
Esas No: 2015/20032
Karar No: 2015/20032
Karar Tarihi: 7/3/2019
Anayasa Mahkemesinin bu kararı bireysel başvuru kararı olup kişisel veri içerme ihtimali bulunmaktadır. Her ne kadar yayınlamakta yasal bir sakınca bulunmasa da bunun kişilere zarar verme ihtimali karşısında bu kararı yayınlamıyoruz.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
MAHMUT YAVUZ BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2015/20032) |
|
Karar Tarihi: 7/3/2019 |
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Engin
YILDIRIM |
Üyeler |
: |
Recep
KÖMÜRCÜ |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Recai AKYEL |
|
|
Yıldız
SEFERİNOĞLU |
Raportör |
: |
Hüseyin KAYA |
Başvurucu |
: |
Mahmut YAVUZ |
Vekili |
: |
Av. Burhan
TURĞUT |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru, kolluk görevlilerinin darp ve hakaretine maruz
kalınması sonrası düzenlenen sağlık raporlarının gerçeği yansıtmaması ve
gerçeğe aykırı rapor düzenleyen sağlık görevlisi hakkında etkili bir soruşturma
yapılmaması nedenleriyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına
ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 21/12/2015 tarihinde yapılmıştır.
3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön
incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.
4. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm
tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
5. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal
Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde
olaylar özetle şöyledir:
6. Başvurucu 29/7/1994 doğumludur. Başvurucu 16/4/2015 tarihinde
Ceylanpınar ilçesinden Suriye"ye yasa dışı yollarla geçmeye çalışırken kolluk
görevlileri tarafından yakalanmıştır.
7. Ceylanpınar Cumhuriyet Başsavcılığı (Cumhuriyet Başsavcılığı)
tarafındanterör örgütü üyeliği suçlamasıyla başvurucu
hakkında soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma kapsamında başvurucu üç gün
gözaltında kalmıştır.
8. Başvurucunun iddiasına göre yakalama işlemini yapan askerler
kendisine kötü muamelede bulunmuş, hakkındaki suçlamayla ilgili ifade vermemesi
durumunda ailesine haber verilmeyeceği ve bir terör örgütüne teslim edileceği
yönünde kendisini tehdit etmiş, gece soğuk zemin üzerinde çıplak şekilde
bekletmiş ve darbetmişlerdir.
9. Gözaltı işlemi nedeniyle başvurucu hakkında toplam altı adli
rapor düzenlenmiştir. Bu raporların tamamında başvurucunun vücudunda darp ya da
cebir izi bulunmadığı tespitleri yapılmıştır.
10. Başvurucu anılan kötü muamele şikâyetlerini ilk kez
17/4/2015 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifade sırasında dile
getirmiştir. Bunun üzerine Cumhuriyet savcısı başvurucuyu tekrar doktor
muayenesi için Ceylanpınar Devlet Hastanesine göndermiştir. 17/4/2015 tarihinde
düzenlenen adli raporda şu tespitlere yer verilmiştir:
"Hasta oryante koopre yapılan fizik
muayenede sağ bacak tibial [kaval
kemiğine ait] kısım ön bölgede 2x3 cmlik morluk tespit edildi. Sol bacak tibial
bölgede 3x3 cmlik morluk tespit edildi. Bacak grafi çekildi kırık görülmedi. BTM ile giderilebilir kati
hekim raporudur."
11. Cumhuriyet Başsavcılığınca ayrıca Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığına
21/4/2015 tarihinde talimat evrakı gönderilerek başvurucunun ifade tutanağı ve
hakkında düzenlenen adli raporlar dâhilinde Şanlıurfa Adli Tıp Kurumunca (ATK)
tekrar muayene edilmesi ve bu konuda düzenlenecek sağlık raporunun gönderilmesi
istenmiştir. Başvurucu hakkında ATK tarafından 22/4/2015 tarihinde düzenlenen
sağlık raporunun ilgili kısımları şöyledir:
"...
Kişinin 20/04/2015 tarihinde Adli Tip Şube
Müdürlüğü"müzde kelepçeler çıkartıldıktan sonra muayene odasında yanlız hasta kalacak şekilde görevli personel çıkarıldıktan
sonra yapılan görüşmede; gününü hatırlamadığı ancak yaklaşık 1 hafta önce gece
saat 12:00 sıralarında sınırda yakalandığını, göz altına alırken sırt karın ve
bacak kısmına darbe aldığını, elbiselerinin çıkarıldığını, sadece boxer kilodunun kaldığını,
yaklaşık 1 saat toprağın üzerinde yatırdıklarını, sözle küfür ve tehdit
olduğunu, karakola götürdüklerinde sırtına darbe aldığını botlarla bacağına
darbe aldığını, doktora götürdüklerinde bacağını göstermediğini, vücudun diğer
yerlerinde iz oluşmadığını, tam hatırlamadığını ama toplamda 3-4 kez doktora
muayeneye götürdüklerini, savcıya olayı anlattıktan sonra savcının detaylı
muayene için doktora sevk ettiğini, doktora bu kez bacağını gösterdiğini
söylediği,
Kişiye muayene şekli
ve amacı anlatıldı. Kıyafetlerini çıkarması söylendi. Kişi kilodunu
çıkarmak istemediğinden kilot bölgesi muayene
edilemedi. Muayenesinde alın solda 0.4x0.2 cmlik eski
nedbe dokusu (eskiden olduğunu söylediği), her iki ön kolda arka yüzlerde birbirine
paralel uzanım gösteren eski kesi nedbeleri (self mutilasyon
kendisinin yaptığını söylediği), her iki uyluk ön ve arka yüzde çok sayıda eski
ve yeni tarihli kıl diplerinde folikülit (sivilce),
her iki bacak ön yüzde fokal alanlarda çapları
yaklaşık 0.5-2 cmlik üzerinde çevre cilde oranla daha
az ve seyrek kıl doku izlenen yer yer pullanmış alanlar içeren eski tarihli
nedbe alanları izlendi. Tüm vücutta bacak ön yüzlerde eski ya da yeni tarihli ekimoz (morluk), sıyrık izlenmedi. Sağ el bilekte dorsalde kelepçe ile uyumlu yaklaşık 2x0.4 cmlik hiperemik alan (muayenenin
sonuna doğru kaybolduğu görüldü.)
SONUÇ: Ekimozun
(cilt altı kanamanın, diğerbirtabirle çürümeveya morluğun), alınan travma sonrası cilt altına
kılcal damar yapılarının bütünlüğünün bozularak kanın damar dışı alanlarda
birikmesi sonucu cilt üzerinde görülen şeklidir. Travma sonrası ekimozun dışarıdan gözle ile görülebilecek süreye ulaşması
kişinin ten rengi travmanın boyutu ve vücuttakı yeri
ile ilgili olarak bazen 3 günü bulabilmektedir. Ekimozların
yaşları ve tahmini zaman aralığı kişiden kişiye değişkenlik göstermekle
birlikte, ciltte oluşturdukları renklere (mor kırmızı renk, yeşil renk,
kahverengi ve sarı renk gibi) göre eski ya da yeni ekimoz
şeklinde bir fikir oluşturmaktadır. Adli Tıp Uzmanı olmayan hekimlerin ekimozu tarif ederken bazen morluk olarak
bahsettiği, bahsedilen morluğun da ciltte ki rengi değil ekimozu
belirttiği bu nedenle ekimoz yaşı tayinine
gidilemediği, Kişinin morluk olarak tarif edilen tıbbi evrak ile şubemizde
yapılan muayene arası geçen süre dikkate alındığında; Bu vakadatravmanınoluşu
ve ekmozun kaybolması arası süre beklenenden kısa olup,travma tarihi sonrasıkişide kahverengiyada sarı renkte son dönem iyileşmekte olan ekimoz beklendiği, ancak bu vakada izlenmediği,
Kişinin şubemizde belirttiği travmanın yüzey
alanının geniş olduğu karın ve sırt gibi bölgelerde ise travmanın şiddeti ile
doğru orantılı olarak cilt üzerinde iz bırakmayabileceği,
Kişinin şubemizde yapılan muayenesinde olay ile
illiyetli herhangi bir travmatik
değişim tespit edilmediği, olay tarihli tıbbi evrakta da ekimozdan
morluk şeklinde bahsedildiği cihetle;
Kişinin olay tarihinde tıbbi evrakında tarif
edilen lezyonun olay ile illiyetinin tarafınızca
kabulü halinde kişide yumuşak doku lezyonlarına neden olan yaralanmasının;
1. Kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum
OLMADIĞI,
2. Kişi üzerindeki etkisinin basit bir tibbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte
OLDUĞU kanaatini bildirir rapordur."
12. Cumhuriyet Başsavcılığı, kolluk görevlilerinin kötü
muamelede bulunduğu ve gözaltında düzenlenen adli raporların gerçeği
yansıtmadığı iddialarına ilişkin olarak soruşturma dosyasından iki kez ayırma
işlemi yapmıştır. Ayrılan soruşturmalardan ilki kolluk görevlilerinin
başvurucuya kötü muamelede bulunduğu iddiasıyla, diğeri başvurucu hakkında ilk
adli raporu tanzim eden doktorla ilgilidir. Bu kapsamda Doktor M.Y. hakkında
görevi kötüye kullanma suçundan yürütülen soruşturmada Cumhuriyet Başsavcılığı
2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin
Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca Ceylanpınar Kaymakamlığından (Kaymakamlık)
soruşturma izni talebinde bulunmuştur.
13. Kaymakamlık tarafından yapılan idari tahkikat sonucunda
25/5/2015 tarihinde soruşturma izni verilmemesine karar verilmiştir. Karar
gerekçesinde, başvurucunun Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadeye göre ilk
muayenesini yapan doktora darba maruz kaldığını söylememesi ve bu muayeneden
sonra başvurucunun iki farklı doktor tarafından daha muayene edilmesine rağmen
yine darp bulgusu saptanamadığı hususlarına vurgu yapılmıştır.
14. Kaymakamlığın anılan kararına başvurucu itiraz etmiştir.
İtirazı inceleyen Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi (Bölge İdare Mahkemesi)
13/10/2015 tarihli kararı ile itirazı reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı
şöyledir:
"Ön inceleme dosyasında
yer alan bilgi ve belgelerin; hakkında ön inceleme yaptırılan M.Y.nin üstüne atılı bulunan yukarıda yazılı eylemden
dolayı soruşturma açılmasını gerekli kılacak nitelik ve yeterlilikte olmadığı,
verilen kararda yöntem ve yasaya aykırılılık
görülmediği anlaşıldığından şikayetçi Mahmut YAVUZ [Başvurucu]
vekili Av.M.S.K.nin
ve Av.B. Y.nin yaptığı itirazın reddine ve kararın onanmasına,
..."
15. Anılan karar başvurucuya 20/11/2015 tarihinde tebliğ
edilmiştir. Başvurucu 21/12/2015 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
16. Başvurucunun kolluk görevlilerinin kendisine kötü muamelede
bulunduğu iddiasına ilişkin olarak yürütülen soruşturmanın akıbeti ise Anayasa
Mahkemesince 7/1/2019 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan müzekkere ile
sorulmuştur. Cumhuriyet Başsavcılığının 18/1/2019 tarihli cevap yazısında
kolluk görevlileri ile ilgili olarak yürütülen soruşturmanın derdest olduğu
bildirilmiştir.
17. Başvurucu tarafından kolluk görevlileri hakkında kötü
muamele iddiasıyla yürütülen soruşturmaya ilişkin olarak herhangi bir şikâyet
ileri sürülmemiş, başvuru formunda şikâyete konu edilen nihai karar olarak
Bölge İdare Mahkemesi kararı gösterilmiştir.
IV. İNCELEME VE GEREKÇE
18. Mahkemenin 7/3/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda
başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları
19. Başvurucu; yasa dışı yollardan Suriye"ye geçmeye çalıştığı
esnada hudut güvenliğinden sorumlu askerler tarafından yakalandığını, kendisini
yakalayan askerlerin darp, hakaret ve tehdidine maruz kaldığını iddia
etmektedir. Başvurucu ayrıca gözaltında kaldığı esnada gece soğuk zemin
üzerinde çıplak şekilde bekletildiğinden ve ifade verme işlemine zorlandığından
yakınmaktadır. Başvurucu kötü muameleye maruz kalmasına ve bu hususu doktora
bildirmesine rağmen hakkında gerçeğe aykırı şekilde sağlık raporu
düzenlendiğini, bununla ilgili olarak soruşturma izni talebinin reddedildiğini,
bu karara itiraz etmesine rağmen itirazın da reddedildiğini belirtmiştir. Ayrıca
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarında belirlediği standartlarda bir
adli muayene işleminin yapılmadığından da yakınmaktadır. Belirtilen nedenlerle
başvurucu, Anayasa"nın 17. maddesinde güvence altına alınan kişinin maddi ve
manevi varlığının korunması hakkı ve işkence yasağı ile Anayasa"nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil
yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
B. Değerlendirme
20. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası şöyledir:
"Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz;
kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz.”
21. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan
hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini
kendisi takdir eder (Tahir Canan,
B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetleri bir bütün hâlinde
değerlendirildiğinde Anayasa"nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence
altına alınan kötü muamele yasağı kapsamında bir inceleme yapılması gerektiği
değerlendirilmiştir. Başvurucunun adil yargılanma hakkına yönelik
şikâyetlerinin ise kötü muamele yasağının usul boyutu kapsamında incelenmesi
gerektiği anlaşıldığından ayrıca adil yargılanma hakkından bir inceleme
yapılmasına gerek duyulmamıştır.
22. Bir ceza soruşturması veya ceza yargılaması sürecinde
kovuşturmaya yer olmadığı, beraat, mahkûmiyet veya hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararlarıyla farklı zamanlarda neticelenmiş aşamalar bulunması
durumunda, anılan aşamaların tek bir olay bazında, farklı kişilerin
sorumluluklarına yönelik olduğu gözetildiğinde soruşturmaların bir bütün olarak
değerlendirilmesi gerekebilecektir (Süleyman
Deveci, B. No: 2013/3017, 16/12/2015, § 69).
23. Yürütülen bu soruşturma, belirli bir kişinin sorumlu olup
olmadığıyla sınırlı olmamalı; olayın tüm yönlerini ortaya koyacak kapsamda ve
nitelikte olmalıdır. Nitekim soruşturmanın etkili olup olmadığına ilişkin
değerlendirme -somut olayın kendine özgü koşulları dikkate alınarak- belirli
bir kişi hakkında verilen kararla sınırlı olarak değil yürütülen soruşturma bir
bütün olarak incelendikten sonra yapılabilecektir (Gülcan Keleş ve diğerleri, B. No: 2014/797, 22/3/2017, §
30).
24. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa
Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının
tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini
öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu
konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu
süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir(İsmail Buğra
İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
25. Başvurucunun kendisine karşı kolluk görevlilerince
yapıldığını iddia ettiği kötü muamele eylemine ilişkin olarak Cumhuriyet
Başsavcılığınca yürütülen ana soruşturmanın sadece bir kısmını Anayasa
Mahkemesi önüne taşıdığı anlaşılmaktadır. Hakkında düzenlenen adli rapor
içeriğinin yanlış olduğuna yönelik başvurucunun iddiasına ilişkin her ne kadar
Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ayrı bir soruşturma yürütülmesi tercih
edilmiş olsa da bu soruşturma, kolluk görevlilerinin başvurucuya kötü muamelede
bulunduğu yönündeki iddia ile birlikte bir anlam ifade etmektedir. Nitekim
devam ettiği anlaşılan (bkz. § 16) ana soruşturma kapsamında başvurucunun
şikâyet ettiği adli rapor içeriğinin yanlış olduğu iddiası da yargısal bir
karara varılmadan önce yapılacak hukuki değerlendirmede gözetilmek
durumundadır.
26. Öte yandan başvuru formunda başvurucunun kolluk görevlileri
hakkında devam eden soruşturma sürecine ilişkin somut bir şikâyeti ya da bu
soruşturmanın etkisizliği ile ilgili bir iddiası da bulunmamaktadır. Oysa
sadece adli rapor içeriğine ilişkin olarak ileri sürülen iddialar kapsamında
ilgili doktor hakkında soruşturma izni verilmemesi, kolluk görevlilerinin
başvurucuya karşı kötü muamelede bulunduğu iddiasına ilişkin olarak
başvurulması gereken yargı yollarının tüketildiği anlamına gelmemektedir. Bu
nedenlerle Anayasa Mahkemesi, yukarıda belirtilen kararlarda da (bkz. §§ 22,
23) belirtildiği üzere başvuruya konu edilen kötü muamele iddiasına ilişkin
yargısal sürecin tamamı üzerinden bir değerlendirme yapacaktır.
27. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik
şartları yönünden incelenmeksizin başvuru
yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna
karar verilmesi gerekir.
V. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle
KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA
7/3/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.