Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/4667
Karar No: 2011/1787
Karar Tarihi: 22.03.2011

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/4667 Esas 2011/1787 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/4667 E.  ,  2011/1787 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mülkiyetin tesbiti

... ile Hazine aralarındaki mülkiyetinin tespiti davasının kabulüne dair ....Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13.04.2010 gün ve 239/103 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı ve kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edilen 171 ada 132 sayılı parsel içerisinde kalan taşınmazın 30 yılı aşkın bir süreden beri zilyet ve tasarrufunda olduğunu, babasının ölümünden sonra kendisine kaldığını açıklayarak 171 ada 132 sayılı parselin tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, kadastro çalışmaları sırasında Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, ancak kadastro tutanağı kesinleştikten sonra Nevşehir Tarım İl Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen mera tespiti çalışmaları sırasında “mera” niteliğiyle dava konusu parselin sınırlandırıldığını, 11.03.2004 tarih 221 sayılı Mera Komisyon ve Tahsisi Kararının 30.01.2004-02.03.2004 tarihleri arasında askı ilanına çıkartıldığını ve bu süre içerisinde aleyhine dava açılmaması nedeniyle mera olarak kesinleştiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, 171 ada 132 sayılı parselin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan kısmen mülkiyetin kendisine ait olduğunun tesbiti davasıdır.
Mahkemece, parselin tümü açısından mülkiyetin tespitine karar verilmişse de yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, Dairenin 03.11.2008 gün ve 2008/4929 Esas, 2008/5400 Karar sayılı bozma ilamına uyulmuş, ancak bozma ilamında belirtilen eksikliklerin tam olarak yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Bozma ilamına uyulduktan sonra, bozma ilamında belirtilen hususların yerine getirilmesi zorunludur. Bozma ilamına uyulmakla taraf yararına usulü kazanılmış hak doğar. Ancak, usulü kazanılmış hakkın istisnalarından olan kamu düzeni bunun dışındadır. Bozma ilamında da değinildiği gibi, davacı 28.05.1999 tarihinde yapılan kadastro tespitinden önceki zilyetlik kazanmayı sağlayan hukuki sebeplere dayanarak kısmen iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Uyuşmazlık konusu 171 ada 132 sayılı parsel 28.05.1999 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 174.503,51 m2 yüzölçümlü ve ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Kadastro tutanağı 02.12.1999 tarihinde kesinleşmiştir. Bozma ilamında TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddelerinde açıklanan tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp saptanmasına denildiği halde mahkemece bu hususlar üzerinde durulmadığı saptanmıştır. Dava konusu taşınmaz ham toprak niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğine göre, kural olarak imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu durum karşısında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesinde açıklanan imar ve ihyaya ilişkin koşullar ile diğer kazanma koşullarının kendiliğinden araştırılıp belirlenmesi gerekmektedir. Bundan ayrı, 11.03.2004 tarihinde, Mera Kanununun 12.maddesine göre düzenlenen “Komisyon Tahsis Kararı raporuna” göre; dava konusu parselin mera niteliğini taşıdığı gerekçesiyle parselin diğer bazı parsellerle birlikte Alacaşar Köyü’ne mera olarak tahsisi öngörülmüştür. Yapılan tahsisin kadim meradan olup olmadığı duraksama yaratmıştır. Bu nedenle, mahkemece, kadim ve tahsisli mera araştırmasının da yapılması zorunlu hale gelmiştir. İlke olarak davacı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunduğuna göre, tespitin yapıldığı 28.05.1999 tarihinden önceki koşulların araştırılıp saptanması gerekir. Belirtilen tarihten önce davacının zilyetlik, imar ve ihya ile taşınmaz edinme koşulları gerçekleşmemiş ise zaten davanın reddine karar verilecektir. Ancak belirtilen tüm koşulların davacı yararına oluşması halinde dava konusu yerin adı geçen köye mera olarak tahsis edildiği ve böylece taşınmazın kamu emlakine (orta malına) dönüştüğü gözetilerek ve istekle bağlı kalınarak dava konusu yerin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekecektir. Bozma ilamında da değinildiği gibi, davacı tarafından Mera Komisyon Kararının iptaline ilişkin herhangi bir dava ve isteği bulunmamaktadır. Bu nedenle baz alınan 28.05.1999 tarihinden sonraki zilyetliğe dayalı koşulların, açıklanan hususlar karşısında araştırılmasına ve belirlenmesine zaten gerek görülmemektedir. Bu tarihten itibaren taşınmazın mer"a olarak tahsis edildiği tarihe kadar tapulu yer olması nedeniyle, tapulu taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetlik hukuken bir değer taşımaz.
Davacı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.fıkrasında öngörülen hak düşürücü süre içerisinde ve kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak açılmıştır. Bu hususun göz ardı edilmesi halinde davacının dava hakkı elinden alınmış ve hakkın özü (kendisi) ortadan kaldırılmış olacaktır. Taşınmazın, mer"a olarak tahsis edilmesiyle istek mülkiyetin tesbiti davasına dönüşmüştür.
O halde mahkemece yapılacak iş: Öncelikle, kamu düzenini ilgilendiren mera hususu da gözetilerek taşınmazın bulunduğu Alacaşar Köyü’ne ait tahsisli ve kadim mera kayıtlarının olup olmadığının Tapu Sicil Müdürlüğü ile ilçe ve İl Özel İdare Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması, 171 ada 132 sayılı parsele komşu 104, 107, 108 ve 113 sayılı kadastro parsellerine revizyon gören sırasıyla 1937 tarih 170, 107 ve 108 sayılı parsellere revizyon gören aynı tarih 179 ve 113 sayılı parsele uygulanan 1937 tarih 169 tahrir nolu vergi kayıtlarının da aynı biçimde İlçe Özel İdare ile İl Özel İdare Müdürlüklerinden getirtilerek dosyaya eklenmesi, bundan ayrı dava konusu parselin tespitinin yapıldığı 28.05.1999 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait (1970-1979 ve ayrıca 1979-1985 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğrafları da ilgili kurumlardan istenerek dosyaya eklenmesi, tüm bu kayıt ve belgelerin uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametri mühendisi ile yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte zemine uygulanması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258.maddesi gereğince keşif yerine çağırılmaları, aynı Kanunun 259.maddesi uyarınca keşifte dinlenilmeleri, davetiyeye uymadıkları takdirde HUMK.nun 253.maddesinin göz önünde tutulması, hava fotoğraflarının çekildikleri tarihlere göre tescili istenen taşınmaz bölümünün kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, hangi nitelikte bulunduğu, hava fotoğraflarının stereoskopik aletle üç boyutlu olarak incelemeye tabi tutulması ve taşınmazın imar ve ihya edilip edilmediği konularında uzman bilirkişi jeodezi ve fotoğrametri uzmanından mahkemenin, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık gerekçeli raporun alınması, yapılacak uygulama sonucu dava konusu yerin tahsisli ve kadim mera kayıtları kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, sözü edilen kayıtlar kapsamında kalmadığının anlaşılması halinde kadim mera araştırmasının yapılması, Yargıtay uygulaması gözetilerek yerel bilirkişi ve tanıkların meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından seçilerek dinlenmelerinin sağlanması, bu konuda tanıklarını bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması, komşu kayıt ve belgelerin taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, teknik bilirkişiye kroki üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, yerel bilirkişi ve tanıklardan dava konusu yerin kadim mera niteliğinde olup olmadığının sorulması, gerek kazanma koşulları açısından ve gerekse mera yönünden gerekli araştırma ve incelemenin duraksamaya yer verilmeyecek biçimde eksiksiz olarak yapılması, yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında çelişki bulunduğu takdirde HUMK.nun 265.maddesi gereğince çelişkinin giderilmesi, aynı Kanunun 366.maddesi uyarınca dava konusu taşınmaz ve çevresini gösterir renkli fotoğraflar çektirilerek hakim tarafından onaylandıktan sonra dosyaya eklenmesi, davacı ve miras bırakanı amcası Ali’nin (dosyadaki bilgilere göre davacı Ali"nin tek mirasçısıdır.) hangi tarihte taşınmazın imar ve ihyasına başladığı, imar ihyayı ne şekilde sürdürdükleri ve hangi tarihte tamamladıkları hususlarının bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, İl mer"a Komisyonunca taşınmazın mer"a olarak tahsis edildiğine ilişkin kesinleşmiş kararı ile eklerinin ilgili kurumdan getirtilerek olayın çözümünde gözönünde tutulması ve denetlenmesi daha önce götürülmeyen toprak konusunda uzman bir akademisyen veya ziraat yüksek mühendisi aracılığıyla taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek dava konusu taşınmazın mera niteliğinde bulunup bulunmadığı, üzerinde mera bitki örtüsünün yer alıp almadığı ve yaklaşık kaç yıldan beri kültür arazisi olarak kullanıldığı hususlarında denetime açık gerekçeli raporun istenmesi gerekmektedir.
4342 sayılı Mera Kanununun 2, 3, 4 ve devamı maddeleriyle ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi gereğince; meraların mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkı ise ait olduğu köy veya belde ya da belediye halkına ait olduğu ve dava konusu yerin mer"a olarak Alacaşar Köyü Tüzel Kişiliğine tahsis edildiği gözetilerek ilgisi nedeniyle davanın TMK.nun 713/3.fıkrası uyarınca Alacaşar Köyü Tüzel Kişiliğine yöneltilmesi, davaya katıldıkları takdirde delillerini sunmaları için kendilerine süre ve imkan tanınması, böylece dava koşulunun yerine getirilmesi düşünülmelidir.
Kabul şekline göre de, davacı dava dilekçesinde; 171 ada 132 nolu parsel içerisinde kalan bir kısım yer bakımından iptal ve tescil istediğini, 02.02.2006 tarihli yargılama oturumunda ise tutanağa imzası alınmamakla birlikte istediği yer, 15 köy dönümü olup ve bir köy dönümünün 1200 m2 miktarında olduğunu bildirmiş, 12.05.2006 tarihinde yapılan keşifte dinlenen teknik bilirkişiler Mürsel Köker ve İsmet Eren; 25.05.2006 tarihli rapor ve krokisinde; davacının kullandığı yerin 25.990 m2 olduğu belirlendiği halde, bu miktarların isteğe göre değerlendirilerek biri esas alınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken parselin tümü üzerinden davacının mülkiyet hakkının tespitine karar verilmesi HUMK.nun 74 ve devamı maddelerine aykırıdır. İstek dışına çıkılarak karar verildiği açıktır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı olan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 22.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi