Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/5133
Karar No: 2011/1785
Karar Tarihi: 29.03.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/5133 Esas 2011/1785 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/5133 E.  ,  2011/1785 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    ...ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Felahiye Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.05.2010 gün ve 61/67 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı ... dava dilekçesinde; Silahtar Köyü 129 ada 246, 102 ada 155, Tuğlaşar Köyü 102 ada 114 sayılı parsellerin esasen babasından kendisine intikal ettiğini, kadastro çalışmaları sırasında davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiklerini açıklayarak her üç parça taşınmaza ait tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, 129 ada 246 sayılı parsel içerisinde krokide A harfiyle işaretlenen 22392,52 m2 yüzölçümü bakımından, 102 ada 114 nolu parselin ise tamamı yönünden tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescillerine, 102 ada 155 sayılı parsele yönelik davanın ise reddine karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümleri davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, dava koşulu yerine getirilmediği gibi kabulüne karar verilen parseller açısından yapılan araştırma ve incelemelerde hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Davacı dava dilekçesinde, dava konusu ve kabulüne karar verilen parsellerin babasından kaldığını açıklamış, keşifte dinlenen yerel ve tespit bilirkişileri de dava konusu taşınmazların davacının babasından kendisine kaldığını, 30-40 yıldan beri davacı tarafından arpa buğday ekildiğini bildirmişler, yerel bilirkişilerden Mehmet Kütük ise keşifteki beyanında davacı dışında bir tane akli dengesi yerinde olmayan davacının kardeşinin de olduğunu bildirmiştir. Dinlenen tüm kişiler dava konusu taşınmazların babasından ne şekilde davacıya intikal ettiği, paylaşımın yapılıp yapılmadığı konusunda herhangi bir beyanda bulunmamışlardır. Davacının babası ...’nün sağ olup olmadığı da dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmamaktadır. Bu nedenle öncelikle davacının babasına ait nüfus aile kayıt tablosunun getirtilerek dosya arasına konulması, şayet babası ölmüş ise terekesinin elbirliği mülkiyet hükümlerine tabi olduğu gözetilerek elbirliği mülkiyetine tabi bir taşınmaz için bir veya birkaç mirasçının tek başına dava açma sıfat ve yetkisinin bulunmadığı ve davacının sadece taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescil istediği gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesinin düşünülmesi gerekir. Elbirliği mülkiyetine tabi bir taşınmaz için TMK.nun 702. maddesi uyarınca tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişilere karşı dava açma zorunluluğu vardır. Aynı Kanunun 701. maddesi uyarınca da elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazlar üzerinde mirasçıların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. Bu bakımdan davacının tek başına dava açması olanaklı değildir.
    Öte yandan, dava konusu 129 ada 246 sayılı parsel 31.01.2006 tarihinde yapılan kadastro tespitinde ham toprak niteliğiyle, 102 ada 114 sayılı parsel ise 05.12.2005 tarihinde maliki bilinemediğinden ve tarla niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescilleri yapılmış olup, kadastro tutanakları sırasıyla 07.04.2006 ve 08.04.2006 tarihlerinde kesinleşmiştir. Dava konusu taşınmazlar davacının babasından satış, bağış, paylaşım veya buna benzer herhangi bir yolla davacıya intikal etmiş ise, bu durumda terekeden çıkan taşınmazlar olduğu gözetilerek TMK.nun 701 ve 702. maddelerinin uygulama yeri de bulunmadığı düşünülerek davanın bulunduğu durumuyla yürütülmesi gerekmektedir. Bu takdirde, gerekli araştırma ve incelemenin yapılması, zilyetlik koşullarının saptanması zorunludur. Zilyetlik maddi olaylardan olup, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1.maddesi uyarınca, yerel bilirkişi ve tanıkları da dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Mahkemece yerel bilirkişi listesi Kaymakamlıktan istenmiş ise de 02.12.2010 günlü yargılama oturumu ara kararıyla keşif günü belirlenirken tutanak bilirkişilerinin keşif mahallinde hazır edilmesinin istenilmesine ve masrafların davacı tarafça karşılanmasına ayrıca karar verilmiştir. Mahkemece taraflara tanık ve delillerini bildirmeleri için herhangi bir süre ve imkan tanınmamıştır. Genel mahkemelerde görülen davalar re’sen araştırma ve inceleme prensibine tabi olmayıp, hakim HUMK.nun 74.maddesi uyarınca iddia ve savunmayla bağlıdır. Bu nedenle tanık ve delillerini bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması gerekirken kendiliğinden tutanak bilirkişilerin çağırılmasına ve keşifte dinlenilmelerine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak TMK.nun 713/1 madde ve fıkrası gereğince açılan davalar kamu düzeni ağırlıklı davalar olup zilyet koşullarının oluşup oluşmadığı mahkemece kendiliğinden araştırılır. Bu bakımdan tarafların tanık ve delillerini bildirmeleri için kendilerine süre ve imkan tanınması, 129 ada 246 sayılı parselin 893921 m2 yüzölçümlü büyük bir yer olduğu ve ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği gözetilerek taşınmazın bulunduğu bölgeye ait ve tespitin yapıldığı 31.01.2006 tarihinden 20 yıl öncesine ait (1980-1986 ve ayrıca 1986-1990 yılları arasında) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları ile kabulüne karar verilen ve krokide A harfiyle gösterilen yere komşu 191, 192, 194, 195, 196, 197, 203, 202, 205, 206, 209, 210, 211, 212, 213, 214, 221, 220, 215, 242, 204, 198 ve 102 ada 114 sayılı parsele komşu 113, 115 ve 116 sayılı parsellere ait kadastro tutanak ve ekleriyle sözü edilen tüm ada ve parsellere revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, sözü edilen tapu ve vergi kayıtları ile hava fotoğraflarının uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametrik uzmanı harita mühendisi, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, 129 ada 246 sayılı parselin getirtilen hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı veya hangi durumda bulunduğu üzerinde durulması, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle ve üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması, taşınmazın gerçek
    niteliğinin belirlenmesine çalışılması, bundan ayrı komşu kayıt ve belgelerin dava konusu 129 ada 246 ve 102 ada 114 sayılı parseller yönününe gösterdikleri üzerinde durulması, taşınmazın gerçer niteliğini belirleyen tarafların ve Yargıtay"ın dentimine açık gerekçeli raporun uzman bilirkişi harita mühendisinden alınması, daha önce götürülmeyen başka uzman bilirkişi ziraat mühendisi aracılığıyla, her iki taşınmaz yönünden çevresindeki parsellerin toprak yapısıyla birlikte incelemesinin yaptırılarak aynı şekilde gerekçeli raporun kendisinden istenilmesi, dava konusu taşınmazların satış, bağış veya paylaşım yoluyla davacıya kaldığının saptanması ve bu işlemlerin yapıldığı tarihten tespit tarihine kadar davacının bağımsız 20 yıllık zilyetliğinin bulunmaması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca davacının babası, eşi ve diğer çocukları yönünden de miktar araştırmasının yapılması, ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve kanuna aykırıdır.
    Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 129 ada 246 ve 102 ada 114 sayılı parseller yönünden açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 29.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi