MAHKEMESİ :Bakırköy 10. Aile Mahkemesi
TARİHİ :12.6.2012
NUMARASI :Esas no:2011/862 Karar no:2012/505


Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 25.02.2014 gün ve 25823-3774 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.
Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. maddesi gereğince; bu maddede gösterilen para cezasının miktarı 5252 sayılı Kanunun 4. maddesiyle artırıldığından ve aynı yasanın 7. maddesiyle; ceza, idari para cezasına dönüştürüldüğünden, 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17. maddesinin 7. fıkrasıyla da idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yıl uygulanan miktarın, o yıl için belirlenmiş olan yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı öngörülmüş olmakla, bu suretle hesaplanan 227.00 TL. idari para cezasının ve Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 52.40 TL. ilam harcının karar düzeltme talep edene yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, oyçokluğuyla karar verildi.01.07.2014 (Salı)
KARŞI OY YAZISI

Davacı D.. M.. ile eşi Ş.. H.. İstanbul 2. Aile Mahkemesinin 03.07.2008 tarihinde kesinleşen kararı ile boşanmışlar, aynı karar ile müşterek çocuk O... B... M..’ın velayeti davalı anneye verilmiş, anne 10.03.2011 tarihinde ölmüştür.
Davacı, 07.10.2011 tarihli dilekçesi ile velayeti askıda kalan müşterek çocuğun velayetinin kendisine verilmesini talep etmiş, N.. H.. “kendisinin Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/893 esas sayılı dosyası ile torunu olan O...’a geçici vasi olarak atandığını” belirterek 01.06.2012 tarihli dilekçe ile davaya müdahil olmak istediğini beyan etmiştir.
Mahkemece, Bakırköy 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyası incelendikten ve müdahale talep edenin geçici vasi olarak atandığı tespit edildikten sonra “vesayete ilişkin davanın, işbu velayet davasının sonucunu beklediği, öncelikle velayete ilişkin davanın çözümlenmesi gerektiği” gerekçesiyle N.. H..’ın “müdahale talebinin reddine davanın kabulüne, küçük O...’ın velayetinin davacı babaya verilmesine” karar verilmiş, işbu karar müdahale talebinde bulunan N.. H.. tarafından temyiz edilmiş, mahkeme kararı Dairemizce 25.02.2014 günlü ilamla onanmıştır.
Mahkemenin kabulünde olduğu üzere, velayetinin değiştirilmesi istenilen küçüğün, annesinin ölüm tarihi olan 10.03.2011 tarihinden itibaren anneannesi ile kaldığında kuşku bulunmamaktadır.
Velayete ilişkin davalar kamu düzenine ilişkin olup, bu tür davalarda re’sen araştırma ilkesi uygulandığından, hakimin kendiliğinden delil toplaması, inceleme ve araştırma yapması da mümkündür.
Nitekim benzer bir davada küçüğün vasisinin müdahale talebi mahkemece kabul edilmiş, delilleri toplanmış ve müdahale talebini kabul eden ve müdahilin katılımı ile davayı görüp sonuçlandıran mahkemenin kararı Dairemizin 04.03.2014 gün ve 2013/15893 esas, 2014/4564 karar sayılı ilamı ile onanmış, 12.06.2014 günlü ilamla karar düzeltme isteği de reddedilmiştir.
Yıllarca torununa bakan, geçici vasi olarak atanan anneanne N.. H..’ın davaya müdahil olmasında hukuki yararı bulunmaktadır. Çocuğun babaya verilmemesi gerektiğini iddia etmiş, bu doğrultuda delillerini de bildirmiştir. O halde, müdahale isteğinde bulunan N.."in müdahale talebinin kabulü ile, bildirmiş olduğu delillerinin toplanması, başka delilleri varsa sunması için imkan sağlanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle müdahale talebinde bulunan N.. H..’ın karar düzeltme isteğinin kabulü ile onama kararının kaldırılması, mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerektiğini düşündüğümden, sayın çoğunluğun "karar düzeltme isteğinin reddine" dair kararına katılamıyorum.