20. Hukuk Dairesi 2014/6532 E. , 2014/10318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu siciline tescil davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan 30.03.2012 günlü hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili Av. ... tarafından istenilmekle, tayin olunan 28.05.2013 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz edenlerden gelen olmadı diğer taraftan ... vekili Av. Gülderen Şahin geldi, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Kasabası, ... Mahallesi, ... mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece fen bilirkişi raporundaki (D) harfli 1584,42 m² yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, davalı ... tarafından temyiz edilmesi üzerine hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 25.06.2009 gün ve 2009/8671-10722 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairece bozma kararında özetle “...Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli olmadığı, öncelikle yörede 1984 yılında yapılan orman kadastro çalışmasına ilişkin işe başlama, çalışma, askı ilân ve iş bitirme tutanakları ile çekişmeli taşınmazların bulunduğu yere ilişkin orman tahdit haritası ilgili yerlerden getirtilmeli, daha sonra bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılmalı, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, taşınmazın niteliğinin, imar-ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, en eski tarihli hava fotoğrafı, memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenerek kesin olarak belirlenmesi, ayrıca taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınması, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak dava dosyası içine konulması, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra ... yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmesi, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı kırk ve yüzdönüm kısıtlama araştırmasının adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden de yapılması, dava konusu taşınmazın 5403 sayılı Kanunun 3/J maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesi uyarınca sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda ziraat mühendisinden rapor alınması...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davalı taşınmazın evveliyatının orman olduğu ve orman kadastrosunun kesinleşmesi suretiyle orman dışında bırakıldığı tarih ile dava tarihi arasında 20 yıllık zilyetlik süresinin davacı yararına gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 6831 sayılı Kanuna göre 26.10.1984 tarihinde yapılıp 26.04.1985 – 26.04.1986 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ile 2896 sayılı Kanunla değişik 2/B madde çalışması bulunmaktadır. Daha sonra 30.09.1987 tarihinde yapılıp 24.11.1988 – 24.05.1989 ilân edilerek kesinleşen aplikasyon, evvelce sınırlaması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması vardır.
Genel arazi kadastrosu işlemi ise 1960 yılında yapılmış ve kesinleşmiş, çekişmeli taşınmaz taşlık ve çalılık olduğu gerekçesiyle mülga 766 sayılı Kanun uyarınca tescil harici bırakılmıştır. Kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve çekişmeli taşınmazın evveliyatının yüksek eğimli çalılık ve makilik alan olduğundan 6831 sayılı Kanunun 1/J maddesinin karşı anlamına göre orman sayılan yerlerden olduğu ve orman kadastrosu ile orman sınırı dışına çıkarıldığı tarihe kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği, orman kadastrosunun kesinleştiği 26.04.1986 tarihinden sonra başlayan zilyetliğe de taşınmazın imar planına alındığı tarihe kadar değer verilebileceği, dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 2237 parselin tesciline dayanak oluşturan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/57 esas 2002/681 karar sayılı dosyası arasında 07.08.1996 tarihinde nazım imar planı içine alındığı, ve imar planının 05.06.1997 tarihinde meclis kararı ile onaylanarak yürürlüğe girdiği bildirildiğinden, taşınmazın nazım imar planına alındığı tarihe kadar geçen zilyetlik süresinin de Medenî Kanunun 713. maddesi uyarınca aranan 20 yıla ulaşmadığı gibi dava tarihi itibariyle de aranan zilyetlik süresinin davacı yararına oluşmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması ve davalı Hazinenin kendisini vekil ile temsil ettirmesi nedeniyle 1.100,-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Hazineye verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 09/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.