
Esas No: 2015/5605
Karar No: 2015/8012
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/5605 Esas 2015/8012 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Davacılar Saime Karayiğit ve N.. K.. ile davalılar A.. A.. ile N.. T.. arasındaki dava hakkında İzmir 4.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.2.2013 gün ve 2011/462 Esas ve 2013/35 Karar sayılı hüküm Dairemizin 4.11.2014 gün, 2013/9480 Esas ve 2014/15009 sayılı Kararı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı N.. T.. vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, davalı A.. A.. hakkında açtıkları tazminat davasının kabulüne karar verildikten sonra icra takibinde bulunduklarını, ancak borçlu davalının alacaklılardan mal kaçırmak amacı ile kendisine ait taşınmazı diğer davalı N.. T.."a sattığını, öne sürerek yapılan tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı A.. A.. cevap vermemiş, diğer davalı ise davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin 4.11.2014 gün, 2013/9480 Esas ve 2014/15009 sayılı Kararı ile; davanın İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkin olduğu,aynı yasanın 278 ve 279. maddelerinde sayılan koşulların varlığı halinde tasarrufun, başka bir sebep aranmaksızın mutlak surette iptale tabi olduğu, 280.maddede ise malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun alacaklılarına zarar verme kastı ile yaptığı işlemlerin borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceğinin belirtildiği,somut olayda borçlu davalı A.. A.."un işletmeciliğini yaptığı işyerinde çıkan yangın sonucu davacıların oğlu Nezih"in de içinde bulunduğu 9 kişinin ölmesi sonucu 19.11.2003 tarihinde tutuklandığı, oğlu Hasan Hüseyin"e verdiği vekaletname ile aynı gün kendisine ait taşınmazı diğer davalı N.. T.."a sattığı, borçlunun işyerinde meydana gelen yangın olayında çok sayıda kişinin
öldüğü, işyeri sahibinin gerek yazılı basında gerekse görsel basında adının geçtiği ve kamuya mal olan olaydan hemen 6 gün sonra satış işleminin yapıldığının anlaşıldığı,bu durumda borçlu davalının ceza evinde olması nedeniyle satışın vekaleten oğlu tarafından yapılması, aynı çevrede oturan diğer davalının kamuya mal olan yangın olayı nedeniyle borçlunun durumunu ve alacaklılardan mal kaçırma kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru bulunmadığı gerekçesiyle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Süresi içinde davalı N.. T.. vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya incelendi: Yerel Mahkemece dava İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmiş ve dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeli ile bilirkişi tarafından belirlen rayiç değer arasında misli fark bulunmadığı, davalı 3 kişi N.. T.."un kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizin bozma ilamında da davanın İİK"nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olduğu kabul edilerek, dava konusu tasarrufun belirtilen gerekçeyle İİK"nun 280/1 madde gereğince iptale tabi oldu belirtilmiştir. Gerek yerel mahkeme gerekse Dairemizin bozma ilamında hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığı (iptali istenen tasarruf 19.11.2003 tarihinde yapılmış olup eldeki dava İİK"nun 284 maddesinde öngörülen 5 yıllık hakdüşürücü süre geçirilerek 15.8.2011 tarihinde açılmıştır.); dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre davanın niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu anlaşılmaktadır.Yüzelsel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir.İİK"nun 277. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılırken, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar.Kural olarak muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3.kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerekir. Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek yoktur. (Kaldi ki, davacının alacağı kesinleşmiş, borçlu hakkında icra takibi de yapılmıştır) Çünkü yukarıda açıklandığı gibi İİK 277 ve izleyen maddelerinde iptal davasına konu tasarruflar özünde geçerli olmasına rağmen kanunun icra hukuku yönünden iptaline imkan verdiği tasarruflardır. Muvazaaya dayalı iptal davasında ise davacı muvazaalı işlemle kendisinin zararlandırıldığını ileri sürmektedir.İİK 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel değildir. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir.
Somut olayda da davacılar vekili, davalı A.. A.."un işletmeciliğini yaptığı iş yerinde 13.11.2003 tarihinde çıkan yangın sonucu müvekkillerinin oğlunun da öldüğünü, bu konuda açtıkları tazminat davası sonucu İzmir 6.Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.7.2011 tarih 2007/111 Esas 2011/387 Karar sayılı ilamı ile 102.765,97 TL tazminata hükmedildiğini, davalı Abidin"in aleyhine hükmedilmesi muhtemel tazminat alacağının tahsilini imkansız hale getirmek amacıyla adına kayıtlı taşınmazı olaydan 6 gün sonra tutuklandığı gün oğluna verdiği vekaletname ile davalı Necdet Tolon"a sattığının, satış işleminin muvazaalı olduğunu belirterek iptalini, İİK"nun 283/1 maddesinin kıyasen uygulanarak haciz ve satış yetkisi verilmesini talep ettiğinden mevcut delillerin TBK"nun 19.maddesi gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davanın tasarrufun iptali davası olarak nitelendirilmesi ve delillerin bu doğrultuda değerlendirilmesi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle Davalı N.. T.. vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 4.11.2014 gün, 2013/9480 Esas ve 2014/15009 sayılı bozma ilamının gerekçesinin değiştirilerek İzmir 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.2.2013 tarih 2011/462 esas 2/013/35 karar sayılı ilamının BOZULMASINA karar düzeltme peşin harcının davalı N.. T.."a geri verilmesine 1.6.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.