17. Hukuk Dairesi 2014/199 E. , 2015/7341 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, murisin işleteni ve aynı zamanda sürücüsü olduğu aracın freni boşalarak direksiyon hakimiyetini kaybedip cami bahçesinin duvarına çapması sonucunda meydana gelen kazada müvekkilin eşi ..."ın vefat ettiğini, kazada ölen sigortalı aynı zamanda sürücü muris ... "ın tam kusurlu olduğunu ancak davacı müvekkilin davalı sigorta şirketi karşısında 3. kişi konumunda bulunduğunu belirterek fazlaya ilşkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı eş için 4.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında talebini davacı eş Zeynep için için 137.775,94 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili, müvekkil şirketin poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, davacı tarafından temerrüde düşürülmediğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile davacı eş... için 137.775,94 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki betlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir. Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesine dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtıldığı da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Somut olayda, mahkemece desteğin eşi davacı ... için % 70 oranında yüksek oranda destek payı belirlenerek yapılan hesaba göre hazırlanan aktüer bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir.
3-Mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davacı eşin evlenme ihtimali olarak %1 oranı belirlenmiş ve buna göre hesaplama yapılmıştır. Bu oranın ne şekilde tespit edildiği açıklanmamıştır. Rapor, bu haliyle denetime ve hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece, davacı eşin kaza tarihindeki yaşı,sosyal ve ekonomik durumu, 18 yaşın altındaki çocuk sayısı, Yargıtay uygulamaları ve
evlenme ihtimali konusunda düzenlenmiş tablolardan da yararlanılarak durumuna uygun bir oranda evlenme ihtimali indirimi yapılarak yeniden aktüerya hesabı yapılması, buna göre tanzim edilecek rapora göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2,3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı sigorta vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 12.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.