Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2014/2478
Karar No: 2017/1311
Karar Tarihi: 08.11.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/2478 Esas 2017/1311 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2014/2478 E.  ,  2017/1311 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 2. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.11.2012 gün ve 2011/785 E., 2012/857 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 12.11.2013 gün ve 2013/13863 E., 2013/18901 K. sayılı kararı ile;
    (…Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalışırken iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, çalıştığı süreye ait ücret ve diğer yasal haklarının ödenmediğini iddia ederek ödenmeyen ücret ve bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının Hat İnşaat İşçisi olduğunu, taşeronluk ilişkisi kalmayınca işten ayrıldığını, iddialarının asılsız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkeme tarafından toplanan kanıtlara ve alınan bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
    Yasanın 225"nci maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
    Somut olayda; davalı vekili cevap dilekçesinin deliller bölümünde yemin deliline dayandığından davalı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı tarafa bu hakkı hatılatılmadan üstelik davacıya mahkemece resen yemin ettirilmediği halde resen yemin ettirildiği gerekçede yazılarak eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
    Kabule göre de;
    Davacının aylık ücreti ihtilaflıdır.
    Davacı vekili davacının fesih tarihindeki aylık ücretinin net 1.800,00 TL olduğunu ve inşaat ustası olarak çalıştığını iddia etmiştir.
    Davalı vekili talep edilen ücretin hayal mahsulu olduğunu savunmuştur.
    Davacı tanıkları iddiayı teyit eder mahiyette beyanda bulunmuş ve davacının inşaat ustası olduğunu söylemişlerdir.
    Mahkemece emsal ücret araştırması yapılmış, müzekkereye davacının 20 yıllık inşaat ustası olduğu yazılmıştır. Yol İş Sendikası ile Van Ticaret ve Sanayi Odası inşaat ustasının alabileceği ücreti bildirmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda Van Ticaret ve Sanayi Odasının bildirdiği ücretin iddianın üzerinde olması nedeni ile taleple bağlı kalınarak hesaplama yapılmıştır.
    Davacı işçinin alabileceği ücret konusunda yapılan emsal ücret araştırması yeterli değildir. Hesaplamalara esas alınan Van Ticaret ve Sanayi Odası davacı işçi açısından meslek odası olmadığı gibi ücreti piyasa araştırması yaparak tespit ettiğini bildirmiştir. Davalı vekilinin temyiz dilekçesine eklediği Özcan Günay isimli işçi tarafından açılan dava dosyasına gönderilen Van İnşaat Mühendisleri Odası 13 yıllık inşaat mühendisi için net 1650,00 TL ücret bildirmiştir. Davalı vekili ayrıca davacının 20 yıllık kıdeme sahip olmasının mümkün olmadığını, çalışma hayatı boyunca inşaat işi ile alakası olmayan işlerde ve işyerlerinde çalıştığını ileri sürmüştür.
    Bu itibarla, öncelikle davacının işyerinde fiilen yaptığı inşaat ustalığı işinin ne olduğu (demir, kalıp, duvar ustası ve benzeri) ve inşaat ustalığı işindeki kıdemi tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmeli, daha sonra davacının yaptığı iş, meslekteki ve işyerindeki kıdemi, iş yerinin bulunduğu yer ve diğer özellikleri belirtilmek sureti ile ilgili meslek odalarından alabileceği ücret sorulmalı, dosya içindeki diğer deliller ile birlikte değerlendirilerek davacının ücreti belirlenmeli, işçilik alacakları buna göre hesaplanmalıdır.
    Yapılacak iş; davacının alabileceği ücretin miktarının tespitiyle ilgili araştırma yapıp eksiklerin ikmalinden sonra yemin konusunda usuli işlemleri yerine getirmek ve sonrasında dava konusu taleplerle ilgili ek hesap raporu almak ve dosya içindeki diğer delillerle birlikte değerlendirerek bir karar vermektir.
    Mahkemece eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
    O halde davalı vekilinin bu yönlere ilişkin temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır...)
    gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin “inşaat ustası” olarak çalıştığını, aylık ücretinin net 1.800,00 TL olduğunu, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ihbar tazminatı ile tüm aylara ait ücret ve fazla çalışma alacaklarının davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... Müh. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili davacı işçinin müvekkili şirketin bir süre alt işvereni olan dava dışı Hat İnşaat A.Ş.’nin elemanı olarak müvekkili uhdesinde kalan inşaatta çalıştığını, alt işverenlik ilişkisi kalmayınca da davacının işten ayrıldığını, dava dilekçesinde bildirilen ücreti kabul etmediklerini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece uzun süre ücret almadan çalışmanın hayatın olağan akışına aykırı olduğu, bu durumlarda davacı işçinin mahkememizce isticvap edilerek resen yemin eda ettirildiği, mahkemece bu usul kurallarına uyulduğu, öte yandan ücretin ödendiği konusunda işverenin tanık dinletemeyeceği, ancak yazılı belgeleri yoksa yemin deliline başvurabileceği, davacının ihbar tazminatı ile ödenmeyen ücret ve fazla çalışma alacağı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine karar Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece yeterli ücret araştırmasının yapılması için ara kararlar kurulduğu ve işlemler yapıldığı, müzekkere cevaplarının dosyada mevcut olduğu, yemin konusunda da tüm davacıların ücret alacakları çalışma süreleri ve 6100 sayılı HMK hükümleri göz önüne alındığında davada taraf gibi olmamak için ve davalının açık bir yemin teklifi bulunmadığından yemin eda ettirilmediği gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararını davalı şirket vekili temyiz etmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu döneminde açılan eldeki davada cevap dilekçesinde açıkça yemin delili belirtilmeyip “her türlü delil” ibaresi yer alması karşısında, mahkemece davalı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunun hatırlatılmasının gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.
    Mahkemece verilen ilk kararın Özel Daire tarafından davalı vekili cevap dilekçesinin deliller bölümünde yemin deliline dayandığından davalı tarafa yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, davalı tarafa bu hakkı hatırlatılmadan üstelik davacıya mahkemece re"sen yemin ettirilmediği halde re"sen yemin ettirildiği gerekçede yazılarak eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek bozulduğu, ayrıca bozma kararında kabule göre de denilerek aylık ücret seviyesi yönünden eksik inceleme yapıldığı belirtilerek neticede mahkemece yapılacak işin davacının alabileceği ücretin miktarının tespitiyle ilgili araştırma yapılıp eksikliklerin ikmalinden sonra yemin konusunda usuli işlemleri yerine getirmek ve sonrasında dava konusu taleplerle ilgili ek hesap raporu almak ve dosya içindeki diğer delillerle birlikte değerlendirilerek bir karar vermek olduğu, sonuç kısmında ise yukarıda belirtilen nedenlerle kararın bozulduğu ancak bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığının belirtildiği, direnme kararında Özel Dairenin kabule göre ücret seviyesinin tespiti yönünden yaptığı açıklamalara karşı da direnildiği görülmüştür.
    Bu nedenledir ki, Hukuk Genel Kurulunda işin esasının incelenmesine geçilmeden önce,
    a- Özel Dairece “kabule göre” bozma gerekçesi yapılan ve mahkemece direnildiği belirtilen aylık ücret seviyesi ile ilgili Hukuk Genel Kurulunca bir inceleme yapılıp yapılamayacağı,
    b- Mahkemenin “yemin” ile ilgili direnme gerekçesi dikkate alındığında, Özel Daire bozma kararına karşı gerekçenin genişletilmesi mi yoksa yeni hüküm niteliğinde mi olduğu, burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulunca mı yapılacağı hususları ön sorun olarak öncelikle tartışılmıştır.
    Öncelikle mahkemece Özel Daire bozma kararının “kabule göre” açıklamasıyla başlayan bölümünde yer alan aylık ücret seviyesi ile ilgili olarak Hukuk Genel Kurulunca bir inceleme yapılıp yapılmayacağı üzerinde durulmalıdır.
    Bilindiği üzere; bozma kararlarında “kabule göre de” veya “kaldı ki” gibi söz dizinleriyle başlayan, bozma sebebine göre inceleme sırası gelmemekle birlikte sadece mahkemenin hükmündeki hatanın varlığına işaret eden, hükmü o yönden eleştiren, mahkemenin aynı hataya düşmemesi için ona bir tavsiye ve yol gösterme amacına yönelik bulunan ifade ve açıklamalar; usul hukuku anlamında “bozma” niteliği taşımamaktadır.
    Dolayısıyla yerel mahkemelerin, bozma kararında yer alan bu tür ifade ve açıklamalara ilişkin direnme ya da uyma kararı veremeyecekleri belirgindir. Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.04.2011 gün 2011/17-50 E.- 2011/231 K., 28.09.2011 gün 2011/14–487 E.- 2011/559 K. ve 14.06.2013 gün 2012/5-1926 E.- 2013/842 K. sayılı kararları).
    Mahkemece, bozma kararının “Kabule göre de” açıklamasıyla başlayan bölümde yer alan aylık ücret seviyesi ile ilgili tavsiye niteliğinde bulunan açıklamalar, bozma nedeni gibi kabul edilerek direnilmişse de, usuli anlamda bozma kararı niteliği taşımayan bu hususlara karşı direnilmesi mümkün olmadığından buna ilişkin kararın Hukuk Genel Kurulunca da incelenmesi olanaklı değildir.
    Dolayısıyla Özel Dairece “kabule göre” bozma gerekçesi yapılan aylık ücret seviyesi ile ilgili olarak Hukuk Genel Kurulunca bir inceleme yapılamayacağı sonucuna varılmakla bu kez “yemin” ile ilgili olarak mahkemenin direnme gerekçesinin yeni hüküm olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.
    Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 429. maddesi).
    Eş söyleyişle mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda mahkemece, verilen ilk kararın Özel Dairece bozulması üzerine mahkemece verilen direnme kararı gerekçesinin yeni delil toplanmaksızın bozma kararını karşılamaya yönelik önceki gerekçenin genişletilmesi mahiyetinde olduğu sonucuna varılarak yeni hüküm bulunmadığı oybirliğiyle kabul edilmiştir.
    Yukarıda belirtildiği üzere ön sorun bulunmadığı sonucuna varılarak işin esasının incelenmesi gerekmiştir.
    Bilindiği gibi, davanın çözümlenmesine etkisi olan bir vakıanın ispatı için, ispat yükü kendisine düşen tarafın diğer tarafa teklif ettiği yemine, taraf yemini veya kesin yemin denir.
    Somut olayda uyuşmazlık, hâkimin taraf ya da taraflara yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmakta olup, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde açıkça yemin deliline dayanılmış ya da açıkça yemin deliline dayanılmasa bile en azından “sair deliller”, “her türlü delil”, “vesair deliller” gibi ibarelerin kullanılmış olması durumunda hâkimin taraf ya da taraflara yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının mümkün olduğu kabul edilmiş ise de, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “dava dilekçesinin içeriği” kenar başlıklı 119’uncu maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde “davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri”nin; (f) fıkrasında ise “iddia edilen her bir vakıanın hangi deliller ile ispat edileceğinin” dava dilekçesinde; aynı şekilde 129’uncu maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde “davalının savunmasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetleri”nin ve (e) fıkrasında da “savunmanın dayanağı olarak ileri sürülen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin cevap dilekçesinde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiş bulunmaktadır.
    Ayrıca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi” kenar başlıklı 194’üncü maddesinde dayandıkları vakıaların, ispata elverişli şekilde somutlaştırılması gerekliliği taraflara yüklenmiştir. Somutlaştırma yükü ile taraflardan, dayandıkları delilleri göstermeleri beklendiği gibi, hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini de açıkça belirtmeleri gerekmektedir.
    Taraf, iddiasını diğer kesin delillerle ispat edemediği takdirde ve son çare olarak yemin deliline müracaat edecek ise de, dilekçelerde yemine dayanılmadığı hallerde hâkimin yine de tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunu hatırlatması mümkün değildir. Taraflar bütün delillerini (ve bu arada yemini) dilekçelerin değişimi aşamasında göstermek ve bu delillerle hangi vakıayı ispat edeceklerini somutlaştırmak zorundadırlar (m.194). Tarafların dilekçelerinde “vesair deliller” “vb. deliller” veya “her türlü delil” gibi ifadelere yer vermeleri, tahkikat aşamasında karşı tarafa yemin teklif etme haklarını saklı tuttukları anlamına gelmez; bu bağlamda, davaya bakan mahkemenin dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmayan tarafa yemin teklif edip etmeyeceğini sormaması bozma sebebi teşkil etmez (Pekcanıtez H./ Taş Kormaz H.: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2017, Cilt II, s.1878-1879).
    Görüldüğü üzere taraflarca hazırlama ilkesinin geçerli olduğu davalarda yasa koyucunun taraflara hangi delilin, hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtme, yani somutlaştırma külfeti getirdiği, bu düzenlemeye göre de açıkça yemin deliline dayanılmadığı takdirde, tarafın yemin teklif etme hakkının bulunmadığının kabulü gerekir.
    Nitekim 03.03.2017 gün ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı Hukuk Genel Kurulu İçtihadı Birleştirme Kararı ile de tarafın “sair deliller”, “her türlü delil”, “vesair deliller” gibi ibareleri kullanmış olması halinde, hâkimin taraflara yemin teklif etme hakkını hatırlatmasının mümkün bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davalı vekilinin cevap dilekçesinde açıkça yemin deliline dayanmadığı, “her türlü delil” ibaresini kullandığı ancak yargılama sürecinde yemin delili ile ilgili olarak herhangi bir beyanda bulunmadığı anlaşılmıştır.
    Yargılama sürecinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yukarıda değinilen hükümleri ile 03.03.2017 gün ve 2015/2 E.- 2017/1 K. sayılı Hukuk Genel Kurulu İçtihadı Birleştirme Kararı dikkate alındığında, mahkemece davalının açık bir yemin teklifi bulunmadığından yemin eda ettirilmediği gerekçeleriyle verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.
    Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre davalı şirket vekilinin esasa ilişkin diğer temyiz itirazları incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan davalı şirket vekilinin işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 22. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.11.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi