Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/928
Karar No: 2017/1313
Karar Tarihi: 08.11.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/928 Esas 2017/1313 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/928 E.  ,  2017/1313 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 14. İş Mahkemesince kısmen kabulüne dair verilen 25.12.2012 gün ve 2010/505 E.-2012/1830 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı şirket vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 07.05.2013 gün ve 2013/3114 E., 2013/9148 K. sayılı kararı ile;
    (...1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve hükmün dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, iş kazasına uğrayan davacının manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
    Mahkeme, davanın kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminatın 18/06/2008 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
    Davacının iş kazası sonucu % 6.2 oranında sürekli iş göremezliğe uğradığı olayda, davacı işçinin % 30 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
    Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince almamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23/06/2004, 13/291-370 )
    Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen 15.000,00 TL manevi tazminat fazladır.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, iş kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalı işveren .....İhracat İthalat ve Pazarlama A.Ş.’ye ait 1199704743 sicil sayılı işyerinde kaynak ustası olarak çalıştığını, 18.06.2008 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu sağ elinin 5. parmağının kırıldığını ve seri operasyonlar geçirmek zorunda kaldığını, kaynak ustası olması nedeniyle parmağında oluşan hasar sonucu maddi ve manevi zarara uğradığını iddia ederek fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı şirket vekili kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davacıya ait olduğunu, müvekkilinde hiçbir kusur bulunmadığını beyan ederek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece iş kazasının meydana gelmesinde davacının % 30, davalı işverenin % 70 oranında kusurlu olduğu, davacının kesinleşen maluliyet oranının % 6.2 olduğunun tespit edildiği ve davacının kaza nedeniyle yaşamış olduğu fiziksel ve ruhsal acı gözönüne alınarak manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 15.000,00 TL"nin 18.06.2008 tarihinden itibaren faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
    Davalı şirket vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel mahkemece önceki karardaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme hükmünü, davalı şirket vekili temyize getirmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından iş kazası nedeniyle yaralanan davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, kusur ve fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.
    Öte yandan, Mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
    Yine BK 47. (TBK 56) maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri gözönünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Taktir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
    Manevi tazminat, beden gücü kaybı nedeniyle bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, TMK’nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
    Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2033/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları).
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde 18.06.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacının iş göremezlik derecesinin % 6.2 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacının % 30, davalı işverenin ise % 70 kusurlu olduğu hususlarında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
    Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında, somut olay itibariyle mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının isabetli olduğu bu nedenle yerel mahkemenin direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    Buna göre tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle iş kazası sonucunda davacıda iş göremezlik derecesi, olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğunun anlaşılmasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatıra geri verilmesine, 08.11.2017 gününde oyçokluğu ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi