
Esas No: 2016/20067
Karar No: 2021/1067
Karar Tarihi: 17.02.2021
Danıştay 4. Daire 2016/20067 Esas 2021/1067 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2016/20067
Karar No : 2021/1067
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 2009 yılında bir kısım taşınmaz satışına ait ticari kazancını kayıt ve beyan dışı tuttuğundan bahisle, hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu dikkate alınarak takdir komisyonu kararları ile belirlenen matrahlar üzerinden re'sen tarh edilen 2009 yılı gelir vergisi ile 2009/1-3 ve 4-6 dönemi geçici vergilerin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Vergi Mahkemesince verilen kararda; davacının birden fazla yılda değişik mahallerde çok sayıda taşınmaz alış ve satışı bulunduğu, bu durumun, davacının sürekli olarak taşınmaz alım satım işiyle uğraştığına ve dolayısıyla ticari kazanç elde etmek gayesiyle hareket ettiğine karine olduğu, davacı her ne kadar taşınmazları servet edinmek amacıyla aldığını ileri sürmüş ise de; davacının ikrarı ve faaliyetinin uzun bir zamana yayılı olması karşısında, soyut nitelikteki bu iddiaya itibar edilemeyeceği, bu durumda, taşınmaz satışlarına dayalı faaliyetin ticari olduğu görüşüyle davacı nezdinde re'sen tarh yoluna gidilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı; ancak, takdir komisyonu kararlarına dayanak yapılan vergi tekniği raporları ile, tapu kayıtlarından hareketle, dairelerin edinme bedelinin 0,00 TL kabul edildiği ve yine tapuda beyan satış bedellerine itibar edilerek, satış bedellerinden tapu harçlarının mahsubu ile matrah belirlendiği, her ne kadar dairelerin öncesini oluşturan arsa davacıya miras yoluyla intikal ettiğinden o aşamada bir maliyet bulunmamakta ise de, dairelerin, iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmeye istinaden edinilmesi ve davacının edimine konu arsanın kat karşılığı inşaat sözleşmesinin imzalandığı tarihte belli bir ekonomik değerinin bulunması nedeniyle, dairelerin davacıya maliyetinin 0,00 TL olarak kabul edilmesinin hayatın olağan akışına ve iktisat kurallarına aykırı olacağı, zira, iki tarafa borç yükleyen sözleşmenin, külfet ve kazanım bakımından adil bir dengeye dayalı olmasının esas olduğu, davacının, vergi müfettişine verdiği ifadesinde, sattığı gayrimenkuller için yaptığı masrafların ödenen harç ve masraflardan ibaret olduğunu söylemesinin, 213 sayılı Kanun'un vergi idarelerine yüklediği gerçek durumu araştırma ödevini ortadan kaldırmayacağı, uyuşmazlıkta, dairelerin davacıya maliyetinin gerçeğe en yakın şekilde tespiti konusunda davalı idarece 213 sayılı Kanun'un 134. maddesinde öngörülen amaca uygun bir inceleme yapılmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Değer artış kazancı nedeniyle davacı adına yapılan tarhiyatlarda hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Vergi Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. Dosyanın anılan Vergi Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3. maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, "Re'sen Vergi Tarhı" başlıklı 30. maddesinde, re'sen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanuni ölçülere dayanılarak tespitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunması şeklinde tanımlanmış ve maddenin 1. bendinde, vergi beyannamesi kanuni süresi geçtiği halde verilmemesinin re'sen tarh nedeni olduğu hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinde düzenlenen re'sen araştırma yetkisi, idarenin kendi yetkisini kullanarak yapmış olduğu inceleme ve araştırmaya dayalı idari işlemden kaynaklanan idari uyuşmazlığın çözümü için gerekli belge ve bilgilerin, davaya bakan yargı yerine sağlanması amacını, bir başka anlatımla dava konusu yapılan idari işlemin hukuka uygunluğunu denetleme amacını güttüğü açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 2009 yılı içerisinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca 2 adet bağımsız bölümün satışı nedeniyle elde ettiği ticari kazancını beyan ve kayıt dışı tutması nedeniyle takdir komisyonuna sevk edildiği ve hakkında düzenlenen vergi tekniği raporları dikkate alınarak toplam satış hasılatından tapu harcının düşülmesinden sonra kalan miktarın matrah takdir edilerek davaya konu cezalı tarhiyatların yapıldığı; Vergi Mahkemesince davacının ticari kazanç elde etmek amacıyla taşınmaz alım satım faaliyetinde bulunduğu ancak incelemenin Vergi Usul Kanununun 134. maddesinde öngörülen amaca uygun yapılmadığı gerekçesiyle kabul kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta; her ne kadar, toplam satış hasılatından tapu harcının düşülmesinden sonra kalan miktarın tamamının matrah olarak belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamakta ise de, yerleşik Danıştay içtihatları doğrultusunda, toplam satış hasılatının %20'sine isabet eden tutarın İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesi gereğince mahkemece matrah olarak belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda; toplam satış hasılatının %20'si oranında bulunan tutar matrah farkı kabul edilerek, davaya konu tarhiyatın bu miktar üzerinden hesaplanan kısmının tadilen tasdik edilmesi gerekeceğinden, Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.