tepki göstermeleri, bu eylemin bir
kişiye yönelmesi durumunda bu kişinin üzerine gelindiği ve kötü davranıldığı
algısının oluşması doğaldır. Yine yukarıda değinildiği üzere Müteveffaya
yönelik fiili bir müdahalenin olmadığı, tanıkların hiçbirinin Müteveffaya
yönelik hakaret ya da tehdit içerikli bir söz söylendiğini belirtmemiş
oldukları göz önünde bulundurulduğunda, Müteveffaya temizlik yapması yönünde
baskı yapıldığı şeklinde tasvir edilen eylemin suç boyutuna ulaşmadığı,
dolayısıyla herhangi bir suça vücut vermeyeceği sonucuna varılmıştır.
Tanık ifadelerinde de belirtildiği üzere,
askerler arasında çeşitli şakalaşmaların olduğu, Müteveffaya da bu şekilde
şakaların yapıldığı, ancak Müleveffanın bu şak[a]lardan hoşlanmadığı ve hastalığı öğrenildiğinde, bu
şakların bir daha yapılmadığı ve bu şakaların da kötü niyetli olarak
yapılmadığı göz önünde bulundurulduğunda, el şakası ve şafak alma şeklinde
tasvir edilen eylemlerin suç boyutuna ulaşmadığı, dolayısıyla herhangi bir suça
vücut vermeyeceği sonucuna varılmıştır. ..."
57. Yukarıdaki gerekçede işaret edilen tanık beyanları ile
bilirkişi raporuna başvuru dosyası ve temin edilen belgeler kapsamında
ulaşılamamıştır.
58. Karara yapılan itiraz, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
Kasımpaşa Kuzey Deniz Saha Komutanlığı Askerî Mahkemesinin (Mahkeme) 10/5/2016
tarihli kararıyla reddedilmiştir. Gerekçenin ilgili kısımları şu şekildedir:
"...Soruşturma dosyasında mevcut
bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından müteveffanın askere alım sürecinin
TSK sağlık yeteneği yönetmeliğine uygun olarak yerine getirildiği, Birlik
komutanlığınca müteveffanın RDM"ye, hastaneye sevk ve
takip işlemlerinde herhangi bir usule aykırılık bulunmadığı, RDM ve
Hastanelerce yapılan tetkik, tanı ve takiplerin bilimsel temellere dayanan
şekilde, yerine getirildiği, dolayısıyla bu süreçlerde görev almış kişilerin
cezai sorumluluğunu doğuracak herhangi bir eylemleri bulunmadığı
anlaşılmıştır...
Tanık ifadelerinden askerliği süresince herhangi bir şahsın müteveffaya
yönelik hakaret, tehdit ve cebir içeren bir eylemde bulunmadığı, müteveffaya
Birlik komutanları tarafından kötü davranılmadığı, arkadaşları tarafından
yapılan ve müteveffanın hoşuna gitmeyen şakaların Birlik komutanları tarafından
yapılan uyarılar üzerine yapılmamaya başlandığı anlaşılmıştır. Müteveffanın
hoşuna gitmeyen şakalaşma ve temizlik yapması yönündeki baskıların cezai
sorumluluk doğuracak boyutta bir eyleme dönüşmediği anlaşılmıştır.
3"ncü Kolordu K.lığı As.Savcılığının
İstanbul (Anadolu) Cumhuriyet Başsavcılığının ... görevsizlik kararına konu
yönleriyle soruşturduğu, kovuşturmaya yer olmadığı kararının hukuka
anlaşıldığından itirazın reddine karar vermek gerekmiştir. ..."
59.Mahkemenin ret kararı 24/5/2016 tarihinde, Hâkimliğin ret
kararı ise 19/8/2015 tarihinde başvuruculara tebliğ edilmiş olup her iki
başvuru da süresinde yapılmıştır.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
60. Mahkemenin 21/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucuların
İddiaları
61. Başvurucular;
i. Yakınlarının askerliği öncesindeki psikolojik sorunlarına
rağmen askere alındığını, askere elverişsizlik raporu verilmemesi ve
askerliğine devam etmesi nedeniyle askerdeki koşulları ve ilişkileri nedeniyle
bu rahatsızlığının arttığını ve intiharına neden olunduğunu, intiharına giden
süreçte elverişsizlik raporu verilmemesinde kusuru bulunan herkesin sorumlu
olduğunu,
ii. Yakınlarının askerde gördüğü baskı ve aşağılayıcı tavırlar
içeren muamelelerden etkilendiğini, bu davranışları engellemeyen, psikolojik
sorunları olan birinin yanında kontrol edecek biri olmadan izne çıkmasına izin
veren, yakınları üzerindeki bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen
herkesin sorumlu olduğunu,
iii. İntiharın gerçekleştiği AVM"nin
mimari yapısının yeterli koruyuculukta olmadığını ve acil sağlık müdahale
ekibinin bulunmadığını, bu yapının inşasında, yapımına izin verilmesinde ve
denetimlerinin yapılmasında görev alan AVM yetkilileri ve ilgili belediye
yetkililerinin gerekli tedbirleri almamaları nedeniyle sorumlu olduğunu,
iv. Bu konudaki soruşturmanın etkin yürütülmeyerek eksik
incelemeyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini ve itirazlarının ise
gerekçesiz olarak reddedildiğini belirterek adil yargılanma hakkı, etkili
başvuru hakkı ile yaşam hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
B. Değerlendirme
62. Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasının ilgili kısmı
şöyledir:
“Herkes,
yaşama ... hakkına sahiptir.”
63. Anayasa’nın 5. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Devletin
temel amaç ve görevleri, (...) kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal
hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal,
ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının
gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.”
64. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucuların iddiaları yakınlarının
yaşamının korunması için gerekli tedbirlerin alınmayarak yaşamı koruma
yükümlülüğünün ihlal edildiğine ve ölümüyle ilgili etkili bir ceza soruşturması
yürütülmediğine ilişkindir. Bu itibarla başvurucuların diğer haklarla bağlantı
kurduğu iddialarının da yaşam hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği
değerlendirilmiştir.
1. İncelemenin Kapsamı
Yönünden
65. Başvurucular başvuru formlarında 15/15853 numaralı
başvuruda, başvurunun AVM ve ilgili belediye yetkilileri hakkında yürütülen
ceza soruşturmasına yönelik olduğunu, 16/11768 numaralı başvuruda ise Askerî
Savcılık tarafından MSB mensupları yönünden Askerî Savcılık tarafından
yürütülen ceza soruşturmasına yönelik olduğunu açıkça belirtmişler; formların Başvuru Yollarının Tüketilmesi başlıklı
kısımlarında da bu süreçlere ilişkin nihai kararlara dair bilgileri
sunmuşlardır.
66. Diğer yandan başvurucular Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
(AYİM) nezdinde MSB yetkilileri yönünden tazminat davası açtıkları, ilgili
belediye görevlileri yönünden ise İstanbul 13. İdare Mahkemesi nezdinde açılmış
olan tam yargı davasının da reddedilmesi üzerine karara itiraz ettiklerini
belirtmiş olsalar da bu davalar ve safahatları yönünden herhangi bir bilgi ve
belge sunmadıkları gibi başvurucuların bu davalar yönünden herhangi bir
iddiaları da bulunmamaktadır. Bu nedenle somut başvuruda bu yargısal süreçler
yönünden inceleme yapılmayacaktır.
2. Kabul Edilebilirlik Yönünden
67. Öte yandan yaşam hakkının doğal niteliği gereği, yaşamını
kaybeden kişi açısından bu hakka yönelik bir başvuru ancak yaşanan ölüm olayı
nedeniyle ölen kişinin mağdur olan yakınları tarafından yapılabilecektir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, B. No:
2012/752, 17/9/2013, § 41). Başvuru konusu olayda müteveffa, başvurucuların
oğlu ve kardeşidir. Bu nedenle başvuruda, başvuru ehliyeti açısından bir
eksiklik bulunmamaktadır.
68. Bununla birlikte başvurunun diğer kabul edilebilirlik
kriterleri yönünden de incelenmesi gerekir.
69. Anayasa"nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam
hakkı, Anayasa"nın 5. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde devlete pozitif
ve negatif ödevler yükler (Serpil Kerimoğlu
ve diğerleri, § 50).
70. Devletin negatif bir yükümlülük olarak yetki alanında
bulunan hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme
yükümlülüğünün yanı sıra pozitif bir yükümlülük olarak yine yetki alanında
bulunan tüm bireylerin yaşama hakkını gerek kamusal makamların gerek diğer
bireylerin gerekse kişinin kendisinin eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere
karşı koruma yükümlülüğü bulunmaktadır (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 50, 51).
71. Devletin yaşam hakkı kapsamındaki pozitif yükümlülüklerinin ayrıca
usule ilişkin yönü bulunmaktadır (Serpil
Kerimoğlu ve diğerleri, § 54). Yaşam hakkı kapsamındaki usule
ilişkin yükümlülük olayın niteliğine bağlı olarak cezai, hukuki ve idari
nitelikte soruşturmalarla yerine getirilebilir. Kasten meydana gelen ölüm
olaylarında Anayasa"nın 17. maddesi gereğince devletin sorumluların tespitini
ve cezalandırılmalarını sağlayabilecek nitelikte bir cezai soruşturma yürütme
yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu tür olaylarda idari soruşturmalar ve tazminat
davaları sonucunda idari bir yaptırım veya tazminata hükmedilmesi, ihlali
gidermek ve dolayısıyla mağdur sıfatını ortadan kaldırmak için yeterli değildir
(Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §
55).
72. Ancak ihmal nedeniyle meydana gelen ölüm olaylarına ilişkin
davalar açısından farklı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekir. Buna göre yaşam
hakkının veya fiziksel bütünlüğün ihlaline kasten sebebiyet verilmemiş ise etkili bir yargısal sistem kurma yönündeki
pozitif yükümlülük her olayda mutlaka ceza davası açılmasını gerektirmez. Mağdurlara
hukuki, idari ve hatta disiplinle ilgili hukuk yollarının açık olması yeterli olabilir(Serpil Kerimoğlu
ve diğerleri, § 59).
73. Bununla birlikte ihmal suretiyle meydana gelen ölüm
olaylarında devlet görevlilerinin ya da kurumlarının bu konuda muhakeme
hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmalinin olduğu yani olası sonuçların
farkında olmalarına rağmen söz konusu makamların kendilerine verilen yetkileri
göz ardı ederek tehlikeli bir faaliyet nedeniyle oluşan riskleri bertaraf etmek
için gerekli ve yeterli önlemleri almadığı durumlarda -bireyler kendi
inisiyatifleriyle hangi hukuk yollarına başvurmuş olursa olsun- insanların
hayatının tehlikeye girmesine neden olan kişiler aleyhine etkili bir ceza
soruşturması yürütülmemesi, hiçbir suçlamada bulunulmaması ya da bu kişilerin
yargılanmaması 17. maddenin ihlaline neden olabilir (Serpil Kerimoğlu ve diğerleri, §§ 59-62).
74. Bazı özel koşullarda devletin kişinin kendi eylemlerinden
kaynaklanabilecek risklere karşı yaşamı korumak amacıyla gerekli tedbirleri
alma yükümlülüğü bulunmaktadır. Zorunlu askerlik hizmeti için de geçerli olan
bu yükümlülüğün ortaya çıkması için askerî mercilerin kendi kontrolleri
altındaki bir kişinin kendini öldürmesi konusunda gerçek bir risk olduğunu
bilip bilmediklerini ya da bilmeleri gerekip gerekmediğini tespit etmek, böyle
bir durum söz konusu ise bu riski ortadan kaldırmak için makul ölçüler
çerçevesinde ve sahip oldukları yetkiler kapsamında kendilerinden beklenen her
şeyi yapıp yapmadıklarını incelemek gerekir. Ancak özellikle insan davranışının
öngörülemezliği, öncelikler ve kaynaklar
değerlendirilerek yapılacak işlemin veya yürütülecek faaliyetin tercihi dikkate
alınarak pozitif yükümlülük; yetkililer üzerine aşırı yük oluşturacak şekilde
yorumlanmamalıdır. Bu çerçevede Anayasa Mahkemesince yapılacak incelemede,
basit bir ihmali veya değerlendirme hatasını aşan bir kusurun askerî
yetkililere atfedilebilip atfedilemeyeceğinin ortaya konulması gerekmektedir (Sadık Koçak ve diğerleri, B. No: 2013/841,
23/1/2014, § 74).
75. Dosya kapsamında incelenen bilgi ve belgelerden başvurucunun
yakınlarının vefatında askerî yetkililerin ve tedaviyi yürüten sağlık
personelinin muhakeme hatasını veya dikkatsizliği aşan bir ihmalinin ya da
mesleki ödevlerine açıkça aykırı davranarak başvurucuların yakınının ölümüne
sebebiyet vermeleri gibi bir durumun bulunmadığı değerlendirilmiştir.
76. Başvuru konusu olayda, olayın idare mahkemesi önünde
açılabilecek tam yargı davasında tartışılmasını sağlayabilecek seviyede bir
ceza soruşturması da yürütülmüştür. Bu durumda Anayasa’nın 17. maddesi
bağlamında devletin etkili bir yargısal
sistem kurma yönündeki pozitif yükümlülüğü, somut olayda mağdurlara
idari yargı mercileri önünde açabileceği bir tam yargı davası yolunun
sağlanması ile yerine getirilmiş sayılabilir.
77. Nitekim Anayasa Mahkemesi, askerde intihar eden kişilerin
yakınları tarafından AYİM"de açılan tam yargı
davalarında idarenin kusurlu olduğunun tespit edilmesi ve ölen kişinin
yakını/yakınları lehine belli bir miktar tazminata hükmedilmesi hâlinde yaşam
hakkı yönünden mağduriyetin ortadan kalkabileceğini önceki birçok kararında
ifade etmiştir (Abdullah Doğan ve Meryem
Doğan, B. No: 2014/129, 29/9/2016 §§ 33-54; Aysel Yılmaz ve diğerleri, B. No:
2014/6927, 29/9/2016, §§ 37-55).
78. Somut olayda başvurucular, yakınlarının ölümü hakkında
askerî ve sivil savcılıklarca yürütülen ceza soruşturmalarından sonra bireysel
başvuruda bulunmuşlardır. Başvurucular, Türk hukuk sistemindeki mevcut hukuki
yollardan olup hem askerî yetkililerin ve AVM yahut ilgili belediye
çalışanlarının mesuliyetini saptayabilecek hem de gerektiği takdirde zararın
ödenmesini sağlayabilecek olan tam yargı davası yolunu tükettiklerine veya bu
yöndeki açtıkları davaların akibetlerine ilişkin
herhangi bir bilgi ve belgeyi Anayasa Mahkemesine sunmamışlardır. Bu durumda
yaşam hakkının korunamadığına ilişkin şikâyetler yönünden kanunda öngörülen
yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce
tüketilmiş olduğundan söz edilemeyecektir.
79. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden ayrıca incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar
verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA
21/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.